2022 Cilt 23 Sayı 42
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/27666
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Ermeni basınında 20. yüzyıl başında Çankırı ve Amasya panayırları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-18) Cora, Yaşar TolgaYıllık panayırlar, Osmanlı coğrafyasında iktisadî ve sosyokültürel açılardan büyük öneme sahip ticarî organizasyonlardı. Panayırların 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren canlandıkları ve hatta daha geniş bir coğrafyada kuruldukları görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, 20. yüzyılın başında Ermenice yayımlanan basında Çankırı ve Amasya panayırları hakkındaki yazıların incelenmesidir. Makalede İstanbul’da günlük çıkan Arevelk gazetesi ile ve aylık Bivrakn dergisinde yayınlanan, panayıra katılan tüccarın ve gözlemcilerin rapor ve haberleri kullanılmaktadır. Tüccar ve panayıra katılanların görüşlerinin incelenmesi, bu panayırların farklı ticarî yönlerine, satış usullerine, tacirler arası rekabete ve yöre halkı için sosyal fonksiyonlarına dair yeni bilgiler sunmaktadır. Panayırlara katılan tüccarın görüşleri üzerinden yapılan bir inceleme, panayırların kurulduğu şehirlerin ötesinde, geniş bölge ekonomisi üzerine olan etkilerini ve 20. yüzyılın başında Anadolu ekonomisindeki rollerini anlamamızı da sağlayacaktır.Item Türkiye’de suç coğrafyası araştırmaları: Bir literatür değerlendirmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-02) Başaran, ErkinLiteratür değerlendirmeleri bilimsel araştırmaların temel yapıtaşlarından olup, ele alınacak konuyla ilgili daha önce ortaya konmuş görüşlere bir çerçeve sunmaktadırlar. Bunlar, araştırmalarda genellikle bölüm bazında bulunabildiği gibi başlı başına bir yayın niteliği de taşıyabilmektedirler. Çalışmada, Türkiye’de suç coğrafyası alanında yapılmış yayınlar ayrıntılı şekilde incelenerek coğrafya literatüründe herhangi bir değerlendirmenin mevcut olmadığı alt dallardan bir tanesine yönelik yazınsal boşluğun daha doldurulması amaçlanmıştır. Ayrıca suç coğrafyası alanında yapılmış yayınların hangi konu alanlarına eğildiğinin belirlenmesi ve hangi suç tiplerine daha fazla yoğunlaşıldığının tespiti de hedeflenmiştir. Çalışmalara yönelik belli başlı sayısal ve niteliksel veriler tablo ve grafikler kullanılarak sunulmuş, bilhassa Türkiye’de suçun mekânsal analizine ilişkin araştırmalara konu olan iller harita üzerinde gösterilmiştir. Literatürün incelenmesi sonucunda, dikkat çeken boşluklar ve başta spesifik vakalar olmak üzere üzerinde daha çok çalışılması gereken suç tiplerine ilişkin önerilerde bulunulmuştur.Item Türk asıllı şair Emir Hüsrev-i Dihlevî’nin Hint kültürüne ve edebiyatına tesirleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-15) Temiz, Mehmet Enes; Çakmakçı, Mehmet KemalEmir Hüsrev-i Dihlevî, dedesinin dönemin âlim ve fâzıl şahsiyetlerinden olması hasebiyle kendisini ilmî ve edebî çevrelerde yetiştirmiş önemli bir şahsiyettir. Hüsrev’in yaşadığı dönemde Moğol baskısından kaçan Türkler ile yerli halk arasında ortak bir dil oluşturulması elzem olmuştur. Arapça, Farsça, Hintçe ve Türkçe dillerine hâkim olan Hüsrev, Urdu dilinin doğuşuna zemin hazırlamış ve bu dilin ortaya çıkmasında bir rol oynamıştır. Türk sultanlarının himayesinde bulunan Hüsrev, yer aldığı ilim ve edebiyat meclislerinde söylediği gazeller ve kasidelerle büyük beğeni toplamıştır. Şiirlerinin bazılarını bestelemiş ve haiz olduğu musikî bilgisi sayesinde Hint musikîsine önemli katkılar sunmuştur. Çalışmamızın amacı, çok yönlü edebî bir kişilik olan Hüsrev-i Dihlevî’nin Hint kültürü ve edebiyatına yaptığı katkıları gözler önüne sermektir.Item The female monsters or the monstrous others: George Eliot and her Hetty Sorrel in Adam Bede(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-10) Yıldız, NazanIn the Victorian society, the fallen woman was identified with the monstrous Other as in the case of George Eliot’s Hetty Sorrel in Adam Bede as well as the author herself. Both Eliot and her Hetty were monsters of their society as they violated the Victorian norms. Through the tragic story of Hetty Sorrel, Eliot depicts how the victimized female becomes a monstrous Other. This paper asserts that Eliot creates Hetty as her double to reflect her own unrest and anger in the conservative Victorian society. The paper also examines how, as a product of Eliot’s complex mind, Hetty takes two polar opposite roles throughout the novel: a monster who contravenes the Victorian rules and a monstrous Other who is the victim of Victorian ethics and principles. Accordingly, Hetty becomes Eliot’s madwoman who mirrors her own wrath and dilemma between the traditional role attached to woman and her rebellion against patriarchy.Item Son Hitit kralı II. Šuppiluliuma için düzenlenen büyü ritüelleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-14) Kıymet, KurtuluşHitit Devleti’nin son aşamasına tarihlenen Hititçe çivi yazılı belgeler arasında Orta Krallık’tan itibaren bilinen Mukišli Kadın Allaiturahhi’nin büyü ritüelleri de bulunmaktadır. Bu ritüeller Hitit Devleti’nin son kralı II. Šuppiluliuma için kullanılmıştır. Allaiturahhi’ye ait olduğu saptanan metinler üç adet fragmandan oluşmaktadır. Bunların yanı sıra bir adet, ritüel olduğu tahmin edilen bir tablet parçası günümüze ulaşmıştır. Bahsi geçen toplam dört tabletten üçünde II. Šuppiluliuma’nın adı okunmaktadır ve Allaiturahhi’nin bir Yaşlı Kadın (MUNUSŠU.GI) olarak görev yaptığı ritüeller sayesinde Hitit kralının arındırılması amaçlanmıştır. Adı geçen ritüel görevlisi, Hititler’de kötülük kovucu büyüleriyle meşhur bir Mukišli kadındır ve anlaşıldığı kadarıyla ona ait büyü ritüelleri Hitit Devleti’nin yıkılışına kadar olan uzun bir zaman boyunca art niyetli büyüyü uzaklaştırmak için fazlasıyla tercih edilmiştir. II. Šuppiluliuma’nın üzerine çöktüğü düşünülen kötülüklerin kovulması ve kralın bunlardan arındırılması gerektiği düşüncesi, Tunç Çağı’nın sonunda karşı karşıya kalınan isyan, sadakatsizlik, kıtlık, kuraklık ve Deniz Kavimleri gibi hadiselerden kaynaklanmış olmalıdır.Item Rus Viyola Okulunun kuruluşu ve gelişimi: Vadim Borisovski(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-14) Ünaldı, Elena; Bursa Uludağ Üniversitesi/Devlet Konservatuvarı/Müzik Bölümü.; 0000-0003-3260-065220. yüzyılda solo viyola yorumculuğu hızla gelişmeye başlamış, Alman viyolacı Paul Hindemith, İskoç viyolacı William Primrose, İngiliz viyolacı Lionel Tertis ve Rus viyolacı Vadim Borisovski sayesinde yeni bir seviyeye ulaşmıştır. Moskova Çaykovski Devlet Konservatuvarında profesör olan Vadim Borisovski, öğretmenlikle beraber hayatı boyunca solist ve Beethoven Yaylı Dörtlüsü’nün viyola sanatçısı olarak konserler vermiştir. Pedagog olarak kendine ait çalışma yöntemlerini, disiplinini ve sahne tecrübesini öğrencilerine aktaran Borisovski, 47 yıl öğretmenlik yapmış ve çok sayıda profesyonel viyola sanatçısı yetiştirerek Rus Viyola Okulunu dünya standartlarına ulaştırmıştır. Bu çalışmanın amacı Rus Viyola Okulunun kurulması ve gelişmesi ile çalışma yöntemleri ve önde gelen Rus viyola sanatçılarının önemini anlatmaktır.Item Politics of national eulogies: Obama and Dr. King’s legacy(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-29) Güçler, ArdaEulogy is a key rhetorical tool for the public to come to terms with national tragedies. While eulogies can bring the nation together during times of hardship, they can also undermine political mobilization by placing excessive emphasis on national unity. This paper will analyze this political aspect of national eulogies by providing a close reading of two pivotal political figures in American politics. These figures are the President Barack Obama and the African-American political activist Dr. Martin Luther King. The paper argues that Obama’s eulogy is deeply depoliticizing as he shifts the focus from politics to theological reasoning. King’s eulogies, on the other hand, are more political as he underlines the theme of individual responsibility. Yet King’s discourse also loses its political salience when he taps into the theme of equalizing power of death. This analysis is important to understand the ambiguous nature of eulogies, which makes these speeches oscillate between being a conservative and transformative rhetorical tool in politics.Item Oruç Aruoba şiirinde dilin merkezinin parçalanması: Dil sapmaları ve epistemolojik temelleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-08-02) Ölçücü, Hasan Çağrı; Tınkır, OnurDilin olağan kullanımının dışına çıkarak söz diziminde, sözcüklerin ses ve biçim özelliklerinde değişiklikler yapmak, yeni sözcük ve ifade biçimleri oluşturmak “dil sapması” olarak adlandırılır. Bu makalede, yazmış olduğu şiirlerle kendine has bir söyleyiş oluşturan Oruç Aruoba’nın şiirlerindeki dil sapmaları tespit edilmiş ve incelenmiştir. Böylece, şairin söyleyiş özelliklerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Makale, üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, bazı önemli araştırmacıların dil sapmaları hakkındaki görüşleri ve bunları tasnif şekilleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde, Aruoba şiirlerindeki sapmalar; sözcüksel sapmalar, sessel sapmalar, yazımsal sapmalar, anlamsal sapmalar ve dil bilgisel sapmalar olmak üzere beş başlık altında ele alınıp örneklerle açıklanmıştır. Üçüncü bölümde ise şairin şiirlerindeki dil sapmalarının nedenleri ve bu sapmaların felsefi alt yapısı üzerine birtakım değerlendirmeler ve çıkarımlar yapılmıştır.Item Müellifi ve telif tarihi bilinmeyen Arapça-Türkçe bir manzum sözlük(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-01-15) Durmaz, Ebru Kuybu; Öztürk, Zehra; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.; 0000-0003-1133-747X; 0000-0002-4686-3958Sözlükler, dilin ve kültürün korunmasında ve aktarılmasında önemli rol oynar. Sözlük yazıcılığının belli ölçütleri bulunsa da eserin yazılma amacı ve toplumsal koşullar eserin biçimi ve içeriği üzerinde etkilidir. Klasik Türk edebiyatında her türlü konunun manzum olarak işlenebilmesi sözlük türüne de yansımıştır. Şiir yoluyla dil öğretimini amaçlayan manzum sözlüklerin Klasik Türk edebiyatındaki ilk örnekleri XV. yüzyılda görülür. Bu sözlükler; çocuklara ve dil öğrenimine yeni başlayanlara kelimelerin yanında aruz veznini ve edebi sanatları öğretmeyi amaçlar. Edebiyatımızda yazılan manzum sözlüklerin çoğu Arapça-Türkçe ve Farsça-Türkçe iki dilli sözlüklerdir. Arapça-Farsça-Türkçe için yazılmış üç dilli sözlükler de vardır. Az sayıda olsa da Ermenice-Türkçe, Fransızca-Türkçe, Boşnakça-Türkçe manzum sözlükler de yazılmıştır. Çalışmaya konu olan Arapça-Türkçe manzum sözlük, bir manzum sözlük mecmuası içerisinde yer alır. Dil özelliklerinden XVII. yüzyıldan önce, çocuklara yönelik kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmada; eserin biçimi, içeriği ve dil özellikleri hakkında bilgi verildikten sonra eserin transkripsiyonlu metni verilmiştir.Item Mustafa Kutlu’nun “Ya Tahammül Ya Sefer” adlı hikâyesinin Arapçaya çevirisindeki deyimlerin eşdeğerlik bağlamında incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-19) Bildik, YusufToplumların tarihini oluşturan en önemli unsurlardan birisi dil, dilin vazgeçilmez unsurlarından birisi de deyimdir. Mecaz anlamda kullanımı daha yaygın olan deyimlerin başka dile çevirisi diğer çevirilere kıyasla daha zor olabilmektedir. Bu zorluğu aşmanın en önemli yöntemi, her iki dile de hâkim olmaktır. Böylece çevirmen, kaynak metindeki deyimin hedef metne en uygun şekilde çevirisini yapabilir. Bu çalışmada, Türk hikâyeciliğin son dönem yazarlarından Mustafa Kutlu’nun “Ya Tahammül Ya Sefer” adlı hikâyesinin Muhammed Süleyman tarafından Arapçaya yapılan çevirisindeki deyimler incelenmiştir. Kaynak kitaptaki deyimler tespit edilerek Arapçasında bu deyimlerin çevirileri ile karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma çeviri teknikleri uzmanı Mona Baker’ın deyim çevirisi stratejileri çerçevesinde yapılmıştır. Deyimler Baker’ın çeviri stratejilerine göre sınıflandırılıp değerlendirmeye tabi tutulmuştur.Item Mountain destination innovativeness model (MDIM) for Babadağ-Turkey(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-16) Akbulut, Onur; Ekin, YakınMuğla is an international tourism destination in Turkey. Babadağ Mountain, located in Fethiye, is also one of the renowned paragliding destinations in the world. The objective of this study is to implement MDIM in Babadağ mountain paragliding destination. This model has already been empirically tested in Alpine mountain tourism destinations (Kuscer, 2013); a destination which is located out of Europe is tried to be focused in terms of MDIM. The rationale is to understand links among destination environment, innovativeness, and tourism development. The relations among these concepts might contribute to sustainable tourism development and create a competitive advantage. Data have been collected by gathering the opinion of paragliding pilots who work in Babadağ. Results related to MDIM were tested by using confirmatory factor analyses (CFA) and structural equation modelling (SEM). The results may help Babadağ mountain paragliding destinations and similar destinations adapt their responses regarding mountain tourism development.Item Karesi gazetesinde Bandırma (1886-1888)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-10-26) Polat, MustafaBu çalışmada Balıkesir’de yayımlanan ilk gazete olması münasebetiyle kentin matbuat hayatında önemli bir yer kaplayan Karesi gazetesinde yer alan Bandırma hakkındaki haberler incelenmiştir. 17 Mart 1886 tarihinde yayın hayatına başlayan gazete, 11 Nisan 1888 tarihinde 105’inci sayıyı çıkararak sona ermiştir. Makale kapsamında, konu irdelenirken bu sayılar esas alınmıştır. Gazetede farklı başlıklar olmakla birlikte özellikle “havâdis-i vilayet” başlığı altında merkez ve kazaların yer aldığı pek çok haber bulunmaktadır. Gazetede 209 haber içeriğinde Bandırma ile alakalı bilgiler bulunmaktadır. Bunlar sınıflandırılarak imar faaliyetleri, asayiş, ziraat ve hayvancılık, tayinler, afetler, teftiş, askerlik, edebiyat ve diğer başlıklarında incelenmiştir. İmar faaliyetlerinin büyük kısmını Balıkesir - Bandırma şose yolu ile yol üzerinde Hamidiye isimli köprünün yapımı, liman ve iskele inşasının oluşturduğu tespit edilmiştir. Yaşanan doğal afetlerden yangın ve depremin yanı sıra şiddetli rüzgâr, aşırı yağmur gibi mevsim normallerinin üzerindeki hava durumları da okuyucuya aktarılmıştır. Ayrıca Bandırma’dan bazı şairlerin Karesi’de şiirlerinin yayımlandığı görülmüştür.Item İki dilli halklardan Bursa Pomaklarının kullandığı Türkçe üzerine(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-22) Şahin, Hatice; Baştürk, Şükrü; Durmaz, Gülay; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü/Türkçe Eğitimi Dalı.; 0000-0002-8832-8240; 0000-0002-8319-9507; 0000-0002-8367-6414Balkan toprakları, farklı etnik unsurların bir arada yaşadığı bir bölgedir. 19. yüzyıldan sonra buralarda siyasi, kültürel çalkantılar yaşanmış ve yeni devletler kurulmaya çalışılmıştır. Karışıklıklara bağlı olarak da buralarda yaşayan Türk ve Müslüman halklar güvenli bölgelere doğru göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göç eden halklardan biri de Pomaklar olup Pomakların Balkanların değişik bölgelerinden Türkiye’ye göçleri 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’yla başlamıştır. Bursa’da Pomakların yaşadıkları yerleşim yerleri, Osmangazi Demirtaş, Nilüfer Görükle’nin bir bölümü, Kestel Şevketiye köyü, Gürsu merkezi, Mudanya Dereköy, Gemlik merkezi ve Şahinyurdu köyü, İnegöl Kıranköy, Cerrah beldesi, Orhaniye Yenisölöz, Karacabey merkez Balabanlar Mahallesi’dir. Yaşanan göçlerle birlikte Bursa; yerli halkların, göçmenlerin bir arada yaşadığı zengin bir kültür ve ağız çeşitliliğine sahip şehir olmuştur. Anadolu topraklarına ve Bursa’ya gelen Pomaklar hem Pomakça hem de Türkçe konuşan iki dilli halklardandır. Bu çalışmada Bursa Pomak ağzının genel şekil bilgisi ve ses bilgisi ortaya konulacaktır.Item İç savaşın çemberinde Serafimoviç’in mücadeleci kadınları: Demir tufanı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-01-16) Yetkin, Gülhanım BihterKazak kökenli Rus-Sovyet yazar Aleksandr Serafimoviç (1863-1949), ülkesinin toplumsal-edebi yaşamında son derece aktif rol oynayan önemli yazarlardan biridir. İç savaşı oldukça çarpıcı bir şekilde yansıtan, yayımlandıktan kısa süre sonra kitlelerin baş ucu kitabı haline gelen Demir Tufanı eseri, Serafimoviç’i sanatsal yaşamında büyük üne kavuşturur. Yazar, bu eserinde büyük yoksulluk içinde kıvransa da ülkeyi bölmeye çalışan karşı güçlere sarsılmaz bir irade gösteren halkın hayatta kalma mücadelesini gözler önüne sererken, bu topluluğun içerisindeki isimsiz kahramanlar olan kadınları, bir hayli çarpıcı sahnelerle ön plana çıkarır. Romanda her biri birer anne, eş ve sevgili olan, gencinden yaşlısına tüm kadınlar, önceleri ailelerini korumakla görevli muhafız misyonunu yüklenirler. Ancak zamanla savaş koşullarının ağırlaşmasıyla evlerini, evlatlarını ve eşlerini yitiren bu kadınlar, kaybedecekleri bir şeyleri olmadığında tam anlamıyla birer savaşçıya dönüşerek büyük bir mücadele örneği gösterirler. Çalışmamızda Serafimoviç’in Demir Tufanı’nda okuyucuyu kısa sürede etkilemeyi başaran kadın kahramanların hedefe ulaşma konusundaki dirayetleri ve bu uğurda benliklerinde yaşanan büyük dönüşüm, eserden alınan çarpıcı alıntılarla desteklenerek sunulmaya çalışılacaktır.Item Halit Ziya Uşaklıgil’in Sanata Dair’inde tercüme üzerine fikirleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-23) Atbaşı, Nurtaç Ergün; Üstün, KorayHalit Ziya Uşaklıgil, küçük yaşlarında Batı edebiyatlarından Türkçeye edebi eserleri tercüme etmeye başlar ve hayatının sonuna kadar bunu sürdürür. Tercüme hakkında çok sayıda yazı da kaleme alır. Yazılarının toplandığı Sanata Dair’deki tercüme üzerine yazdıkları değerlendirildiğinde onun hem tercümenin nasıl olması gerektiği ile ilgilendiği hem Türkçeye yapılan tercümeleri değerlendirdiği hem de Türkçede yürütülen tercüme faaliyetlerinin durumuna dair çıkarımlarda bulunduğu görülür. Halit Ziya, tercüme meselesine yer verdiği yazılarında soruları, tespitleri, eleştirileri, takdirleri, önerileriyle eleştirel bir yaklaşıma sahiptir. Dilin, kültürün, edebiyatın gelişiminde kritik bir yere sahip olan tercüme faaliyetleri üzerinde, bir zirve şahsiyet tarafından, dikkatle durulması Türk dilinin ve edebiyatının gelişiminde tercümenin rolüne ışık tutmaktadır. Halit Ziya’nın ömrü boyunca süren çeviri faaliyetleri ile ilgisi sanatını beslediği gibi bu alandaki tecrübesinden hareketle paylaştığı fikirleriyle Türkçedeki çeviri faaliyetleri için bir kazançtır. Aynı zamanda verdiği bilgilerle de Türkiye’deki çeviri tarihine de önemli katkılar sunmaktadır.Item Ergenlerin sosyal medya kullanım amaçları ile sosyal destek algıları arasındaki ilişkinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-09-20) Üstündağ, AlevSosyal medya uygulamaları ergenler arasında sıklıkla kullanılmaktadır. Ergenlerin algıladıkları sosyal desteğin benlik saygısı ve iyilik hâli ile ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle yapılan araştırmada ergenlerin sosyal medya kullanım amaçları ile sosyal destek algı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nicel bir araştırma olarak tasarlanan çalışmada, bağıntısal yöntem kullanılmıştır. Araştırmaya 12-15 yaş arasında bulunan 152 ergen katılmıştır. Araştırma verileri; kişisel bilgi formu, Sosyal Medya Kullanım Amaçları Ölçeği ve Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistik analiz testleri ve Pearson korelasyon analizi testi yapılmıştır. Araştırma sonucunda ergenlerin sosyal medya kullanım amaçları ile sosyal destek algı düzeyleri arasında anlamlı, olumlu yönde ve zayıf bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ergenlerin ders dışı ekran kullanım sürelerinin oldukça fazla olduğu, sosyal medyayı en fazla mesaj göndermek ve almak ve bilgiye erişim amacıyla kullandıkları ve sosyal destek algı düzeylerinin yüksek olduğu belirlenmiştir.Item Demokrasiye geçiş sürecinde İspanya solu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-02) Serçe, UğurBu çalışmada, Francisco Franco’nun 1975 yılında ölümünün ardından demokrasiye geçiş sürecinde İspanya solunun takip ettiği politikalar incelenmektedir. İnceleme, ülkede solu temsil eden iki büyük parti olan İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ve İspanya Komünist Partisi (PCE) tarafından izlenen politikalardan yola çıkılarak gerçekleştirilmektedir. İspanya’da, 1975 ile 1982 yılları arasında demokratik bir yönetim kurulurken, PSOE ve PCE’nin kritik konularda ne tarz bir tutum içerisinde oldukları ve demokratikleşme sürecine ne şekilde katkı sundukları, çalışmanın odak noktalarını teşkil etmektedir. Benimsemiş oldukları tutumların sözü edilen partiler üzerinde yaratmış olduğu etki de bu kapsamda değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Yapılan değerlendirmelerde, Nicos Poulantzas’ın, diktatörlük rejimlerinin yıkılmasına ilişkin olarak yapmış olduğu analizlerden yararlanılmaktadır. Belirtilenlere ilaveten ele alınan dönemde ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi ve ekonomik koşullar da çalışma içerisinde önemli yer tutmaktadır.Item Anneleri ile ceza infaz kurumlarında kalan 0-3 yaş çocuklarının bağlanma süreçlerinin desteklenmesi ve sağlıklı gelişimleri için bir pilot çalışma: Duygu salıncağı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-11-02) Karadeniz, Gülçin; Zabcı, Neslihan; Gezgin, Sinem; Katip, CerenÖnleyici/müdahale edici ya da destekleyici projeler üretmek, sosyal politikalar geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Kadın kapalı ceza infaz kurumunda annesi ile kalan çocuklar için geliştirilen bu önleyici projenin amacı; 0-3 yaş arası çocukların tüm gelişim alanlarını annelere verilecek eğitim ile birlikte desteklemek, anne ve çocuk arasındaki duygusal bağı güçlendirmek ve etkileşimi arttırmaktır. Proje çalışmasının diğer bir amacı da çocuklar için kullanılan oyun alanını geliştirmek ve düzenli kullanılmasını sağlamaktır. Bu noktalardan hareketle gelişimsel değerlendirmeler yapılmış ve ihtiyacı olan çocuklara sağlanan bireysel psikoterapi sürecinin ruhsal gelişimi nasıl etkilediği incelenmiştir. Çalışma kapsamında, 0-3 yaş grubu 31 çocuk ve anneleri ile çalışılmıştır. Bu doğrultuda eğitim öncesi ve sonrasında annelere; Demografik bilgi formu, Ebeveyn-Çocuk Kapsayıcı İşlevler Ölçeği, ACE Travma Ölçeği, Çocukluk Çağı Travmaları Soru Listesi, Marschack Etkileşim Değerlendirmesi uygulanmıştır. Çocuklara ise proje başlangıç ve bitiminde AGTE Gelişim Testi, 1-3 Yaş Sosyal Duygusal Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda ön test ve son test ölçümleri arasında anlamlı farklar olduğu görülmektedir.Item Çevrimiçi veri tabanında yer alan 21. yüzyılda bestelenmiş viyola eserlerinin tespitine ve incelenmesine yönelik bir araştırma (IMSLP örneği)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-13) Karademir, EsengülMakalenin konusunu, çevrimiçi veri tabanında yer alan 21. yüzyılda bestelenmiş viyola eserlerinin tespiti ve incelenmesi oluşturmaktadır. Bilindiği üzere 21. yüzyılda internet, müzik alanına ait tarihi ve güncel bilgilerin, notalı ve ses kayıtlı müzik eserlerinin yayımlanmasına olanak sunarak çeşitli çevrimiçi veri tabanlarının kaynak niteliği taşımasını sağlamıştır. Araştırmada 21. yüzyılda bestelenmiş ve yayımlanmış viyola eserlerinin durumu tespit edilmek üzere örneklem olarak seçilen çevrimiçi veri tabanı, IMSLP (Uluslararası Müzik Notaları Kütüphanesi Projesi) internet sitesi ile sınırlandırılmış; veri toplama yönteminde genel tarama modeli esas alınmıştır. Araştırmanın tarama ve inceleme çalışmaları sonucunda viyola eserlerinin bestecisine, eser adına, biçimine, türüne ve kompozisyon tarihine ait bilgilere ulaşılarak açıklamalara yer verilmiştir. Araştırma sonucuna göre 21. yüzyılda bestecilerin viyola eserlerinde çoğunlukla solo biçimini, 15. yüzyıldan itibaren kullanılan müzik türlerini tercih ettikleri ve eklektizm yaklaşımını benimsedikleri tespit edilmiş; viyolanın müzikal kimliğine ilişkin gelişmelerin neler olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır.Item Ali Behcet Dede: Cana şifa kahvesi ve gönüllere deva manzumesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-10-28) Eğri, Sadettin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.; 0000-0001-9879-5291Türk edebiyat tarihinde pek çok şair ve müellif geride bıraktığı eserleriyle anılır. Kimi zaman şair ve mutasavvıflar arasında latif nükteler ortaya çıkar. Sohbet esnasında bir şairin sözü veya hareketi neticesinde mecliste bulunan bir şair o durumu mısralarıyla ebedîleştirir. Nitekim ünlü mutasavvıf ve şair Ali Behcet Dede’nin böylesi bir ortamda elleriyle kahve yapıp, ikram etmesi sebebiyle bu hâlden etkilenen Hüseyin Vassâf ve Rızâ Bey, muhabbet ve saygı duydukları Ali Behcet’e birer mısra söylerler. Şiirde onun kahvesinin canlara şifa, şiirlerinin de gönüllere deva olduğunu ifade ederler. Bunun üzerine beş farklı tarikattan manevi eğitim alan Ali Behcet Efendi, bu mısralara irticâlen kendi beyitlerini ekler. Birçok esere sahip olan Ali Behcet Efendi’nin şiirleri dağınık hâldedir. Bu çalışmada şairin -bir divan oluşturacak hacimde ve özellikte olmayan- şiirleri ve bu latif olay ele alınıp, bir araya getirilmiş ve incelenmiştir.