2019 Cilt 24 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12619
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Adsorpsiyon ve iyon değişimi prosesleriyle içme sularından doğal organik madde giderimi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-20) Akgül, Seda Tözüm; Bekaroğlu, Şehnaz Şule Kaplan; Yiğit, Nevzat ÖzgürOrganik maddelerin kompleks heterojen bir karışımı olan doğal organik madde (DOM), su kalitesi üzerinde neden olduğu olumsuz etkilerinin yanında klorla reaksiyonu sonucunda trihalometan (THM) ve haloasetik asit (HAA) gibi dezenfeksiyon yan ürünlerini (DYÜ) oluşturarak insanlar için önemli bir sağlık riski oluşturmaktadır.Bunun yanında DOM’un konsantrasyonu ve kompozisyondaki büyük değişkenlik, su arıtma tesislerinde DOM’un arıtımını zorlaştırmaktadır.Bu güne kadar içme sularından DOM giderimi için çeşitli arıtma metotları araştırılmıştır. Bu metotlar arasında adsorpsiyon, DOM giderimi için en çok çalışılan ve uygulanan proseslerden biridir.İyon değişimi de DOM giderimi için adsorpsiyona alternatif bir proses olarak ortaya çıkmıştır.Büyük bir kısmı negatif yüklü fraksiyonlardan oluşan DOM’lar, anyon değiştirici reçinelerle giderilebilir. Bu çalışmada, DOM’un içme sularından giderimi için kullanılan adsorpsiyon ve iyon değişimi proseslerinin performansıyla ilgili çeşitli araştırmacılar tarafından ortaya konan bilgiler derlenerek sunulmaktadır.Bu bağlamda DOM gideriminde kullanılan orijinal ve yüzeyleri farklı yöntemlerle modifiye edilmiş çeşitli adsorbentler incelenmiş, bu adsorbentlerin DOM giderme etkinlikleri ve bunu etkileyen faktörler irdelenmiştir.Çalışmada ayrıca iyon değiştirici reçinelerin kullanımı, reçine yapısının performans üzerindeki etkisi gibi konulara değinilmiş ve çözünmüş organik karbon (ÇOK) giderimi için özellikle tasarlanan manyetik iyon değiştirici (MIEX), akışkan yataklı iyon değiştirici (FIX) ve askıda iyon değiştirici (SIX) gibi farklı iyon değiştirme proseslerine yer verilmiştir.Item Anaerobik amonyum oksidasyonu (Anammox)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-17) Sarı, Tugba; Mertoglu, BülentDünya atmosferinin ağırlıkça %75,5’ini, hacimce %78,06’sını oluşturan azot elementi ATP, klorofil, nükleik asitler, vitaminler gibi birçok önemli biyomolekülün yapısına katılmaktadır. Fakat azot gazı formunda (N2) bulunan bu element, birincil üreticiler dahil canlılar için kullanılmaya elverişli formda değildir. Bu yüzden azot döngüsü yaşamın sürekliliğini sağlayan en önemli biyolojik proseslerden biridir. 1990’lı yılların sonunda anammox bakterilerinin keşfi ile birlikte azot döngüsü hakkındaki bulgular güncellenmiş olup, anammox uygulamaları günümüzde atık su arıtma tesislerinde kullanılan konvansiyonel nitrifikasyon/denitrifikasyon proseslerine alternatif bir teknoloji haline gelmiştir. Bu proses anoksik ortamda anammox bakterilerinin nitriti elektron alıcı olarak kullanarak amonyumu azot gazına dönüştürmesi olarak açıklanabilir. Şimdiye kadar, yedi anammox cinsi bulunmasına rağmen, saf kültürleri elde edilemediği için hepsine aday (Candidatus) statüsü verilmiştir. Buna ek olarak, bu bakteriler eşsiz metabolizmaları nedeniyle ekolojik araştırmalar ve moleküler biyoloji alanlarında bilimsel bir dönüm noktası olmuştur. Bu bağlamda, çalışmamızda anammox bakterilerinin büyümesi, hücre biyolojisi, moleküler mekanizması ile birlikte Anammox prosesinin çevre uygulmalarındaki rolü ve önemi detaylı olarak incelenmiştir.Item Enerji verimli binalar için sürdürülebilir ve çevre dostu pencere ve cam teknolojileri: Son gelişmeler ve uygulamalar(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-27) Cuce, Pinar Mert; Guclu, Tamer; Besir, Ahmet B.; Cuce, ErdemBu çalışmada enerji verimli düşük/sıfır karbon binalar için geliştirilen sürdürülebilir ve çevre dostu pencere ve cam teknolojilerinin kapsamlı bir analizi sunulmaktadır. Ortalama ısı transfer katsayısı (Uvalue), güneş ısı kazanç katsayısı, görünür ışık geçirgenlik katsayısı, UV ve IR ışık bloklama kapasitesi, termal konfor, maliyet ve ticarileşebilme potansiyeli gibi temel performans kriterleri üzerinden söz konusu yeni nesil pencere ve cam teknolojileri incelenmekte ve konvansiyonel ürünlerle karşılaştırılmaktadır. Pencereler bina kabuğundan gerçekleşen toplam ısı kayıplarının yaklaşık %60’ından sorumlu olduğu için, çalışmalar çoğunlukla ısıl direnci yüksek ürün geliştirme üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu manada vakum cam teknolojisi oldukça iyimser sonuçlar ortaya koymaktadır. Vakum camlar 0.50 W/m2 K’in altında U değerlerine sahiptir. Bu değer hava ya da argon dolgulu çok katmanlı klasik pencere teknolojilerinde 2.00-2.70 W/m2 K aralığındadır. Isıl dirençli fotovoltaik cam uygulamaları (TRPVG) yaklaşık 1.19 W/m2 K’lik bir U değeri ile hem çift katmanlı camlara göre iki kat daha iyi ısıl yalıtım ortaya koymakta hem de birim m2 ’den yaklaşık 100 W elektrik üretimine imkân tanımaktadır. Low-e camlar sert iklim koşullarında pencere orijinli ısıl kayıpların etkin minimizasyonunda anahtar rol oynamaktadır. Aerogel camlar görsel kaliteyi etkilese de sınırlı bir et kalınlığında ortaya koyduğu benzersiz ısıl direnç açısından farkındalık oluşturmaktadır.Item Cerrahi uygulamalarda medikal görüntülemenin önemi ve üç boyutlu anatomik model kullanımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-05) Erdoğuş, Hakan BurçinKatmanlı üretim teknolojisi son yirmi yıl içerisinde endüstriyel devrim tanımıyla hayatımıza giriş yapmıştır. Geleneksel üretim yöntemiyle üstesinden gelinemeyen karmaşık geometriler, katmanlı üretim teknolojisi sayesinde rahatlıkla üretilmektedir. Üç boyutlu baskı olarak da tanımlanan bu teknoloji, her ne kadar bazı sınırlamalara sahip olsa da gelecek yıllar için sadece tasarım bakımından değil aynı zamanda üretim bakımından da önemli gelişmelere açıktır. Bu çalışmada; sağlık sektöründe tanı ve tedavi amacıyla kullanılan görselleştirme tekniklerinin önemine vurgu yapılarak, elde edilen iki boyutlu görsel verilerin işlenmesi sonrası üç boyutlu olarak üretilen modellerin faydalarından bahsedilmiştir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; cerrahi operasyon öncesinde planlamada, çeşitli biyomedikal araştırmalarda ve tıp öğrencilerinin eğitiminde üç boyutlu modeller büyük fayda sağlamaktadır. Üç boyutlu baskı teknolojisinin gelişmesiyle birlikte gelecek yıllarda üretim maliyetlerinin azalması, anatomik modelin daha hızlı yapılması ve organların doğrudan biyobaskı yoluyla üretilmesi gibi yeniliklerle medikal kullanım sahasının daha da genişlemesi beklenmektedir.Item Fotovoltaik sistemlerin projelendirme, kurulum ve işletilmesinde önemli faktörler(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-27) Yiğit, Abdulvahap; Arslanoğlu, Nurullah; Eker, Buket Seçil; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0002-9183-0098; 0000-0003-4970-4490; 0000-0002-7582-2004Güneş enerjisi bakımından zengin olan ülkemizde Güneş Enerjisi Santralleri (GES) ile ilgili önemli yatırımların yapıldığı bilinmektedir. Ancak bu yatırımların fizibilitelerinin çok doğru yapıldığını söylemek oldukça zordur. GES santrallerinin projelendirilmesi, kurulması ve işletilmesi aşamalarında birçok yanlışların yapıldığı ve bunun sonucu santrallerin verimsiz çalıştığı görülmektedir. Bu santrallerin projelendirilmesinde dikkat edilmesi gereken önemli noktalar olduğu gibi, kurulum ve işletmesinde de dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır. Projelendirme esnasında yer seçimi, panel doğrultusu, panel açısı ve gölgeleme önemli parametreler arasındadır. GES santrallerinde panel sıcaklığının, rüzgarın ve kirliliğin panel verimini önemli ölçüde etkilediği bilinmektedir. Bu çalışmada; GES santrallerinin panel açısı, panel yönü, gölgeleme, sıcaklık, nem, rüzgar, kirlilik gibi parametrelerin panel verimine etkileri literatürde verilen çalışmalarla ortaya konulup, konunun tartışması yapılmıştır. Ayrıca, güneş takip sistemlerinin fotovoltaik sistemlerin verimleri üzerine etkileri tartışılmıştır. GES santrallerinin projelendirilmesi, kurulumu ve işletilmesi ile ilgili öneriler sunulmuştur.Item Kimyasal arıtma proseslerinin karasuyun boyutsal dağılımı üzerindeki etkilerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-07-25) Haksevenler, B. Hande Gürsoy; Doğruel, Serdar; Alaton, İdil ArslanBu deneysel çalışmada bir zeytinyağı karasuyu örneği (KOİ: 155000 mg/L; TOK: 40000; Toplam fenol (T-Fenol): 4100 mg/L) kimyasal arıtma yöntemlerinden çöktürme, koagülasyon, elektrokoagülasyon ve Fenton prosesi ile arıtmaya tabi tutulduktan sonra içeriğinde meydana gelen değişim, dane boyut dağılımı (DBD) analizi uygulanarak incelenmiştir. Bu kapsamda ham ve arıtılmış karasu örnekleri filtrasyon/ultrafiltrasyon temelli fiziksel ayırma prosedürü kullanılarak 1600, 450, 220, 13, 8, 5, 3, 2 ve 1 nm gözenek boyutlu filtrelerden geçirilmiştir. DBD analizlerinden elde edilen sonuçlara göre ham karasu örneğinde KOİ, TOK, BOİ5 ve renk (absorbans) parametrelerini oluşturan bileşenlerin daha çok partiküler boyut aralığında (>1600 nm; toplam KOİ’nin %54’ü, TOK’un %43’ü, BOİ5’in %43’ü ve rengin %57’si), T-Fenol parametresini oluşturan bileşenlerin ise kolloidal boyut aralığında (2 nm-1600 nm; %54) dağıldığı gözlenmiştir. Çalışılan arıtma proseslerinden en yüksek giderim, faz transferi ile giderim mekanizmasına dayanan koagülasyon ve çöktürme proseslerinden elde edilmiş (%55-60 KOİ, %45-48 TOK ve %32 T-Fenol), öte yandan Fenton prosesinin karasuyun organik madde giderimi için yeterli olmadığı tespit edilmiştir. Arıtma prosesleri sonrasında gerçekleşen giderimlerin KOİ-TOK parametreleri için büyük oranda partiküler boyut aralığında, T-Fenol için partiküler ve kolloidal aralıklarda dağıldığı bulunmuştur.Item A novel method for performance improvement of slow start congestion control method in packet switched networks(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-19) Preveze, BarbarosBy the introduction of all IP networks with the smart homes, smart phones, car multimedia systems wearable technologies and IP TV’s, the number of internet related devices and the number of applications have increased. This has generated an increased quantity of bandwidth usage in packet switching networks. Therefore, the betterment of the bandwidth usage and the system performance has become more significant. Thus, there is a large number of works in the literature attempting to improve the network performance. For this purpose, generally the modifications of used methods in the network structures are preferred, rather than making major hardware based modifications requiring more financial support. In this work, a novel method called Return Back to threshold (RBT) is proposed to be applied to packet switched networks for a better congestion control.Item Gelişmekte olan laminer akışta mini kanallı soğutucu bloğun çok yanıtlı Taguchı yöntemi kullanılarak optimizasyonu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-12-23) Kılıç, Muhsin; Şentürk, Sevgül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0003-2113-4510; 0000-0003-2017-7906Elektronik ekipmanların çalışma performansını olumsuz etkileyen fazla ısının atılması gelişen teknoloji, artan güç ve küçülen boyutlar dolayısıyla önemli bir teknolojik problemdir. Bu kapsamda mini kanallı sıvı soğutmalı soğutucu bloklar üzerine araştırma çalışmaları giderek artmaktadır. Soğutucu blokların yüksek ısı transferi performansına sahip olması beklenirken işletim maliyetleri açısından basınç düşümünün en az seviyede olması istenmektedir. Bu durum soğutucu bloğun tasarımında geometrik yapının istenen performans kriterlerine göre optimizasyonunu gerektirmektedir. Bu çalışmada 100W/cm2 ısı akısı üreten bir yonganın soğutulması için kullanılacak 20mm x 20mm taban yüzey alanına sahip mini kanallı su soğutmalı bir bloğun tasarımında yüksek ısı transferi ve düşük basınç kayıpları için üç farklı malzeme ile optimizasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Çalışmada Taguchi ortogonal matrisinden yararlanılarak farklı malzemeler ve farklı boyutlarda tasarlanan mini kanallı soğutucunun performansı Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) kullanılarak hesaplanmıştır. Optimizasyon değerlendirme ölçütü olarak basınç düşümü ve tabanda oluşan maksimum sıcaklığın en düşük olması göz önünde bulundurulmuştur. Her iki ölçütün birlikte değerlendirilmesi için Çok Yanıtlı Taguchi Analizinden yararlanılmıştır. Sıcaklık ve basınç kaybı değerlerine farklı ağırlık değerleri verilerek bulunan sonuçlar karşılaştırılmış ve yorumlanmıştır.Item Performansa dayalı lojistik kapsamında dinamik bir performans değerlendirmesi: savunma sanayinde bir uygulama(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-28) Ağdaş, Mustafa; Gencer, Cevriye; Bali, ÖzkanGelişmiş teknolojiye sahip savunma sistemlerinin tedarik edilmesi ve yaşam döngüsü içerisinde sürdürülebilirliği lojistik süreçler açısından her geçen gün daha maliyetli ve karmaşık olabilmektedir. Performansa Dayalı Lojistik (PDL), tedarik zinciri ve lojistik vasıtasıyla sistemlerin desteklenmesi ve tedarik edilmesi için ortaya konulan yeni yaklaşımlardan birisidir. Bu yaklaşım, son kullanıcı ihtiyacının operasyonel hazır bulunuşluk açısından belirli performans hedefleri dikkate alınarak ve daha uygun maliyetle karşılanmasına önem vermektedir. Performans değerlendirilmesi için kullanılan parametrik ve parametrik olmayan birçok araç ve yöntem kullanılmaktadır. Parametrik olmayan yöntemler arasında en çok tercih edilen analiz yöntemi ise Veri Zarflama Analizi (VZA)’dır. VZA, karar verme birimlerinin performans ve göreceli etkinliklerini değerlendirmek için kullanılan doğrusal programlama tabanlı bir yöntemdir. Bu çalışmada, gerçek bir örnek olay çalışması ele alınmıştır. PDL stratejisi kapsamında yerli akü üreticisi firmaların geçmiş yıllara ait verileri dikkate alınarak dinamik bir performans değerlendirmesi yapılmıştır. Performans değerlendirmesi için VZA ile Malmquist Toplam Faktör Verimliliği Endeksinden yararlanılmıştır. Çalışmada, yerli 12 adet akü üretici firmanın geçmiş dört yıllık verileri dikkate alınmış ve iki adet girdi ile iki adet çıktı faktörü kullanarak etkinlikleri analiz edilmiştir. Analiz sonucunda yalnızca bir akü üreticisi firmanın tüm dönemlerde etkin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Item Titreşim, sıcaklık ve ses faktörlerinin sürücü performansı üzerindeki etkisinin ağırlıklandırılması ve incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-26) Bekiryazıcı, Şule; Eken, Recep; Yılmaz, Güneş; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü.; 0000-0001-9002-7896; 0000-0002-1963-6979; 0000-0001-8972-1952Günümüzde birçok insan trafik kazalarında hayatlarını kaybetmektedir. Trafik kazalarının en önemli nedeni olarak sürücülerin uykusuzluğu ve yorgunluğu gösterilmektedir. Bu nedenle sürücü performansı analizi konusunda yapılan araştırmalar büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada araç kabininde oluşan titreşim, sıcaklık ve ses gibi bozucu etkilerin sürücü performansı üzerindeki tümleşik etkisi ağırlıklandırılmış ve yorumlanmıştır. Önceki çalışmalarda yapılmış olan test sonuçlarından elde edilen sıcaklık, titreşim ve ses verileri ayrı ayrı derlenmiştir. 15 ile 40 °C arası sıcaklık, 58 ile 108 dB arası ses ve 1 ile 15 Hz arası titreşim değerlerinde sürücü göz kırpma frekansı, aracın orta çizgiden uzaklaşma miktarı, araç hız değişimi ve sürücünün Karolinska Uykululuk Skalası değerlendirme verileri elde edilmiştir. Veriler bağımlı örneklem t-testi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Göz kırpma frekansı, aracın orta çizgiden uzaklaşma miktarı ve araç hız değişimi bağımlı değişkenleri incelendiğinde, sıcaklık %55 oranla sürücü performansını en çok etkileyen parametre olarak tespit edilmiştir. Ardında titreşim %36 ve ses %9 oranlarla sürücü performansını etkilemektedir.Item The harmonic elimination in inverters with metaheuristic approaches(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-21) Vatansever, Fahri; Kuyu, Yiğit Çağatay; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-3885-8622; 0000-0002-7054-3102Inverters which convert DC voltage into AC voltage are widely used in the field of power electronics. During the conversion from DC voltage to AC voltage, some of the harmonics can occur. Harmonics which are one of the most important parameters in the field of energy/power systems determine the power quality. Therefore, one of the crucial steps is the elimination/suppression of harmonics in the outputs of the inverters. It is required to solve complex equations with multiple variables in this elimination process. In this study, a software is developed and eight different metaheuristic algorithms/approaches (backtracking search, cuckoo search, electromagnetic field optimization, harmony search, Harris hawks optimization, interior search, vortex search, Yin-Yang-pair optimization) are used for the elimination of the chosen harmonics by determining suitable switching angles. The desired harmonics are eliminated in the chosen inverter circuits via the software with a user-friendly interface easily, fast and effectively, and the results can be observed both numerically and graphically through the this software.Item Çerçeve+perde türü betonarme binaların periyod hesaplarının TBDY-2019 yönetmeliğine göre ampirik olarak değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-19) Aksoylu, Ceyhun; Arslan, Musa HakanBetonarme yapıların hesap ve tasarımına yönelik TBDY-2019 yönetmeliği ile kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. 2019 Ocak ayında yürürlüğe giren yeni deprem yönetmeliği ile beraber artık yeni yapılacak yapıların tasarımlarında bu yönetmeliğin kullanımı zorunlu hale getirilmiştir. Yeni yönetmelikle beraber yapılan değişiklerden biri de yapıların doğal titreşim periyodunun hesabı ile ilgilidir. TBDY-2019 yönetmeliği ile belirli şartlar altında ampirik bir formülün kullanılabileceği önerilmektedir. TDY-2007 yönetmeliğinde olmayan bu yeni formül (T=Ct*HN 3/4) artık yönetmelikte istenilen şartların sağlanması durumunda Rayleigh periyod hesabı yerine kullanılabilecektir. Yapıların deprem yükü hesabında oldukça önemli olan yapı periyodu için önerilen bu formülün uygulanabilir olup olmadığına yönelik incelemelerin yapılması önemlidir. Bunun için bu çalışmada yönetmelikte verilen ampirik formül ile Rayleigh periyod formülü analitik olarak karşılaştırılmıştır. ETABS yapı analiz programı kullanılarak yapılan bu karşılaştırmada 2-5 katlı betonarme çerçeve+perde tipi konut ve okul binası farklı zemin sınıflarına göre dikkate alınmıştır. Yapılan analizlerde konut ve okul yapısı için ZA zemin sınıfında Rayleigh periyodundan bulunan taban kesme kuvveti, ampirik formülden bulunan taban kesme kuvvetinden BYS7’de yaklaşık olarak %20-%25 daha fazla iken, BYS8’de %8.5 daha fazla çıkmaktadır. BYS6 için karşılaştırıldığında ampirik formülden bulunan taban kesme kuvveti, Rayleigh’ den bulunan taban kesme kuvvetinden kat yüksekliğinin artmasına bağlı olarak %7-%19 arasında artış göstermektedir. Bu durumda yönetmeliğin emniyetli tarafta kalma düşüncesiyle önermiş olduğu ampirik formül yalnızca BYS6 durumu için Rayleigh den daha yüksek taban kesme kuvveti verdiği görülmektedir. Dolayısıyla BYS6, BYS7 ve BYS8 için önerilen ampirik formülün yeniden değerlendirilmesi ve farklı yapı modelleri üzerinden analizlerin yapılarak geniş kapsamlı bir değerlendirmenin gerekliliği önerilmektedir.Item Bilek rehabilitasyonu için düşük maliyetli bir taşınabilir robotik cihazın geliştirmesi ve kontrolü(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-18) Karabıyık, İbrahim; Kılıç, Ergin; Bayram, AtillaBu çalışma kapsamında, el bileğinde dışa büküm ve içe büküm bilek hareketlerini kaybetmiş kısmi felçli hastalar için düşük maliyetli ve taşınabilir bir robotik rehabilitasyon cihazı geliştirilmiştir. Aktif bilek ortezi olarak tanımlanan bu cihaz ile rehabilitasyon merkezlerine ve bir sağlık personeline bağımlı kalmaksızın herhangi bir ortamında felçli hastalara tekrarlı bilek hareketlerinin yaptırılması amaçlanmıştır. Bu amaç için bir robotik ortez tasarımı yapılıp prototip üretimi tamamlanmıştır. Bu prototip üzerinde elin ekstansiyon ve fleksiyon hareketlerinin konum kontrolü hem pasif hem de aktif rehabilitasyon modlarında yapılabilmektedir. Pasif rehabilitasyon modunda değişken hızlarda salınım hareketi bir potansiyometre yardımıyla gerçekleştirilirken aktif rehabilitasyon modunda ise EMG algılayıcıları üzerinden konum kontrolü, kuvvet sensörü üzerinden ise bir admitans türü kontrol mimarisi yardımıyla dirençli egzersiz uygulamaları tamamen cihaz kullanıcısının isteği/gayesi doğrultusunda gerçekleşmektedir. Tasarlanan bilek ortezinin mobil olmasının yanında en önemli hedeflerden biri de düşük maliyetli olmasıdır. Cihazdan istenen performansı yerine getirebilecek ölçüde donanım elemanlarının kullanılması ile performans/fiyat oranı en üst seviyede tutulmaya çalışılmıştır. Son olarak literatürde bu çalışmaya benzer fakat maliyeti oldukça yüksek bir başka çalışma ile performans ve maliyet yönüyle karşılaştırma yapılmıştır.Item Finite element stress and modal analysis of bimetal spur gears(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-18) Yılmaz, Tufan Gürkan; Karpat, Fatih; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0003-3772-7871; 0000-0001-8474-7328Involute spur gears subject to damage on their fillet and contact areas because of local stresses. There is no significant stress except these regions. Based on this fact, different materials could be used for high stress and low stress regions provided that suitable fusion method is available. This kind of design change results in weight reduction, and it ensures to reduce CO2 emissions for vehicles. In this study, natural frequencies and root stress of bimetal spur gears were analyzed. Results were compared with full steel spur gear. The steel was used for high stress region. Aluminum and magnesium alloys were used as low stress zone.Item Yüzey koruyucu reçinenin Döğer tüfü ve iscehisar andezitinin kılcal su emme potansiyeli üzerine etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-18) Çelik, Mustafa Yavuz; Sert, Murat; Arsoy, ZeyniDoğal taşlarda ıslanma-kuruma, donma-çözülme ve tuz kristallenmesine bağlı ayrışmanın önemli faktörlerinden birisi sudur. Su, değişik yollarla doğal yapı taşları bünyesine nüfuz etmektedir. Absorbsiyonun yanı sıra kılcal su emme mekanizması bu ayrışmalarda büyük önem taşımaktadır. Kılcal su emme miktarı, doğal yapı taşlarının gözeneklilik boyut dağılımına bağlıdır. Bu çalışmada, Afyonkarahisar yöresinde doğal yapı taşı olarak kullanılan Döğer tüfü ve İscehisar andezitinin, değişik tuzlu ortamlarda kılcal su emme potansiyeline yüzey koruyucu reçine etkisi incelenmiştir. Bu amaçla önce deneylerde kullanılan yapı taşlarının malzeme karakterizasyonu yapılarak, kimyasal, petrografikmineralojik (polarizan mikroskop, XRD), gözenek çapı dağılımı ve fiziko-mekanik özellikleri belirlenmiştir. İkinci aşamada ise sodyum sülfat (Na2SO4 10H2O) ve sodyum klorür (NaCl) sulu çözeltilerinden kılcal su emme özelliklerini belirlemek amacıyla deneysel çalışmalar yapılmıştır. Aynı deneyler yüzey koruyucu reçine sürülmüş örnekler üzerinde de tekrarlanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Döğer tüflerinin kılcal su emme potansiyeli saf suda 14,70 kg/m2 s 0.5, sodyum sülfatlı çözeltide 15,26 kg/m2 s 0.5 ve sodyum klorürlü sulu çözeltide 15,68 kg/m2 s 0.5, andezitlerin kılcal su emme potansiyeli sırasıyla 1,75; 3,04 ve 2,77 kg/m2 s 0.5 olarak bulunmuştur. Yüzey koruyucu reçine sürülmüş örneklerde aynı değerler önemli ölçüde azalarak 1 kg/m2 s 0.5 değerinin altında ölçülmüştür.Item Evaluation of the RadFET radiation sensor performance in 18 MV-external beam(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-18) Yeğen, Dinçer; Yılmaz, Ercan; Morkoç, Berk; Kahraman, Ayşegül; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Fizik Bölümü.; 0000-0002-9573-5805; 0000-0002-1836-7033The radiation response of RadFET irradiated with 18 MV X-rays emitted from a linear accelerator was examined on threshold voltage shifts and trap densities. The measured threshold voltages were compared before and after irradiation. Trap densities calculated using various techniques in the gate oxide and oxide/silicon interface were interpreted. The ΔVth – D graph showed excellent linearity of up to just about 2 Gy. The RadFETs response to radiation started to deviate from linearity after 2 Gy due to increasing oxide trapped charges induced by electric field screening. The experimental outcomes are in good accordance with the fitting function given for RadFETs. Fixed and switching traps formed by irradiation were investigated. The density of the fixed traps was significantly higher than the density of the switching traps. From the threshold voltages measured under zero gate voltage in a certain time interval, the percentage fading range was calculated as 0.004-1.235%.Item Dolgu duvarın yapısal düzensizliklere ve performansa etkisinin mevcut bir yapı üzerinde incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-23) Bayrak, Osman Fatih; Bikçe, MuratBetonarme yapı sistemlerinde dolgu duvarlar yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Dolgu duvarların yapıya sadece olumlu etkisinin olacağı ve bu etkiyi rezerv tutma düşüncesiyle, genellikle konvansiyonel analiz programlarında dolgu duvarlar salt düşey yük olarak çerçeveye etki ettirilmektedir. Oysaki yaşanan depremler sonrası yapılan araştırmalar, dolgu duvarların betonarme çerçeveye olumlu/olumsuz etkilerinin olduğunu göstermektedir. Dolgu duvar etkisinin modele yansıtılmaması, tasarımcıların yaptığı analizlerde çeşitli yapısal düzensizlikleri de görememesine neden olabilmektedir. Bu çalışmada, mevcut bir yapı seçilmiş ve öncelikle dolgu duvarlar salt düşey yük (DY) olarak ideCAD yapı analiz programında modellenmiş daha sonra dolgu duvarlar DY ve hem düşey yük hem de eşdeğer basınç çubuğu (DY+EBÇ) olarak Sap2000 yapı analiz programında oluşturulmuştur. Sap2000’deki DY+EBÇ modeli DY modeli ile mukayese edildiğinde; yapı performansının arttığı, burulma ve yumuşak kat gibi düzensizlik değerlerinin değiştiği görülmüştür.Item Rao_1 optimizasyon algoritması kullanılarak taban plağı dişli betonarme konsol istinat duvarı tasarımı(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-11-06) Kalemci, Elif Nur; İkizler, Sabriye Banu; Dede, Tayfun; Angın, ZekaiBu çalışmada, düşük ağırlığa sahip, tabanında diş kesit bulunan betonarme bir konsol istinat duvarı tasarımı optimizasyonu konu edilmiştir. Optimizasyon süreci için, daha önce istinat duvarı problemine uygulanmamış bir algoritma olan Rao_1 algoritması kullanılmıştır. İstinat duvarı optimizasyonunda, problemi tanımlamak için 12 tasarım değişkeni ve 26 kısıt kullanılmıştır. Tasarım, Rankine yanal basınç teorisi yardımıyla, duvarın geoteknik stabilitesini korumak amacıyla duvarın kayma, dönme ve temelin taşıma gücüne karşı güvenlik katsayıları ile sınırlandırılmıştır. Betonarme tasarımın iç stabilitesini sağlamak üzere moment ve kayma kapasitesi için ACI 318-05 standardından faydalanılmıştır. Tasarım, taban plağı dişli ve dişsiz konsol istinat duvarları olan iki ayrı sayısal örnekle desteklenmiştir.Item Cevap yüzeyi yaklaşımı ile taşıt koltuğu sonlu eleman modelinin güncellenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-09-27) Gökdağ, Hakan; Arısoy, Yılmaz; Kopmaz, Osman; Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-9429-9300Ana sanayi firmaları üretimini talep ettikleri taşıt koltuklarının belirli şartnamelere uygun olmasını isterler. İmalatçı firma bu durumda koltuğun prototipini üretip birtakım değiştirme ve iyileştirmelerle teknik şartları sağlamaya çalışabilir. Fakat bu yol pahalı ve zaman alıcıdır. Bu durumda alternatif yöntem koltuğun sonlu eleman modelini geliştirmek ve üzerinde parametrik çalıştırmalar gerçekleştirmektir. Bu çalışmada öncelikle bir ticari araç koltuğunun iskelet aksamına eklenen sünger, kılıf, sırt tahtası gibi katmanların koltuğun ileri-geri ve yanal doğrultudaki modal parametrelere etkisi deneysel olarak incelenmiştir. Buradan elde edilen sonuçlara göre koltuk iskeleti sonlu eleman modeline katmanlar çeşitli kütle ve katılık parametreleriyle eklenmiştir. Daha sonra sonlu eleman modelinin gerçek koltuk modeliyle uyumlu olması için bu parametrelerin uygun değerleri cevap yüzeyi yaklaşımı ile belirlenmiştir. Ayrıca bu yöntemle, ilgili katmanların hangilerinin daha etkili olduğu da görülmüştür. Sonuç olarak, sonlu eleman modeli ile elde edilen temel frekansların her iki doğrultu için deneysel frekanslarla uyumlu olduğu, özellikle ileri-geri harekette frekans cevabı fonksiyonu genliklerinin de birbirine oldukça yakın olduğu görülmüştür.Item Yalın ve lifli polimer sargılı betonarme kirişlerde eğilme davranışının sonlu eleman modellemesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-10-23) Köksal, Hasan Orhun; Aktan, Selen; Bozdoğan, Kanat BurakBetonarme yapı ve yapı elemanları, kullanım süreleri boyunca çevresel faktörler, uygun olmayan kullanım, deprem etkisi gibi çeşitli yük etkilerine maruz kalırlar. Düşük malzeme dayanımı ve kalitesi yapının taşıma gücünü azaltan en önemli faktördür ve diğer etkenlerle birlikte değerlendirildiğinde yapı ve yapı elemanlarında hasar oluşumunun en önemli nedenidir. Bu nedenle yapıların performansının hasar düzeylerine göre belirlenmesi ve uygulanacak onarım/güçlendirme yöntemine karar verilebilmesi için mevcut malzemelerin kalitesinin belirlenmesi ile birlikte bir ön tasarım çalışması yapılması gerekmektedir. Çalışmanın en önemli adımlarından birisi, yapının tamamının ya da belirli bir bölümünün sayısal modelinin hazırlanması işlemidir. Hassas bir sayısal model oluşturmak için malzemelere ait bünyesel bağıntılar ile elemanların bireysel davranışının gerçekçi bir şekilde tanımlanması gerekmektedir. Bu çalışmada sonlu elemanlar modelinin deneysel sonuçlara olan uygunluğu araştırılmıştır. Bu amaçla yazarların daha önce deneysel çalışmalarını gerçekleştirdikleri yalın ve güçlendirilmiş betonarme kirişler ile literatürde betonarme kirişler için yapılan deneysel çalışmaların modellemesi sonlu elemanlar yöntemi ile yapılarak elde edilen sonuçlar deneylerden elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Araştırmacılar, daha önce yığma duvarların sayısal modellenmesinde kullandıkları elasto-plastik hasar teorisi yaklaşımını betonarme kirişler için geliştirerek uyarlamışlardır. Çalışmada LUSAS sonlu elemanlar yazılımı kullanılarak iki adet yalın ve üç adet Lifli Polimer (LP) sargılı kirişlerin eğilme altındaki davranışları başarı ile modellenmiştir.