2003 Bahar Sayı 2

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/16367

Browse

collection.page.browse.recent.head

Now showing 1 - 20 of 23
  • Item
    Bugün evrensel bir etiğe gereksinim duyuyor muyuz? Yoksa bu [etik] yalnızca Avrupa merkezli bir güç ideolojisi mi?
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Apel, Karl Otto; Ketenci, Taşkıner
    Bayanlar ve Baylar, Bildirimin başlığında ortaya atılan soruyu yanıtlamayı deneyerek toplantımızın başlığı olan "L'universel et l'Europe" ("Evrensellik ve Avrupa") konusuna bir katkıda bulunmak istiyorum. Ama, bu konu ile sunmayı düşündüğüm bildiri arasında nasıl bir içsel bağlantı olabilir? Aranan yanıta ilişkin açık bir ipucunu "L'universel" ["Evrensel"] sözcüğü veriyor. Eski ulus devletleri ve onların "raison d'etat"ı [varlık nedeni] açısından Avrupa kendi kendine evrensel olmanın örneği olarak görülebilir. Bu anlaşılabilir bir şey gibi görünüyor. Çünkü Avrupa, kültürel bir birlik olarak, kendini Avrupalı devletlere antik çağdan beri "Hümanizma" denilen şeyin bütün rönesanslardaki "doğal hukuk", "insan onuru" ve "insan hakları" geleneği gibi evrensel geçerli normlar ve değerler anlamında bir düşünce geleneği biçiminde sunuyor. Fakat Avrupa, bu anlamda gerçekten de Universelle (Evrensel) olmanın kendisi değildir.
  • Item
    Lara
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Çelik, Seçkin. Özge
    Bilirsin Ura, Kötüler sözünde durur. Ne zaman sulara eğilsem, Bir damarım kesik. Kül kuşları gibiyim Ura, Işıktan, sevgiden, camlardan uzak. Cesaretten firari bir yanım, Bir yanım Lara, İhbarsız yangınlarda masal. Sen ne yaptın Lara, Kimlerle tanıştın. Hiç aklına geldim mi, gri sabahlarda, Aklına Lara. Çekip giderken, Yağmurdan, çamurdan ve insandan, Korusun diye seni, Üzerine attığım, ince yırtık kumral tenimi, Sen ne yaptın Lara.
  • Item
    Küreselleşmenin insan hakları üzerine etkisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Schwab, Peter; Pollis, Adamantia; Yavuz, Ayşe
    Küreselleşme bir çok kişi tarafından özellikle 1989'da Berlin duvarının kaldırılmasından itibaren büyük bir gelişme olarak düşünülür. Elbette, Thomas Friedman küreselleşmenin soğuk savaş-sonrası dünyanın düzenleyici ilkesi ve soğuk savaş sisteminin yerini alan uluslar arası bir düzen olduğunu ileri sürer. Hala doğal süreçler geçmiş yüzyıllardan çağdaş fenomenlere doğru ilerlemektedir. Marco Polo 13. 14. yüzyıllarda, nihayetinde 'Doğu'dan Avrupa'ya doğru gelişen bir baharat ticareti ile sonuçlanan dünya ticaretini başlatmada büyük rol oynadı. Sonradan merkantilizm Avrupa monarşileri hazinesi için Asya ve Amerika kıtasından değerli metaller çıkardı, Arap tüccarlar Doğu Afrika'da yerleşen ticaretlerini genişletmek için çalıştı, üçlü bir yapısıyla, Avrupa üyeliğine kabul edilmiş Afrikalı Slav ticareti, Karayipler ve Amerika koloni bölgelerinin de bu sisteme dahil edildiği Batı Afrika'da gelişti. Immanuel Wallerstein'ın uzun ' 16. yüzyıl olarak adlandırdığı şey boyunca, dünya kapitalist sisteminin ortaya çıkışı, Janet Abu- Lughod Un dokümanlarına göre, Asya'da merkezileşen 13. ve 14. yüzyıldaki bir dünya sistemi tarafından başlatılmıştı.
  • Item
    Misket
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Bilmiş, Uğur
    Vuracağız, vurmalıyız. Küreselleşme adına vuracağız ant olsun. Bu sözcükler, sanki bir ayet gibi indi yeryüzüne. İrkildi içimizdeki medya. Atlas'a bypass gerekiyormuş, Neşter vurulacakmış Bağdat'ın kalbine. Antikite, Yunan ve Roma: Ey aklın kadirşinaslığı! insan Hakları, misket bombası olup Düşecekmiş şimdi çocukların ellerine, Aklın üstüne, Eşitlik, özgürlük ve kardeşliğin üstüne. Böyle buyurmuş sağduyu! Çocuklara inecekmiş misket bombaları.
  • Item
    Liseler için felsefe kitabı eleştirisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Mercaner, Emel
    Bilgi toplumunun yükseliş kazandığı ve bilginin temel üretim faktörü olarak öneminin son derece arttığı günümüzde, bilgi üretiminin sağlanması açısından yaratıcı düşünce son derece önemlidir. Bu anlamda Felsefe kadar yaratıcı düşünceyi geliştiren başka bir disiplin olmadığına göre, bu disiplinin Milli Eğitime bağlı tüm okullarda da öneminin daha da anlaşılması ve artırılması gerektiğini söylemek ile başlamalıyım söze.
  • Item
    Savaş
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Güven, Metin
    Gün bitmiş, bütün çitler örülmüş. Kim biliyor sınırını suların! Yosunların, bataklıkların. Uzanmış yatıyor çünkü kumlarda; kargışlanan gülümsemelere benzeyen yeşil yılan. Başka bir biçimde adlandırılamayan kaygıların ucunda belirdi işte, benim yaşamdan beklediğim küçük pay!.. iki memeyi birleştiren kutsal çizgi, yurtseverlik tartışmalarında yitip giden tahammül ve akıl. Korkunç bir şey bu! Hayat yeniden üretilmiyor. Haz uzaklaşıyor, tırmanıyor tepelere. Çölün ortasında eden inatçı bir merkep gibi.
  • Item
    Liseler için felsefe kitabı üzerine bir inceleme
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Özdemir, Deniz
    Hayatında ilk defa felsefe eğitimi alacak bir kişiye bu dersi nasıl sevdirebiliriz? Nasıl öğretebilirizden önce nasıl sevdiririz üzerinde öncelikle durmamız gerekir. Çünkü genel olarak toplumda felsefe ile ilgili pek çok olumsuz ön yargı var. Bunlardan bazıları; felsefenin çok fazla işe yaramadığı, anlamsız bilgi yığını hatta "Felsefe yapma bana şimdi" gibi bir deyimle anlatılmak istenen artık, sıkıcı, anlaşılmaz ve boş konuşmayı ifade ediyor. Felsefe eğitiminde asıl sorun bu önyargıları silmek ve felsefe öğrenimi yapabilmektir. Lisede felsefe öğrenimi yapabilmek için elimizdeki kaynağın bu amaca ne kadar uygun olup olmadığını tartışmamız gerekir.
  • Item
    Lise felsefe ders kitabı ve öğretimi üstüne bir inceleme
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Çarkı, Ramazan
    Ülkemizde eğitim sisteminin işleyişinde, felsefe öğretimi on birinci sınıfa, yaş olarak da 17. ve 18. yaşlara denk düşüyor. Düzenlemenin bu şekilde yapılmasına gerekçe oluşturacak temel unsur, gençlerin ve ya öğrencilerin soyut düşünme daha doğrusu düşünceler üzerine düşünme, fikir yürütme yetilerinin söz konusu yaşlarda uygun durma ulaştığının var sayılmasıdır.
  • Item
    Platon'un ruhun ölümsüzlüğü düşüncesini phaidon diyalogunda temellendirişi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Becermen, Metin
    Phaidon diyalogu, Platon'un 'ruhum ölümsüzlüğü' düşüncesini ve buna bağlı olarak 'pay alma' sorununu ciddi bir şekilde ilk defa .ele aldığı bir diyalogdur. Diyalog, bir tiyatro oyununun sergilenmesi gibi şekillenir. Ölmek üzere olan Sokrates, mutlu bir adam portresi çizer. Ama bunu, ruhun ölümsüzlüğüne yürekten inandığı için yapar. Beden ve bedensel şeyler yok olup giderken, ruh ve ruhsal olan şeyler yok olmazlar. Bu nedenle ruhumuzu ölümsüz olan şeylerle doldurmalıyız. Ayrıca, Platon'a göre, biz iyi bir yaşam sürdüğümüz zaman bunun ödülünü alırız.
  • Item
    Siyasi amaçlar ve onlara ulaşmanın yolları: gücün mahiyeti ve kullanılması meselesi üzerine
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Kanayev, Serik
    Siyasi amaç edinme ve siyasi amaçlara ulaşmanın yolları meselesi, hiç şüphesiz, siyasi realite faktörlerinden biri olan gücün rolünün tahliliyle bağlantısız olarak müzakere edilemez. Tabii ki, sosyal, siyasi ve diğer alanlarda güç, humanizmin beşeri değerleri açısından evrensel problem bağlamında geleneksel bir şekilde kullanılır. Diğer bir gerçek şudur ki, o siyasi faaliyetin vazgeçilmez eşidir. Bununla birlikte siyasette amaçlara ulaşmaya yönelen siyasi amaç edinme ile siyasi faaliyetlerin, irade temelleriyle bağlı olması olayı kuşkusuzdur. Arzu, amacı elde etme yeteneği ve bunu gerçekleştirme doğrultusunda kararlılığın belli bir aşaması sayılır. Siyasi arzuların gerçekleşmesi usulleriyle bağlı olarak siyasi amaçlara ulaşmanın demokratik, liberal, otoriter, totaliter ve terör vs. yöntemleri bulunur.
  • Item
    Teknolojik kültür ve felsefenin sonu
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Zimmerman, Michael; Dalgıç, Neziha
    Yıllardır çeşitli filozoflar felsefenin sonunu ilan etmekteler. Bu, tarihsel bilincin gelişmesinin bitişinin Hegel'in sistemi olduğunu iddia eden Hegelcileri de kapsar. Eger felsefe mutlak Geist'ın tarihinin sergisi olarak belirlenirse, felsefe Hegel'in çalışmasında (Geist'ın) kendi kendini sergilemesiyle sonlanır. Felsefeyi dünyayı kavramak için sadece bir girişim olarak belirlersek, Marksistler de felsefenin sonlanmakta olduğunu iddia ederler. Söylendiği üzere, felsefe dünya içinde insanoğlunun yerini bulmak için onu yorumlamayı araştırmaktadır.
  • Item
    Aklın matematiği
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Leibniz, Gottfried Wilhelm; Kahveci, Kutsi
    1- Kategorik kıyasların kuralları aynı ve farklı faktörlere indirgenerek en iyi şekilde açıklanabilir. Bir önerme veya ifade de yapacağımız şey iki terimin birbirinin aynı ya da birbirinden farklı olduklarını ifade etmek olacaktır. 2- Bir önerme de (insan gibi) bir terim ya tümel olarak, 'her insan' ya da tikel olarak 'bazı insanlar' olarak ele alınır. 3- "Her A B dir" dediğimizde A olarak isimlendirilen önermelerden herhangi birinin B olarak isimlendirilen önermelerden bir kısmıyla aynı olduğunu anlıyorum. Bu önerme 'tümel olumlu' olarak isimlendirilir.
  • Item
    Kant'ta ve Schopenhauer'de kendinde şey (ding an sich) kavramı
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Türkyılmaz, Çetin
    Felsefe tarihi içerisinde birçok filozof, kendi felsefesini kurarken, kendinden önce yaşamış kimi filozofların en temel düşüncelerini ve bu filozofların felsefe yaparlarken yaptıkları belirli ayrımları, deyim yerindeyse, bir hareket noktası ya da kendi düşüncelerinin dayanağı olarak kabul etmiştir. Bunun bilinen bir örneği, Platon-Aristoteles bağlantısıdır. Bu tür bağlantılar için birçok örnek verilebilir: Kant-Fichte, Fichte-Schelling, Heidegger-Sartre gibi. Ama bu bağlantılarda, sonradan gelen ve kendinden önceki herhangi bir filozofun felsefesini kendi felsefesinin dayanağı yapan filozofun, "filozof' olabilmesi için bir öncekinin birebir tekrarı olmamasının gerekliliği de açıktır.
  • Item
    Türkiye'de hermeneutik (yorum bilgisi)
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Günay, Mustafa
    Bu çalışmada, "Türkiye'de hermeneutik felsefe" konusundaki çalışmalar üzerinde durulacaktır. Önce kısaca 1.Türk felsefe dünyasında etkin olan felsefe akımlarına değinilecek, 2. Ülkemizde hermeneutiğin başlangıcını oluşturan Kamuran Birand'ın çalışmalarından söz edilecek, 3.hermeneutiğin gelişme dönemini oluşturan Doğan Özlem'in eserleri üzerinde durulacak, ve 4. Hermeneutik alanında yapılan başka çalışmalara değinilecektir.
  • Item
    Heidegger'in varoluşçu ontolojisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Ergül, Öykü H.
    Heidegger, Katolik bir ailedendir. Uzun bir süre Cizvitlerin manastırında kalmış, oradan çıktıktan sonra Freiburg'da felsefe öğrenimi görmüştür. Rickert'in yanında doktorasını yapmış, Marburg'da profesör olmuştur. 1928' de Husserl'in yerine Freiburg üniversitesine geçmiş, 1945'de politik nedenlerle yerinden uzaklaştırılmış, ama o zamandan ölümüne değin emeritus (emekli) olarak büyük dinleyici kalabalığı karşısında dersler vermiştir.
  • Item
    Heidegger'in varlık tarihiyle hesaplaşması
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Ermiş, Buğlem
    Varoluşçuluk, postyapısalcılık ve postmodernizm üzerine kalıcı etkiler bırakan ünlü Alman düşünürü Heidegger, hayatı boyunca "varlığın anlamı nedir?" sorusuna cevap aramış ve bu soru çerçevesinde yoğunlaşmıştır. Varlığın sorusunu yeniden sormak ve ona verilebilecek en güzel doğru yorumu yapmakla uğraşmıştır. Varlığı yanlış yorumlamalardan kurtarıp yeniden formüle etmek gerektiğini düşünür. Heidegger, Kartezyen geleneğe bağlı olan epistemoloji temelli düalist varlık anlayışını tahrip etmek suretiyle, yerine ontoloji temelli varlık kuramını getirmeyi amaçladı. Çünkü varlığın anlamına ancak ontoloji ile ulaşılabilir.
  • Item
    Heidegger ve varlık yorumu
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Pınar, Demirtaş
    20. yy. felsefesi, problemler felsefesidir. 20. yy. da öne çıkan problemlerden ikisi "varlık ve varoluş" problemidir. Heidegger "Varlık nedir?" sorusunu hep kuramsal olarak açıklamıştır. Onun bulmak istediği cevap, "Varlığın anlamı nedir?" sorusunun cevabıdır. Heidegger, bu iki sorunun içinden yepyeni bir soru doğurur: "Varlığın anlamı nedir?" Diğer bir deyişle, "Varlık olmanın anlamı nedir?" Heidegger'e göre varolmak, ancak zamansallık içinde anlam kazanır, yani cevap uzayda veya zamanın dışında aranmamalıdır.
  • Item
    Devlet ve hukuk bağlamında Hobbes, Rousseau ve Kant'ta özgürlük sorunu
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Yıldız, Mesut
    Özgürlük konusu, felsefenin en önemli problemleri arasında olmasına karşın, aynı zamanda, günümüz siyasi ve ahlaki yaşamının en canlı hareketlerinden biridir. Çünkü, günümüzde insanlar, özgürlüğü insan olma ile özdeş tutmakta ve en yüce değerlerden biri olarak görmektedirler. Tabi ki, özgürlük konusunda bir takım sorunlar vardır. Bunlara baktığımız zaman bu sorunları soru halinde şu şekilde ifade edebiliriz: Özgürlük nedir?, Bizler gerçekten özgürmüyüz? Özgürsek hangi ortalar da ya da durumlarda özgürüz?, Özgürlüğün kısıtlanmasını göz önüne aldığımızda, ortaya konulan yasaların etkisinin nasıl ve ne şekilde olduğu ya da bu yasaların özgürlüğe olumlu mu yoksa olumsuz mu yönlerinin olup olmadığı söz konusudur. İşte bu tür sorular düşünürler arasında da farklı görüşlere yol açmıştır. Fakat bu farklılık diğer konular dan farklı olarak ortaya konulan düşüncelerin o dönem içindeki toplumun durumu ile bir paralellik içinde olduğunu söyleyebiliriz.
  • Item
    İnsan hakları düşüncesinin gelişimi
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) Çüçen, A. Kadir
    İnsan hakları düşüncesinin gelişimini açıklarken belli bir bakış açısından hareket edeceğim. Benim konuya bakış açım, yani insan hakları kavramının tarihsel gelişimini ortaya koyarken referans noktam, insanların oluşturdukları toplum ve devlet düzeninin yapısı ve bu yapı içinde insanın, yani bireyin devlet ve yönetim biçimi karşısındaki durumudur. Başka bir söyleyişle, insan haklarının ne olduğunu ve nasıl bir serüven geçirerek günümüze ulaştığını anlamak için devlet, toplum ve birey ilişkilerine bakmak gerekir. Bu nedenle, özellikle tarihsel süreç içinde ortaya çıkan devlet ve toplum sistemleri içinde insanın yerine ve aldığı değere bakmak konuya açıklık kazandıracaktır. Çünkü insan hakları, ancak toplum içinde yaşayan insanların sahip olduğu ve geliştirdiği hak ve özgürlüklerdir.
  • Item
    İnsan olma bilinci kişi olma sorumluluğu
    (Uludağ Üniversitesi, 2003) İyi, Sevgi
    Öncelikte bugün burada felsefi bir söyleşi yapma olanağını sağlayan sayın yetkililere teşekkür ediyorum. "Felsefi söyleşi olanağı" diyorum çünkü felsefenin insan yaşamındaki yeri ve önemi genellikle pek bilinmediğinden felsefe çoğu kez ihmal edilen bir konu olmuştur. Özellikle toplumumuzda günümüzdeki durum bundan 20-30 yıl öncesine göre hayli farklı olmakla birlikte felsefenin insan dünyasındaki önemi ne yazık ki gereği gibi anlaşılabilmiş değildir hala. İşte bu yüzden bizlerin burada felsefi bir söyleşi için bir araya gelmiş olmamızı sevindirici buluyorum.