2022 Cilt 3 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/30977
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item Video oyunlarında kadının değişen temsili: Yenilikçi damsel in distress tasvirleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-16) Çetin, Alper; 0000-0002-8330-1196Video oyunlarında kadının yetersiz temsilini ele alan çok sayıda araştırma literatürde mevcuttur. Bu araştırmalar, video oyunlarında kadın karakterlerin az sayıda ve genellikle yardımcı rollerde olması, sadece cinsel çekiciliklerinin ön planda tutularak başroldeki erkek karakterin ödülü olarak kurtarılmayı veya talep edilmeyi bekleyen pasif kişilikler olarak kurgulanması gibi bazı temel problemlere dikkat çeker. Fakat son yıllarda video oyun endüstrisinde kadının yetersiz ve basmakalıp temsilini değiştirme çabası da gözlemlenmektedir. Bu değişim çabasının bir yansıması olarak bazı video oyunlarında damsel in distress(başı dertte olan genç kadın) gibi en bilinen karakter arketipleri tekrar yorumlanmaya başlamıştır. Araştırmada damsel in distress arketipinin yenilikçi yorumlarını incelemek için amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilen dört oyun ele alınmıştır. Amaçlı örneklemede araştırmacı, çalışmasında konu edindiği problemleri çözüme ulaştıracak zengin bilgi içeren örnek durumları seçmektedir. Seçilen dört oyun ise sırasıyla Braid, Grand Theft Auto IV, Hellblade: Senua’s Sacrifice ve Gris’dir. Dört oyunda da damsel in distress arketipinin ve bu arketiple bağlantılı anlatıların nasıl tekrar yorumlandığı betimsel analiz yöntemiyle açıklanmaktadır. Betimsel analiz yaklaşımına göre elde edilen veriler daha önceden belirlenen temalara göre özetlenerek yorumlanmaktadır. Analizde video oyunlarında yer alan yenilikçi damsel in distress anlatılarının, kadının yetersiz temsilini aşmaya yönelik olumlu mesajlar verdiği sonucuna ulaşılmıştır. Örneklemdeki oyunlar, kadın karakterlerin gerektiğinde yardım beklemeden tek başına mücadele edip mağduriyetten kurtulabileceğini göstermektedir. Ayrıca video oyunlarının, bir kadını damsel in distress konumuna sokan nedenleri sorgulatarak geleneksel anlatıların barındırdığı problemlere dikkat çekebildiği görülmüştür. Son olarak video oyunlarında bir damsel in distress’in başrolde olabileceği ve kadın karakterlerin ilgi çekici olması için fiziksel özellikleri üzerinden metalaştırılmasının gerekmediği de tespit edilmiştir.Item Hacû-yi Kirmâni’nin “Kemâlnâme” mesnevisinde Nizâmî Gencevî’nin etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-19) Allahverdiyeva, ZehraDoğu edebiyatında epik şiirin gelişimi, aynı zamanda Nizâmî Gencevî mesnevilerinin etki alanının incelenmesi, edebiyat çalışmalarının güncel sorunlarından biri olmaya devam etmektedir. Sorunun teorik yönleri, yirminci yüzyılın temel bilim alanlarından biri olarak her zaman ilgi odağı olmuştur. A.Y. Krymsky, E.Bertels, V.M.Jirmunski, F.Köprülü, A.Sırrı Levend, H.Araslı, M.Mübariz, G.Aliyev, R.Aliyev, R.Azade, G.Begdeli, Halil Yusifli, N.Araslı, İ.Hamidov, T.Kerimli, M.Kazımov, A.B. Kudelin, A.V.Mihaylov, M.Y.Borev ve diğerleri bu alanda önemli bilimsel ve teorik görüşlerde bulunmuşlar. Bu çalışmada Nizâmî edebî mektebinin devamcısı, XIV. yüzyılın ünlü filozof şâiri Hâcû-yi Kirmâniˋnin “Hamse”sindeki “Kemâlnâme” mesnevisi incelenmiştir.Araştırmalar, Hâcû-yi Kirmâni “Hamse”sinin, Azerbaycan şiir ekolünün büyük temsilcisi olan Nizâmî Gencevîˋnin hümanist fikir ve sanatsal üslup özelliklerinin Yeni Orta Çağ dönemine uygun modern bir devamı olduğunu göstermektedir. “Kemâlnâme” mesnevisi 12 bölümden oluşur: münacat, naat, Xacu Kirmaninin akıl hocası Ebû İshak Kâzerûnîˋnin methi, seyr ü süluk, salikin sonsuz dünyaya geçişi, salikin 4 öge ‒ su, toprak, rüzgar ve ateşle mükâlemesi, ateşle diyaloğunda yaşam dünyasına işaret etmek, seyru süluk yolculuk yapmak, nihayete eren dünyadan sonsuz dünyaya geçiş, avcı kalplerin beyanı, suskunluğun erdemi ve özellikleri, Aristotelesˋin hikâyesi, zamanın hakikatsizliği, mübariz âşıkın Emîrüˋl-müˋminîn Hz. Ali ile savaşı, genç Gazi ve Rum imparatorunun kızı, Hasan Basrîˋnin, İbrahim Edhemˋin, Sultan Mahmud Gaznevî ve Hindistan kralının oğlu, İmam Gazzâlî ve kardeşinin, Hızırˋa her zaman hasret duyan kralın hikâyesi, sözün önceliği yani Allahˋa bağlılık ve anlam üzerine özel başlıklar, eserin diğer kısımları Hâcû-yi Kirmâniˋnin zengin ideolojik ve felsefi görüşlerini, sanatsal gücünü yansıtmaktadır. Eserin sonunda Ebû İshak Cemâleddinˋin İncuˋyu övmesi, oğlu Mucireddin Ebû Saîd Aliˋnin nasihati ve kitabın tamamlanması ile ilgili bölümler Hâcû-yi Kirmâni yaratıcılığının mükemmel sanatsal ve felsefi özelliklerini göstermektedir. Çalışmada Hâcû-yi Kirmâninin “Kemâlnâme” adlı eseri incelenmiş, şairin tarihî ve felsefi meseleler ve şairlik ve şiir hakkındaki görüşleri ele alınmıştır.Item Musul İstanbul Bağdat arasında bir müzik köprüsü Musullu Hafız Osman(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-12) Yazar, Türkan UymazTasavvuf, edebiyat, musiki ve kıraat ilimlerinin birbiriyle olan organik bağının önemli bir temsilcisi olan Musullu Hafız Osman Efendi, İstanbul ve Arap ülkeleri arasında müzikal etkileşimi sağlamış önemli bir figürdür. Farklı bir kültüre mensup bir birey olarak Musullu Hafız Osman Dede’nin Türk musikisine hizmetleri ve icra üslubuna dair tercihleri vurgulanarak, günümüz sanatkârlarınca anlaşılması amaçlanmıştır. Hafız Osman Efendi, Türk müziğiyle Arap müziği arasında bir köprü olduğu kadar, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminin de simgelerindendir. Osmanlı topraklarında Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde yaşanan siyasi değişimler ve Batılılaşma sürecinin sebep olduğu musiki alanında yaşanan bazı yasakların sonucu olarak, doğu ile batı arasında sıkışan Türk müzik kültürü, arabesk adı verilen bir sentez ortaya koyan müzisyenlerin elinde deforme olmaya başlamıştır. Bu sancılı dönemin geçiş sürecinde klasik müziğine sahip çıkan Zekai Dede, Hüseyin Fahreddin Dede ve Tanburi Cemil Bey gibi musiki üstatlarının meşk silsilesine dâhil olan Hafız Osman Efendi’nin nasıl bir köprü olduğu bu çalışma ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Hafız Osman Efendi’nin yaşadığı dönem, çevresi ve seyahatleri incelenerek Türk müzik kültürüne etkileri saptanmıştır. Ortaya konan bilgiler Osman Dede’nin münevver kimliğinin, manevi olgunluğunun, eserlerinin ve geliştirdiği kendine has icra üslubunun gelecek kuşaklara örnek olması bakımından önem taşımaktadır. Musullu Osman Efendi, musiki ve kıraat ilimlerinde taklitten tahkike bir yol olduğunun göstergelerindendir. Bu makalede, taklit ve özenti aşamasında kalmadan kendi müzikal kimliğini keşfetmenin, geleneğe bağlı kalmak suretiyle, bir tekrarcı olmadan geleneği içinden yenileştirerek, kendine has bir üslup geliştirmenin mümkün olduğu Osman Efendi özelinde anlatılmıştır. Osman Efendi, form ve coğrafya açısından türü ayırt edici üslubun müziğe etkilerinin net bir şekilde açıklanabileceği önemli örneklerden biridir. Arap kökenli olmasına rağmen bestelediği Türk musikisi eserlerinde klasik Türk musikisi geleneğindeki icra üslubuna bağlı kalmıştır. Musul’da yaptığı müziklerde ise bir Arap müzisyen olmanın hakkını vermiştir. Kur’an-ı Kerim tilavetinde de Osman Efendi, Musul’da Kıraat ilimlerinde usta bir eğitimci haline gelmiş olmasına rağmen, İstanbul usulü Kur’an tilavetini öğrenecek kadar bulunduğu kültüre sevgi ve saygı duymuştur. Bu hususun millî tilâvet üsluplarının korunmasının ve kıymetlerinin anlaşılmasının önemine dair alt metnini vurgulamak makalenin hedefleri arasındadır. Çünkü her kültürün genetik kodlarıyla, toplumsal karakteriyle, estetik algısıyla, milli musikisiyle, dili, konuşma tavrı ve ağız yapısıyla şekillendirdiği sosyal ve bilişsel kendine has dil ve müzik geleneği olmalıdır. Bu çalışma nitel araştırma yöntemlerinden literatür tarama, veri analizi ve tarihi kaynakların incelenmesi yöntemiyle oluşturulmuştur.Item Jules Chéret’nin kadınları (Chérette)(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-12) Erdal, Gültekin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu/Tasarım Bölümü Grafik Tasarım Programı.; 0000-0003-0425-619619. yüzyıl sonu Fransız sanatı en çok çalışılan konulardan biridir, ancak 1890'ların görsel kültüründe en öne çıkan olgulardan biri olan afişler, sanat tarihinin kıyılarında kalmış, çok fazla araştırılmamıştır. Henri de Toulouse-Lautrec (1864–1901) ve Jules Chéret'e (1836–1932) gibi afişin yaratıcıları, modernitenin karşıt görüşlerini temsil ettiklerini ve bunların sanayileşme, metalaşma, kitle kültürü ve kentsel yaşama karşı farklı tepkiler oluşturduğunu savunmuştur. Bunun en belirgin temsilcisi, afişlerindeki kadın figürleriyle hatırlanan Jules Chéret'dir. Hatta “Chéret’in kadınları” (Chérette) deyimi, doğrudan bu kitlesel ve kentsel yaşam tepkisi kabul edilebilir. Kadın melankolisini ortaya çıkartıp, afişlerinde resmettiği elbiseler ile zevkler diyarı oluşturan Chéret, şehrin kadınlarınca hem protesto edilip hem de takip edilmesi bu makalenin araştırma konusunu oluşturmuştur. Chéret’nin kadınları, bir dönemin moda ikonu olmuş, ama diğer taraftan da aşüfte damgasıyla hedef de olmuştur. Ancak kadınlar, toplumların özgürlük anıtları gibidir. Kendine güvenen, rahat hareket edebilen, çalışabilen ve mutlu görünen kadınlar, o toplumun modern yüzünün aynası olarak değerlendirilmelidir. Sanatta, edebiyatta, halk müziği ve manilerinde, folklorik danslarında kadınları böylesine mutlu ve özgüvenli görebilmek, toplumun kültürel ve modern yapısını özetleyebilmektedir. Chéret^nin kadınları dönemin modern kent yaşantısını da ortaya koymuş vesikalardır. Chéret’nin afişlerine yansıyan kadın görüntülerinden hareketle Fransa’nın, dönemindeki çağdaş ve modern yaşantısını, ekonomik sıkıntılarına rağmen koruduğu söylenebilir. Özellikle dans eden kadın özgür, kendine güvenen, rahat, mutlu ve modern giyimi ile toplumunun aynası olmuştur. Bu çalışma ile ünlü Fransız afiş sanatçısı Jules Chéret’nin afişlerindeki dans eden kadın figürlerinin özgürlük ve mutluluk belirtileri ele alınmıştır. Chérette olarak ün yapan dansçı kadın figürlerinin yüz ve vücut ifadeleri, kıyafetleri, dekolteleri ve hatta enerjilerindeki şaşırtıcı potansiyelin, özellikle de Parisli kadınları nasıl değiştirdiği araştırılmıştır. Önceleri sert tepkilere neden olan Chérette’nin, sonraları Parisien modasına nasıl öncülük ettiği ortaya konmuştur. Bu çalışma ile sanatın hayatımızdaki önemi vurgulanarak, Chéret’nin dönemine yaptığı katkılar ele alınmış ve afiş sanatındaki olumlu değişimler incelenmiştir.