Fen Bilimleri Yüksek Lisans Tezleri / Master Degree
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Geri dönüştürülmüş ve orijinal hammadde ile üretilen polyester ipliklerin UV fotodegradasyon sonrası özelliklerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-28) Kılıç, Esra; Kara, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Polimer Malzemeler Anabilim Dalı; 0009-0002-1261-3587Bu tez çalışmasında 100/36, 150/48 ve 300/96 geri dönüşüm ve orijinal polyester iplikler yalancı büküm tekstüre yöntemi ile üretilmiştir. Üretilen tekstüre ipliklere 200 saat yapay UV yaşlanma testi uygulanmıştır. UV yaşlanması öncesi ve sonrası kopma-uzama, kopma mukavemeti, SEM, DSC ve FTIR analizleri yapılmıştır. POY ipliklerin (tekstüre edilmemiş düz iplik) Uster düzgünsüzlük analizleri yapılmıştır. Testler doğrultusunda UV sonrasında 300/96 iplik daha iyi mekanik özellik göstermiştir. Fiziksel test için farklı büyütmelerde SEM görüntü alma tercih edilmiştir ve UV öncesi-sonrası iplik yüzeylerinde belirgin bir fark gözlenmemiştir. FTIR analizi sonuçları Norrish-I ve Norrish-II mekanizmaları ile desteklenmiştir. DSC cihazı yardımıyla termal davranışlar incelendiğinde ipliklerin UV sonrasında erime sıcaklıklarında genel olarak düşüşler olduğu gözlenmiştirItem Uzun zincirli yağ asitlerinin kolesterol esterlerinin sentezi için Ph3P.SO3 katalizörlüğünde daha çevreci ve etkili bir yaklaşımın geliştirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-02) Ogur, Cansu; Yıldırım, Ayhan; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Kimya Anabilim Dalı; 0009-0005-7049-1065Kolesterol esterleri, trigliseritler ve steroller hücrede yağ damlacıkları içinde depo edilirler. Bu damlacıkların farklı fizyolojik özellikleri bulunmaktadır ve oldukça fazla çeşitte lipit molekülleri içerdikleri bilinmektedir. Sitoplazmik yapının merkezi hidrofobiktir ve çevresi fosfolipit bir tabaka ile sarılıdır. Kolesterol esterleri, kolesterolün uzun bir hidrokarbon zinciri içeren yağ asitleri ile konjugasyonu sonucu oluşan daha polar olmayan bileşiklerdir. Bu ester molekülleri hücre zarlarının bileşimine katılmazlar ve lipit damlacıklarında bulunurlar. Kolesterolün bu formu lipoproteinlerde daha fazla miktarda paketlenebildiğinden, kolesterolün taşınması daha etkilidir ve ayrıca bu esterler kolesterol metabolizmasında önemli bir rol oynar. Ayrıca hidroperoksit türevlerinin bazıları, minimal düzeyde değiştirilmiş düşük yoğunluklu lipoproteinin (mmLDL) biyolojik olarak aktif bileşenleridir. Son yıllarda bu esterler birçok endüstriyel ve tıbbi uygulamada dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, trifenilfosfin-kükürt trioksit katalizörü, tolüen içinde homolog uzun zincirli doymuş monokarboksilik veya dikarboksilik yağ asitleri ile kolesterol molekülü arasındaki esterleşme reaksiyonlarını etkin bir şekilde katalizlemiştir. Bu reaksiyonlarda, trifenilfosfin bazlı katalizör Lewis asidi özelliği olan sülfür trioksit kaynağı olarak işlev görmektedir. Reaksiyonlar 110 °C'de dikarboksilik asitler hariç diğer asitler ile kolesterol eşdeğer oranlarda reaksiyona alınmıştır ve karşılık gelen homolog kolesterol esterleri iyi veya mükemmel verimlerde elde edilmiştir. Geliştirilen bu yöntem, mevcut yöntemlere göre daha basit, pratik ve daha çevreci olmasının yanı sıra ilgili esterlerin daha yüksek verimle sentezlenmesine olanak sağlaması gibi avantajlara sahiptir.Item Metal ve polimer malzemelerin yapışma bağının sonlu elemanlar yöntemi ile modellenmesi ve analiz edilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-12) Korkmaz, Faik Fatih; Çavdar, Kadir; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Makine Mühendisliği Anabilim Dalı; 0000-0003-3664-0328; 0000-0001-9126-0315Sonlu elemanlar yöntemi, yapısal mühendislik problemlerinin çözümünde, karmaşık geometriye sahip yapıların gerçeğe yakın analizlerinde ve tasarım en iyileme çalışmalarında kullanılan sayısal bir yöntemdir. Havacılık, otomotiv, savunma ve inşaat sektörleri gibi birçok endüstride yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemle, yapıların mekanik davranışları ve dayanımları öngörülebilmektedir. Bu tez çalışmasında; hafiflik, kolay kullanım, kısa üretim süreci, uzun yorulma ömrü ve titreşim sönümleme gibi avantajlar ile ön plana çıkan yapıştırma bağlantılarının sonlu elemanlar yöntemi ile analizi gerçekleştirilmiştir. Yapıştırma bağlantısı, iki farklı malzeme arasında kimyasal tutunmayı sağlayarak kalıcı bir bağlantı oluşturur. Yapışma bağlantısı ile farklı malzemeler, tek bindirmeli bağlantı veya çift bindirmeli bağlantı gibi çeşitli konstrüksiyonlara uygundur. Bu tez çalışması; yapışma bağının doğrusal ve doğrusal olmayan malzeme modellerini, adezif bağlantının sonlu elemanlar ile modellenmesini, ağdan bağımsızlık çalışmasını ve bağlantı tasarımındaki parametrelerin yük ve gerilme sonuçlarına etkisinin değerlendirmesini içermektedir. Tasarım parametreleri; malzeme elastik özellikleri, bağlantının temel ölçüleri ve yapıştırılan plakaların sınır koşulları olarak belirlenmiştir. Bu parametreler ayrı ayrı ele alınarak statik yükleme durumundaki yük ve gerilme dağılımına etkisi incelenmiştir. Ayrıca tez kapsamında, tek bindirmeli yapışma bağlantısının statik yükleme durumunu analiz eden sonlu elemanlar çözücüsü Matlab ortamında programlanmıştır. Çözücü sonuçlarının ticari çözücü olan Optistruct çözümleri ile karşılaştırmasına yer verilmiştir.Item İç mekânlarda ses yutum malzemesi olarak kullanılan dokuma kumaşların kenevir lifi ile akustik özelliklerinin iyileştirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-08) Yayla, Aycan; Süvari, Fatih; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Tekstil Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0001-5753-1895Kenevir, sahip olduğu özellikler ile petrol ve petrokimyanın kullanıldığı sektörlerde alternatif sürdürülebilir bir ürün olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmada, kenevir bitkisinin çevresel avantajları göz önüne alınarak, iç mekânlarda ses yutumu amacıyla kullanılmak üzere, bezayağı dokuma kumaşlar üretilmiştir. Atkı ipliklerinde ağartılmış kenevir şönil iplikler kullanılan kumaşlar ve bunlara muadil %100 polyester kumaşlar farklı atkı sıklıklarında dokunmuştur. Böylece sonuçlar karşılaştırma yapılarak değerlendirilmiş ve kenevir lifi kullanımının getireceği potansiyel iyileşme tespit edilmiştir. Yapılan ölçümler sonucunda, atkı ipliğinde ağartılmış şönil kenevir ipliği kullanılan, 11,33 atkı/cm atkı sıklığınadaki bezayağı dokuma kumaşın 1000Hz – 6000Hz frekans aralığında en yüksek ses yutum katsayısına sahip olduğu görülmüştür. En düşük ses yutum katsayısı ise 7,33 atkı/cm atkı sıklığındaki %100 polyester bezayağı dokuma kumaşta gözlemlenmiştir. Ardından % 7,5 konsantrasyonda 0,5 ml PVA çözeltisi kullanılarak 5 mm, 8 mm ve 10 mm kalınlıklardaki poliüretan süngerlere lamine edilen aynı kumaşların ses yutum katsayıları karşılaştırlmıştır. 1000 Hz – 6000 Hz frekans aralığında en yüksek ses yutum katsayısına 10 mm kalınlığında poliüretan sünger ile lamine edilmiş 11,33 atkı/cm atkı ipliği sıklığındaki kenevir içerikli bezayağı dokuma kumaşın sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Bu lamine yapının ses yutum katsayısı 4800 Hz’de en yüksek değeri olan 0,98’e kadar ulaşmıştır. Aynı frekans aralığında en düşük ses yutum katsayısına, 5 mm kalınlığında poliüretan sünger ile lamine edilmiş 7,33 atkı/cm cm atkı sıklığındaki %100 polyester bezayağı dokuma kumaşın sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sonuçlar, iç mekânlarda kullanılmak üzere ses yutum amacıyla üretilen bezayağı kenevir dokuma kumaşların, aynı iplik numarasına sahip %100 polyester kumaşlara eşdeğer alternatifler olabileceği hipotezini desteklemektedir.Item Hafif ticari araç debriyaj kapağının optimum tasarımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-28) Köprübaşı, Uğur; Karamangil, Mehmet İhsan; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Otomotiv Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0005-0934-6870Son yıllarda elektrikli araçların kullanımının artmasına karşın içten yanmalı motorların kullanımı günümüzde halen devam etmektedir. Bu sebeple içten yanmalı motorlarda kullanılan aktarma organları gruplarında, iyileştirme ve ağırlık azaltma çalışmalarına halen ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde içten yanmalı motorların kullanımından kaynaklı karbondioksit emisyonunun azaltılması için yapılacak ağırlık azaltma çalışmalarında TWIP çelikleri önemli bir potansiyel taşımaktadır. TWIP çelikleri, yüksek mukavemetli, hasar direncine karşı dayanıklı ve süneklik açısından iyi bir kombinasyonuna sahiptir ve otomotiv sektöründen yaygın olarak kullanılan malzemelerdendir. Yüksek mukavemetleri ile hafiflik sağlarken, yüksek sünekliklerinden dolayı da karmaşık geometrilerde kolayca şekillendirilebilmektedir. TWIP çeliklerinin bazı dezavantajları, yüksek maliyetli olması ve üretimi esnasında şekillendirme işleminden sonra yüksek miktarda geri esneme yapmasıdır. Bu çalışmada, 300 Nm araç torkuna sahip hafif ticari bir aracın, DD13 çeliği malzemeli debriyaj kapağı ve optimum tasarıma sahip TWIP çeliği malzemeli debriyaj kapağının karşılaştırmalı rijitlik analizi yapılmıştır. Debriyaj sisteminde yer alan debriyaj komplesi kapağı, yüksek hacim ve ağırlığa sahip olduğundan dolayı hafifleştirme çalışmalarında tercih edilebilecek, potansiyele sahiptir. Bunun yanında debriyaj komplesinde kullanılan baskı kapağı, tork iletiminde önemli bir fonksiyona sahip olmasından dolayı bu üründe kullanılacak çelik malzemelerinin fonksiyonel gereklilikleri karşılaması beklenmektedir. Bu çalışma kapsamında ANSYS sonlu elemanlar analizi programı kullanarak konvansiyonel DD13 malzeme debriyaj kapağı ve iyileştirilmiş optimum tasarıma sahip TWIP malzemeli debriyaj kapağının rijitlik analizleri yapılmıştır. Yapılan tasarım ile birlikte TWIP çeliği kullanılan debriyaj kapağında %23 oranında ağırlık azalımı gerçekleşmiştir. Oluşturulan optimum tasarımda rijitlik değeri, geleneksel DD13 malzemeli debriyaj kapağına göre benzer rijitlik davranışları sergilemiştir. Ancak, TWIP çeliği malzemelerin debriyaj kapağında alternatif olarak kullanılabilmesi için üretim ve tezgah testlerin tamamlanması gerekmektedir.Item Optik haberleşme için lazer sinyali tabanlı düşük maliyetli devre tasarımı uygulaması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-13) Çavuş, Berkay; Hayber, Şekip Esat; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0007-1184-8807Bu tez çalışmasında, çığ fotodiyotları (APD) ve transimpedans amplifikatörleri (TIA) optik kablosuz haberleşme ve algılama sistemleri için kullanılarak düşük maliyetli, yüksek performanslı ve düşük gürültülü bir devre tasarımı gerçekleştirilmiştir. Tasarım süreci, teorik temellerin belirlenmesi, simülasyon modelleme ve analizler, donanım testleri ile performans değerlendirmelerini kapsamaktadır. APD’ler, yüksek hassasiyet ve hızlı tepki süreleri sunan yarı iletken cihazlardır. Bu tezde, Excelitas C30737 serisi APD kullanılarak 500-1000 nm dalga boyu aralığında yüksek duyarlılık sağlanmıştır. APD’lerin çıkış sinyalleri, TIA devresi ile işlenmiş, sinyallerin kazancı artırılarak işleme ve ölçüme uygun hale getirilmiştir. Devre tasarımı, Altium Designer yazılımı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. TIA, ters besleme devresi, kazanç devresi, güç devresi, besleme okuma ve sürme devreleri, lazer diyot sürücü devresi ve mikrodenetleyici devreleri bu yazılım ile optimize edilmiştir. Tasarım sürecinde LTSpice simülasyonları kullanılarak devrelerin doğruluğu ve performansı test edilmiştir. Laboratuvar test prosedürleri ile donanımın performansı ve güvenilirliği değerlendirilmiştir. Bu süreçte osiloskop, multimetre, güç kaynağı, sinyal jeneratörü ve spektrum analizörü gibi cihazlar kullanılarak testler gerçekleştirilmiştir. Test sonuçları, sinyal güçleri, gürültü seviyeleri, kazanç ve bant genişliği gibi kritik performans parametrelerini içermektedir. Sonuç olarak, tasarlanan TIA devresi yüksek kazanç, geniş bant genişliği ve iyi lineerlik sunarak optik kablosuz haberleşme ve algılama sistemlerinde güvenilir ve hassas ölçümler yapılmasına olanak sağlamaktadır. Tezde geliştirilen devrelerin performans analizi, optik iletişim teknolojilerinin gelecekteki gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır.Item Otomotiv sektöründe bir araç rotalama problemi uygulaması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-14) Kumaş, Aybüke; Orbak, Ali Yurdun; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0007-5231-3032Tedarik zinciri yönetimi, bir ürün veya hizmetin hammaddeden başlayarak son müşteriye ulaşana kadar olan operasyonları, bilgi akışını ve fiziksel dağıtımı içeren bir sistemdir. Tedarik zinciri yönetimi, maliyetleri azaltmayı, verimliliği artırmayı ve müşteri memnuniyetini yükseltmeyi hedefler, böylelikle stratejik bir yaklaşım sunar. Günümüzde gelişen dünyada ve ilerleyen teknoloji ile tedarik zinciri düşük maliyetli ve fayda sağlayan bir strateji olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmada, bir otomotiv fabrikasının milkrun sürecindeki araç rotalama problemi, klasik sezgisel çözüm yöntemlerinden ClarkeWright Tasarruf Algoritması kullanılarak çözümlenmiştir. Doğrusal Regresyon modeli kullanılarak tedarikçi talep miktarları için tahminleme yapılmıştır. Meta-sezgisel çözüm yöntemleri olan Genetik Algoritma ve Tavlama Benzetimi Algoritması, problemin farklı çözümleri için uygulanmıştır. Ele alınan araç rotalama problemi için optimal rotalar belirlenmiştir ve en etkili algoritma tespit edilmiştir. Bu çalışmada önerilen uygulama ile, tedarik zinciri yönetiminde araç rotalama problemine farklı bir bakış açısı kazandırılmıştır. Araç rotalama problemi ile elde edilen rotalar sayesinde, tedarik zinciri yönetimindeki maliyetler minimize edilerek operasyonel verimlilik artırmıştır. Sonuç olarak, bu çalışma klasik sezgisel çözüm yöntemleri ve metasezgisel çözüm yöntemlerinin tedarik zinciri yönetimi alanındaki milk-run araç rotalama problemlerine çözüm getirirken, klasik sezgisel ve meta-sezgisel çözüm yöntemlerinin entegrasyonun stratejik bir yaklaşım olarak ne kadar değerli olduğunu vurgulamaktadır.Item Corine verileri kullanılarak Bursa ili arazi örtüsü/kullanımı değişiminin analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-08-05) Küçük, Merve; Aslan, Şerife Tülin Akkaya; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Biyosistem Mühendisliği Anabilim Dalı; 0000-0003-3397-2474Arazi örtüsü/kullanımı çeşitli faktörler nedeniyle geçmişten günümüze devamlı bir değişim içerisindedir. Kontrolsüz ve bilinçsizce meydana gelen değişimler arazi ve su kaynakları üzerinde geri dönüşü olmayan olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir. Uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri yöntemlerinin kullanımı geniş alanlardaki arazi örtüsü/kullanımı değişimlerinin hızlı ve kolay şekilde belirlenmesini sağlamaktadır. CORINE, arazi örtüsü/kullanımı sınıflandırmasına göre uydu görüntüleri üzerinden uzaktan algılama, coğrafi bilgi sistemleri teknolojileri ve bilgisayar destekli görsel yorumlama metodu ile üretilen arazi örtüsü/kullanımı verisidir. Bu çalışmada 28 yıllık süreçte Bursa ili arazi örtüsü/kullanımında meydana gelen değişimlerin CORINE verileri kullanılarak incelenmesi amaçlanmıştır. 1990-2018 yılları arasındaki değişim analiz edilmiş, meydana gelen değişimlerin sayısal olarak ifade edilebilmesi ve yorumlanabilmesi için bazı peyzaj metriklerinden yararlanılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, 1990 yılında Bursa genelinde %1,57 oranında alan sahip olan yapay bölgelerin 2018 yılında %3,78 oranına çıktığı ve 23 939,53 ha arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Bursa ili yapay bölgelerinde meydana gelen artışın tarımsal alanlar ile orman ve yarı doğal alanlar başta olmak üzere diğer arazi örtüsü/kullanımı sınıflarını etkilediği ortaya konmuştur. Sınıf leke sayılarının artması ve ortalama leke büyüklüklerinin azalması, diğer peyzaj metrikleri sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde arazi örtüsü/kullanımı sınıflarındaki parçalanmayı işaret etmektedir. Arazilerde meydana gelen değişimlerin belirlenmesi ve peyzaj metrikleri ile analizi geniş bir bakış açısıyla arazi değişimini anlamaya imkan sağlamaktadır. Arazi ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve politikalarının geliştirilebilmesi açısından, arazi örtüsü/kullanımında meydana gelen mevcut değişimler değerlendirilmeli, değişim nedenleri belirlenmeli, meydana gelebilecek değişimler izlenerek kontrol altına alınmalıdır.Item Bağ’da kurşuni küf hastalığı etmeni Botrytis cinerea’ya karşı bazı fungisitlerin in vitro koşullarda etkililikleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-07-06) Mohamed, Mohamed Osman; Tezcan, Himmet; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Bitki Koruma Anabilim Dalı; 0009-0004-8692-5641Botrytis cinerea, yaygın olarak gri küf olarak bilinen bir fungal patojendir. Bu patojen genellikle birçok bitki türünde hastalığa neden olur ve meyve, sebze, çiçek ve yapraklarda zararlı etkilere yol açabilir. Bu çalışmada, sebze-meyve yetiştiriciliğinde ve muhafazasında önemli sorunlara neden olan bitki patojeni Botrytis cinerea'ya karşı çeşitli formülasyonlarda Fenhexamid, Cyprodinil ve Pyrimethanil aktif maddelerini içeren ticari bitki koruma ürünlerinin etkililikleri in vitro koşullarda araştırılmıştır. Bu çalışmada, üzüm danelerinden izole edilen bir Botrytis cinerea izolatına karşı üç farklı firmadan ruhsatlı bitki koruma ürününün etkililikleri incelenmiştir. Bu ürünler Fenhexamid 500g/L SC, Cyprodinil 300ml/L EC ve Pyrimethanil 300g/L SC içermektedir. Bu ürünlerin satış fiyatlarının birbirlerinden oldukça farklı olması nedeniyle, bu çalışma gerçekten etkililiklerinde farkı olup olmadığını belirlemeyi amaçlamıştır. Çalışma, Botrytis cinerea izolatının Patates Dekstroz Agar (PDA) ortamında 9 cm çapındaki petrilerde inkübasyonuyla gerçekleştirilmiştir. Etkililikler 7 günlük inkübasyon süresi sonunda fungusun koloni çaplarının gelişiminin ölçülmesi ile saptanmıştır. Sonuçlar, üç etken maddenin normal kullanım dozlarında (1000 ppm) ve daha düşük dozlarda (80 ppm) etkili olduğunu göstermiştir. Etkinlik farkları, 40 ve 20 ppm dozlarında ortaya çıkmıştır. Buna göre, sırasıyle, Cyprodinil %57.3 ve %53.03, Fenhexamid %72.2 ve %72.6, Pyrimethanil %77.7 ve %30.9 oranında etkili bulunmuştur. Bu tür çalışmaların, önemli fiyat farkları olan fungisitlerin etkililikleri arasındaki farkı belirlemede yararlı olabileceği düşülmektedir. Bu, bitki koruma ürünlerinin seçimi ve kullanımı konusunda çiftçilere ve tarım uzmanlarına rehberlik etmek için yararlı olabilir.Item Sıfır atık yaklaşımı ile manyetitin koagülant-flokülant olarak kullanıldığı kimyasal arıtma sisteminin geliştirilmesi ve sistemin verimliliğinin araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-12) Çalışkan, Ayça Bice; Yonar, Taner; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0004-9262-0481Atık su arıtma tesislerinde kimyasal arıtma işlemi sırasında inorganik kogülant Al2SO4, FeCl3, PAC ve türevleri kullanılmaktadır. Koagülantlar, kolloid maddeleri, bakteri-virüsleri, boyar maddeleri kendi üzerine bağlayarak metal-hidroksitleri şeklinde çökmesini sağlamaktadır. Başarılı bir kimyasal koagülasyon işlemi ile %90 mertebesine kadar askıda katı madde, renk ve bulanıklık giderimi yapılmaktadır. Bu çalışmada, atık suların kimyasal arıtımında koagülant ve flokülant olarak kullanılan kimyasal maddeler yerine manyetit kullanımında meydana gelecek olan KOİ (Kimyasal oksijen ihtiyacı) ve AKM (Askıda Katı Madde) giderim verimliliği tespit edilmiştir. Tezin amacı, kimyasal arıtmanın gerçekleştirilmesi gereken atık sularda koagülant ve flokülant olarak kullanılan kimyasal maddelerin azaltılması ve sıfır atığa yönelik çalışılmasıdır. Ayrıca, manyetitin geri kazanımına yönelik çalışmalar da gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, manyetit kullanımı ile yapılan arıtma sistemlerinin, kimyasal arıtma sistemlerine kıyasla ekonomik ve çevresel avantajlar sağladığı, atık su arıtma verimliliğini artırdığı ve sürdürülebilir bir alternatif oluşturduğu görülmüştür.Item Frezeleme parametrelerinin PMMA saydam malzemelerde ışık dağılımına etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-10) Aydın, Gürkan; Sevilgen, Gökhan; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Eklemeli İmalat Anabilim Dalı; 0009-0006-0127-4937Teknolojik gelişmelerin endüstriyel alanlara entegrasyonu ile bazı geleneksel üretim yöntemlerinin kullanımı azalmaya başlamıştır. Özellikle üç boyutlu yazıcı teknolojileri ve bu üretim teknolojilerinin kullanım amacına yönelik farklı sektörlere hitap eden alternatiflerinin olmasının yanı sıra hızlıca dünya çapında yaygın hale gelmesi endüstriyel bir devrim niteliğindedir. Geleneksel üretim metodlarının girdileri olan yetkinlik, tecrübe, görece fazla ihtiyaç duyulan üretim alanı üç boyutlu üretim metotlarında söz konusu değildir. Farklı sektörlere hitap eden geniş hammadde seçenekleri, gerektiğinde ardıl işlem uygulamaları sayesinde son kullanıcı ürünü haline getirilebilmeleri de bu teknolojilere farklı kullanım alanları oluşturmaktadır. Günümüz itibariyle kullanıma sunulan 3B teknolojik imkanlar savunmadan sağlık sektörüne kadar birçok alandaki uygulamaya olanak tanısa dahi bazı özel durumlar geleneksel üretim metotlarının kullanılmaya devam edildiği nadir alanlardan olabilmektedir. Örneğin otomotiv aydınlatma sektöründe ihtiyaç duyulan görsellik ve fonksiyonellik özelliklerini bir arada barındırma gerekliliği olan şeffaf optik iletken ve/veya geçirgen ürünler üç boyutlu teknolojilerin kullanım alanının sınırlandığı endüstriyel uygulamalardan bir tanesidir. Sektörün temel ihtiyaçlarından olan PMMA malzemesinin teknik özellikleri üç boyutlu imalat teknolojileri aracılığıyla bugün itibariyle karşılanamamaktadır. Şeffaf reçinelerin gerekli optik nitelikleri sağlamaması, PMMA talaşlı imalat metotlarının yabancı menşeili firmalarda uygulanması, yüksek maliyetler ve terminler bu alanda çalışma gerekliliğini göstermektedir. Bu çalışmada sıvı reçineli 3B sistemler ve CNC frezeler ile düzlemsel yüzeyli numuneler üretilmiş, numunelerin yüzey ve optik özellikleri kontrol edilerek karşılaştırma yapılmıştır. Buna paralel PMMA hammaddesi için imalat parametreleri belirlenmiştir.Item Patates yetiştiriciliği ve bunun dünya tarımındaki yeri ve önemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-05-22) Altıntaş, Bayram; Aydınalp, Cumhur; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı; 0009-0008-1863-3312Bu çalışma, patates yetiştiriciliği, ticareti ve dünya tarımındaki yeri üzerine bir akademik araştırmayı temsil etmektedir. Tez, patates üretimi, ticareti ve tarımsal politikaların incelenmesiyle, özellikle Türkiye'nin patates sektöründeki konumunu ele almaktadır. İlk bölümde patates yetiştiriciliği ve tarihçesi anlatılmakta, ardından dünya genelindeki patates üretimi ve tüketimi analiz edilmektedir. Tezin odak noktasını oluşturan Türkiye'nin patates üretimi, ticareti ve destekleme politikaları, ayrı bir bölümde detaylı bir şekilde ele alınmaktadır. Türkiye'nin önde gelen patates üretim bölgeleri, üretim miktarları ve ihracat rakamları incelenerek sektördeki mevcut durum analiz edilmektedir. Çalışma, Türkiye'nin patates üretimini etkileyen faktörleri belirleyerek bir model oluşturmakta ve çiftçilerin üretim kararlarını şekillendiren unsurları ortaya koymaktadır. Sonuç bölümünde ise Türkiye'nin patates üretimini artırma stratejileri ve önerileri üzerinde durulmaktadır. Bu tez, patates tarımının ekonomik ve tarımsal açıdan önemini vurgulayarak, sektördeki gelişmeleri anlamak ve gelecek perspektiflerini değerlendirmek amacıyla hazırlanmıştır.Item Savunma sanayiinde kullanılan zırh çeliklerinin işlenebilirliklerinin deneysel olarak incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-12) Asmafiliz, Caner; Yaşar, Işık; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Makine Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0008-4364-6254Son yıllarda, savunma sanayiinde önemli bir yere sahip olan zırhlı kara araçlarının, dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı korunması konusunda artan bir ihtiyaç ve beklenti bulunmaktadır. Bu çalışmada, kara savunma araçlarında yaygın olarak kullanılan yerli üretim zırh çeliği Millux Protection 600T’nin (Ultra yüksek sertlikte zırh çeliği) yüzey pürüzlülüğü üzerindeki farklı işleme parametrelerinin etkileri, frezeleme işlemi kullanılarak Taguchi optimizasyon yöntemiyle değerlendirilmiştir. Seçilen proses parametreleri ilerleme hızı, kesme hızı, talaş derinliği ve yanal adımdır. Parametrelerin sayısına ve seviyelerine bağlı olarak Taguchi’nin L9 ortogonal dizisi seçilmiştir. Dokuz deney için yüzey pürüzlülüğü verileri toplanmış, her parametrenin optimum düzeyini ve katkı yüzdesini belirlemek için sinyal gürültü (S/N) oranı ve varyans (ANOVA) analizi hesaplaması yapılmıştır. Yüksek sertliğe sahip çeliğinin, PVD TiAlN kaplamalı sert karbür kesici uç yardımıyla frezeleme işleminde ilerleme hızının (A), yüzey pürüzlülüğünde 57,73% katkı yüzdesi ile en önemli etken parametre olduğu tespit edilmiştir. Ardından sırasıyla, yanal adım (D), talaş derinliği (C) ve kesme hızı (B)’den etkilenmiştir. Minimum yüzey pürüzlülüğü değerleri için seçilen parametrelerin optimum seviyeleri, ilerleme hızında seviye 1, kesme hızında seviye 2, talaş derinliği için seviye 1 ve yanal adım içinde seviye 3 olarak belirlenmiştir.Item Küresel iklim değişikliğinin toprak, su ve tarım üzerine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Aydar, Merve; Aydınalp, Cumhur; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı; 0009-0009-1136-8066Küreselleşen dünyada sanayi devriminden bu yana seri üretimin gelmesiyle üretim faaliyetleri artmıştır. Bunun yanı sıra uzun zamanda etkisini gösteren ve karbondioksitin salınmasıyla atmosferdeki sera gazlarının oranı her geçen gün artmaktadır. Sera gazları atmosferde bizim yaşamımızı sağlayan tüm ekolojik ve canlı olan tüm faaliyetlerin dengesi durumundadır. Bundan dolayı tüm ekosistemi etkilemektedir. İnsanların var oluşundan bu yana gıda ve yaşamlarını sağlamaları gereken faaliyetler başında su, toprak ve tarımda da etkisi büyüktür. Toprakta karbon tutumu, su dengesi ve iklimlerin değişmesi, tarım ürünlerinin verimlerini de bu iki parametreye bağlı olarak etkilenmektedir. Küresel ısınmadan dolayı ilk etkilenecek faktör yaşam kaynağı olan kullanılabilir su miktarının azalmasıdır. Suyu ve buna bağlı olarak toprak ve tarımın etkilenmesi yüksek karbondioksit salınımı, ormanların tahrip edilmesiyle de sera gazları oranlarının artmaktadır. Buna bağlı olarak, buzullar erir, deniz seviyesi yükselir, iklimlerde ve canlı biyoçeşitliliği değişir. Deniz seviyesi yükseldiği için tatlı su kaynakları ile birleşir. Bu da kullanılabilir su kaynaklarının seviyesini kıtlık seviyesine getirir. Bu sorunların olumsuzlukla neticelenmemesi için öncelikle yapılan tüm faaliyetlerde sürdürülebilirlik ilkesine bağlı kalarak, her alanda uluslararası düzeyde ormanların arttırılması, güvenilir toprak işleme yöntemlerinin kullanılması, kişilerin karbon ayak izlerini düşürmesi için yapılacak faaliyet kısımlarını geliştirmesi ve uygulaması gerekmektedir.Item Farklı çeliklerden (AISI 420, 42CrMo4 ve 41Cr4) üretilmiş tabanca gövdesinin dövme parametrelerine bağlı olarak mekanik özelliklerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-09-17) Debre, Ali; Bayram, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Makine Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0009-9407-6121Üretim yöntemlerinden olan dövme ile üretilecek parçaların mekanik özelliklerinin yüksek olması sebebiyle bu metot diğer üretim yöntemlerine göre daha iyi kabul edilmektedir. Dövme işleminde farklı kalitelerdeki malzemeler kullanılarak üretim yapılabilmektedir. Son zamanlarda dövme sektöründe ilgi gören alanlardan biri de alaşımlı çeliklerin dövülebilirliği üzerine yapılan çalışmalardır. Alaşımlı çeliklerin mukavemet ve dövülebilirlik açısından üstün mekanik özellikler gösterebilmesi sebebiyle kullanımı oldukça yaygındır. Dövme üretim yönteminin parametreleri incelendiğinde kalıp dolumu, çatlak oluşumu, lif yapısı vb. gibi durumlar üretilecek parçanın mekanik özelliklerini doğrudan etkilediğinden dolayı büyük önem taşımaktadır. Bu tezde, üç farklı alaşımlı çelik (41Cr4, 42CrMo4 ve AISI420) kullanılarak farklı dövme sıcaklıklarında (800°C, 950°C ve 1250°C) tabanca gövdelerinin üretimi yapılmıştır. Üretimi yapılan tabanca gövdesinin sıcaklık faktörüne bağlı olarak malzemenin akışı, kalıp dolumu, çatlak oluşumu, lif yapısı ve proses parametrelerinin dövme üretim yöntemine etkisi araştırılmıştır. Farklı kalite çelikler ve sıcaklıklardan dövülen tabanca gövdelerinden alınan numunelerin mikroyapı, sertlik, çekme testi, çentik darbe ve SEM inceleme testleri yapılmış olup mekanik özellikler üzerindeki etkileri incelenmiştir.Item Hasanağa köyünde bulunan 7061 ada, 3 parselde bulunan yapının koruma projesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-09-13) İmamovic, Najda; Bağbancı, Özlem Köprülü; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı; 0009-0005-6027-8383Bu tezin konusu, Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Hasanağa köyü, 7061 ada, 3 parsel üzerindeki yapının korunması gerekli olan çalışmaları içermektedir. Çalışılan yapı, mimari ve yapısal özelliklerinin iyi korunduğu geleneksel Türk evi örneklerindendir. Tez beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tezin amacı ve kapsamı, ikinci bölümde, kullanılan araştırma yöntemi, incelenen yapının kısa tanımı ve Hasanağa köyü hakkında genel bilgiler anlatılmıştır. Yapının mevcut durumunun ayrıntılı olarak ele alınması, hasarlar ve malzeme analizinin yanı sıra yapısal ve mimari elemanların tanımı üçüncü bölümde açıklanmıştır. Dördüncü bölümde, yapıda meydana gelen değişiklikler, benzer yapılarla karşılaştırma ve restitüsyon projesi olarak sunulan binanın özgün durumu anlatılarak, beşinci bölümde yapının korunması için öneriler sunulmuş ve koruma projesi hazırlanmıştır. Çalışma sonucunda, analiz edilen yapının önemli kültürel değerlere sahip olması nedeniyle korunmasının topluma farklı açılardan fayda sağlayacağı ve benzer diğer geleneksel yapıların korunması için de örnek teşkil edeceği umulmaktadır.Item Fotodepozisyon yöntemi ile kumaş malzemelere Ag nano parçacık kaplayarak elektriksel iletkenliklerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-09-11) Sözen, Burak; Akyıldız, Halil İbrahim; Bursa Uludağ Üniversitesi / Mühendislik Fakültesi / Tekstil Mühendisliği; 0000-0002-5364-0314Bu çalışma Ag NP’lerin fotodepozisyon yöntemiyle AKB ile ZnO ince film kaplanmış kumaşlara biriktirilmesini; oluşan nihai ürünlerin elektronik ve termal özelliklerinin incelenmesini içerir. AKB yöntemiyle 100 ve 500 döngü ZnO kaplanmış cam kumaşlara gümüş nitrat ve gümüş asetat sulu çözeltilerde UV ışık altında fotodepozisyon yöntemi ile Ag NP’ler biriktirilmiştir. Çalışmada ZnO film kalınlığı, farklı gümüş tuzları ve fotodepozisyon süresi değişken olarak seçilmiştir. Nihai ürünler ESEM, XRD, XPS ile karakterize edilmiş. Elektronik ve termal özellikleri test edilerek rapor edilmiştir. Bu çalışma cam lifleri üzerine bu yöntemlerin kullanılması konusunda ve fotodepozisyon yönteminde gümüş asetat tuzunun ilk defa denenmesi ile birlikte metalik partikül biriktirmede başarılı olması özgünlük ortaya koymaktadır. Gümüş nitrat tuzu ile yapılan fotodepozisyon işlemlerinde oksidasyon meydana gelirken gümüş asetat kullanımı ile tamamen metalik Ag NP birikimi sağlanmıştır. Termal iletkenlik değişimi çok zayıf kalırken elektriksel iletkenlik ve elektronik özelliklerde ciddi değişimler görülmüştür. Termal iletkenlik sonuçlar 0,028-0,033 W/(m.K) seviyelerinde değişip anlamlı bir fark ortaya koymamıştır. Gümüş nitrat yerine tercih edilen gümüş asetat tuzu ile yapılan fotodepoziyonlar sonucu iletkenlik elde edilip, yalıtkan mertebeden 0,0036 Ω.cm özdirenç değerine kadar düşüşler gözlenmiştir.Item Bursa ve çevresinde yayılış gösteren Corvidae familyasına ait kuşların helmint faunası(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Dirshe, Mohamed Warsame; Yıldırımhan, Hikmet Sami; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Biyoloji Anabilim Dalı; 0009-0004-2145-3276Bu çalışmada, Türkiye’nin Bursa ili ve çevresinden ölü olarak temin edilen Corvidae familyasına ait 5 konak kuş türünün helmint parazitlerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla Haziran 2015 ve Temmuz 2024 tarihleri arasında toplam 60 birey (22 birey Pica pica (Linnaeus, 1758), 24 birey Coloeus monedula (Linnaeus, 1758), 2 birey Corvus corax (Linnaeus, 1758), 3 birey Garrulus glandarius (Linnaeus, 1758) 9 birey Corvus cornix Linnaeus, 1758)) konak kuş türü incelenmiş ve 13 helmint parazit türü tespit edilmiştir. Bunlar, Digenea’dan 3 tür (Brachylaima fuscata, Branchylecithum lobatum, Lyperosomum longicauda ve bir Branchylecithum lobatum larva), Cestoda’dan 4 tür (Raillietina echinobothrida, Raillietina sp., Passerilepis stylosa, Choanotaenia macracantha), Nematoda’dan 5 tür (Syngamus trachea, Dispharynx nasuta, Dispharynx sp., Baruscapillaria obsignata, Baruscapillaria resecta) ve Acanthocephala’dan 1 tür (Sphaerirostris picae) olarak belirlenmiştir. Çalışmada tespit edilen helmint türleri, literatürde Corvidae familyasında yaygın olarak rastlanan türlerdir. İncelenen konak kuşlardan C. corax, Türkiye’de parazitolojik olarak ilk kez incelenmiştir. Ayrıca, helmintlerden Brachylaima fuscata, Lyperosomum longicauda, Branchylecithum lobatum, Choanotaenia macracantha, Passerilepis stylosa, Raillietina sp., Syngamus trachea, Baruscapillaria resecta ve Dispharynx sp. Türkiye’den ilk kez kayıt edilmiştir.Item CDP-kolin katkılı nanolifli yara örtülerinin üretimi, karakterizasyonu ve in vivo performanslarının araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-28) Dokuzoğlu, Sema Işık; Göktalay, Gökhan; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Biyomalzemeler Anabilim Dalı; 0009-0004-0640-031XBu tez çalışmasının amacı, elektro çekim yöntemiyle CDP-kolin katkılı nanolifli yüzeylerin üretilip, yara örtüsü olarak kullanım performanslarının incelenmesidir. Bu kapsamda, selüloz asetat (CA) ve polikaprolakton (PCL) polimerlerinden CDP-kolin katkılı nanolifli yüzeyler üretilerek, karakterize edilmiştir. Nanolif yüzeylerin in vitro ilaç salıverme performanslarına bakılmıştır, yüzeylerin in vivo olarak yara iyileşmesi üzerine olan etkinliği gösterilmiştir. Üretilen yüzeylerin karakterizasyonu için Fourier dönüşüm kızılötesi (FTIR) spektroskopisi, taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve temas açısı ölçümleri yapılmıştır. CDP-kolin katkılı nanolifli yüzeylerden, etken madde salıverilmesi ultraviyole-görünür ışık (UV-VIS) spektrofotometre ile ölçülmüştür. Analizler sonunda, en düzgün nanolifli yüzey morfolojisine ve etken madde salıverme potansiyeline sahip numune CA nanolifli yüzey olarak belirlenmiştir. Belirlenen numune ile in vivo deneyler gerçekleştirilmiştir. CDP-kolin katkılı CA nanolifli yüzeylerin, yara iyileşmesi üzerine olan etkinliği sıçanlarda yara modeli oluşturularak, ticari bir ürün ve katkısız CA nanolifli yüzey ile karşılaştırılarak gösterilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda; CDP-kolin katkılı nanolifli yara örtülerin, katkısız CA nanolifli yara örtüsünden daha iyi performans sergilediği, ticari yara örtüsüne göre ilk günlerde daha hızlı yara iyileşmesi gerçekleştiği görülmüştür.Item Bir binek araç sürücü koltuğunun yaşam döngüsü değerlendirmesi ile çevresel etkilerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-27) Onat, Hazal; Salihoğlu, Güray; Bursa Uludağ Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı; 0009-0004-4259-3032Bu tez, bir sürücü koltuğunun yaşam döngüsü boyunca çevresel etkilerini değerlendirmek amacıyla yapılan bir yaşam döngüsü değerlendirmesini (LCA) sunmaktadır. Çalışma, beşikten kapıya kadar tüm süreçleri kapsayan bir analiz yapmaktadır. Araştırmada, bir adet binek 6 hareket seçeneğine sahip hatchback otomobil sürücü koltuğu üretiminde malzeme ve enerji kullanımından kaynaklanan çevresel etkiler detaylı bir şekilde incelenmiştir. Özellikle çelik alaşımların üretim sürecinde ortaya çıkan fosil yakıt kaynaklı CO2 emisyonlarının küresel ısınma üzerindeki belirleyici etkisi vurgulanmıştır. Beşikten kapıya kadar (üretim sürecini kapsayacak şekilde) yapılan analiz sonucunda bir adet koltuk başına oluşan çevresel etkinin 82,2 kg CO2 eşdeğeri olduğu görülmüştür. Üretim tesisisin yıllık toplam etkisi değerlendirildiğinde, seçilen koltuk modelinin küresel ısınma potansiyelinin 3 548 163 kg CO2 eşdeğerine karşılık geldiği belirlenmiştir. Bu etki içerisinde en büyük payın 32,80 kg CO2 eşdeğeri ile iskelet prosesinde kullanılan çelik alaşımlı hammaddeye ait olduğu bulunmuştur (Toplam çevresel etkinin %45’i). Yeşil çelik kullanımı ile bu etkinin 14,58 kg CO2 eşdeğerine düşürülebileceği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar, sürücü koltuğu üretiminde kullanılan malzeme ve enerji kaynaklarının optimize edilmesi durumunda çevresel etkinin düşürülebileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, yenilikçi üretim teknikleri ve düşük karbon ayak izi bırakacak alternatif malzemelerin kullanımı önerilmektedir. Bu çalışmada elde edilen bulgular otomotiv endüstrisinde sürdürülebilir üretim yöntemlerinin geliştirilmesi ve çevresel etkilerin azaltılması yönünde yönlendirici olma potansiyeline sahiptir.