2020 Cilt 34 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14504
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Su kefiri: Kimyasal bileşimi ve sağlık üzerindeki etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-09) Değirmencioğlu, NurcanSu kefiri, su kefiri tanelerinin su, şeker, kuru meyveler, limon vb. katkılar ilavesiyle oda sıcaklığında, 2-4 gün süreyle, anaerobik koşullarda fermantasyonuyla üretilmektedir. Meyvemsi, hafif asidik-hafif tatlı ve hafif alkol tadı ve aromasına sahip gazlı bir içecektir. Standart bir üretim yöntemi olmayan su kefirinin, üretiminde kullanılabilecek hammaddeler ve fermantasyon koşullarına bağlı olarak mevcut mikroflorası değişkenlik gösterebilmektedir. Bu derlemede, su kefiri tanelerinin fonksiyonel gıda üretiminde kullanılabilirliği ve sağlık üzerindeki etkilerinin açıklanması amaçlanmaktadır.Item Fonksiyonel beslenmede bademin önemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-13) Topçuoğlu, Esra; Ersan, Lütfiye Yılmaz; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.; 0000-0002-7964-1008; 0000-0001-9588-6200Fonksiyonel beslenme, hastalıkların önlenme ve tedavisinin yanısıra insanlarda sağlığın korunmasında önemli rol oynamaktadır. Badem (Prunus amygdalus), fonksiyonel özellikleri üzerine en fazla çalışılan sert kabuklu ağaç meyvesidir. Günlük diyette oleik asit, diyet lifi, magnezyum, α‐tokoferol, riboflavin, fosfor ve bakırın önemli bir kaynağı olması nedeni ile “yoğun besin içerikli gıda” olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca, fonksiyonel bileşen olarak kullanılabilen proteinler, polifenoller, flavonoidler, flavanoller ve flavonol glikozidleri gibi birçok biyoaktif bileşeni de içermektedir. Birçok çalışma badem tüketiminin sağlık üzerine kardiyo-koruyucu, kanseri önleyici, antioksidatif, antiinflamasyon, antialerjik, antidiyabetik özellikler gibi olumlu etkilerinin olduğunu belirtmektedir. Bu makalenin amacı, bademin besin bileşenleri ve insan sağlığı üzerine fonksiyonel özellikleri hakkında bilgi vermektirItem Çevre ve insan sağlığı açısından çim bitkilerinin faydaları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-13) Taşkın, Sinem Zere; Bilgili, Uğur; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarla Bitkileri Bölümü.; 0000-0002-2243-2993; 0000-0003-0801-7678Çim bitkileri; sık büyüyen, iç içe geçen saplar ve yapraklardan oluşan bir zemin örtüsü olarak tanımlanmaktadır. Kırsal alanlarda ve kentlerdeki ev, park-bahçeler ve spor alanlarında yeşil bir örtü oluşturmaktadır. Ayrıca derin biçime dayanıklılığı ile işlevsel, yoğun ve sağlıklı bir zemin örtüsü temin edebilme kabiliyeti ile diğer bitkilerden ayrılmaktadır. Çim bitkileri, fonksiyonel, rekreasyonel ve estetik gibi birçok önemli işleve sahiptir. Bunların yanı sıra; hava kalitesini arttırma, kirli havayı filtre etme, karbon depolama, yağmursuyu yönetimi ile su dengesini sağlama, havayı serinletme, insan sağlığı ve stres üzerine olumlu etki etme, konutların değerlerini artırma, toprak erozyonu önleme ve toz stabilizasyonu sağlama, pestisit kullanımını azaltma, gürültüyü ve parlamayı engelleme, zararlıları ve alerjik polenleri azaltma, biyolojik çeşitliliği koruma gibi bir dizi ekolojik ve çevresel işlevleri de yerine getirmektedir. Bu önemli faydaları göz önünde tutulduğunda, çim bitkilerinin hem yaşam kalitemize katkıda bulunduğu hem de çevreyi korumada önemli bir role sahip olduğu görülmektedir. Yoğun bir şekilde sanayileşme ve kentleşme ile karşı karşıya kaldığımız günümüzde doğrudan veya dolaylı olarak birçok olumlu işleve sahip olan çim bitkilerine olan ihtiyaç ve önem gün geçtikçe artmaktadırItem Fenolik bileşiklerin lipit oksidasyonunu önleme aktiviteleri ve timokinonun terapötik özellikleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-13) Yıldız, Şeyma; Turan, SemraCanlı yaşamında önemli yeri olan yağların farklı etkenler ile oksidasyona uğraması besin ve kalite kaybına yol açmaktadır. Oksidatif reaksiyonlarla mücadele etmek için antioksidanlar kullanılmaktadır. Antioksidatif etki fenolik bileşiklerin en önemli biyolojik aktivitelerinden biri olarak bilinmektedir. Koruyucu ve tedavi edici etkileri bulunan ve çörekotu esansiyel yağının ana aktif bileşeni olan timokinon da sahip olduğu terapötik özelliklerden dolayı birçok çalışmada araştırma konusu olmuştur. Bu derlemede serbest radikaller, antioksidanlar, lipit oksidasyonu, lipit oksidasyonu ölçüm yöntemleri, fenolik bileşikler ve lipit oksidasyonunu önleme aktiviteleri ile timokinonun yapısı, koruyucu ve tedavi edici özellikleri, antioksidan, antifungal, antiviral ve antibakteriyel etkileri üzerine yapılan çalışmalar değerlendirilmiştirItem Toplu beslenme sistemlerinde farklı bir yaklaşım: engeller teknolojisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-13) Gül, FatmaBesin kaynaklı oluşan biyolojik, kimyasal ve fiziksel tehlikeler hem tüketici sağlığını hem de üretici ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Besinlerde oluşan bu tehlikeleri ortadan kaldırmak ve besin güvenliğini sağlamak için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Pişir-soğut, pişir-dondur, vakumlu paketleme ve engeller teknolojisi kullanılan yöntemlerden bazılarıdır. Son zamanlarda kullanımı yaygın hale gelen engeller teknolojisinde besinlerin mikrobiyolojik, duyusal ve besleyici kalitesi korunarak raf ömrünün uzatılması ve güvenilir besin elde edilmesi amaçlanmaktadır. Yaygın olarak kullanılan engel teknolojileri arasında ısıl işlem, su aktivitesi (aw), asitlik, redoks potansiyeli, koruyucular (nitrit, sülfit, sorbat vb.) gibi uygulamalar yer almaktadır. Engeller teknolojisi kapsamında kullanılan uygulamalar ikili veya daha fazla sayıda kombine edilerek de kullanılabilmektedir. Diğer bir deyişle, engeller teknolojisi aslında besin koruma yöntemlerinin bir birleşimidir ve toplu beslenme sistemleri için de oldukça önemli bir uygulama alanıdır.Item Evaluation of nineteen potato cultivars for salt tolerance and determination of reliable parameters in tolerance(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-10-01) Aydoğan, Çiğdem; Turhan, EceThis investigation was aimed to explore the varietal differences in salinity tolerance of potato (Solanum tuberosum L.) plants by linking the overall salinity tolerance with changes in different morphological and physiological characteristics. Nineteen currently used potato cultivars were grown under controlled conditions in greenhouse at 25-18 (±2) °C (day/night), 70% relative humidity under non-saline and 5dS m-1 NaCl conditions for 90 days. For this purpose, tubers were planted in 14L pots, containing soil: peat: vermiculite (3:1:1). Salt treatment was started 1 week after all the seedlings where emerged. Salt stress tolerance of potato plants were determined with visual damage scale, cell membrane injury analysis and malondialdehyde (MDA) content, the indicator of lipid peroxidation. Leaf relative water content (RWC), loss of turgidity (LT) and total soluble protein (TSP) content were also examined. In addition, the protein profiles of leaf tissues of plants were evaluated by SDS-PAGE. In conclusion; among 19 potato cultivars evaluated cvs. Bettina, Challenger, Granola, Lady Claire, Musica and Orchestra were the most susceptible, cvs. Desiree and Russet Burbank were the most tolerant to salt stress. The data indicated that the low cell membrane injury and MDA content made cvs. Desiree and Russet Burbank relatively salt-tolerant cultivars. Besides, it is concluded that, visual damage scale and SDSPAGE protein profiles also could be used as biomarkers in salt stress tolerance of potato cultivars.Item Kahramanmaraş ilinin biyogaz potansiyelinin farklı modeller kullanılarak belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-26) Ay, Ömer Faruk; Kaya, AhmetBu çalışmada Kahramanmaraş ilinin hayvansal atıklardan üretilebilecek teorik biyogaz potansiyeli ve elektrik enerjisi üretimi, literatürde verilen beş farklı model kullanılarak belirlenmiştir. Kullanılan modeller sonucunda, Kahramanmaraş ilinin teorik biyogaz potansiyelinin 37.5 milyon m3 ile 137 milyon m3 aralığında olduğu hesaplanmıştır. Biyogaz potansiyel miktarından elde edilebilecek yıllık toplam elektrik enerjisi ise en az 94.8 GWh iken en fazla 264.8 GWh olarak hesaplanmıştır. Bu enerji ile yaklaşık 34 286 ile 95 769 arasında değişen konutun enerji ihtiyacının karşılanabildiği tespit edilmiştir. Kullanılan modeller sonucunda Onikişubat ve Elbistan ilçelerinin en fazla biyogaz ve enerji üretim potansiyeline sahip olduğu belirlenmiştir.Item Candida boidinii’nin farklı suşlarının deltamethrini parçalama potansiyellerinin in-vitro koşullarda belirlenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-26) Kumral, Ayşegül Yıldırım; Kumral, Nabi Alper; Gürbüz, Ozan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Bitki Koruma Bölümü.; 0000-0002-3550-7181; 0000-0001-9442-483X; 0000-0001-7871-1628Bitkisel üretimde kullanılan pestisitlerin gıdalarda kalıntılarının azalmasını etkileyen önemli faktörlerden biri de mikrobiyal faaliyetlerdir. Bu çalışmada, zeytin fermentasyonu salamurasından izole edilen Candida boidinii’nin yedi farklı suşunun bitkisel üretimde sıkça kullanılan sentetik piretroitli insektisit deltamethrin’i parçalama potansiyeli invitro koşullarda incelenmiştir. Bu amaçla, maya hücrelerinin esteraz enzim aktiviteleri ve deltamethrini karbon kaynağı olarak değerlendirme durumları tespit edilmiştir. Esteraz enzim aktivitesi ve deltamethrini karbon kaynağı olarak değerlendirme potansiyelleri yüksek olan suşların insektisiti parçalama düzeyleri gaz kromatografisi kütle spektrofotometresi (GC-MS) kullanılarak belirlenmiştir. Test edilen yedi suşun ikisinde (CB-1 ve CB-5) hem hücre gelişimi hem de esteraz aktivitesi açısından önemli düzeyde yüksek faaliyet belirlenmiştir. GC-MS kalıntı analizine göre, iki suşun ilk üç günde deltamethrin miktarında başlangıca göre sırasıyla % 41.4 ve 22.5 oranında azalmaya sebep olduğu, maya bulunmayan kontrol grubunda ise bu oranın sadece %11 olduğu tespit edilmiştir. CB-5 suşunda 10 gün içinde önemli düzeyde daha fazla deltamethrin yıkımı (%91) belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre C. boidinii’nin farklı suşlarının deltamethrinin parçalanmasında rol oynayabileceği yönünde güçlü kanıtlar ortaya konmuştur.Item Türkiye ipekböcekçiliğinde kadının rolü ve önemi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-26) Şahan, Ümran; Turhan, Şule; 0000-0001-9155-8170; 0000-0002-4912-0551Türkiye, ipekböceği yetiştiriciliğinde 1500 yıllık tarihi bir geçmişe sahiptir. İpekböcekçiliği dünyada, emek yoğun üretim yapan tarımsal temelli kırsal sanayilerden biridir. Sektörde kadın işgücü önemli bir rol oynamaktadır. Bu araştırma, ipekböcekçiliğinde kadın işgücünün önemi ve rolünün belirlenmesi amacı ile yürütülmüştür. Bu amaçla, Bursa’nın Büyükorhan İlçesi ve Bolu’nun Göynük İlçesi’nde 8 damızlık koza üreticisi ile yüz yüze görüşülerek anket yapılmıştır. Ayrıca ipekböceği yumurta üretiminde çalışan genç kızkadın çalışanların yaş ve eğitim düzeylerine ait bilgiler Kozabirlik’ten elde edilmiştir. Araştırma sonuçları; ipekböcekçiliği yetiştiriciliğinde kadın işgücünün oranının (%66,77) erkek işgücü oranından daha yüksek olduğunu göstermiştir. Yaprak kıyma, larva besleme, yatak temizliği, askıların hazırlanması, koza hasadı ve temizlik aşamaları kadınlar tarafından yapılmaktadır. Dut ağaçlarının bakımı, budaması ve dezenfeksiyon işlemi haricinde kadın işgücünün rolü ve önemi büyüktür. İpekböceği yumurta üretim aşamasında tamamen kadınlar çalışmakta olup bunların büyük bölümü Kozabirlik’in geçici kadrosunda yer alan mevsimlik işçilerdir. Bunların % 69.4’ü lise öğrenimine devam etmekte, % 10.9’u da önlisans-lisans eğitimi almaktadır. Ayrıca ‘Bursa İpeği Hayat Buluyor’ projesi kapsamında kozadan ipek çekimi aşamasında 35 kadın işçi çalışmaktadır. Elde edilen ipeklerden köylerde kadınlar tarafından ipek halı dokunarak yüzlerce kadına istihdam yaratılmaktadır. Kadın işgücü ipekböcekçiliğinin tüm üretim aşamalarında yaklaşık %90’lık bir oranla aktif rol almakta, hem ülke ekonomisine hem de kırsal kalkınmaya önemli katkılar sağlamaktadırlar.Item Kamışsı yumak (festuca arundinacea schreb.) tohumlarının çimlenmesi üzerine tuz stresinin etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-26) Türk, Mevlüt; Alagöz, MehmetBu araştırma farklı tuz konsantrasyonlarının (0, 5, 10, 15 ve 20 dS m-1 NaCl) kamışsı yumak (Festuca arundinacea Schreb.) tohumlarının çimlenme ve fide gelişimleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla 2018 yılında ISUBÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü laboratuvarında yürütülmüştür. Çalışma tesadüf parselleri deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Çalışmada incelenen özellikler; çimlenme oranı, sürgün ve kök uzunluğu, sürgün yaş ağırlığı, kök yaş ağırlığı ve tuza dayanım indeksidir. Araştırma sonuçlarına göre, kamışsı yumakta uygulanan farklı tuz konsantrasyonları, incelenen tüm özellikler üzerine % 1 düzeyinde önemli etki yapmıştır. Tuz konsantrasyonundaki artışlar çimlenme oranı, sürgün ve kök uzunluğu, sürgün yaş ağırlığı, kök yaş ağırlığı ve tuza dayanım indeksinde önemli ölçüde azalmaya neden olmuş ve en düşük değerler 20 dS/m NaCl dozunda elde edilmiştir.Item The evulation of stress related gene expression level and relationship to cellular H2O2 in chickpea (cicer arietinum l.) under copper stress(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-26) Kar, Musa; Öztürk, NuriyeThe aim of this study is to determine the changes in expression levels of stress genes in chickpea (Cicer arietinum) plant leaves exposed to copper (Cu) at different times and concentrations. Also; the relationship between the changes in gene expression and cellular H2O2 was investigated. In this context, the amount of malondialdehyde (MDA) and reactive oxygen species (ROS) hydrogen peroxide (H2O2) levels were determined. Furthermore, the changes in gene expressions of Metallothionein (MT), Catalase (CAT) and superoxide dismutase (Cu / Zn-SOD) enzymes were determined based on the actin expression level that selected as a housekeeping gene. It was determined that MDA content increased significantly due to time and concentration, In all duration and concentrations, the expression of stress-related genes significantly differed from the control group. Hleowever, a decrease has been determined by all gene expressions after the highest expression. This phenomenon is associated with cellular H2O2, which shows a steady increase in stress. At the end of the study, it was concluded that the elevating duration and concentration of Cu induced oxidative stress and caused the expression of stress-related genes. Furthermore, cellular H2O2 might be acting as a signal molecule that, up-regulate gene expressions until a certain concentration and down-regulate until a certain concentration. Thanks to the results of this study; Plants in agricultural areas can be exposed to a certain concentration of H2O2 to provide an earlier response to oxidative stress against biotic or abiotic stresses. In this way, the use of chemical pesticides can be minimized due to obtaining more durable products.Item Technical and economic analysis of the use of wind energy for water extraction: Karacabey example(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-09) Bölükbaş, Erkan; Biçen, Tuğba; Vardar, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.; 0000-0001-6349-9687; 0000-0003-4004-7623; 0000-0001-6826-2494One of the problems that occur with the increase of the world population is the limited energy resources. The rapid depletion of fossil resources and increasing energy consumption have led human beings to explore new sources of energy. In the 21st century, the greatest alternative to fossil resources was renewable energy sources. One of the areas where energy needs are technically and economically important is agricultural activities. Renewable energy sources have been used for many years to meet the energy requirements for agricultural activities such as grinding of grains and water extraction from wells. One of these sources is wind energy. In this study, it is aimed to determine the cost and availability of the energy needed for the removal of groundwater to the surface for use in agricultural irrigation in Bursa/Karacabey region in Turkey by using wind turbines. Study; using the data measured at the meteorological station Karacabey wind speed; 300, 600, 900, 1500 kW wind turbines and the use of power and energy that can be obtained in the case of submersible pumps with some selected values of availability, the cost and amount of water that can be pumped for the analysis are reviewed. As a result of the study, it was determined that the energy to be used to supply groundwater with submersible pumps in Karacabey region can be supplied from wind energy and this situation is quite economical compared to using mains electricity.Item Bursa ili sulama birliklerinin performans göstergelerinin karşılaştırmalı değerlendirmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-06-09) Ersöz, Ömer Tarık; Çamoğlu, GökhanBu çalışmada, Bursa ili sınırlarında faaliyet gösteren on adet sulama birliğinin 2018 yılındaki performaslarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada performans göstergeleri olarak; sulama oranı, sulama alanı sürdürülebilirlik oranı, sulama şebeke yoğunluğu, su temin oranı, sulama ücreti toplama performansı, sulama alanı personel yoğunluğu, sulama şebekesi personel yoğunluğu, masrafları karşılama oranı, bakım masraflarının gelire oranı, birim alana dağıtılan yıllık sulama suyu miktarı, birim sulanan alana dağıtılan yıllık sulama suyu miktarı, birim alana düşen toplam işletme bakım yönetim masrafları ve birim sulanan alana düşen toplam işletme bakım yönetim masrafları hesaplanmıştır. Çalışma sonucunda; söz konusu performans göstergelerinin en yüksek değerleri sırasıyla; %81 (Karacabey S.B.), 1 (Karacabey S.B.), 115 ha/km (Yenişehir S.B.), 2.33 (Uluabat S.B.), %87 (İznik Ova Köyleri S.B.), 954 ha/personel (Yenişehir S.B.), 21 km/personel (Mustafakemalpaşa S.B.), %101 (Karacabey S.B., Bursa S.B. ve İznik Ova Köyleri S.B.), %45 (Nilüfer S.B), 6358 m³/ha (Bursa S.B.), 10103 m³/ha (Bursa S.B.), 1744 TL/ha (İznik Gölü Keramet S.B.), 2271 TL/ha (İznik Gölü Keramet S.B.) olarak bulunmuştur. Çalışmanın sonucu olarak, performans göstergelerinin istenilen düzeylere ulaşabilmesi için görülen eksiklikler giderilmeli, kademeli olarak mevcut açık kanal sulama şebekeleri basınçlı borulu şebeke tipine dönüştürülmelidir.Item Bazı organik materyallerin ve inorganik gübrelerin çemen bitkisinin gelişimine etkileri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-13) Akşahin, Veysi; Gülser, FüsunBu çalışmada farklı organik (atık mantar kompostu (AMK) ve çay atığı (ÇA)) gübreler (OG) ile inorganik gübrelerin (İG) çemen (Trigonella foenum graecum) bitkisinin bazı verim unsurları üzerine etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Deneme faktöriyel dizayna göre 54 saksıda üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırmada çay atığı (ÇA0: % 0, ÇA1: % 2.5, ÇA2: % 5.0) ve atık mantar kompostu (AMK0: % 0, AMK1: % 2.5 ve AMK2: % 5.0) üç farklı dozda uygulanmıştır. İnorganik gübre olarak NPK kombinasyonu 3 farklı dozda ( 0, 125, 250 mg N kg-1 ; 0, 50, 100 mg P2O5 kg-1 ; 0, 75, 150 mg K2O kg-1 ) uygulanmıştır. Organik materyaller arasındaki farklılığın bitki boyu, bitki yaş ağırlığı, bitki kuru ağırlığı kök uzunluğu ve kök yaş ağırlığı üzerine etkileri istatistiksel olarak önemli (P<0.01) bulunmuştur. ÇA uygulamalarının bitki yaş ağırlığı, bitki kuru ağırlığı ve kök kuru ağırlığı üzerine etkilerinin % 1 düzeyinde, kök yaş ağırlığı üzerine etkilerinin ise % 5 düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir. AMK ve İG uygulamalarının bitki boyu, bitki yaş ağırlığı, bitki kuru ağırlığı, kök yaş ağırlığı ve kök uzunluğu üzerine etkilerinin % 1 düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir. En yüksek bitki boyu (32.94 cm), bitki yaş ağırlığı (2.95 g) ve bitki kuru ağırlığı (0.33 g) ortalamaları ÇA2 uygulamalarında elde edilmiştir. Araştırmada çay atığı ve atık mantar kompostu uygulamalarının bitki gelişimItem Bakü ilinde faaliyet gösteren süt sığırı işletmelerinin yapısal durumu ve değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-02-28) Kılıç, İlker; Yaylı, Büşra; Alakberov, Aydın; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü.; 0000-0003-0087-6718; 0000-0002-0198-3550; 0000-0002-6864-3606Bu çalışmada, Azerbaycan’ın Bakü ilinde süt sığırcılığı yapan büyük baş hayvan barınaklarının yapısal ve teknik özellikleri, gübre yönetimi, barınaklarda bulunan büyük baş hayvan sayısı, günlük süt verimi, işletmelerdeki işçi varlığı, barınak sahiplerinin iş deneyimleri ve eğitim durumları ile barınakların geliştirilme olanakları incelenmiştir. Araştırma materyali, Bakü ili ve çevresinde yer alan 50 adet süt sığırı ahırından oluşmaktadır. İncelenen işletmelerin sahipleriyle yüz yüze görüşülerek anket ve barınaklarda gözlem yapılmıştır. İşletme sahiplerinin %30’unun lisans eğitimi, %14’ünün meslek lisesi, %38’inin ortaokul mezunu ve %18’inin eğitimsiz olduğu belirlenmiştir. İşletme sahiplerinin 0-40 yaş arası %22, 41-50 yaş arası %34, 51-60 yaş arası %28, 61 yaş ve üstü %16 oranında olduğu gözlemlenmiştir. Araştırılan barınakların %22’si serbest duraklı, %46’sı serbest yarı kapalı ve %32’si serbest açık sisteme sahiptir. İşletmelerin %56’sı sadece süt sığırcılığı, %44’ü aynı zamanda et üretimi faaliyeti yapmaktadır. Barınakların %82’sinde gübre deposu ve %92’sinde sağım odası bulunmamaktadır. Sağımın %42 oranda makine ile yapıldığı ve işletmelere göre hayvan başına düşen günlük süt miktarının 5-25 L arasında değiştiği gözlemlenmiştir. İşletmelerin %18’inin ürettiği sütü işleyerek sattığı belirlenmiştir. Çalışma sonunda işletmelerin bir kaçı dışında çoğunun yapısal açıdan uygun olmadığı, verimli inek ırklarının kullanılmasına rağmen süt veriminin düşük olduğu gözlenmiştir. Modern bir süt sığırı barınağında olması gereken özellikler ortaya konmuştur