2024 Cilt 38 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/43454
Browse
collection.page.browse.recent.head
Publication Rekreasyon alanlarında peyzaj tasarım önerilerinin geliştirilmesi: Bursa Ayvalı Dere ve çevresi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-05-08) ENDER ALTAY, ELVAN; Sena, Şengül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Peyzaj Mimarlığı Bölümü; 0000-0003-3167-5628; 0000-0001-5933-1611Bu çalışmanın amacı Bursa Ayvalı Dere ve çevresindeki rekreasyon alanı ile kent ilişkilerinin kurulması ve tasarlanmasına yönelik fikirlerin geliştirilmesidir. Mevcut duruma uygun olarak; kentin kimliğine katkı sağlayan, kentsel yerleşimlerle ilişki kuran tasarımları yansıtan, kentsel yaşam kalitesini arttıran, açık ve yeşil alanlar ile insan-doğa ilişkilerini ön plana çıkaran, yenilikçi, estetik ve ekolojik çözümler öneren fikirlerin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, çalışma alanının peyzaj planlama ve tasarım kararları belirlenmiş, Bursa Ayvalı Dere ve çevresinin peyzaj tasarım projesi oluşturulmuştur. Rekreasyon alanları için geliştirilen çözümlerin ve önerilen mekanların benzer projeler için yol gösterici olması hedeflenmiştir.Publication Water-yield relationships of green pepper (Capsicum annuum) cultivated at different ırrigation levels(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-05-08) KUŞÇU, HAYRETTİN; Yılmaz, Sinem; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Biyosistem Mühendisliği Bölümü; 0000-0003-0150-7834; 0000-0001-9600-7685A field experiment was carried out in Bursa ecological conditions to determine the effects of different irrigation strategies on water-yield relationships of green pepper cultivation. In the study, where the amount of water evaporated from the class A pan (E) was taken as reference, different pan-crop coefficients (kpc: 0.25, 0.50, 0.75, and 1.00) were used for four irrigation treatments (S25: E×0.25, S50: E×0.50, S75: E×0.75, and S100: E×1.00) was created. While statistically significant (p<0.05) higher yields were obtained from S100 and S75 treatments, the yield decreased significantly from S50 and S25 treatments. The decrease in irrigation levels also caused a decrease in the size and diameter of the fruit. The highest water productivity was achieved from the S75 irrigation treatment. According to the results obtained, S75 irrigation treatment can be recommended in Bursa ecological conditions to obtain higher fruit yield both per unit area and per unit volume of water. Regarding S75, seasonally applied irrigation water was found to be 368.4 mm, evapotranspiration was 516.6 mm, fruit yield was 3629 kg da-1 and water productivity was 7.02 kg m-3Publication Ulaşım akslarının yeterliliğinin Bursa Görükle Mahallesi’nde araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-04-24) PİRSELİMOĞLU BATMAN, ZEYNEP; ENDER ALTAY, ELVAN; Vardar, Özgün Ekin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Peyzaj Mimarlığı Bölümü; 0000-0003-2145-2682; 0000-0003-2145-2682; 0000-0001-5933-1611Kentsel ulaşım alanları, en yalın haliyle; yer aldığı alan içerisinde bir yerden başka bir yere taşınma/ taşıma eyleminin gerçekleştirildiği, tüm kentlilerin erişebildiği, kullanıcılarına ortak yaşam imkânı sunan ve bu özellikleriyle kentle birlikte gelişen en önemli mekânlardan biridir. Hızlı ve kontrolsüz kentsel büyüme gösteren alanlar, gösterdiği gelişime bağlı olarak içerdiği ulaşım akslarında çeşitli olumsuzluklar barındırabilir. Bu sorunlar literatürde yer alan çalışmalar ve ulaşım konusundaki yerel standartları belirten yönetmelik/ kanunlar kapsamında ele alınmaktadır. Bu doğrultuda ulaşım alanlarına ait standartların, kentsel mekânlardan biri olan mahalle ölçeğinde değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Ulaşımda yer alan kullanıcılar (yayalar, motorlu-motorsuz araçlar vb.) kapsamında, caddelerin yeterliliklerinin araştırılarak, kentsel ulaşım kalitesiyle ilgili araştırmalara katkıda bulunulması beklenmektedir. İlgili standartların incelenmesi ve saha araştırmaları neticesinde elde edilen bulgular ile mevcut ulaşım alanlarının yeterliliğinin değerlendirilmesine fırsat sunan ölçütler oluşturulması amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın materyali, Bursa ili Nilüfer ilçesinde yer alan Görükle Mahallesi ve caddeleri olarak belirlenmiştir. Çalışma; literatür taraması, gözlem ile mevcut durum tespiti ve haritaların oluşturulması, gözlem ve yoğunluk analizi, gözlemler sonucu ölçütler belirlenmesi ve değerlendirilmesi olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilmiştir. 20 farklı caddede kullanıcı yoğunluğunun tespiti için gerçekleştirilen gözlemler neticesinde, yoğun olduğu tespit edilen 5 cadde 31 farklı ölçüt kapsamında değerlendirilmiştir. 1 ile 5 puan aralığında seçeneklerin bulunduğu bir puanlama sistemi ile değerlendirilen ölçütler sonucunda caddelerin donatılar, erişilebilirlik, gelişim ve fiziksel durum bağlamındaki yeterlilikleri araştırılmıştır. Çalışma sonucunda en yüksek %65.8 en düşük ise %50.9 yeterlilik puanı ile iyileştirilmesi gereken kriterler belirlenmiştir. Araştırma sonucunda belirlenen ölçütlerin ve elde edilen bulguların gelecek uygulama ve araştırmalar için bir altlık niteliği taşıması hedeflenmektedir.Publication Climate change impacts on precipitation dynamics in the Southern Marmara Region of Turkey(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-04-05) Yetik, Ali Kaan; CANDOĞAN, BURAK NAZMİ; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi; 0000-0001-9898-5685Understanding the dynamics of precipitation patterns is crucial for effective water management strategies, especially in regions vulnerable to the impacts of climate change. This study investigates the projected changes in annual and seasonal precipitation across the Southern Marmara Region of Turkey by comparing the averages of the reference period (1971-2000) with those of the future period (2061-2090). Employing multiple climate models (GFDL, HADGEM, and MPI) and Representative Concentration Pathways (RCP4.5 and RCP8.5), the analysis includes Mann-Kendall trend tests and Sen's slope method to determine trends in precipitation patterns. Key findings reveal significant variability in precipitation projections among different models and scenarios, with implications for water resource management, agriculture, and ecosystem resilience in provinces such as Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Bilecik, and Yalova. According to the annual rainfall change rates relative to the reference period, Balıkesir province stands out as the most resilient province against climate change with average rates of 8.81% and 7.09% under the HADGEM and MPI model simulations, respectively. Regarding seasonal variations, Bilecik province is expected to experience a significant decrease in rainfall, reaching up to -53.78% under the MPI RCP8.5 scenario. In terms of within-period changes in annual rainfall values, the strongest declining trend was identified with Z=-2.03 in Bilecik province under the MPI RCP8.5 scenario conditions by the Mann-Kendall test. On the other hand, for seasonal variations, Bursa province demonstrates the most robust decreasing trend under the GFDL RCP4.5 conditions (Z=-2.89). The study emphasizes the importance of considering spatially varying precipitation patterns and potential shifts in atmospheric circulation for sustainable water resource management amidst climate variability and change in the Southern Marmara region. These findings provide critical insights for policymakers and stakeholders involved in developing adaptive strategies to address the challenges posed by future climate scenarios.Publication Arpa çeşitlerinin çimlenme döneminde ozmotik stres toleransının belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-04-05) Dirik, Kübra Özdemir; Erdem, Mazlum; Saygılı, İbrahimOsmotik stres çimlenme döneminde kuraklık stresini stimüle ederek kuraklık toleransının ölçümünü sağlamaktadır. Bu araştırma ozmotik stres altında arpa çeşitlerinin çimlenme dönemindeki kuraklığa toleransının belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada 13’ü altı sıralı ve 23’ü iki sıralı olmak üzere 36 arpa çeşidi kullanılmıştır. Ozmotik stres polietilen glikol 6000 kullanılarak -3 bar ve -6 bar osmotik stres uygulanmış, stresin olmadığı uygulamada (kontrol) saf su kullanılmıştır. Araştırmanın yedinci gününde çimlenme oranı, kök uzunluğu ve sürgün uzunluğu belirlenmiştir. Çeşitlerin çimlenme oranları kontrole göre -3 bar ozmotik streste %5.7, -6 bar ozmotik streste ise %52.3 oranında önemli bir şekilde azalmıştır. Çeşitlerin kök uzunlukları -3 bar osmotik streste %14.4 artarken, -6 bar osmotik streste %56.1 azalmış, sürgün uzunlukları -3 bar osmotik streste %15.5 ve -6 bar osmotik streste %86.2 oranında azalmıştır. Genel ortalamada Kendal, Hasat, Dara, Yüksel, Etincel ve Epona çeşitlerinde en yüksek, Steptoe çeşidin de ise en düşük çimlenme oranı belirlenmiştir. Kök uzunluğu ve sürgün uzunluğu değerlerine göre Kral 97, Barış, Çetin 2000, Tarm 92, Sabribey ve Hasat çeşitlerinin osmotik strese daha toleranslı olduğu söylenebilir. Çeşitlerin kuraklık tolerans indeksleri incelenen üç özellikte de -6 bar osmotik streste -3 bar osmotik strese göre azalmıştır. -6 bar osmotik streste, en yüksek kuraklık tolerans indeksi, çimlenme oranında Kendal ve Dara (%86.7) çeşitlerinden, kök uzunluğunda Hasat (%98.1) çeşidinden, sürgün uzunluğundaEpona (%62.9) çeşidinden elde edilmiştir. Çimlenme döneminde kuraklık stresinin etkili olduğu bölgelerde, osmotik stres toleransı iyi olan çeşitlerin tarla denemelerine dahil edilmesi arpa üretimine katkı sağlayabilir.Publication Kızartma ile oluşan ısıl proses kirleticileri ve sağlık etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-05-13) Şahin, Kezban; Bilici, SaniyeKızartma yöntemi, bilinen en eski pişirme yöntemlerinden biridir. Kızartılmış besinler lezzet, renk, doku ve görünüm gibi organoleptik ve duyusal özellikleri sayesinde tüketiciler tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Kızartmada kullanılan yağın türü, yağ asidi bileşimi ve niteliği oldukça önemlidir. Çünkü kızartma süresince sıcaklık, nem ve oksijene bağlı olarak birçok kimyasal reaksiyon meydana gelmektedir. Bu reaksiyonların ilerlemesi ile ısıl proses kirleticileri olarak adlandırılan ve kanser başta olmak üzere obezite, kardiyovasküler hastalıklar gibi birçok sağlık problemi ile ilişkilendirilen; akrilamid, 3-kloropropan-1,2-diol (3-MCPD), glisidil esterleri (GE), polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), trans yağ asitleri (TYA) ve furanlar oluşmaktadır. Bu çalışmanın amacı, güncel araştırmalar doğrultusunda kızartma amaçlı kullanılan yağ türlerini ve bileşimini incelemek, kızartma işlemi sonucunda oluşan ısıl proses kirleticilerinin sağlık üzerindeki etkilerini değerlendirmektir.Publication Önemli bir fitopatojen bakteri cinsi: Xanthomonas(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-27) Erarslan, Gökhan; Karakaya, AzizBitki bakteriyel hastalıkları arasında en yaygın ve yıkıcı kayıplara sebep olan bakteri cinslerinden birisi Xanthomonas türlerinin içinde bulunduğu gruptur. Xanthomonas cinsi, çok çeşitli konukçuları etkileyen, ekonomik zarara neden olan önemli birçok bitki patojeni türü içerir. Çoğu tür, bitki, tohum ve gıda ticareti üzerinde küresel, ekonomik ve çevresel etkiye sahip bitki hastalıklarından sorumludur. Konukçu bitkilerin meyve, yaprak ve gövdeleri üzerinde nekroz, kanser, leke ve yanıklık gibi çeşitli hastalık belirtilerine neden olurlar. Xanthomonas cinsi fitopatolojik açıdan çeşitlilik durumu ve fenotipik farklılıkları açısından önemli bir cinstir. Üründe kalite ve verim kaybı oluşturması sonrası ortaya çıkan ekonomik zarar açısından geniş taksonomik ve bilimsel çalışmalara konu olmuştur. Bu derlemede, Xanthomonas cinsinin önemi, genel olarak tanımı, biyolojisi, taksonomisi, epidemiyolojisi, konukçu patojen ilişkileri, tanı yöntemleri ve mücadele olanakları ele alınmıştır.Publication Rhynchosporium commune’ye karşı konukçu dayanıklılığı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-01) Oğuz, Arzu Çelik; Yıldırım, ŞükriyeRhynchosporium commune, arpa (Hordeum vulgare), diğer Hordeum türlerinde ve Bromus diandrus üzerinde yaprak lekesi hastalığına neden olan haploid bir fungustur. Dünya çapında tüm ılıman yetiştirme bölgelerinde bulunmakta ve ekonomik açıdan en önemli arpa patojenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hastalığın kontrolünde en etkili ve sürdürülebilir yöntem dayanıklı çeşit kullanımıdır. Patojen ticari çeşitlerde kullanılan dayanıklılık genlerine karşı yeni virülent genotiplerini geliştirme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle, markör destekli seleksiyon yolu ile farklı lokusların (niteliksel veya niceliksel) tanılanması ve piramitlenmesi dayanıklılık ıslahı açısından oldukça önemlidir. Bu derleme ile patojenin genetik varyasyonu, konukçu-patojen etkileşimi, dayanıklılıkta rol oynayan genler, yerel ve yabani çeşitlerde R. commune dayanıklılığı ve ülkemizde R.commune konukçu dayanıklılığı üzerine geçmişten günümüze yapılan çalışmalar özetlenmiştir.Publication Kent parklarında kullanılan odunsu peyzaj bitkileri üzerine etnobotanik bir araştırma(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-05-10) Yener, Şerife Doğanay; SEYİDOĞLU AKDENİZ, NİLÜFER; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Peyzaj Mimarlığı Bölümü; 0000-0001-6789-4473Kentsel açık yeşil alan tasarımının vazgeçilmez elemanlarından biri olan bitkilerin çeşitli ekosistem hizmetlerini sağlama potansiyelleri vardır. Sahip oldukları görsel ve fonksiyonel özellikleri ile bitkiler; etkili tasarımlar yaratmak için kullanılırlar. Geçmişten günümüze insanlar ilaç, gıda, yakacak ve eşya yapımı gibi birçok farklı amaçlarla bitkilerden yararlanmaktadır. Bu bağlamda; insanların bitkiler ile ilişkisini ifade eden “etnobotanik” terimi; ekonomik, ekolojik ve kültürel bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Kent peyzajında gördüğümüz ve tanıdığımız birçok bitkinin etnobotanik kullanımı mevcut olup, bu bitkiler genellikle yöreye ve bölgeye özgü bitkiler olarak sürdürülebilirlik açısından oldukça önemlidirler. Bu amaçla, geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Bursa ilinde yer alan dört kent parkında mevcut odunsu bitkiler çalışmanın ana materyali olarak belirlenmiştir. Çalışma kapsamında bu bitkilerin etnobotanik kullanımları irdelenmiştir. Sonuç olarak kent parklarında tespit edilen 117 taksonun etnobotanik kullanımlarının olduğu görülmüştür. Bu bitki taksonlarının özellikle tıbbi (% 89.74) ve gıda amaçlı (%70) kullanımlarının yaygın olduğu tespit edilmiştir. Kent parklarında kullanılan taksonların etnobotanik potansiyelinin yüksek olduğu göz önüne alındığında bu bitkilerin tanıtılması ve farkındalık yaratılması gerekli olmakla birlikte, sürdürülebilir tasarımların oluşturulmasına da katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Aynı zamanda etnobotanik kullanıma sahip bitkilerin kentsel yeşil alanlarda kullanımının yaygınlaştırılması, bu kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasında önemli katkılar sağlayacaktır.Publication Crop type classification using Sentinel 2A-derived Normalized Difference Red Edge Index (NDRE) and machine learning approach(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-20) GÜNDOĞDU, KEMAL SULHİ; Bantchina, Benjamin Bere; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Biyosistem Mühendisliği Bölümü; 0000-0002-2593-426X; 0000-0002-5591-4788Satellite remote sensing (RS) enables the extraction of vital information on land cover and crop type. Land cover and crop type classification using RS data and machine learning (ML) techniques have recently gained considerable attention in the scientific community. This study aimed to enhance remote sensing research using high-resolution satellite imagery and a ML approach. To achieve this objective, ML algorithms were employed to demonstrate whether it was possible to accurately classify various crop types within agricultural areas using the Sentinel 2A-derived Normalized Difference Red Edge Index (NDRE). Five ML classifiers, namely Support Vector Machines (SVM), Random Forest (RF), Decision Tree (DT), K-Nearest Neighbors (KNN), and Multi-Layer Perceptron (MLP), were implemented using Python programming on Google Colaboratory. The target land cover classes included cereals, fallow, forage, fruits, grassland-pasture, legumes, maize, sugar beet, onion-garlic, sunflower, and watermelon-melon. The classification models exhibited strong performance, evidenced by their robust overall accuracy (OA). The RF model outperformed, with an OA rate of 95% and a Kappa score of 92%. It was followed by DT (88%), KNN (87%), SVM (85%), and MLP (82%). These findings showed the possibility of achieving high classification accuracy using NDRE from a few Sentinel 2A images. This study demonstrated the potential enhancement of the application of high-resolution satellite RS data and ML for crop type classification in regions that have received less attention in previous studies.Publication Effect of age, live weight and body condition score on fertility in estrous synchronization of kıvırcık sheep(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-03-11) Nageye, Farida İbrahim; KOYUNCU, MEHMET; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü; 0000-0003-0379-7492; 0000-0003-0379-7492Kızgınlığı senkronize edilen Kıvırcık koyunlarında yaş, canlı ağırlık ve vücut kondisyon skorunun koyunların üreme parametreleri ve kuzuların gelişimi üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Bu kapsamda yaş, vücut kondisyonu ve canlı ağırlığı farklı olan toplam 85 baş koyun değerlendirmeye alınmıştır. Ana yaşı, vücut kondisyon skoru (koç katım-doğum) ve canlı ağırlık (koç katım-doğum) ortalamaları sırasıyla 2.98, (3.04-3.22) ve (57.05-62.99) bulunmuştur. Ana yaşı ve vücut kondisyon skorunun kuzulama oranı, çoğuz doğum oranı ve yaşama gücü üzerine etkisi önemli bulunmuştur (P<0.05). Koç katım ve doğum dönemindeki canlı ağırlıkların çoğuz doğum oranı üzerine etkisi önemli bulunurken, yaşama gücü üzerine sadece doğum dönemindeki canlı ağırlık değerinin etkisi önemlidir (P<0.05). Ana yaşının doğum ağırlığı üzerine önemsiz, sütten kesim ağırlığı ve günlük canlı ağırlık artışı üzerine etkileri ise önemlidir (P<0.05). Anaların doğum dönemindeki canlı ağırlığının, kuzuların sütten kesim ve günlük canlı ağırlık artışı üzerindeki regresyon katsayısı önemlidir (P<0.05). Koyunların yaş, farklı dönemlerdeki canlı ağırlık ve vücut kondisyonun kendi aralarındaki korelasyon katsayısı değerlerinin (0.220-0.874) önemli olduğu saptanmıştır (P<0.05; P<0.01).Publication Gıda atığı ve şeker fabrikası atığı kompostlarının toprak özellikleri ve mısır (Zea mays l.) bitkisinin gelişimine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-13) GÜREL, SERHAT; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü; 0000-0002-2971-8353Bu çalışmada, gıda atığı kompostu (GAK), şeker fabrikası atığı kompostu (pancar tohumu atığı kompostu=PAK), çiftlik gübresi (ÇG) ve kimyasal gübrenin (NP) mısır bitkisinin büyümesi üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Deneme, tesadüf parselleri deneme desenine göre sera koşullarında yürütülmüştür. Deneme; altı uygulama (gıda atığı kompostu, pancar tohumu atığı kompostu, ½ gıda atığı kompostu + ½ pancar tohumu atığı kompostu, çiftlik gübresi, 20 kg N da-1 için inorganik 20-20-0 NP gübresi ve kontrolü), üç farklı doz (1, 2, 4 ton da-1) ve üç tekrarlı olarak yürütülmüştür. Uygulamalar, kontrole göre tüm verim parametrelerini önemli ölçüde iyileştirmiştir. Toprak özellikleri ve besin elementleri konsantrasyonları 4 ton da-1 oranında kompost uygulaması ile diğer uygulamalara göre daha yüksek olmuştur. Genel olarak, ÇG ve NP uygulamaları bitki gelişim parametelerinde daha iyi sonuçlar vermiştir. ÇG ve NP, bitki besin elementi artışı sağlanması konusunda PAK uygulamaları ve GAK+PAK karışımlarından daha uygun materyaller oldukları belirlenmiştir. Fakat tüm parametreler birlikte değerlendiğildiğinde; GAK uygulaması ile toprak elektriksel iletkenliği (EC) ve topraktaki Na içeriğinin yükselmediği belirlenmiştir. Bununla birlikte bitkilerin hem makro hem de mikro element alımında dengeli bir materyal olduğu belirlenmiştir.Publication Farklı domates çeşitlerinde zararlılara karşı savunma yapıları olan trikom yoğunluğunun ve acylsugar konsantrasyonunun belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-09) Gök, Narin; Özkan, Simge; Çobanoğlu, Sultan; KUMRAL, NABİ ALPER; AKBUDAK, NURAY; GENÇER, NİMET SEMA; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bahçe Bitkileri Bölümü; 0000-0001-9442-483X; 0000-0003-2669-5667; 0000-0001-8053-5002Ülkemizde domates yetiştiriciliği ekonomik getiri ve beslenme yönünden önem arz etmektedir. Domates yetiştiriciliğindeki önemli sorunlardan biri zararlılar (böcek ve akar) nedeniyle yüksek ürün kayıplarıdır. Günümüzde bazı domates hastalıkları ve nematot zararlılarına karşı dayanıklı domates çeşitleri ruhsatlanmasına karşın; diğer zararlılara karşı dayanıklı tescilli çeşitler henüz kaydedilmemiştir. Domateslerde, böceklerin ve akarların zararına hatta biyolojik mücadele etmenlerinin aktivitesine karşı olumsuz olan unsurlardan biri de domatesin vejatatif organlarında bulunan keseli ve kesesiz trikomlardır. Kesesiz trikomlar bu canlıların vücudunu tahrip ederek olumsuz etki yaratırken; keseli trikomların içinde bulunan acylsugar’ın bunlar üzerinde zehir veya kaçırıcı etkisi bulunmaktadır. Bundan dolayı, bu çalışmada 49 domates çeşidinde bulunan trikom yapıları ve keseli trikomlardan salgılanan acylsugar konsantrasyonları araştırılmıştır. İncelenen domates çeşitlerindeki trikomların tiplerine göre yoğunluklarının saptanması zararlılara dayanıklı çeşitlerin belirlenmesi için temel bilgi sağlarken; aynı zamanda doğal düşmanların etkinliğini sınırlaması açısından da bilgi verilmiştir. Çalışmada yaprak, sap ve dallarda tip IV ve tip VI keseli; tip III ve tip V kesesiz trikomların yoğunlukları tespit edilmiştir. Her bir vejatatif organ ayrı ayrı değerlendirildiğinde farklı trikom tiplerinin yoğunluklarının çeşitlere bağlı önemli düzeyde değişiklik gösterdiği saptanmıştır. Ward’ın minumum varyans analizi metotuna göre her tipteki trikom yoğunlukları düşük, orta ve yüksek olarak kümelenmiştir. İncelenen çeşitler arasından bazılarının hem keseli hem de kesesiz trikom açısından düşük yoğunluğa sahip olduğu belirlenmiştir. Benzer istatistiki farklılıklar, keseli trikomlarda bulunan acylsugar içerikleri açısından da ortaya konmuştur.Publication Edirne ilinde buğday ve arpa bitkilerinde görülen yaprak hastalıkları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-02-01) Karakaya, Aziz; Çelik, Arzu Oğuz; Seidi, MelisEdirne il ve ilçelerindeki arpa ve buğday ekiliş alanlarındaki yaprak hastalıklarını tespit etmek amacıyla 1-5 Mayıs 2018 tarihleri arasında sürvey yapılmıştır. İncelenen buğday tarlalarında Septoria tritici, Puccinia striiformis f. sp. tritici, Puccinia recondita f. sp. tritici, Blumeria graminis f. sp. tritici ve Pyrenophora tritici-repentis tarafından meydana getirilen hastalıklar görülmüştür. Edirne ilindeki buğday tarlalarında en yaygın hastalık Septoria yaprak lekesi hastalığı olarak bulunmuş olup bu hastalığı kahverengi pas, sarı pas, külleme ve sarı yaprak lekesi hastalıkları takip etmiştir. İncelenen arpa tarlalarında Pyrenophora teres f. teres, Rhynchosporium commune, Puccinia hordei, Pyrenophora teres f. maculata, Blumeria graminis f. sp. hordei ve Cochliobolus sativus tarafından meydana getirilen hastalıklar görülmüştür. Edirne ilinde incelenen arpa tarlalarında en yaygın hastalık arpa ağbenek leke hastalığının ağ formu olarak bulunmuş olup bu hastalığı Rhynchosporium yaprak lekesi, arpa kahverengi pası, arpa ağbenek leke hastalığının nokta formu, külleme ve Cochliobolus yaprak lekesi hastalıkları takip etmiştir.Publication Arazi toplulaştırma projelerinde mülakat tercihlerine göre dağıtımın incelenmesi: Kilis Elbeyli örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-14) KİRMİKİL, MÜGE; KÜÇÜK, MERVE; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Biyosistem Mühendisliği Bölümü; 0000-0002-6832-7742; 0000-0003-3397-2474Arazi toplulaştırma projeleri parçalı, dağınık, bozuk şekilli parsellerin düzenlenmesini ve bunun yanında parsellere gerekli altyapı hizmetlerinin ulaştırılabilmesini sağlar. Toplulaştırma süreci zaman ve emek gerektiren birbiri ile bağlantılı birçok aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamalardan biri de mülakat sürecidir. Mülakatlar, yeni dağıtım için tercihlerin alındığı, maliklerle yapılan birebir görüşmelerdir. Yapılan mülakatlar sürecinde maliklerden alınan tercihler dağıtım aşamasını doğrudan etkilemektedir. Mülakatlarda tek tercih alınması ve tercihlerin genellikle aynı bloklar üzerinde yoğunlaşması, dağıtımın zorlaşmasına ve tercihlerin yerine getirilememesine neden olmaktadır. Bu çalışmada; Kilis Elbeyli toplulaştırma projesine ait veriler kullanılmıştır. Mülakat tercihleri doğrultusunda, geleneksel ve otomatik dağıtım yöntemlerine göre maliklerin tercihlerine yerleşip yerleşeme durumları incelenmiş ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, toplulaştırma projesinde parsel sayısının geleneksel dağıtımda 652’den 586’ya düştüğü, otomatik dağıtımda ise 1564’e çıktığı saptanmıştır. Alınan tercih sayıları incelendiğinde tek tercih sayısının oldukça yüksek olduğu görülmüştür. İlk tercihinde, bulunduğu bloğu tercih edenlerin oranı %94.76’dır. Tercihlere yerleşme oranı geleneksel dağıtımda %70, otomatik dağıtımda ise %45.34 bulunmuştur. Çalışmada arazi toplulaştırma projelerinde maliklerden alınan tercih sayılarının projeye etkilerine ve mülakatın doğru şekilde yapılmasının önemine değinilmiştir.