2018 Cilt 37 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/18032
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item İngiliz okulu ve uluslararası toplum teorisi bağlamında uluslararası ilişkilerin analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Arpalıer, Seçkin; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı.1980’li yıllar itibariyle uluslararası ilişkilerde teoriler anlamında Üçüncü Büyük Tartışma (Third Great Debates) adıyla iki temel tartışma yaşanmıştır. İki merkez tartışmadan biri olan pozitivist teoriler ve post-pozitivist teoriler tartışmasında post-pozitivist (eleştirel/reflektivist) teoriler arasında gösterilen İngiliz Okulu ve Uluslararası Toplum Teorisi incelenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası toplumun esas sorunları İngiliz Okulu’ndaki temel kuram ve savlar ile irdelenmiştir. İngiliz yazarlar tarafından çalışmalarında uluslararası toplum temel analiz birimi olarak belirlenmiştir. İngiliz Okulu içinde toplum yapıları Hobbesiyenalizm veya Makyavelizm (Realizm-Uluslararası Sistem), Grotiyenalizm (Rasyonalizm- Uluslararası Toplum) ve Kantiyenalizm (Devrimcilik-Dünya Toplumu) olarak ayrılmıştır.Item Neo-konservatif yaklaşımın körfez krizleri dönemi Türkiye–ABD ilişkilerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Gürel, Onur; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı.Soğuk Savaş Dönemi’nin sona ermesi ile birlikte Türkiye ve ABD yönetimleri ilişkilerini farklı boyutlarda ilerlemişlerdir. Bu yeni dönemde, Birinci Körfez Krizi’nin bölgesel, stratejik ihtiyaçları doğrultusunda ilişkilerini “geliştirilmiş ortaklık seviyesi”ne taşımışlardır. 1990’ların sonuna doğru “stratejik ortaklık” olarak adlandırılan ilişkiler, 11 Eylül 2001 Saldırıları sonrası İkinci Körfez Krizi Dönemi’nde “uluslararası terör”, “demokrasiyi yayma” ve “Büyük Orta Doğu Projesi” kavramları ile Neo Konservatif Yaklaşım doğrultusunda şekillenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, Neo-konservatif Yaklaşım’ın, Soğuk Savaş sonrasında gerçekleşen Birinci Körfez Krizi ve İkinci Körfez Krizi Dönemleri’ndeki Türkiye-ABD ilişkilerine etkisini analiz etmektir.Item Çalışma mutluluğu: kavram ve kapsam(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Turan, NurayMutluluk, bir bütün halinde insanların yaşam deneyimlerini nasıl algıladıkları ve değerlendirdikleri ile ilgili bir durumdur. Bu bütünlük içinde düşündükleri yaşamlarında ekonomik koşullarını, iş ve iş çevreleri ile çalışma hayatlarını da değerlendirirler. Bu noktada, kişinin mutluluğunu destekleyen faktörlerden birinin de “çalışma” olduğunu söyleyebiliriz. Geçmişte kölelikle eşdeğer görülüp, acı, yorgunluk ve zahmet gibi anlamlara gelen çalışma, günümüzde insan yaşamının önemli bir parçasını oluşturuyor. İnsanların pek çoğu yaşamlarının yaklaşık 30 yılını çalışarak geçirirler. Günde ortalama 5 ila 8 saat gibi zaman dilimleri içinde iş’te/işyerinde bulunurlar. Yaşam süresince ve gündelik yaşam içinde önemli bir paya sahip olan çalışmanın insan yaşamını olumlu ya da olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır. Çalışma yaşamı bağlamında iş doyumu, motivasyon, çalışma yaşamı kalitesi ya da tükenmişlik, yabancılaşma, monotonluk, işsizlik psikolojisi vb. konular yabancı ve Türkçe literatürde sıklıkla ele alınırken “çalışma mutluluğu” konusunu ele alan çok fazla çalışma olmadığı gözlenmiştir. Özellikle ülkemizde “çalışma mutluluğu”na yönelik kavramsal bir inceleme olmayışının, konunun netlik kazanmamış olmasının, halen iş doyumu ile eşdeğer bir kavram olarak açıklanmasının alan için önemli bir açık olduğu söylenebilir. Buradan yola çıkarak; bu makalede “çalışma mutluluğu” kavramına ilişkin kavramsal bir çerçeve çizmek hedeflenmiştir. Bu amaçla, “çalışma mutluluğu” ile ilgili bir literatür taraması yapılmış, mutluluk ve çalışma kavramları makalenin amacı doğrultusunda ele alınmış, ardından çalışma mutluluğu kavramına yer verilmiş, çalışma mutluluğunu etkileyen faktörler, çalışma mutluluğunun önemi ve sonuçları ele alınarak kavramsal bir çerçeve ortaya konulmaya çalışılmıştır.Item Hanlıklardan Cumhuriyete doğru Azerbaycan’ın kısa tarihi (1747-1920)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Mutlu, Nilüfer; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Tarih Bölümü.Azerbaycanlılar, Anadolu Türklerinden sonra dünyanın ikinci büyük Türk halkıdır. Azerbaycan, Türkiye ile sınır teşkil etmekle birlikte, Güney Kafkasya’da geniş bir coğrafyaya sahiptir. Bugünkü Azerbaycan coğrafyasında Manna, Atropatena, Albanya gibi eski devletler kurulmasına rağmen ülkenin jeopolitik ve stratejik durumun etkisiyle Azerbaycan tarihin belli dönemlerinde bölgelerindeki daha güçlü devletlerin veya büyük imparatorlukların yönetimi altına girmiştir. 18. yüzyıl başlarında Avrupa’da ve tüm dünyada imparatorluklar yayılmacılık politikalarını genişletmeye başladılar. Bilindiği üzere Nadir Şah’ın ölümünden sonra Azerbaycan hanlıklara bölünmüştür. 19. yüzyıldan itibaren Azerbaycan topraklarında, Çarlık Rusya’sı karşısında gücünü yitirmeye başlayan İran arasında hakimiyet mücadelesi başlamıştır. Azerbaycan’da siyasi bir birliğin olmaması Rusya’nın bölgedeki hedeflerini gerçekleştirmesini kolaylaştırmıştır. Azerbaycan Türkleri uzun yıllar Rus baskısı altında ezilerek, 1918-1920 yıllarında bağımsızlık elde etse de bu bağımsızlık kısa sürmüş, Azerbaycan tekrar Sovyet istilasına uğramıştır. Sovyet Rusya’nın baskısına rağmen Azerbaycan Türkleri bağımsızlık için azimle mücadele vererek ideallerinden vazgeçmemişlerdir. Azerbaycan’ın devlet ve hukuk tarihinin en mühim aşamalarından biri 19181920 yıllarında mevcut olmuş Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti dönemidir. Azerbaycan halkının hayatında önemli bir sayfa olan bu dönem ayrıca onun tarihinde bağımsız ve egemen cumhuriyetin teşekkül etmesiyle bağlı olmuştur. Böylece, Çarlık Rusya’sının son bulmasıyla kurulan cumhuriyetler içinde Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti dünya devletleri tarafından tanınan ve İslam dünyasında kurulmuş ilk cumhuriyet olmuştur.Item Türkiye’de umut ve mutluluk düzeyi oranlarının mekânsal dağılımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Aral, Neşe; Oğuzlar, Ayşe; Uludağ Üniversitesi/İktisat İdare Bilimler Fakültesi/Ekonometri Bölümü.Bölgelerarasındaki farklılıklar mekânsal analiz yöntemleriyle incelenebilir. Gerçek hayat ilişkilerini açıklarken konum etkilerini de dikkate alan mekânsal analiz yöntemleri, son yıllarda istatistiksel analizlerde sıklıkla kullanılmaya başlamıştır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin illerine ait umut ve mutluluk düzeyi oranları için bölgesel ayrışmaları incelemektir. Bu doğrultuda, umut ve mutluluk düzeyi oranlarının mekânsal örüntüsü dolayısıyla bölgelerarası farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen sonuçlar; yüksek umut düzeyi oranına ve düşük umut düzeyi oranına sahip illerin kümelenme eğiliminde olduğunu ve illerin yayılma etkisiyle birbirini etkilediklerini göstermektedir. Mutluluk düzeyi oranlarında ise benzer doğrultuda kümelenme tespit edilememiştir.Item 1914-1922 döneminde Rusların trans-Kafkasya politikası’nın analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Jane, Murat; Uludağ Üniversitesi/İktisat İdare Bilimler Fakültesi/Uluslararası İlişkiler Bölümü/Siyasi Tarih AnabilimdalıRus tarihinde Trans-Kafkasya, hem doğudan gelen Türk-Moğol tehdidinden dolayı bir beka sorununu hem de imparatorluk sürecinin önemli bir parçasını temsil etmiştir. Rusların 19. yy’ın ikinci yarısı ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin dağıldığı 1991 yılına kadar geçen dönemde Trans-Kafkasya’daki hegemonyası bir kez, Bolşevik Devrimi’nden sonra sekteye uğramıştır. Devrimin ülkede yerleşme süreci, 1. Dünya Savaşı ve Rus İç Savaşı sürecinde Rusların Trans-Kafkasya ile hegemonik bağın aşınmasına neden olmuştur. 1914-1922 döneminde Ruslar; Almanya, İngiltere ve Osmanlı İmparatorluğu ile bölgede hegemonik bir güç mücadelesi yaşamış, 1922 yılında SSCB’nin kurulmasıyla bölgede yeniden hegemonyasını kurmuştur. Çalışmamızda 1914-1922 yılları arasında Rusların Trans-Kafkasya politikası hem bölgesel alt sistem düzeyinde hem de uluslararası sistem düzeyinde analiz edilip, Almanya’nın, Osmanlı İmparatorluğu’nun ve İngiltere’nin bölge politikalarıyla karşılaştırılacaktır.Item Hollanda devleti’nin Türkiye cumhuriyeti devleti bakanının yurt dışı gezisi veya ziyaretine müdahalesinin uluslararası hukuk açısından değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Reçber, Kamuran; Uludağ Üniversitesi/İktisat İdare Bilimler Fakültesi/Uluslararası İlişkiler Bölümü.Devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen uluslararası hukuk (özellikle kamu boyutu) kurallarının etkinliği, bu devletlerin bahsi geçen kurallara uymalarıyla doğrudan ilintilidir. Eğer devletler, uluslararası hukuk normlarına mümkün olduğunca uyumlu diyebileceğimiz eylemler yaparlarsa ve işlemler tesis ederlerse uluslararası hukuk kuralları da yüksek düzeyde etkin olur. Uluslararası hukuk sisteminde, spesifik nitelikte sadece uluslararası hukuk kurallarını oluşturma yetkisine sahip bir birimin veya organın olmayışı nedeniyle yasal düzenlemeler, genel anlamda bir yandan uluslararası hukuk kişilerinin tutum ve davranışlarından doğan teamül kurallarıyla, diğer yandan bu kişilerin kendi aralarında yaptıkları çeşitli uluslararası işlemlerle (andlaşma, anlaşma, sözleşme, protokol vb.) gerçekleşmektedir.Türkiye Cumhuriyeti Devleti de uluslararası hukuk kişisi olarak uluslararası hukuk sisteminde çeşitli eylemler yapmakta ve duruma göre işlemler gerçekleştirmektedir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uluslararası hukuk sistemi içerisinde kimi zaman haksız eylemlere ve/veya işlemlere maruz kalabilmekte ve kendisine yönelik de bazı devlet(ler) aynı iddialarda bulunabilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin özellikle 2017 yılının başından itibaren haksız olduğu iddia edilen eylemlere maruz kalmıştır. Bunlar, Aile Sosyal Politikalar Bakanı’nın Hollanda’da konsolosluğumuza gidişinin engellenmesi, Dışişleri Bakanı’nın Almanya’daki programının iptal edilmesi ve Avusturya’da yine bir Bakanın program düzenleme isteminin reddedilmesidir. Bu çalışmada bahsettiğimiz eylemlerden sadece birini yani Hollanda Devleti’nin Aile ve Sosyal Sosyal Politikalar Bakanı’nın Hollanda’daki konsolosluk ziyaretinin engellenmesi olgusunu uluslararası hukuk normlarıyla uyumlu olup olmadığı irdelenmeye çalışılacaktır. Ayrıca, çalışmanın son kısmında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin haklılığı tespit edilebildiği takdirde hakkını arama anlamında başvurabileceği yol ve yöntemler aktarılacaktır.Item Emek üzerinden alınan bireysel gelir vergisi ve sosyal güvenlik katkıları: Türkiye analizi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Giray, Filiz; Uludağ Üniversitesi/İktisat İdare Bilimler Fakültesi/Maliye Bölümü.Kamu gelirleri, ekonomik sosyal hedeflerin gerçekleştirilmesini sağlayan kaynaklarıdır. Toplum refahı için bu kamu gelirlerinin bir toplumda gelir grupları arasında paylaşımı büyük önem arz etmektedir. Bir gelir grubu olarak emek geliri üzerinden alınan bireysel gelir vergisi ve sosyal güvenlik katkıları, emek gücünün yükünü göstermektedir. Bu yük öncelikle emek arz ve talebini etkileyecektir. Emek gücünün mali yükünün yüksekliği sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal birtakım sorunlara da neden olacaktır. Ülke uygulamaları, emek geliri lehine mali yükün dağılımı konusunda teoriyi desteklemektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de emek yükü olarak emek geliri üzerinden alınan bireysel gelir vergisi ve sosyal güvenlik katkılarının bileşimini OECD ülkeleriyle karşılaştırmalı olarak analiz etmektir. Bireysel gelir vergisi ve sosyal güvenlik katkı paylarının bu yükteki payını bilmek alınacak önlemlere de yol gösterici olacaktır.Item Mobil pazarlama uygulamalarına yönelik tüketici tutumlarının öncüllerinin etkisinin pls-sem ile araştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Taşkın, Çağatan; Gülerhocaoğlu, Tümay; Uludağ Üniversitesi/İktisat İdare Bilimler Fakültesi/İşletme Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.Günümüzde teknoloji alanında yaşanan değişim ve gelişmeler ile birlikte mobil telefon kullanımındaki artış, mobil pazarlamanın daha etkin kullanımına imkan sağlamıştır. Mobil telefonlar sayesinde kablosuz biçimde zaman ve mekan sınırı olmadan mobil pazarlama uygulamalarından faydalanılması, tüketiciye uygun içeriklerle hız ve zaman kazandırılması ve iş süreçlerinin mobilleşmesi, küresel pazarı yedi/yirmidört ulaşılabilir hale getirmiş ve pazar için yeni fırsatlar yaratmıştır. Mobil telefonların artan özellikleri de mobil pazarlama uygulamalarının potansiyelinin hızla fark edilmesini sağlamıştır. Ancak, işletmeler tarafından mobil pazarlama uygulamalarına yönelik tüketici tutumlarının öncüllerinin ve bu öncüllerin tüketici tutumu üzerindeki etkilerinin bilinmesi, işletmelerin mobil pazarlama stratejilerinin etkinliğini arttıracaktır. Bu çalışmanın amacı, mobil pazarlama uygulamalarına yönelik tüketici tutumlarının öncüllerinin (bilgilendirme, algılanan kişiselleştirme, rahatsızlık verme, algılanan fayda, yenilikçilik) tüketici tutumları üzerindeki etkilerini PLS-Sem yöntemi ile araştırmak ve ilgili paydaşlara strateji önerilerinde bulunmaktır.Item Turizmde destinasyon hayranlığı modelinin uygulanması: Uludağ destinasyonu örneği(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018) Karadamar, Ahmet Akif; Öztürk, Onur; Taşkın, Çağatan; Uludağ Üniversitesi/İktisat İdare Bilimler Fakültesi/İşletme Bölümü.Turizm sektörü çarpan etkisi nedeniyle Türkiye için ekonomik kalkınmada önde gelen sektörlerden biridir. Türkiye’de yer alan destinasyonlar da daha fazla ekonomik gelir elde edebilmek için çeşitli turizm stratejileri geliştirmektedirler. Bu stratejilerin ana amacı, turistlerin destinasyonu yeniden ziyaret etme niyeti ve destinasyon hakkında olumlu ağızdan ağıza iletişimde bulunması olarak tanımlanan destinasyon marka bağlılığını oluşturmaktır. Dolayısıyla, destinasyon paydaşları tarafından o destinasyona karşı bağlılığı oluşturan öncüllerin ve öncüllerin turistlerin bağlılıklarını etkileme gücünün tespit edilmesi oluşturulacak stratejilerin etkinliğini arttıracaktır.Bu çalışmanın amacı, Uludağ destinasyonu için çok boyutlu olarak kavramsallaştırılmış ve ölçeği geliştirilmiş olan destinasyon hayranlığının destinasyona olan marka bağlılığı üzerindeki etkilerini PLS-Sem ile incelemek ve turizm stratejisi önerilerinde bulunmaktır. Uludağ destinasyonu özellikle doğa ve kış turizmi açısından ciddi bir turizm potansiyeline sahiptir. Ancak, sahip olduğu güçlü yönlere karşın, hem yerli hem de yabancı turizm pazarından nispeten sınırlı bir pazar payı almaktadır. Bu çalışma, bu çelişkiyi ele almak ve destinasyon yöneticilerinin daha etkin turizm stratejileri geliştirmelerine yardımcı olmak için yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, Uludağ destinasyonunu son altı ayda ziyaret etmiş yerli turistler oluşturmaktadır. Araştırmada analiz için uygun 430 adet anket toplanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, destinasyon hayranlığı boyutlarından mistik boyutu hariç tüm boyutların Uludağ destinasyonu için yerli turistlerin destinasyona olan bağlılıklarını farklı düzeylerde ve olumlu etkiledikleri tespit edilmiştir. Ayrıca, araştırma bulgularına göre turizm stratejileri önerilerinde bulunulmuştur.