2000 Cilt 19 Sayı 1-2

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/17936

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 25
  • Item
    Besin hijyeninde hareketli aeromonas türlerinin önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2000-04-28) Tayyar, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.
    Hareketli Aeromonas türleri çeşitli hayvan türlerinde enfeksiyonlar oluşturmakta, insanlarda ise sindirim sistemi hastalıklarına neden olmaktadır. Son yıllarda yapılan epidemiyolojik ve mikrobiyolojik çalışmalar, hareketli Aeromonas türlerinin gıdalara bağlı gastroenteritislerin nedenleri arasında olduğunu göstermektedir.
  • Item
    Bacillus cereus'un süt ve süt ürünlerindeki önemi
    (Uludağ Üniversitesi, 2000-04-06) Şen, Cem; Temelli, Seran; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.
    Bu makalede, gıda zehirlenmesine neden olan Bacillus cereus'un süt ve süt ürünlerinde bulunuşu ve koruyucu önlemler, son verilerin ışığında derlenerek özetlenmiştir.
  • Item
    Hayvanlarda ötanazi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-09-07) Topal, Ayşe; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Cerrahi Anabilim Dalı.
    Bu makalede, hayvanların insancıl yöntemlerle öldürülmesinde kullanılan ötanazi ilaçlarının ve ötanazi tekniklerinin açıklanması amaçlandı. Uygulanan tekniklerin ve ilaç etkilerinin mekanizması hayvan türlerine göre özetlendi. Tedavisi olmayan hayvanlar ya da deneysel çalışmalarda kullanılan hayvanlar ötanazi edilir. Fakat bu uygulama ağrısız ve hızlı bilinçsizlik oluşturmalı, takiben solunum ve kalbi durdurmalıdır.
  • Item
    Kefir ve özellikleri
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-09-02) Anar, Şahsene; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.
    Bu. makalede fermente bir süt ürünü olan kefir hakkında bilgi verilmiş, ayrıca kefir granülleri, kefir üretimi, kefirin mikroflorası ve insan sağlığı açısından yararlı etkileri tartışılmıştır.
  • Item
    Bursa bölgesinde broyler-damızlık bir işletmede saptanan myeloid leukosis olgusu
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-07-31) Özbilgin, Selda; Şen, Ayşin; Ülgen, Mihriban; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.
    Broyler-damızlık bir işletmede makroskopik ve mikroskopik olarak myeloid leukosis olgusu saptandı. Nekropside karaciğer, dalak, böbrek ve testislerde büyüme ve granüler görünüm, ayrıca stemurnun posteriorunda ve pelviste yumuşak tümörler gözlendi. Taze tümör ve organlardan hazırlanan tuşe preparatların May Grünwald Giemsa ile boyanması sonucu tümör hücrelerin sitoplazmalarında yuvarlak asidofilik granül lerle dolu olduğu tespit edildi. Ayrıca mikroskobik yoklamada karaciğer, dalak, böbrek ve testislerde sitoplazmaları granüllü myelositik hücreler görüldü. Serolojik olarak da ELISA tekniği ile incelenen 14 adet horoz kan serumunun 11 adedinde (%73.3) ve 24 adet tavuk kan serumunun 6 adedinde (%25) ALV p27 antijeni saptandı.
  • Item
    Bazı yabani ve kafes kuşlarında gözlenen klinik ve patolojik bulgular
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-08-23) Salt, Selahattin; Özbilgin, Selda; Özmen, Özlem; Mısırlıoğlu, Deniz; Uludağ Üniversitesi/Karacabey Meslek Yüksek Okulu.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Parazitoloji Anabilim Dalı.
    Bu çalışmada, 1994-1998 periyodunda incelenen 46 adet yabani ve kafes kuşunun klinik ve patolojik bulgular değerlendirildi. Bu süre içerisinde 22 muhabbet kuşu, 12 güvercin, 5 papağan, 4. kanarya, 1 martı, 1 balıkçıl ve 1 tavus kuşuna ait dokuların mikroskobik incelenmesi sonucu 14 malign tümör; 4 benign tümör; 3 Escherichia coli enfeksiyonu; 2 nonspesifik granülasyon dokusu; 2 hiperkeratoz; 2 mantar enfeksiyonu ve birer kez de adenomatöz guatr, epidermoid kist, periorbital doku tüberkülozu, nonpurulent ensefalitis, korpus vitreum da kanama, interstisyel pnömoni, ürikoliz (gut), akut hepatitis ile kataral enteritis ve son olarak yumurta retansiyonu tanıları kondu. Ayrıca 11 güvercinde Newcastle hastalığı histopatolojik ve serolojik olarak teşhis edildi.
  • Item
    Broilerlerde farklı karkas ağırlığının kalça ve but parçalaması üzerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2000-03-29) Serbest, Ayşe; Soyutemiz, Gül Ece; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Anatomi Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyen ve Teknolojisi Anabilim Dalı.
    Bu araştırmada 64 adet 1300-1400 gr ağırlığında (1. grup) ve 72 adet de 1500-1600 gr ağırlığında (ll. grup) cobb ırkı broiler materyal olarak kullanıldı. Broilerlerin hepsi 40'ar günlüktü. Çalışmada aynı yaşta, farklı ağırlıkta broiler karkaslarında, karkas ağırlığı ile kalça ve but parçaları arasındaki ilişki (korelasyon) incelendi. Ayrıca her bir parçanın karkas ağırlığı içindeki yüzde oranları tespit edildi. iki grupta da karkas ağırlığı ile kalça ve but parçalarının ağırlıkları arasında genel olarak pozitif korelasyon tespit edildi (1. grupta üst but kemiği ile alt but kemiği ve derisi ağırlığı hariç). Özellikle karkas ağırlığı ile iki grupta da bütün kalçalı butlar, bütün but, üst but ağırlıkları arasındaki korelasyonlar ile I. grupta alt but, alt but eti ve üst but eti ağırlıkları arasındaki korelasyonların önemli olduğu saptandı (p < 0,01). Karkas ağırlığındaki artışa bağlı olarak ll. grupta kalça ve but parçalarının ağırlıklarında artma gözlenmesine karşılık, bunların yüzde ağırlıklarında I. gruba göre önemsiz bir azalma olduğu tespit edildi.
  • Item
    Döl tutmayan ineklerde leptospirosis'in seroprevalansı
    (Uludağ Üniversitesi, 2000-12-08) Özdemir, Vildan; Çetin, Cengiz; Doğan, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Dölerme ve Suni Tohumlama Anabilim Dalı.
    Bu çalışmada döl tutmayan 75 ineğe ait serum örnekleri Mikroskobik Aglütinasyon Test (MAT) ile Leptospira pomona, L. canicola,L. icterohaemorrhagiae, L. grippotyphosa, L. hardjo, ve L. hebdomadis antikorları yönünden incelendi. MAT için 1/100 ve yukarı titreler pozitif kabul edildi. incelenen örneklerin 1 'i L. hardjo, 21 'i L. hebdomas ile pozitif reaksiyon verdi. Pozitif örneklerin 3'ü 1/100, 4'ü 1/200, 4'ü 1 /400, 9'u 1/800 ve 2'si 1 /1600 titreye sahipti.
  • Item
    Yemde kurutulmuş rumen içeriği kullanmanın broyler verimi üzerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 2000-02-03) Petek, Metin; Başpınar, Hasan; Oğan, Mustafa; Orman, Abdulkadir; Yaman, Salih; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Zootekni Anabilim Dalı.
    Bu çalışma rasyona ilave edilen kurutulmuş rumen içeriğinin broyler verimine etkilerini saptamak amacıyla yapılmıştır. Kontrol grubunda yer alan piliçler deneme süresince broyler başlangıç yemi ile, II ve III. gruplarda yer alan piliçler ise deneme süresince aynı yeme % 10 ve % 20 kurutulmuş rumen içeriği ilave edilen yem ile beslenmişlerdir. Canlı ağırlık, yemden yararlanma oranı ile karkas, taşlık ve karaciğer ağırlıklarının canlı ağırlık içindeki payı bakımından gruplar arasında gözlemlenen farklılıklar önemli bulunmuştur (P<0.001, P<0.01 , P<0.05, P<0.001, P<0.05). Kontrol grubunun Avrupa verimlilik Faktörü en yüksek olmasına rağmen, % 10 ve % 20 kurutulmuş rumen içeriği ile beslenen deneme gruplarının ekonomik verimliliği kontrol grubundan daha yüksek bulunmuştur. Bu çalışmada broyler yemine ilave edilen kurutulmuş rumen içeriğinin broyler verimini etkilemeksizin ekonomik olarak broyler beslemede kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Item
    Sığırlarda östrüsün saptanmasında eğitilmiş köpeklerin kullanımı
    (Uludağ Üniversitesi, 2000-03-17) Kırmızı, Engin; Petek, Metin; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Zootekni Anabilim Dalı.
    Bu çalışma eğitilmiş bir köpekle sığırlarda östrüs tespitinin güvenilirliğinin test edilmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaç için bir adet Alınan Kısa Tüylü Pointer ırkı köpek ödül-düzeltme yöntemine göre eğitilmiştir.' Koku kaynağı olarak östrüs de bulunan ineklerden alınan vajinal mukus kullanılmıştır. Bir tanesi östrüs koku kaynağı içeren 4 kavanoz birbirinden yaklaşık 1 m aralıklarla doğrusal bir hat üzerine yerleştirilmiştir. Koku kaynaklarının birbiri ardınca gelme sırası her testten sonra değiştirilmiştir. Östrüs koku kaynağının birbiri ardınca gelme sırasının farklı olarak düzenlendiği 4 ayrı test için köpeğin östrüs ko ku kaynağına doğru tepki verme oranları sırasıyla; % 92.14, 92.00, 84.26 ve 87.00 bulunmuştur. Sonuç olarak sığırlarda östrüs tespiti amacıyla eğitilmiş köpek kullanımının sığırın köpeğe karşı katı ve sert tutumu olmaksızın birbirlerine uyum sağlar arsa ucuz ve faydalı bir method olabileceği düşünülebilir. Aynı zamanda köpeklerin 8 hafta veya daha genç bir yaşta sığırlar ile birlikte yetiştirilmesi de göz önünde bulundurulmalıdır.
  • Item
    Karma yemlere katılan avilamisin ve lizofosfatidilkolin'in etlik piliçlerin besi performansı ile bazı kan parametrelerine etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 2000-03-07) Deniz, Gülay; Yavuz, H. Melih; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Bu çalışma, karma yemlere katılan avilamisin ve lizofosfatidilkolinin etlik piliçlerin besi performansı ile bazı kan parametreleri üzerine hem ayrı ayrı hem de kombine etkilerinin saptanması amacıyla gerçekleştirilmiştir. Denemede toplam 336 adet günlük Avian Farms broyler erkek civciv kullanılmış ve civcivler kontrol grubu ile 1., 2. ve 3. deneme grupları şeklinde 4 temel gruba ayrılmışlardır. Ayrıca temel grupların her biri eşit sayıda hayvan içeren yedişer replikasyon grubuna ayrılmıştır. Araştırma 44 gün sürdürülmüş, bütün gruplara ilk üç hafta izokalorik ve izonitrojenik olarak hazırlanmış broyler başlangıç yemi, daha sonraki haftalarda ise broyler geliştirme yemi ad libitum olarak verilmiştir. Ancak kontrol grubunun yemine ilaveten bir katkı yapılmadığı halde 1., 2. ve 3. deneme grupları için hazırlanan yemiere sırasıyla 10 mg/kg avilamisin, 0.25 glkg lizofosfatidilkolin ve 10 mg/kg avilamisin + 0.25 glkg lizofosfatidilkolin katılmıştır. Araştırmanın sonunda 1., 2. ve 3. deneme gruplarının ortalama canlı ağırlık artışları kontrol grubuna göre sırasıyla % 1.8, % 2.3 ve % 4.8 oranlarında daha fazla olmuş ancak gruplar arasındaki farklar istatistiki bakımdan önemli bulunmamıştır. Grupların deneme sonu ortalama yem tüketim miktarları sırasıyla 3707.88, 3715.57, 3652.42 ve 3704.60 g, yemden yararlanma oranları ise 1.91, 1.88, 1.84 ve 1.82 olarak saptanmıştır. Yem tüketim miktarları bakımından gruplar arasında istatistiki öneme sahip bir farklılık belirlenmemiştir. Yemden yararlanma oranları 2. ve 3. deneme gruplarında kontrol grubuna göre sırasıyla P<0.05 ve P
  • Item
    Kaşar peyniri üretim aşamalarında görülen mikrobiyolojik ve kimyasal değişiklikler
    (Uludağ Üniversitesi, 2000-01-27) Soyutemiz, Ece; Anar, Şahsene; Çetinkaya, Figen; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.
    Bu çalışma, özel sektöre ait bir mandırada üretilen kaşar peynirinin üretim aşamalarındaki mikrobiyolojik ve kimyasal değişiklikleri saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Mikrobiyolojik analiz sonuçlarına göre, tüketime hazır hale gelen kaşar peynirlerinde toplam mezofil aerob bakteri, coliform bakteri, mikrokokus ve stafilokok, laktobasil, enterokok, maya ve küf sayıları sırasıyla 2.2x 108, 5.1x 104, 1.4x106, 4.6x107, 3.1x107, 4.8x105 kob/g olarak bulunmuştur. Ayrıca, üretim aşamaları E.coli ve koagülaz (+) stafilokoklar sırasıyla %80 ve %50 oranında ortadan kaldıramamıştır. Kimyasal analiz sonuçlarına göre, tüketime hazır hale gelen peynirlerde ortalama kuru madde, kuru maddede yağ ve kuru maddede tuz ve pH değerleri sırasıyla %58.50,%45.79 ve %4.63 ve 5.1 olarak saptanmıştır. Sonuç olarak, çiğ sütten hijyenik kalitesi göz önüne alındığında, kaşar peyniri üretim aşamalarının yüksek bakteri sayısı üzerinde etkili olmadığı ve kaşar peynirinin çiğ sütten üretilmesi durumunda halk sağlığı için potansiyel bir tehlike oluşturduğu saptanmıştır. Bu nedenle kaşar peyniri yapımında kullanılacak sütün mutlaka pastörize edilmesi ve starter kültür kullanılarak kaşar peyniri üretimi zorunludur.
  • Item
    Örgü peynirin üretim aşamalarında görülen bazı mikrobiyolojik ve kimyasal değişimler
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-11-06) Anar, Şahsene; Soyutemiz, Ece; Çetinkaya, Figen; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.
    Bu çalışma Bursa ve çevresinde son yıllarda üretilmeye başlanan örgü peynirinin, üretimi aşamalarındaki mikrobiyolojik ve kimyasal değişiklikleri belirlemek amacı ile yapılmıştır. Mikrobiyolojik analiz sonuçlarına göre satışa hazır hale gelen peynirde toplam aerob bakteri, koliform grubu bakteri, stafilokok, Laktobasil, enterokok, küf ve maya sayısı sırasıyla 8.3x10, 5x104, 8.7x105, 1x108, 3.8x 107, 4.1x105 kob/g olarak bulunmuştur. Kimyasal analiz sonuçlarına göre satışa hazır hale gelen peynirde ortalama pH, kuru madde, kuru maddede yağ, kuru maddede tuz sırasıyla ortalama 5.3, %51.41, %42.41 ve %17.49 olarak bulundu. Sonuç olarak, örgü peynirin halk sağlığı için potansiyel bir tehlike oluşturduğu ve üretimin standart olmadığı sonucuna varıldı.
  • Item
    Kuzularda besi başı ağırlığının besi performansına ve besi ekonomisine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-10-19) Oğan, Mustafa; Başpınar, Hasan; Eren, Mustafa; Orman, Abdulkadir; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Zootekni Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Hayvan Besleme ve Beslenme Hastanesi Anabilim Dalı.
    Bu araştırma kuzularda besi başlangıç ağırlığının besi performansına etkisini ve en ekonomik besi başı ağırlığını tespit etmek amacı ile yapılmıştır. Çalışınanın materyalini 58 baş erkek kuzu oluşturmuştur. Hayvanlar besi başlangıcında üç canlı ağırlık grubuna ayrılmışlardır. Gruplara 20, 19 ve 19 baş hayvan konulmuştur. I. grubun ortalama besi başı ağırlığı 24.72 kg, II. grubun 28.01 kg ve lll. grubun ise 31.16 kg olmuştur. tüm gruplar 43 kg canlı ağırlıkta kesilmiştir. Besi süresi gruplarda sırası ile 68.80, 59.47 ve 47.00 gün olarak gerçekleşmiştir. Günlük ortalama canlı ağırlık artışı gruplarda, sırası ile; 274.68, 274,66 ve 277.75 g bulunmuştur. Gruplar arası farklar istatistiki bakımdan önemsiz çıkmıştır. Bir kilogram canlı ağırlık artışı için tüketilen kuru madde miktarı sırası ile 6.39, 6.90 ve 6.74 kg olarak tespit edilmiştir. Bütün gruplarda marjinal gelir-gider farkı pozitif çıkmış olup en büyük fark birinci grupta hesaplanmıştır. Çalışılan gruplar arasında en uygun besi başı canlı ağırlığın 24.72 kg olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Item
    Limousin X Holstein F1 melezlerinde besi performansı ve karkas özellikleri
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-10-11) Yıldırım, Bahri; Oğan, Mustafa; Başpınar, Hasan; Balcı, Faruk; Petek, Metin; Batmaz, Seval; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Zootekni Anabilim Dalı.
    Bu çalışma Limousin X Holstein Fı melezlerinde besi performansı, kesim ve karkas özelliklerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada 8 erkek ve 10 dişi melez buzağı materyal olarak kullanılmıştır. Limousin X Holstein melez erkek ve dişiler için sırasıyla besi başı ağırlığı 71.75 ve 69.60 kg, besi sonu ağırlığı 501.9 ve 498.1 kg' dır. Ayrıca erkek ve dişilerde besi süresi, kesim yaşı, günlük canlı ağırlık artışı ve kg canlı ağırlık artışı için tüketilen yem sırası ile 389.2 ve 471.4 gün; 450.9 ve 532.3 gün; 1140 ve 919 g; ve 6.36 ve 7.50 kg olarak bulunmuştur. Cinsiyet gruplarında günlük canlı ağırlık artışı, besi süresi ve kesim yaşı bakımından farklar önemli bulunmuştur (P<0.05). Besi sonunda sıcak ve soğuk karkas ağırlıkları melez erkeklerde 296.41 ve 289.84 kg, melez dişilerde 283.13 ve 276.52 kg olup gruplar arası farklar önemli bulunmuştur. (P<0.001). Sıcak, soğuk karkas randımanı, kemik oranı, iç yağ ve böbrek yağ ortalamaları melez erkeklerde sırası ile% 59.06, % 57.75, % 18. 14, 8.87 kg ve 5.80 kg; melez dişilerde % 56.85, % 55.52, % 15.70, 13.60 kg ve 13.98 kg bulunmuştur. Erkek ve dişi melezler için yukarıda bahsedilen değerler bakımından cinsiyet grupları arasındaki farklar önemli tespit edilmiştir (P<0.05 - P<0 .001 ).
  • Item
    Buzağılamadan önce ve sonra ineklerde bazı plazma değerlerinin incelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-10-11) Cengiz, Fahrünisa; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Fizyoloji Anabilim Dalı.
    Bu çalışmada buzağılamadan bir hafta önce ve doğumu takiben bir hafta içinde ineklerden alınan kan örnekleri total protein, albumin, globulin, glikoz, total kolesterol ve üre değerleri yönünden incelendi. Plazma total protein değerleri gebe ineklerde 7.5, laktasyondakilerde 7.96 g/dl olarak bulundu. Aradaki farkın istatistiksel açıdan önemli olduğu görüldü.(P<0.05). Gebe ineklerde albumin ve globulin değerleri 3.40, 4.41 g/dl; Iaktasyondakilerde 3.10, 4.55 g/dl olarak saptandı. Albumin değerleri arasındaki farkın önemli olduğu bulundu (P<0.01). Glikoz, total kolesterol ve üre değerleri gebe ineklerde 52.50, 96.0, 27.25 mg/di; Iaktasyondakilerde 56.81 , 104.6, 39.25 mg/dl olarak saptandı. Üre değerleri arasındaki farkın önemli olduğu görüldü (P<0.01).
  • Item
    Mycoplasma mycoides subspecies capri ve acholeplasma laidlawii'nin civciv tracheal organ kültürüne etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-10-07) Ülgen, Mihriban; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.
    Bu çalışmada, Mycoplasma mycoides subspecies capri ve Acholeplasma laidlaw nin civciv tracheal organ kültürüne etkisi incelendi. Her iki suş tracheal organ kültüründe siliar aktiviteyi durdurucu etki gösterdi ve sayıca artarak üredi. Mycoplasma mycoides subspecies capri'nin siliar aktiviteyi durdurma hızının inoküle edilen mikroorganizma sayısına bağlı olduğu ortaya kondu.
  • Item
    Doğal koşullarda üretilen ve ısı işlemi uygulanan sucuklarda starter kültürlerin kullanım olanakları
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-10-04) Anar, Şahsene; Soyutemiz, Ece; Temelli, Seran; Çetinkaya, Figen; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.
    Bu çalışma starter kültür kullanarak doğal koşullarda üretilen sucuklara ısı işlemi uygulamasının sucuğun organoleptik, mikrobiyal ve kimyasal özelliklerine olan etkisinin incelenmesi ve olgunlaşma süresini kısaltmak amacı ile yapılmıştır. Çalışmada 3 grup sucuk üretildi. I. grup sucuklar doğal fermantasyon, II. grup sucuklar starter kültür kullanımı ve doğal fermantasyon işlemine tabi tutuldu. III grup sucuklara ise 20°C De 3 günlük olgunlaşmayı takiben merkezdeki ısı 63°C olacak şekilde 1 saat süre ile ısı işlemi uygulandı. I.ve II. grup sucuklar olgunlaşmanın 5. günü ve 18.günü mikrobiyolojik ve kimyasal analizlere tabi tutuldu. III grup sucuklar ise olgunlaşmanın I. günü, 3.gün, 30 dakikalık ısı işlemi sonrası ve 60 dakikalık ısı işlemi sonrası mikrobiyolojik ve kimyasal yönden incelendi. Çalışma sonunda starter kültür kullanımını takiben ısı işlemi uygulanmasının koliform bakterileri tamamen yıkımladığı, bu grubun organoleptik olarak beğenildiği ve bu yöntemin standart üretimde kullanılabileceği sonucuna varıldı.
  • Item
    Karacabey merinos koyunu derilerinde mevsime bağlı yapısal değişikliklerin histolojik yönden incelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-09-20) Zık, Berrin; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı.
    Çalışmada her mevsimde beş adet olmak üzere toplam yirmi adet ergin, sağlıklı Karacabey Merinos koyunu kullanıldı. Derilerio boyun, omuz, kaburga, karın altı ve but bölgelerinden alınan örnekler histolojik ve histoşimik yönden incelendi. Bölgeler ve mevsimler arasındaki yapısal farklılıkların saptanması için epidermis, str. superficiale (str. papillare), str. profunduro (str. retiküler), dermis ve total deri kalınlıkları, mm2 deki primer, sekunder kıl folikül sayıları ve kıl folikül çapları belirlendi. Ayrıca yağ ve ter bezlerinde mevsimsel yapı farklılıkları ortaya konuldu. Alınan sonuçlar; total deri kalınlığının ilkbahar ve yazın arttığı, kışın inceldiği, epidermisin ilkbahar ve yazın kalınlaştığı, sonbaharda inceldiği, kış sonunda tekrar artmaya başladığı, ayrıca epidermis üzerinde yaz ve sonbahar mevsimlerinde diğer mevsimlere göre daha kalın bir lipid katmanı oluştuğu gözlendi. Dermis kalınlığının ilkbahar ve yazın arttığı sonbahar ve kışın azaldığı, str. superfısiyalenin kalınlığında mevsimler arasında istatistiki bir fark gözlenmediği, bunun yanında str. profunduro kalınlığının ilkbahardan kışa doğru azaldığı belirlendi. Dermis içerisinde yer alan kollagen iplik demetlerinin kalınlıklarının 5. katmana kadar arttığı, 5. katmanda inceldiği, elastik ipliklerin 2. katmanda yoğun olduğu, retikulum ipliklerinin ise daha az sayıda olduğu, kıl folikülleri, yağ ve ter bezleri çevresinde bulunduğu gözlendi. Primer ve sekunder kıl folikülü sayı ve çaplarının mevsimlere göre değişmediği belirlendi. Yağ bezlerinin en fazla yaz döneminde geliştiği, kışın ise gelişmede gerileme olduğu, ayrıca boyun bölgesinde ter bezleri arasında yağ hücrelerinin bol olduğu gözlendi. Her mevsimde tüm vücut bölgelerinde aktif ve inaktif ter bezlerine rastlandı. Buna göre Karacabey Merinos koyun derilerinin kış mevsimi dışında diğer mevsimlerde değerlendirilmesi, giysilik deri kalitesini olumlu yönde etkileyecektir.
  • Item
    Buzağı enzootik pneumonisinin tedavisinde enrofloxacin ile enrofloxacin+flunixin meglumine kombinasyonunun etkilerinin karşılaştırılması
    (Uludağ Üniversitesi, 1999-09-07) Yılmaz, Zeki; Şentürk, Sezgin; Batmaz, Hasan; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Bu araştırmada enzootik pneumoni belirtileri (ateş, taşipne, öksürük ... ) gösteren 40 buzağıda (3-6 aylık) enrofloksasin ile enrofloksasin+fluniksin meglumin kombinasyonunun etkilerinin karşılaştırılması amaçlandı. Tedavi aşamasında iki farklı grup oluşturuldu; I.gruptan=20) enrofloksasin (5 mg/kg, i.m.,x 1, 5 gün), II. gruptan=20) bu tedavi ile birlikte fluniksin meglumin (2.2mg/kg, i.v., tek doz) kullanıldı. Klinik ve hematolojik muayeneler araştırmanın 1., 2., 3., 5. ve 7.günlerinde tekrar edildi. Temperaturun I.grupta 3.günden, ll.grupta ise 2.günden itibaren azaldığı (p<0.001); kalp frekansı ve solunum sayısının II.grupta I.gruba göre 2.günden itibaren daha az olduğu belirlendi. Total lökosit sayılarının her iki grupta da tedavi ile birlikte arttığı, II.gruptaki nötrofil oranının 2.günden itibaren azaldığı, ancak normal sınırlar içinde kaldıkları tespit edildi. Beş günlük tedavi sonrasında tam olarak iyileşmediği belirlenen I.gruptaki 13, II.gruptaki 4 buzağıya 2 gün süreyle enrofloksasin uygulamasına devam edildi. Sonuç olarak bu araştırma ile buzağı enzootik pneumonilerinin tedavisinde enrofloksasin ile tek doz fluniksin meglumin kombinasyonunun etkili bir şekilde kullanılabileceği ve beraberinde tedavi süresinin kısaltılabileceği kanısına varıldı.