Browsing by Author "Doygun, Muammer"
Now showing 1 - 20 of 28
- Results Per Page
- Sort Options
Item Birleşik kök anomalileri(Uludağ Üniversitesi, 1988) Doygun, Muammer; Aksoy, Kaya; Uysal, Sait; Oğul, G.; Korfalı, Ender; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Birleşik kök anomalilerinde klinik belirtiler disk hernisi veya faset basısı gibi faktörlerin eklenmesiyle ortaya çıkar. Kliniğimizde 525 disk hernili olgunun 5'inde (% 0.9) disk hemisinin eşlik ettiği birleşik root anamalisi tesbit edilmiştir. Kesin tanı, 2 olguda preoperatif, 3 olguda ise operasyon sırasında konulmuştur. Tanıdaki zorluk ve operasyon bulguları literatür bilgileri ışığında tartışıldı.Item Correlation of chromosomal imbalances by comparative genomic hybridization and expression of EGFR, PTEN, p53, and MIB-1 in diffuse gliomas(Spandidos Publication, 2007-05-01) Gutenberg, Angelina; Gunawan, Bastian; Schulten, Hans Jurgen; Yakut, Tahsin; Bekar, Ahmet; Egeli, Ünal; Doygun, Muammer; Tolunay, Şahsene; Ercan, İlker; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genetik ve Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirurji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Bioistatistik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; 0000-0001-7904-883X; 0000-0002-2382-290X; AAH-1420-2021; 6602802424; 6603677218; 55665145000; 6603789069; 6602604390; 6507050239The histological subclassification of gliomas is increasingly assisted by the underlying molecular genetics which has major importance in guiding clinical management of the disease. However, the assessment of several molecular events for improving clinical care remains a challenge. Herein, we report on comparative genomic hybridization (CGH) and immunohistochemical (IHC) assessment of EGFR, PTEN, p53, and MIB-1 expression in 13 oligodendrogliomas (10 WHO grade II, 3 WHO grade III), one oligoastrocytoma (WHO grade III) and 23 high-grade astrocytomas Q WHO grade III, 20 glioblastoma multiforme). The most frequent imbalances in oligodendroglial tumors including the oligoastrocytic case were, in decreasing order of frequency, +7q, -1p, and -4q and in astrocytomas +7q, -10q, +7p, -9p, -10p, +20q, and +20p. Some individual imbalances were associated with increasing numbers of chromosomal changes, that were +7q in both oligodendrogliomas and astrocytomas, and -9p, -10q, +20p, and +20q in astrocytomas. The markers p53 and MIB-1 were significantly higher expressed in astrocytomas than in oligodendrogliomas and expression levels of p53 and EGFR were inversely associated within the astrocytic group. In addition, p53 overexpression correlated positively with +7q and negatively with -1p in the oligodendroglial group whereas EGFR overexpression correlated positively with -1p in the oligodendroglial and positively with +7p and -10p in the astrocytic group. Short overall survival was significantly associated with +7p and -10q in astrocytomas. Collectively, these results contribute to the increasing clinical relevance of assessing tumor biological markers in gliomas.Item Disk hernisi ameliyatlarının komplikasyonlara ve rezidiv diskler(Uludağ Üniversitesi, 1994-10-13) Bekar, Ahmet; Dalgıç, Adem; Korfalı, Ender; Aksoy, Kaya; Cordan, Teoman; Doygun, Muammer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Kliniğinde 957 olgu lomber disk hernisi nedeniyle opere edilmiş ve bunların 716'sı çalışmamıza alınarak retrospektif olarak residiv disk ve komplikasyoları yönünden incelenmiştir. Olgulara operasyonda laminektomi, hemilaminektomi, laminatomi, diskektomi yapılmıştır. Komplikasyonlar yönünden incelendiğinde 20 olguda residiv disk hernisi, 21 olguda enfeksiyon, 4 olguda likör fistülü, 2 olguda kök amputasyonu, 2 olguda tromboflebit, 1 olguda sfinkter kusuru, 1 olguda epidural hematom, 1 olguda aort yaralanması tespit edilerek gerekli olanlar reopere edilmiştir. Postoperatif dönemde olgularımızın % 90 'ına ağrının geçtiği, %8.6'sında azaldığı, % 0.4'ünde ise geçmediği tespit edildi. Sonuçta: 1. Tanının doğru olarak konması ve endikasyonu olmayan olguların operasyonundan kaçınılması 2. Epidural skar dokusunun oluşumunun engellenmesi 3. Erken mobilizasyon ve günlük hayata dönüş lomber disk hernisi operasyonunun başarı şansını arttırmaktadır.Item Effects of neuronotrophic factors on adrenal medulla grafts implanted into adult rat brains(Oxford Univ Press, 1988-06-01) Rakunt, Cemil; Korfalı, Ender; Doygun, Muammer; Ulus, İsmail Hakkı; Aksoy, Kaya; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Beyin Cerrahisi Anabilim Dalı.; D-5340-2015The effects of neuronotrophic factors (NFs) on adult adrenal medulla grafts transplanted into the rat caudate nucleus after the destruction of the nigrostriatal dopaminergic pathways were investigated. Two months after implantation, all of the adrenal medulla grafts treated with NFs, but only 45% of the untreated grafts, had survived. The levels of tyrosine hydroxylase activity in the caudate nucleus however, were not significantly different between the sham-operated control and either NF-treated or untreated grafted groups. These results indicate that treatment with NFs significantly enhances the survival rate of the grafts.Item Erişkin sıçan spinal korduna interkostal sinir anastomozu(Uludağ Üniversitesi, 1993-06-16) Kutluk, Turan; Aksoy, Kaya; İpekoğlu, Zeki; Doygun, Muammer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Bu çalışmada sıçanlarda, spinal kordda travmatik lezyon sonrası implante edilen interkostal sinirin medulla spinalise konneksiyonu ve oluşan skar dokusu üzerindeki etkisi incelenmiştir. Medulla spinalise sadece kavite açılan kontrol grubunda (n= 10), kalınlığı 0.02 ile 0.2 mm arasında değişen skar dokusunun oluştuğu görülürken, interkostal sinirin bu kaviteye implante edildiği gruptaki (n= 14) medulla spinalis ile konneksiyon sağlanan yedi sıçanda skar dokusunun oluşumunda belirgin azalma olduğu görüldü. Konneksiyon gelişmeyen sıçanlarda skar dokusunun kalınlığında, kontrol grubuna göre fark yoktu.Item Evaluation of relationship between chromosome 22 and p53 gene alterations and the subtype of meningiomas by the interphase-FISH technique(Wiley, 2002) Acar, Hasan; Yakut, Tahsin; Bekar, Ahmet; Doygun, Muammer; Egeli, Ünal; Oğul, Erhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Moleküler Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı.; 0000-0001-7904-883X; AAH-1420-2021In this study, we investigated the relationship between genetic alterations such as chromosome 22 aneuploidy and p53 gene deletion, and the pathological types of meningioma of typical and aggressive forms. Thirty-four meningiomas (23 typical and 11 aggressive) were examined by application of fluorescence in situ hybridization (FISH) with chromosome 22 specific alpha satellite probe and a combination of p53 locus specific and chromosome 17 centromere specific alpha satellite probes, to evaluate the chromosome 22 aneuploidy and gain or loss of p53 gene along with chromosome 17. The results showed that, although chromosome 22 aneuploidy was seen in 7 out of 23 typical (30.4%) and 4 out of 11 aggressive meningiomas (36.3%), no p53 deletion was detected in typical meningiomas, and p53 deletion was detected in 3 out of 11 aggressive meningiomas (1 atypical and 2 malignant), which had recurrence. There were no simultaneous occurrences of p53 gene deletions between typical and aggressive meningiomas. The present findings indicate that the loss of chromosome 22 may be involved with tumorogenesis of typical and aggressive meningiomas, while p53 gene deletions may be involved with malignant progression and recurrence in the aggressive meningiomas.Item Fötal hipofiz dokusu greftlerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1995-11-29) Bekar, Ahmet; Cordan, Teoman; Tolunay, Şahsine; Savcı, Vahide; İpekoğlu, Zeki; Doygun, Muammer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Farmakoloji Anabilim Dalı.Bu çalışmada parafarengeal yöntemle hipofizektomi yapılan dişi sıçanların median eminensleri altına neonatal hipofiz bezi transplantasyonu yapılarak, greftin canlılığını koruyup, fonksiyon gösterip göstermediği, histolojik ve radyoimmunassay yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Bu amaçla sıçanlar 3 gruba ayrılmıştır (n:39). Parafarengeal hipofizektomi yapılan sıçanların (n:29), bir grubuna (n: 16), hipofizektomi takiben yeni doğan andan alman hipofiz bezi transplante edilmişti . Ortalama 4 hafta sonra vücut ağırlıkları karşılaştırıldığında, hipofizektomi sıçanların, kontrol ve greft grubuna göre anlamlı ölçüde kilo kaybettiği gözlenmiştir (p<0. 001). Greft dokusunun ışık mikroskobu ile yapılan incelemelerinde dokunun yaşadığı gözlenmiştir. Hormonal incelemeler (ACTH, Oksitosin ve Vazopressin) greftli sıçanlardaki hormon değerleri, hipofizektomili sıçanlara göre anlamlı ölçüde yüksek bulunmuştur (p < 0.001). Ancak greftli çanların hormon değerlerinin, normal sıçanların hormon düzeylerine ulaşmadığı gözlenmiştir (p<0.001).Item Fötal nöral greftlerin korpus striatum innervasyonlarının farmakolojik yönden incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1991) Doygun, Muammer; Korfalı, Ender; Uluçay, Mehmet; Savcı, Vahide; Ulus, İsmail Hakkı; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Farmakoloji Anabilim Dalı.İntraparenkimal veya intraventriküler 6-0HDA verilerek tek veya çift taraflı SN harabiyeti yapılan erişkin sıçanlara 15-16 günlük fetuslardan alınan ventral mezensefalon greftleri konularak, denerve edilmiş KS da greftlerin reinnervasyon üzerindeki etkileri incelendi. İmplantasyondan 3 ay sonra KS'larda yapılan TOH aktivitesi ölçümlerinde; tek taraflı SN destrüksiyonu yapılan sıçanlarda aynı tarafta, bilateral destrüksiyon yapılan grupta ise her iki KS'da enzim düzeylerinde % 84 oranmda düşüş gözlendi (p < 0.005). Greftlemeden sonra tek taraflı destrüksiyon yapılan sıçanlarda aynı taraf KS'da TOH aktivitesi artarken (p < 0.001), karşı taraf KS'da artış olmadı. Enzim düzeyindeki artış, ilaçla uyarılmış dönme testleriyle de teyid edildi. Bilateral SN destrüksiyonu yapılan grupta ise tek taraflı konan greftin sağ ve sol KS'un TOH aktivitesini normal değerin % 43'üne yükselttiği saptandı (p < 0.01). Sonuç olarak iki taraflı Parkinson Hastalığı belirtileri olan hastalarda tek taraflı greftin konulmasının yeterli olabileceği kanısına varıldı.Item Geçici hipotermi ve nimodipinin iskemik hacim üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1992-09-03) Doygun, Muammer; Korfalı, Ender; Aksoy, Kaya; İpekoğlu, Zeki; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Bu çalışmada standalt iskemi modeli oluşturulan sıçanlarda nimodipin ve hipotenninin iskemi üzerine etkisi incelendi. Birinci grupta (n: 10) Ona Serebral Alter (OSA) oklüzyonun dan sonra nimodipin verilirken, ikinci grupta (n: 10) OSA oklüzyonu yapılmadan önce sıçanların rektal ısılan 22 C'ye düşürüldü ve daha sonra oklüzyon yapılarak hipotermi uygulandı. Operasyondan 24 saat sonra dekapite edilen sıçanların beyinleri hızla çıkanlarak koronal kesitler alındı ve 2, 3, 5-triphenyl/tetrazolium chloride (TTC) ile boyanarak tespit edildi. İskemik alanların bilgisayar görüntüleme metodu ile hacimleri hesaplandı. Gruplann infarkı hacimleri istatistiki olarak birbirleri ile kıyaslandığında nimodipin ve hipotermi grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede (p < 0.01) bir azalma olduğu gözlendi. Sonuç olarak nimodipin ve hipoterminin iskemi sonrası oluşan infarkt volümü üzerine azaltıcı etkisi olduğu saptandı.Item Intradural chordoma of cervical spine(Monduzzi Editore, 1997) Doygun, Muammer; Bekar, Ahmet; Çelik, Suat Erol; Tolunay, Şahsene; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirurji Anabilim Dalı.Chordomas are rare lesions of central nervous system. The origin is thought to be notochordal remnants of the embryonic life. Most commonly they are located in sacral region or in clival region of the spine. Rare cases of cervical intradural localisation are reported.Item İntrakranial metastatik tümörler(Uludağ Üniversitesi, 1994-10-13) Bekar, Ahmet; Çelik, Suat; İpekoğlu, Zeki; Korfalı, Ender; Aksoy, Kaya; Doygun, Muammer; Cordan, Teoman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.1977-1994 yılları arasında santral sinir sistemi tümörü nedeniyle opere edilen 1200 olgudan metastaz tanısı konulan 59 olgu (% 4.9), retrospektif olarak incelenmiştir. Primer odak olarak olguların 36'sında (% 61) akciğer, 2'sinde (% 3.3) meme, 1'inde(% 1.7) karaciğer, 1'inde (% 1.7) rektum, 1'inde(% 1.7) prostat, 3'ünde (% 5) etmoid sinüsler saptanmıştır. 15 olguda ise (% 25.4) primer odak tesbit edilememiştir. Ortalama yaşam süresi 8 ay olarak saptanmıştır. Bulgular literatürle karşılaştırılmıştır.Publication Investigation for aneuploidy of chromosomes 7, 9, 10, 17 and p53 gene deletions between low and high grade glial tumors using interphase fish technique(Wiley, 2004-09-01) Yakut, T.; Bekar, A.; Egeli, U.; Doygun, M; Ercan, İ.; Yiğit, B; Oğul, E; Yakut, Tahsin; BEKAR, AHMET; EGELİ, ÜNAL; Doygun, Muammer; ERCAN, İLKER; Yiğit, Barbaros; Oğul, Erhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; 0000-0001-7904-883X; 0000-0002-2382-290X; GIS-1493-2022; CGB-7869-2022; AAH-1420-2021; EWX-6327-2022; ABF-2367-2020; EHO-7411-2022; FPJ-1350-2022We investigated for aneuploidy of chromosomes 7, 9, 10, 17, and p53 gene deletions in 36 glial tumor tissues, using interphase fluorescence in situ hybridization (FISH), and compared the frequencies of abnormalities between low and high grade tumors. Among the 13 low grade tumors; 1 had trisomy 7, 1 had monosomy 9, 2 had monosomy 10, 1 had monosomy 17, 1 had p53 deletion, and among the 23 high grade tumors; 10 had trisomy 7, 1 had monosomy 9, 7 had monosomy 10, 2 had monosomy 17, 6 had p53 deletion. The results indicated that neither aneuploidy of chromosome 9, nor chromosome 17 are prominent findings between low or high grade of glial tumors, although high-grade glial tumors have higher rates of trisomy 7 (43.5%), monosomy 10 (30.4%) and p53 (26%) deletion than low-grade ones. Statistical results showed significant difference between trisomy 7 and high grade astrocytomas (p = 0.031). Considering these chromosomal abnormalities we suggest that trisomy 7, loss of chromosome 10 and alterations of the p53 gene have important role associated with glial tumor development and trisomy 7 is the most important genetic changes associated with glial tumor progression.Item Kauda Ekuina'nın reduntant sinir kökü(Bursa Üniversitesi, 1981) Buharalı, Zeki; Korfalı, Ender; Doygun, Muammer; Heper, Mesut; Cordan, Teoman; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Bu makalede her iki bacakta kuvvetsizlik ve uyuşukluk olan bir hasta takdim edildi. Myelografide L 3'de tam blok gösterdi. Ameliyatta kauda ekuina liflerinde şişme ve yumaklaşma görüldü. Dekompressif laminektomiyi takiben hastada belirgin iyileşme oldu.Item Kolinerjik fötal septal greftlerde muskarinik reseptör bağlanması(Uludağ Üniversitesi, 1991) Uysal, Sait; Doygun, Muammer; Kaya, Nezahat; Korfalı, Ender; Ulus, İ. Hakkı; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Farmakoloji Anabilim Dalı.Fimbria rezeksiyonu yapılarak septo-hippocampal kolinerjik sistemde lezyon meydana getirilen erişkin sıçanlarda (n: 34) kavite açılmasından 10 gün sonra 15- 16 günlük sıçan fetuslarının ventral önbeyinlerinden alınan nöral dokular implante edildi (n: 10). Nöral greftlerin ve diyetle verilen kolinin muskarinik reseptörler üzerindeki etkileri araştırıldı. Greftlemeden 3 ay sonra yapılan dekapitasyonda sham kontrol grupta boş kavite gözlenirken, greft grubunda bütün sıçanlarda kavite içinde greft dokusu gözlendi. Tüm gruplardaki sıçanların sağ ve sol hipokampusları çıkarılarak maksimum 3 H-QNB bağlanma kapasitesi incelendi. Sham gruptaki sıçanlar normal gruba göre 3 H-QNB bağlanması düşük bulunurken, greft grubunda normal değerlere yükseldiği saptandı. Diyetle kolin vermekle 3 H-QNB bağlanma kapasitesinde artma olmadı.Item Kraniotomi kemik fleplerinin skalp altında saklanması(Uludağ Üniversitesi, 1987) Korfalı, Ender; Aksoy, Kaya; Mutlu, Atıf; Aslan, Kemal; Doygun, Muammer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Çeşitli nedenlerle yapılan kraniotomilerde bazen beyin ödemi kemik flebin tekrar yerine konulmasında zorluk doğurmakta ve kemik flepler çeşitli yöntemlerle korunarak daha sonra tekrar yerine konulmaktadır veya kemik flep çıkarılarak daha sonra değişik materyallerle kranioplasti uygulanmaktadır. Bu konuda kliniğimizde Mayıs-Aralık 1986 tarihleri arasında 31 olguda beyin ödemi nedeni ile kraniotomi sonrası yerine konulamayan kemik flepler subgaleal diseksiyonla skalp altında saklanmış, beyin ödemi kalktığında kranium defekti skalp altında saklanan kemik fleple kapatılmıştır.Item Kronik posterior fossa epidural hematomu(Bursa Üniversitesi, 1981) Cordan, Teoman; Korfalı, Ender; Buharalı, Zeki; Doygun, Muammer; Aksoy, Kaya; Bursa Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Makalemizde, kronik posterior fossa epidural hematoma vakası takdim edildi ve klinik seyri etkileyen nedenler tartışıldı.Item Orta serebral arter (OSA) oklüzyonu sonrasi fokal serebral iskemi. Teknik ve nöropatolojik inceleme(Uludağ Üniversitesi, 1988) Aksoy, Kaya; Korfalı, Ender; Safi, İmran; Doygun, Muammer; Gökırmak, Tuna; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirurji Anabilim Dalı.Suptemporal kraniektomi yapılarak orta serebral arter oklüzyonu meydana getirilen sıçanlarda infark sahası 2, 3, 5, Triphenyl Tetrazoliumchloride (TTC) ile boyanarak incelendi. Fokal serebral iskemi modelinin kolay temin edilebilen ucuz küçük laboratuvar hayvanlarında oluşturulmasının yararları ayrıca TTC ile boyanılarak infarkt alanının kolaylıkla gösterilebilmesinin faydaları literatürle karşılaştırılarak tartışıldı.Item Oxidised regenerated cellulose as a cause of paraplegia after thoracotomy: Case report and review of the literature(Nature Publishing Group, 2005-07) Doğan, Şeref; Kocaeli, Hasan; Doygun, Muammer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.; 7102693077; 6603500567; 6507050239Study design: Case report. Objective: To report an unusual case of paraplegia. Setting: University Hospital Bursa, Turkey. Case report: A 22-year-old woman presented with paraplegia following a left-sided thoracotomy. Magnetic resonance imaging showed a dorsal epidural mass at the level of T6. The patient underwent an emergency T6/7 laminectomy and removal of a tuft of oxidised regenerated cellulose, which had migrated through the intervertebral foramen causing spinal cord compression. Conclusion: In cases of neurological deficits after surgery at the posterolateral edge of a thoracotomy, the clinician should be aware of the above possibility. Urgent radiological diagnosis and decompressive laminectomy is the treatment of choice.Item Parkinson hastalığında fötal ventral mezansefalon transplantasyonu(Uludağ Üniversitesi, 1991) Korfalı, Ender; Doygun, Muammer; Bekar, Ahmet; Uluçay, Mehmet; Oğul, Erhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.16 yıldan beri Parkinson Hastalığı nedeni ile medikal tedavi altında olan ve son yıllarda klinik belirtileri ağırlaşan ve yatağa bağımlı hale gelen olgunun kaudat nukleusun sağ frontal kraniotomi ile transkonikal girilerek 3 aylık fötal mezensefalondan alınan 2x2x3 mm'lik doku implante edildi. Postoperatif hızla klinik belirtileri düzelmeye başlayan, tremor ve rijiditesi azalan hastanın 4. ayda yapılan muayenesinde Webster Visibilite Skoruna göre belirtilerinde ameliyat öncesine göre % 34'1ük bir düzelme saptandı.Item Peridural fibrozis ve yapışıklıklarının önlenmesinde Anti-Adhesion Barrier Gel'in (ADCON-L) etkinliğinin sıçanlarda oluşturulan laminatomi ve diskektomi modelinde araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1998) Boyacı, Suat; Doygun, Muammer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirürji Anabilim Dalı.Cerrahi girişime ragmen geçmeyen bel ağrısının en önemli etkeni olarak görülen epidural fibrozisin önlenebilmesi amacı ile pek çok biyolojik ve biyolojik olmayan materyaller denenmiştir. Bu materyallerin epidural fibrozisi yeterli oranda engellediği ve klinik düzelme ile uyumlu olduğu ise gösterilememiştir. Yeni geliştirilen ve bir karbonhidrat polimeri olan ADCON-L'in etkinliği sıçanlarda oluşturulan laminatomi + annular fenestrasyon modelinde araştırıldı. Grup l'de (n=15) laminatomi + annular fenestrasyon, Grup ll'de (n=15) laminatomi + annular fenestrasyon + ADCON-L uygulandı. ADCON-L'in peridural fibrozisi anlamlı derecede (p<0.01) azalttığı, dördüncü haftanın sonunda rezorbe olduğu ve yara iyileşmesine olumsuz etkisi olmadığı gözlendi.