1980 Cilt 1 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/20482
Browse
Browsing by Author "Sezal, İhsan"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item The socio-economic problems of the green revolution the south-Asian Experience(Bursa Üniversitesi, 1980) Sezal, İhsan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi."Green Revolution" is a term now almost unanimously employed to define the agricultural phenomenen of highly increased foodgrain yields which has occurred, since Iate 1961 's in some low income countries and especially in the Indian subcontinent. More specifically, however, the term can be defined as the application of hydrological, bio·chemical and mechanical innovations in agriculture. (Fate· mi, 1972 ; Gotsch, 1970 , Ishikawa 1971). The history of Green Revolution as a package of the above innovations is fairly recent. The main breakthrough was made as a biological innovation, in the Iate 1940's, when Dr.Norman Borlaug and his associates succeeded in producing a new dwarf wheat variety. This in the early 1960's was followed by genetically improved rice varieties. But these new seeds alone have not been sufficient for the Green Revolution. Hydrological innovations in the from of tubewells and pumpsets; chemical innovations as fertilizers and pesticides and a host of mechanical innovations have fonned the complementing components (Brown, 1970; Gotsch 1973). Genetically improved seed varieties obviously have the potentials for high yields, high incomes and for increased efficiency in agricultural productivity. These potentialities arise from the biological characteristics of the new seeds which in brief are: i) greater fertilizer responsiveness, ii) early maturity, iii) capacity to double yields and hence multiple cropping, iv) short, stiff stems, v) slender erect leaves,Item Sosyoloji: Tenkitçi bir yaklaşım(Bursa Üniversitesi, 1980) Coulson, Margaret A.; Riddell, Carol; Sezal, İhsan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Bütün dünyada, fizik veya bir başka tabii bilim dalında, öğrenime başla yanlar aşağı yukarı aynı konuları öğrenmekle işe başlarlar. ster Japonya olsun, isterse Rusya, Çin veya Peru , hiç bir tabii bilim dalındaki temel müfredat değişmez. Oysa sosyoloji için aynı şeyi söyleyemeyiz. Rusya'daki bir sosyoloji öğrencisiyle, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bir sosyoloji öğrencisi hiçte benzer bir müfredatı takip etmeyeceklerdir. Daha başlangıçta, topluma ve fert-toplum ilişkilerine ait hipotezler farklı olacaktır bir kere. Aynı şekilde, bir İngiliz öğrencisiyle bir Yugoslav öğrencisi de farklı noktalardan hareket edeceklerdir (Aron, 1968, S.7) Bundan da mühimi, aynı ülke içinde bile değişik üniversitelerde ve fakültelerde - hocaya bağlı olarak - değişik sosyoloji öğrenimine rastlamak mümkündür. Söz gelişi Kanada da iki ayrı sosyoloji ekolu yan yana görülebilmektedir. Fransız Kanadası, daha ziyade kıta Avrupası ve Fransız Sosyoloji geleneğini sürdürürken; İngiliz Kanadası, bir veya diğer Amerikan ekolunu benimsemiş görünmektedir (Bottomore, 1967, S. 112-113). Bu görüş farklılıkları, en açık kendini konuların seçilişinde göstermektedir. Bütün Dünyadaki sosyoloji müfredatlarında muhakkak ki benzer kısımlar oldukça fazladır. Fakat bunlar daha çok araştırma teknikleri konusunda bir aynilik gösterirler. Diğer konular birinde daha çok yer alırken, diğerinde daha az yer alabilir. Veya bahsedilmeyebilir. Sosyolojideki bu yaklaşım farklılıkları, sosyologlar tarafından değişik tepkilerle karşılanmıştır. Sosyolojinin ne demek olduğunu anlamak için bu noktanın üzerinde biraz daha duralım. Bazı sosyologlar için problem aslında gayet basit: kendi yaklaşımlarını "en doğru" buldukları için, başkalarını rahatlıkla kaale almayabiliyorlar. Bu dediklerimizi daha iyi gösterebilmek için çeşitli ülkelerden sosyoloji kitaplarını karşılaştırmak hiçte fena olmayacak- mesela içindekiler nasıl bir liste oluşturuyor; hangi yazara daha çok önem veriliyor, nasıl bir meyil takip ediliyor v.b. Şimdi bazı örnekler verelim.