Browsing by Author "Baytan, Birol"
Now showing 1 - 20 of 72
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aceruloplasminemia in a Turkish adolescent with a novel mutation of ceruloplasmin gene: The first diagnosed case from Turkey(Lippincott Williams & Wilkins, 2014-09-14) Iwata, Atsushi; Hida, Ayumi; Avcı, Remzi; Güneş, Adalet Meral; Evim, Melike Sezgin; Baytan, Birol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediatrik Hematoloji Anabilim Dalı.; AAH-1452-2021; 24072843300; 36337796600; 6506622162Aceruloplasminemia is a rare autosomal recessive disease that affects the iron metabolism of the body. When there is a lack of ceruloplasmin ferroxidase activity, iron accumulates, especially in the brain, pancreas, liver, and retina. The first symptom is generally a persistent hypochromic microcytic anemia with a mild high-serum ferritin level. The affected patients are usually recognized at later ages, when the neurological symptoms appear. The neurological outcome has an adverse effect on the prognosis, which may result in fatality. Therefore, early diagnosis and intervention may prevent a devastating neurological damage. Here, we report a case of aceruloplasminemia in a teenage girl with hypochromic microcytic anemia.Publication Aceruloplasminemia in a Turkish adolescent with a novel mutation of cp gene: The first diagnosed case from Turkey(Ferrata Storti Foundation, 2013-06-12) Güneş, Ahmet; Baytan, Birol; Evim, Melike Sezgin; Güneş, Ahmet; Baytan, Birol; SEZGİN EVİM, MELİKE; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediatri Hematoloji Bölümü; 0000-0002-9375-2855; AAH-1452-2021; KOC-4717-2024; DVW-8108-2022Item Acute central nervous system complications in pediatric acute lymphoblastic leukemia(Elsevier Science, 2015-10) Baytan, Birol; Evim, Melike Sezgin; Güler, Salih; Güneş, Adalet Meral; Okan, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediatrik Hematoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Nöroloji Anabilim Dalı.; AAH-1452-2021; 6506622162; 36337796600; 55648289500; 24072843300; 6701707256BACKGROUND: The outcome of childhood acute lymphoblastic leukemia has improved because of intensive chemotherapy and supportive care. The frequency of adverse events has also increased, but the data related to acute central nervous system complications during acute lymphoblastic leukemia treatment are sparse. The purpose of this study is to evaluate these complications and to determine their long term outcome. PATIENTS AND METHODS: We retrospectively analyzed the hospital reports of 323 children with de novo acute lymphoblastic leukemia from a 13-year period for acute neurological complications. The central nervous system complications of leukemic involvement, peripheral neuropathy, and post-treatment late-onset encephalopathy, and neurocognitive defects were excluded. RESULTS: Twenty-three of 323 children (7.1%) suffered from central nervous system complications during acute lymphoblastic leukemia treatment. The majority of these complications (n = 13/23; 56.5%) developed during the induction period. The complications included posterior reversible encephalopathy (n = 6), fungal abscess (n = 5), cerebrovascular lesions (n = 5), syndrome of inappropriate secretion of antidiuretic hormone (n = 4), and methotrexate encephalopathy (n = 3). Three of these 23 children (13%) died of central nervous system complications, one from an intracranial fungal abscess and the others from intracranial thrombosis. Seven of the survivors (n = 7/20; 35%) became epileptic and three of them had also developed mental and motor retardation. CONCLUSIONS: Acute central neurological complications are varied and require an urgent approach for proper diagnosis and treatment. Collaboration among the hematologist, radiologist, neurologist, microbiologist, and neurosurgeon is essential to prevent fatal outcome and serious morbidity.Item Acute neurologic complications in children with acute lymphoblastic leukemia(Ferrata Storti Foundation, 2012-07-16) Güneş, Adalet Meral; Evim, Melike Sezgin; Baytan, Birol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi.; AAH-1452-2021Item Ağır adet kanaması olan ergenlerin kanama diyatezi açısından değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2018) Evim, Melike Sezgin; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Hematoloji Bilim Dalı.Ağır adet kanaması; 7 günü geçen ya da bir siklusta 80 ml’den fazla kanama olarak tanımlanır. Demir eksikliği anemisinin yanı sıra; sosyal ve fiziksel aktivitelere katılmada isteksizlik, okula devamsızlıklara neden olarak yaşam kalitesini azaltır. En sık neden henüz tam olgunlaşmamış hipotalamik-hipofizer aksa bağlı anovulatuar sikluslar olmakla birlikte, ikinci sık neden altta yatan bir kanama hastalığıdır.Item Akut lösemili çocuklarda konjenital malformasyon sıklığı: Tek merkez raporu(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-07) Güler, Salih; Temuroğlu, Aytül; Sezgin, Melike; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Hematoloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-2398-0959; 0000-0002-8943-6585; 0000-0002-4792-269X; 0000-0002-9375-2855; 0000-0002-0686-7129Giriş: Lösemi, multifaktöriyel bir hastalıktır. Bazı genetik sendromların lösemi sıklığını artırdığı iyi bilinmektedir. Biz çalışmamızda sendromik olmayan malformasyon ile lösemi ilişkisini değerlendirdik. Gereç ve Yöntem: Akut lösemi tanısı almış 288 hasta çalışmaya dahil edildi. Malign olmayan hematolojik hastalığı olan 201 hasta kontrol grubu olarak kabul edildi. Sendromik çocuklar her iki grupta da dışlandı. Tüm çocuklar ICD-10, Bölüm XVII’ye göre konjenital malformasyon açısından muayene edildi. Her iki grupta malformasyonların tipi ve sayısı karşılaştırıldı. Bulgular: Tanı anındaki yaş, cinsiyet, ebeveynler arasında akrabalık, anne babanın doğum yaşı, ailede kanser öyküsü ve annenin önceki gebelikleri açısından lösemi ve kontrol grubu arasında fark yoktu. Lösemili popülasyonda konjenital malformasyonlar daha fazla görüldü (p<0,001). Kontrol grubunda en sık görülen malformasyon cilt üzerindeydi. Lösemili çocuklarda en sık görülen malformasyon dolaşım sisteminde görülürken, ikinci bölge ciltti. Dolaşım sistemi malformasyonuna sahip olmanın lösemi riskini 12,53 kat artırdığı bulundu. Sonuç: Konjenital malformasyonlar lösemili çocuklarda daha yaygındı. Dolaşım sistemi malformasyonuna sahip olmanın lösemi riskini önemli ölçüde artırdığını bulduk. Bu risk daha önceki çalışmalara göre daha yüksekti. Bu durumun lösemide kemoterapiye başlamadan önce kardiyak fonksiyonların değerlendirilmesi amacıyla her hastaya rutin ekokardiyografinin yapılıyor olmasından kaynaklanabileceğini düşündük.Item Akut miyeloblastik lösemili çocuklarda MRC-12 kemoterapi protokolü ile tedavi ve 13 yıllık izlem sonuçları(Uludağ Üniversitesi, 2011) Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Hematoloji Onkoloji Bilim Dalı.Akut miyeloblastik lösemi (AML) kemik iliğinde olgunlaşmamış hücrelerin klonal çoğalması ile karakterize neoplastik bir hastalıktır. Çocukluk çağı AML'sinde yoğun kemoterapi ve destek tedavisi ile 5 yıllık olaysız yaşam (OS) ve genel yaşam (GS) oranları %60'lara yükselmiştir.Bu çalışmada; Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Hematoloji Onkoloji Bilimdalında, Ocak 1997- Aralık 2009 tarihleri arasında tanı alan ve tedavi edilen, 50 yeni tanı AML'li olgunun verileri ve tedavi sonuçları değerlendirildi. Bu olguların sonuçlarının incelenmesiyle elde edilen bulgular literatür bilgisiyle karşılaştırıldı.Olguların başvuruları sırasındaki semptomları, öz ve soy geçmişlerine ilişkin öyküleri, fizik bakı bulguları ve laboratuvar verileri kayıt edildi. Olgular Medical Research Council (MRC-12) protokolüne göre tedavi edildi. Bu protokole göre risk grupları, kemoterapi yanıtı, genetik özellikleri, yaş, cinsiyete göre yaşam analizleri değerlendirildi. Nüks ve ölüm oranları ve bu hastaların özellikleri incelendi. Tedaviye ilişkin akut yan etkiler değerlendirildi. İstatistik yöntemi olarak SPSS 13 programı ile Kaplan Meier yaşam analizi ve lojistik regresyon analizleri kullanıldı.Hastaların %40'ı (n:20) kız, %60'ı (n:30) erkek idi. Olguların yaş ortalaması 89±57 ay (4.5 ay-17.5 yıl) olarak saptandı. Ortalama izlem süresi 62±22.5 ay (15 gün ile 13 yıl) olarak bulundu.Beş yıllık olaysız yaşam hızı %52 ve genel yaşam hızı %60 bulundu. Çalışmamızda OS ve GS üzerine en etkili faktörler; kemoterapi yanıtı, risk grubu ve genetik özellikler olduğu bulundu. Yaş, cinsiyet, tanı lökosit sayısının OS ve GS üzerine istatistiksel anlamı olmadığı görüldü.Olguların tümünde her kür sırasında hematolojik, enfeksiyöz ve gastrointestinal yan etkilere rastlandı. Bu yan etkileri; karaciğer ve böbrek fonksiyon bozuklukları izlemiştir. En nadir ise; cilt ve nörolojik yan etkiler gözlenmiştir. Enfeksiyon dışında organ yetmezliğinden ölüm saptanmadı.iiiSerimizde nüks oranı %28 (n=14) bulundu. Tanıdan itibaren 18 aydan önce olan nükslerin yaşam oranları anlamlı olarak daha düşük olarak saptandı (p=0.013). Çalışmamızda 20 (%40) olgumuz öldü. En sık ölüm nedenlerinin nüks lösemi ve nötropenik enfeksiyon olduğu saptandı.Sonuç olarak; kliniğimizde MRC protokolü ile 5 yıllık OS %52 ve GS %60 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar, İngiliz MRC grubun sonuçlarına benzerdir. Ayrıca enfeksiyon önlemlerinin düzenlenmesi ve 2 yaş altı olgularda destek tedavinin güçlendirilmesi ile daha iyi yaşam oranları elde edebileceğimizi düşünmekteyiz.Item Altı aylık ALL tedavisinin 1-3 yaşlarındaki çocuklarda psikososyal gelişim ve duygu durumu üzerindeki etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2012-03-08) Kantarcıoğlu, Arzu; Sezgin, Melike Evim; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Hematoloji Bilim Dalı.Giriş: Bu araştırmanın amacı; akut lenfoblastik lösemi (ALL) tanısı alan 1-3 yaşlarındaki çocukların, tedavi başlamadan önce ve tedavinin 6. ayında, psikososyal gelişim ve duygu durumu özelliklerinin karşılaştırılarak, tedavinin psikolojik gelişim üzerindeki etkilerini incelemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırmaya aynı yıl içinde, ALL tanısı alan 1-3 yaşlarındaki 12 çocuk (6 kız-6 erkek) katılmıştır. Çocukların annelerine, psikososyal gelişimi değerlendirmek amacıyla, Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE) ve duygu durumunu değerlendirmek amacıyla, Bebek ve Çocuklarda Sosyal Duygusal Değerlendirme Ölçeği (BITSEA) tanı anında ve tedavinin 6. ayında uygulanmış ve çocukların oyun ve akranları ile geçirdikleri zaman ile fiziksel aktivite düzeyleri de karşılaştırılarak, psikolojik gelişim ve duygu durumu üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bulgular: Tedavinin 6. ayında çocukların ilk gelişlerine göre; oyun, akranlarla geçirilen zaman ve fiziksel aktivite düzeylerinde anlamlı bir azalma, sosyal beceri-öz bakım ile ince motor becerilerinde gerileme, sosyal duygusal problemlerinde artış ve beceri düzeylerinde düşüş bulunmuştur. Sonuç: Tedavinin 6. ayında, çocukların psikososyal gelişimlerinin gerilediği ve duygu durumlarının olumsuz etkilendiği bulunmuştur. Tedavinin beklenen fiziksel yan etkileri yanında özellikle nötropeni nedeniyle yaşanan sosyal izolasyon (oyun, akranlar ve fiziksel aktiviteyle geçirilen zamanda azalma) psikososyal gelişimi ve duygu durumunu olumsuz etkiliyor gibi gözükmektedir. Bu olumsuz etkilerin ileri yaşlarda ne kadar devam ettiğine ilişkin çalışmalara ihtiyaç duyulmakla beraber, tedavi boyunca çocukların sosyal uyaran ihtiyaçlarının karşılanması ve ebeveynlerin aşırı hijyene dayalı koruma ve kontrolünün önüne geçilmesi için bilgilendirilmelerin yapılması ve çocukların ihtiyaçları doğrultusunda gelişimi destekleyici özel eğitim programları uygulayan kurumlara yönlendirilmeleri önemli gözükmektedir.Item AML1 amplification and 17q25 deletion in a case of childhood acute lymphoblastic leukemia(Wiley, 2009) Gülten, Tuna; Yakut, Tahsin; Karkucak, Mutlu; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Genetik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediatrik Hematoloji Anabilim Dalı.; 6505944216; 6602802424; 35388323500; 6506622162; 24072843300We report a case of childhood acute lymphoblastic leukemia (ALL) with both acute myeloid leukemia 1 (AML1) amplification and 17q25 deletion. AML1 gene is located on 21q22 and encodes a transcription factor. AML1 amplification is a common finding in childhood ALL, and itis observed as an increase in gene copy number by the FISH analysis. The mechanism of AML1 amplification is not associated with AML1 gene mutations. The 17q25 is a gene-rich chromosomal location and distinct abnormalities of this region have been observed in previous cases of different kinds of leukemia. Deletion of the 17q25 region has been reported in two leukemia patients. Septin 9 (SEPT9) and survivin genes are located on 17q25. High expression of these genes and AML1 amplification are regarded as markers in tumorigenesis and disease progression; however, more data are needed for accurate prognostic evaluation.Item Artmış vitamin B12 düzeyi(Uludağ Üniversitesi, 2014-08-12) Evim, Melike Sezgin; Tüten, Rahime; Baytan, Birol; Yakarışık, Selin; Güneş, Adalet Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Hematoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Vitamin B12 vücutta bütün hücreler için gereklidir. Vitamin B12 düzeyinin düşüklüğü kadar yüksekliği de anlamlıdır. Özellikle hematolojik hastalıklarda, solid tümörlerde, otoimmün hastalıklarda, renal hastalıklarda ve enfeksiyon hastalıklarında yüksek serum kobalamin düzeyleri saptanmıştır ve bu yükseklik bazı hastalıklarda prognozla ilişkili bulunmuştur. Serum vitamin B12 yüksekliği dikkate alınmalı ve bu konuda daha fazla çalışma yapılmalıdır.Item Assessment of bone mineral density and risk factors in children completing treatment for acute lymphoblastic leukemia(Lippincott Williams & Wilkins, 2010-04) Güneş, Adalet Meral; Can, Erkan; Sağlam, Halil; İlçöl, Yeşim Özarda; Baytan, Birol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; 0000-0003-0710-5422; C-7392-2019; ABB-7412-2020; AAL-8873-2021; 24072843300; 36058591600; 35612700100; 35741320500; 6506622162Background: Reduced bone mineral density and increased fracture risk have been reported in children with cancer. In this study, we aimed to determine the growth and bone mineral density (BMD) of the children off chemotherapy for acute lymphoblastic leukemia, and the probable risk factors. Procedure: The age, anthropometric measurements, lumbar spine BMDs were recorded in 70 children. The risk factors on BMD; daily calcium intake, the time interval from the completion of the chemotherapy, cranial radiotherapy, cumulative steroid dose, decrease in physical activity were investigated. Serum calcium, phosphate, alkaline phosphates, magnesium, insulin-like growth factor-1 (IGF-1) and 25 (OH) vitamin D levels were determined. Results: The mean height percentile at the time of diagnosis was decreased from the value of 53 to a value of 47 at the beginning of the study (P = 0.071). Of them; 44% had osteoporosis, 41% had osteopenia, and the rest had normal BMD. BMD z-scores were decreased during the first 2 years from the completion of the treatment. There was a positive correlation between BMD z-scores and daily calcium intake (CC = 0.366, P = 0.0015). A negative correlation was determined between the time spent on TV and computers and BMD z-scores (CC = -0.464, P = 0.0019). Serum IGF-1 and 25 (OH) vitamin D levels of patients were significantly lower than controls (P = 0.033). Conclusions: Our data revealed that 85% of the survivors had bone mineralization defect. BMDs and z scores were decreased during the first 2 years from the completion of the treatment and then gradually began to increase. The most important risk factor for decreased BMD was low daily calcium intake. Therefore, patients and their families should be encouraged to take sufficient amount of calcium. Prophylactic vitamin D may also be supplemented.Publication Assessment of health-related quality of life in pediatric acute lymphoblastic leukemia survivors: Perceptions of children, siblings, and parents(Galenos Publishing House, 2019) Kızmazoğlu, Deniz; Sarı, Seher; Tüfekçi, Özlem; Yenigürbüz, Fatma Demir; Yılmaz, Şebnem; Ören, Hale; Sezgin, Melike Evim; Kantarcıoğlu, Arzu; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Dahili Tıp Bilimleri/Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Bölümü; DRM-9969-2022; ILH-2286-2023; DVW-8108-2022; JGX-6145-2023; 57208701966; 55317096200; 6506622162; 24072843300Objective: We investigated the health-related quality of life (HRQL) in survivors of pediatric acute lymphoblastic leukemia (ALL) and evaluated the perceptions of the children, their siblings, and their parents. Materials and Methods: Seventy ALL survivors, who were between 7 and 17 years of age and had completed therapy ≥2 years, were included. The control group consisted of their healthy siblings. HRQL was assessed by the age-specific KINDLR questionnaire. Results: No significant differences could be found among HRQL scores of ALL survivors with respect to variables such as sex, risk group, and having chronic illness. HRQL scores for physical well-being, emotional well-being, family, and social functioning of the patient and sibling self-reports and parent proxy reports were lower than the expected values for healthy and chronically ill children. Conclusion: These results demonstrate that both ALL survivors and their families need help via psychological counseling programs to improve their HRQL even after completion of therapy. Keywords: Acute lymphoblastic leukemia, Health-related quality of life, KINDLR questionnaireItem Assessment of over protective parenting attitudes and emotional status among ill children with chronic or serious hematologic disease(Wiley, 2018-02) Evim, Melike Sezgin; Kantarcıoğlu, Arzu Çırpan; Güneş, Adalet Meral; Baytan, Birol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediyatrik Hematoloji Bilim Dalı.; AAH-1452-2021; CWP-8532-2022; EXD-8400-2022; DVW-8108-2022Item Catheter-associated bloodstream infections in pediatric hematology-oncology patients(Taylor & Francis, 2013-04) Çelebi, Solmaz; Sezgin, Melike Evim; Çakır, Deniz; Baytan, Birol; Demirkaya, Metin; Sevinir, Betül Berrin; Bozdemir, Şefika Elmas; Güneş, Adalet Meral; Hacımustafaoğlu, Mustafa Kemal; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediatri Anabilim Dalı.; AAH-1570-2021; 7006095295; 55316683800; 56421959600; 6506622162; 24331130000; 6603199915; 36112591400; 24072843300; 6602154166Catheter-associated bloodstream infections (CABSIs) are common complications encountered with cancer treatment. The aims of this study were to analyze the factors associated with recurrent infection and catheter removal in pediatric hematology-oncology patients. All cases of CABSIs in patients attending the Department of Pediatric Hematology-Oncology between January 2008 and December 2010 were reviewed. A total of 44 episodes of CABSIs, including multiple episodes involving the same catheter, were identified in 31 children with cancer. The overall CABSIs rate was 7.4 infections per 1000 central venous catheter (CVC) days. The most frequent organism isolated was coagulase-negative Staphylococcus (CONS). The CVC was removed in nine (20.4%) episodes. We found that hypotension, persistent bacteremia, Candida infection, exit-side infection, neutropenia, and prolonged duration of neutropenia were the factors for catheter removal. There were 23 (52.2%) episodes of recurrence or reinfection. Mortality rate was found to be 9.6% in children with CABSIs. In this study, we found that CABSIs rate was 7.4 infections per 1000 catheter-days. CABSIs rates in our hematology-oncology patients are comparable to prior reports. Because CONS is the most common isolated microorganism in CABSIs, vancomycin can be considered part of the initial empirical regimen.Item Cerebellar granulocytic sarcoma: A case report(Galenos Yayıncılık, 2012-06) Tüzüner, Nükhet; Baytan, Birol; Evim, Melike Sezgin; Güneş, Adalet Meral; Kocaeli, Hasan; Balaban, Şaduman; Korfalı, Ender; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Hematolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin Cerrahisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; AAH-1452-2021; 6506622162; 36337796600; 24072843300; 6603500567; 55407231400; 7004641343Granulocytic sarcoma is a rare tumor composed of immature granulocytic cells that is usually associated with acute myelogenous leukemia. Intraparenchymal cranial localization without skull, meningeal, or bone marrow invasion is extremely rare. The mechanisms of intraparenchymal cranial localization of GS remains unknown, as only 10 cases with cerebellar granulocytic sarcoma have been previously reported. Herein, we report a four year old boy with cerebellar localization of granulocytic sarcoma.Item Childhood acute lymphoblastic leukemia with near-tetraplody and t(12; 21) (p13;q22) translocation: A case report(Akad Doktorlar Yayınevi, 2011) Karkucak, Mutlu; Yakut, Tahsin; Baytan, Birol; Gülten, Tuna; Güneş, Adalet Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Genel Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediatrik Hematoloji Anabilim Dalı.; 35388323500; 6602802424; 6506622162; 6505944216; 24072843300Fluroscent in situ hybridization analysis indicated presence of t(12;21)(p13;q22) translocation and near-tetraploidy in a case who 11-year-old boy and diagnosed with B precursor acute lymphoblastic leukemia (ALL). Although, some studies suggest good prognostic effect of translocation t(12;21) (p13;q22), there were very little data regarding the prognostic effect of Near-tetraploidy. Here we discussed the prognostic relevance of both t(12;21)(p13;q22) translocation and near tetraplody in Pre-B ALL.Item Childhood immune thrombocytopenia: Long-term follow-up data evaluated by the criteria of the international working group on immune thrombocytopenic purpura(Galenos Yayıncılık, 2013-01-17) Sezgin, Melike Evim; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Pediatrik Hematoloji Anabilim Dalı.; AAH-1452-2021; 36667380300; 6506622162; 24072843300Objective: Immune thrombocytopenia (ITP) is a common bleeding disorder in childhood, characterized by isolated thrombocytopenia. The International Working Group (IWG) on ITP recently published a consensus report about the standardization of terminology, definitions, and outcome criteria in ITP to overcome the difficulties in these areas. Materials and Methods: The records of patients were retrospectively collected from January 2000 to December 2009 to evaluate the data of children with ITP by using the new definitions of the IWG. Results: The data of 201 children were included in the study. The median follow-up period was 22 months (range: 12-131 months). The median age and platelet count at presentation were 69 months (range: 7-208 months) and 19x10(9)/L (range: 1x10(9)/L to 93x10(9)/L), respectively. We found 2 risk factors for chronic course of ITP: female sex (OR=2.55, CI=1.31-4.95) and age being more than 10 years (OR=3.0, CI=1.5-5.98). Life-threatening bleeding occurred in 5% (n=9) of the patients. Splenectomy was required in 7 (3%) cases. When we excluded 2 splenectomized cases, complete remission at 1 year was achieved in 70% (n=139/199). The disease was resolved in 9 more children between 12 and 90 months. Conclusion: Female sex and age above 10 years old significantly influenced chronicity. Therefore, long-term follow-up is necessary in these children.Item Clofarabine-induced capillary leak syndrome in a child with refractory acute lymphoblastic leukemia(Lippincott Williams & Wilkins, 2010-03) Baytan, Birol; Özdemir, Özlem; Güneş, Adalet Meral; Dönmez, Osman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.; AAA-8778-2021; 6506622162; 26647804400; 24072843300; 19033971800Clofarabine has significant efficiency in children with relapsed or refractory leukemia. In previous pediatric trials, various adverse effects have been described. In this case, we report a child with refractory acute lymphoblastic leukemia who developed fatal capillary leak syndrome during clofarabine therapy.Item Çocukluk çağında Kala-azar(Uludağ Üniversitesi, 2005) Günay, Ünsal; Baytan, Birol; Güneş, Adalet Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Visseral leishmaniasis (VL) retikuloendotelial sistemi tutan yaygın bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık dünyanın pek çok bölgesinde endemiktir. Uygun tedavi edilmediğinde, ilerleyici hastalık ölüme neden olur. Olguların %80’i beş yaş altındadır. Kuluçka döneminin uzun olması ve başlangıç bulgularının özgül olmaması nedeniyle çocuklarda tanı koymak güçtür ve çoğunlukla gecikir. Zoonotik bir enfeksiyon olan Kala-azar'ın ana rezervuarı köpek (tilki, çakal) ve kemiricilerdir. Etkenin insana geçişinde vektör enfekte dişi tatarcık sinekleridir (phlebotomus, yakarca). İnsanlarda Leishmania’ya bağlı üç ayrı klinik tip gelişebilmektedir; Visseral form (L.donovani, L.infantum, L.chagasi), Kutanöz form (L.tropica, L.donovani), Mukokutanöz form. İnfeksiyon etkeni ilk defa 1900 yılında Leishman tarafından bir hastanın dalağından ponksiyon yapılarak gösterilmiştir. Hastalığın bulguları 1903 yılında Donovan tanımlamış ve aynı yıl Ros, etkeni Leismania donovani olarak adlandırmıştır.Item Çocukluk çağında kalıtsal tromboz(Uludağ Üniversitesi, 2004) Güneş, Adalet Meral; Baytan, Birol; Günay, Ünsal; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Çocuk Hematoloji Bilim Dalı.Uzun yıllar boyunca sadece erişkinleri ilgilendiren bir hastalık grubu olarak bilinen “trombotik olaylar” son yıllarda pediatrik hematoloji ve genel pediatri pratiğinde sık tartışılan hastalık grupları içinde yerini almıştır. Kuşkusuz bunun en önemli nedeni son yıllarda tanımlanan, tromboz riskini arttırdığı gösterilen konjenital faktörlerdir (1). Son yıllarda yapılan çalışmalarla trombotik olayların çocuklarda da oldukça önemli bir mortalite ve morbidite nedeni oldu- ğu anlaşılmıştır. Genel populasyonda erişkinler için bildirilen yıllık tromboemboli insidansı yılda 1000 kişi için 1 hastadır (2). Amerika Birleşik Devletleri (ABD) rakamlarına göre yılda 50 000 hasta trombozdan ölmektedir. Andrew ve ark. (3) çocukluk yaş grubu tromboz insidansını yenidoğan bebekler için her 100 000 hastane başvurusunda 240, daha büyük çocuklar için ise 53 olarak bildirmektedir. Aynı rakamlar erişkin dönemi için 78’dir. MancoJohnson grubunun (2) verdiği rakam ise 12/100 000’dir. Ülkemizde Hacettepe Çocuk Hastane’sinde Gürgey ve ark. (4) tarafından yapılan çalışmada, çocuklarda hastaneye başvuru sırasında tromboz oranı 78/100 000 olarak bildirilmekte ve yurdumuz için önemli bir sorun olarak vurgulanmaktadır. Çalışmalarda trombotik atak geçiren çocuklarda trombozun tekrarlama olasılığı %7- 18.5, tromboza bağlı ölüm oranı %2.2 olarak belirtilmiştir (5,6).