Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi / Uludag University The Review of the Faculty of Theology
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11452/13345
Browse
Browsing by BUU Author "Apak, Adem"
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Item Emevîler döneminde Anadolu’da Arap-Bizans mücadelesi(Uludağ Üniversitesi, 2009) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâmiyet’ten önce Arapların Bizans’la ilişkilerini milattan öne başlayan Arap-Roma mşnasebetinin bir devamı olarak görmek mümkündür. İslâmiyet’in zuhurundan sonra Hicazlı Araplar ile Bizans Devleti arasındaki resmî ilişkiler Hz. Peygamber’in (sav) davet mektuplarıyla başlamıştır. İslâm tarihinde Hulefâ-i Râşidîn dönemi islâmiyet’in Arap Yarımadası dışına hızla yayılmaya başladığı ve Bizans’ın uzun yıllar Sâsânîlere karşı korumaya çalıştığı toprakların Müslümanların eline geçtiği dönemi temsil eder. Bizans bu zaman zarfında Arap taarruzlarına mukavemet gösterememiş, kısa süre içinde Filistin, Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika’nın tamamından çekilmek zorunda kalmıştır. Aynı anda Hz. Ömer tarafından Şam valiliğine getirilen Muaviye b. Ebû Süyfan, Anadolu topraklarına düzenli seferler başlatmıştır. Muaviye döneminde gerçekleştirilen Anadolu harekâtının en önemlisi istanbul’un fethi girişimidir. Emevîler devrinde Muaviye’den sonra ikinci defa dahilî istikrarı sağlayan Abdülmelik b. Mervan (H.65-86/685-696) Hicretin 73. (M.692- 693) yılında Bizans’a karşı harekete geçmiştir. Velid b. Abdşlmelik zamanında (H.86-96/696-715) Emevîlerin Anadolu faaliyetleri kesintisiz devam etti. Araplar Emevîler devletinde Süleyman b. Abdülmelik döneminde (H.96-99/M.715-717) Bizans’ın başkenti istanbul’un fethine yeniden teşebbüs 96 etmişlerdir. Hişam b. Abdülmelik’ten sonra Anadolu’da Arap-Bizans mücadelesi duraklama dönemine girmiştir. Zira Emevîler bu tarihten itibaren sürekli olarak iç problemlerle ilgilenmek zorunda kalmışlardır. Bu nedenle Arapların Anadolu seferleri gündemden düşmüştür.Item Emevîlerin Irak siyaseti(Uludağ Üniversitesi, 2009) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Emeviler devleti, başkenti Dımaşk olan dünyanın beşinci büyük imparatorluğudur. İlk halife Muaviye, yönetim sürecini iç problemlerle ve genişleme hareketleriyle tamamladı. Nitekim Kuzey Afrika’da ve Orta Asya’da hakimiyet kurdu. Ancak onun halifeliğinin başlangıcında Irak’ta Hz. Ali’nin torunlarının yönetimde hak sahibi olduğunu inananlar tarafından Hucr b. Adi liderliğinde bir isyan başlatıldı. Bu sebeple Muaviye Irak üzerine şiddet uygulamayı adet edinen Ziyad b. Ebu Süfyan’ı vali tayin etti. Muaviye’nin halefleri de Irak üzerine onun şiddet politikasını sürdürdüler. Ubeydullah b. Ziyad, Haccac b. Yusuf ve Halid b. Abdullah Irak’ta yönetim muhaliflerine karşı mücadele eden en meşhur idarecilerdir. Bununla birlikte Emevîler devleti Iraklıların desteğini alan Abbâsî hanedanı tarafından yıkılmıştır.Item Fitne döneminde İbn Sebe’nin rolü hakkında değerlendirme(Uludağ Üniversitesi, 1994) Hüseyn, Taha; Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi/İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü.Tarihçiler, Hz. Osman döneminde meydana gelen fitne olaylarından bahseder iken, Hz. Osman’ın öldürülmesinden sonra Hz. Ali’nin, Hz. Talha, Hz. Zübeyr ve Hz. Aişe’yi karşılamak niyetiyle Medine’den çıkmasından önceki dönemde ve yine Hz. Ali’nin sulh niyetiyle Hz. Talha, Hz. Zübeyr ve Hz. Aişe’ye doğru sefer düzenlemesi esnasında İbn Sevdâ’dan ve Sebîierden çokça bahsetmektedirler. Yine tarihçiler Sebeîlerin, Hz. Ali ve ashabının gafleti anında savaşı başlatmak niyetiyle görüşmeler yaptıkları ve Basra yakınlarında karşı karşıya gelen iki orduyu ansızın savaşa tutuşturduklarını ve Müslümanları büyük bir tehlikeye düşürdüklerini iddia ederler. Ancak aynı tarihçilerin, Sıffin savaşını naklederken Sebeîyye’den bahsetmeyi unutmaları, veya ihmal etmeleri gerçekten gariptir.Item Günümüzde Hz. Peygamber’in (sav) doğru anlaşılması üzerine düşünceler(Uludağ Üniversitesi, 2010) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Hz. Peygamber’in (sav) doğru anlaşılması hususunda öncelikli adım, onun hayatının ve faaliyetlerinin sahih bilgilerden istifadeyle ortaya koymaktır. Bu hususta ilk müracaat kaynağı şüphesiz Kur’ân-ı Kerîm’dir. İslâm Peygamberi’nin (sav) hayatının ve kişiliğinin tüm yönleri ve yaşadığı muhitin sosyo-kültürel çevresi hakkında malumat ihtiva eden ikinci temel kaynak ise edilen hadislerdir. Kur’ân ve Hadis’ten sonra müracaat edilecek üçüncü derecedeki bilgiler ise siyer ve meğâzî kitaplarında yer alan ve ilk iki kaynakta işaret edilen esaslarla mutabık rivayetlerdir. Onun doğru tanıtılması için diğer bir önemli adım ise onu hislerin nesnesi olmaktan fikirlerin öznesi haline getirmektir.Item Hz. Osman dönemi fetihleri(Uludağ Üniversitesi, 2000) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Hz. Peygamber (sav) Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra burada yeni bir devletin temellerini attı. Müslümanlar burada kendi güvenliklerinin sağlamalarının ardından önce Arap yarımadasının merkezi Mekke’ye, daha sonra Hicaz’ın geri kalan topraklarına hakim oldular. Yarımada dışına seferlerin ilk adımları da yine Hz. Peygamber (sav) tarafından başlatıldı. Allah Rasûlü’nün vefatından sonra halife seçilen Hz. Ebu Bekir de, ümmeti derinden sarsan ridde hareketlerini bastırdıktan sonra, yeniden fetih faaliyetine girişerek Suriye ve Irak üzerine ordular gönderdi. Hz. Ömer zamanında daha da hızlandırılan seferler neticesinde doğuda İran topraklarının tamamı zaptedilirken, batıda da Bizans’ın Orta Doğu ve Mısır hakimiyetine son verildi. Hz. Osman’ın halifeliğinde ise, başlatılmış olan fütühât son hedefine ulaştırıldı ve Hulefâ-i Raşidîn döneminin en geniş sınırlarına ulaşıldı. Biz bu çalışmamızda bu son dönemde, yani Hz. Osman’ın hilafetinde yapılan fetihleri ele alacağız. Fetih hareketlerine geçmeden önce fetih üsleri olan Kûfe, Basra Mısır ve Şam eyâletleri1 hakkında kısa bilgiler verdikten sonra fetih faaliyetlerine geçeceğiz.Item Hz. Osman’ın hilafeti döneminde Ümeyyeoğulları’nın devlet idaresindeki yeri(Uludağ Üniversitesi, 1998) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İkinci halife Hz. Ömer H. 23(644) yılının sonlarına doğru şehit edildi, sonra da Hz. Osman H.24(644-645) yılının başlarında halife seçildi. Hz. Osman halife olur olmaz, devlet idaresinde önemli değişiklikler yapmaya başladı. Kendi ailelerinden olan kişilere devlet görevi vermekten kaçınan ilk iki halife Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in aksine, Hz. Osman, bütün önemli vali ve komutanları kendi ailesinden yani Ümeyyeoğullarında seçti. Bu makalede biz, Hz. Osman ’ın hilafeti döneminde, Ümeyyeoğulları ’nın devlet idaresindeki etkinliklerini ve onları fitne dönemindeki sorumluluklarını inceleyeceğiz.Item Hz. Peygamber’in (sav) çocuklarla ilişkileri üzerine tespit ve değerlendirmeler(Uludağ Üniversitesi, 2010) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Son ve mükemmel din olan İslam, bütün insanlık için evrensel mesajlar, eğitim sistemi ve davranış düzeni sunmuştur. Müslümanlar için hem eğitim sistemi, hem de davranış düzeni konusunda en güzel model Hz. Muhammed’dir. Bundan dolayı Müslümanlar Hz. Muhammed’in hayatını bütün detaylarıyla öğrenmeli ve yeni nesillere öğretmelidirler. Eğer bu önemli hususu ihmal ederlerse, onların çocukları, hayatlarında kendilerine başka modellerler bulacaklardır. Bu makalede biz Hz. Peygamber’in çocuklara ve gençlere karşı davranışlarından bazı örnekler sunmak istiyoruz.Item İslâm öncesi dönemde Mekke idare sistemi ve siyasetinin oluşumu(Uludağ Üniversitesi, 2001) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Milattan önce beşinci asırda kurulan Mekke, Arap yarımadasının en önemli dinî ve ticarî merkezidir. Uzun zaman Amalika, Cürhüm ve Huzaa gibi güney Arabistan kabileleri tarafından idare edildikten sonra, Hz. Peygamber’in dördüncü dedesi Kusay b. Kilab şehrin yeni idarecisi olmuştur. Kusay, kabilesi Kureyş’i Mekke’nin çeşitli bölgelerine yerleştirmiş, daha sonra şehrin ilk parlamentosu olan Dârunnedve’yi kurmuş ve Mekke yönetimiyle ilgili görevleri Kureyş boyları arasında paylaştırmıştır. Onun ölümünden sonra, iki oğlu (Abdümenâf-Abduddâr) arasında Mekke ve Kabe idaresi konusundaki iktidar mücadelesi, kabileyi ikiye bölmüştür. Bölünme Hilfü’l-fudûl cemiyetinin kurulmasından sonra daha da derinleşmiştir. İslâm öncesi dönemde meydana bu bölünmeler, Kureyş kabilesi içindeki boyların İslâmiyet karşısında tavırlarının şekillenmesinde belirleyici bir rol oynamıştır.Item İsmail Hakkı Bursevî’nin Rûhu’l-Beyân’da İslâm tarihi ilk dönem hadiseleri ve siyasî-itikadî fırkalar hakkındaki görüşleri(Uludağ Üniversitesi, 2002) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İsmail Hakkı Bursevî Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyılın en büyük sufilerinde birisidir. Tasavvuf, edebiyat, Kur’ân tefsiri, hadis ve İslâm hukuku gibi İslâmî ilimler alanlarında pek çok kitap yazmıştır. İslâm tarihine ait özel bir eser meydana getirmediği için, biz onun ilk dönem İslâm tarihi konusundaki fikirlerini en önemli eseri olan tefsir çalışması Ruhu’l-Beyan’da bulmaya çalıştık. Bu makalede onun Dört halife dönemi, Emeviler dönemi ardından da Haricilik, Şiilik ve Mutezile gibi ilk dinî-siyasî fırkalar hakkanıdaki görüşlerini ortaya koymayı hedefledik.Item Kuzey Afrika’da ilk İslâm fetihleri(Uludağ Üniversitesi, 2008) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Müslümanlar Hz. Ebû Bekir’in halifeliği döneminde Arap Yarımadası dışına fetih hareketleri başlattılar. İkinci halife Hz. Ömer zamanında ise aynı anda bir tarafta doğuda Sasani İmparatorluğu tamamen ortadan kaldırılırken, diğer taraftan batıda Bizans hakimiyeti altındaki bölgelerden önce Şam, ardından da Mısır Müslümanların eline geçti. Hz. Osman’ın halifeliği döneminde ise Kuzey Afrika seferleri başlatıldı. Mısır valisi Abdullah b. Sa’d bölgedeki ilk fetihleri gerçekleştirdi. Emeviler döneminde ise Muaviye b. Hudeyc, Ukbe b. Nafi, Hassân b. Numan, Züheyr b. Kays, Mûsâ b. Ukbe ve Tarık b. Ziyad gibi komutanlar sayesinde Kuzey Afrika toprakları tamamen Müslümanların hakimiyetine geçti. Kuzey Afrika aynı zamanda Endülüs fetihleri için de önemli bir harekât merkezi haline geldi.Item Mekke döneminde Benî Ümeyye’nin islâm’a karşı tutumu(Uludağ Üniversitesi, 1994) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi/İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü.Hz. Muhammed peygamberlikle görevlendirildikten hemen sonra İslâm'ı kabileler arasında yaymaya girişti. İlk önce kendi kabilesi olan Haşimoğulları sülalesini, daha sonra diğer Kureyş kabilelerini yeni dine davet etti. Bu kabilelerden birisi de Mekke'nin en itibarlı ailelerinden olan Ümeyyeoğulları'dır. Bu makalede biz, Mekke döneminde Ümeyyeoğulları'mn İslâm karşısındaki durumunu ele alacağız.Item Mısır’ın müslümanlar tarafından fethi ve fetih sonrası ülkede sosyal ve dinî alanda meydana gelen değişimler üzerine değerlendirmeler(Uludağ Üniversitesi, 2001) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Müslüman fethinin başladığı esnada Mısır Bizans tarafından idare ediliyordu. Bu dönemde, ülkenin asıl halkı olan Kıptîler dinî ve sosyal haklardan mahrum bırakılmışlardı. Ülkeyi işgal eden Rumlar, onları ikinci sınıf vatandaş olarak kabul ediyorlardı. Yaygın etnik ayırım ve dinî baskılar, Kıptîler’i Rumlar’a düşman haline getirdi. Sonuç olarak Kıptîler kendilerini Müslümanlar’a Rumlar’dan daha yakın buldular, bu nedenle Mısır’ın fethi esnasında onlara yardımcı oldular. Müslümanlar’ın gelmesiyle birlikte Mısır halkı dinî ve sosyal haklarını elde ettiler.Item Muhammed Hamidullah’ın siyer ilmine katkıları(Uludağ Üniversitesi, 2004) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Muhammed Hamidullah, geçen yüzyılın en önemli İslâm alimlerinden birisi olup, İslâmî ilimlerde –özellikle siyer, hadis ve İslâm hukuku- pek çok eser vermiştir. Onun çalışmalarının sayısı ve çeşitliliği kadar, İslâmî ilimlere getirdiği yeni yorumlar da dikkat çekicidir. Meselâ Hamidullah, siyerde mucize merkezli bir peygamber sunumu yerine, insanî odaklı ve dinî öğretiyi merkeze alan bir peygamber takdimini ortaya koymuştur. Bu makalede müellifin siyer ve İslâm tarihi alanlarındaki eserlerinin kısaca tanıtımlarının yapılması ve onun bu konulara dair orijinal görüşlerinin örneklerle analiz edilmesi hedeflenmektedir.Item Mutedil müsteşriklere göre Hz. Peygamber’in üstün özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 1994) Atıyye el-lrâşî, Muhammed; Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.“Muhammed çok ihlaslı bir kişi idi, o ne deccal ne sinir hastası, ne de saralı idi. Bilakis güzel ahlâklı, güçlü iradeli ve gayretli idi. Şahsî menfaatini değil, fakirlerden müteşekkil diğer insanların menfaatini düşünürdü. Peygamber verdiği kararlarında, müstebid olmak bir yana, adaletiyle örnek bir kişiydi. İnsanların yolunu aydınlatır, yoldan çıkmış olana yol gösterir ve insanlar arasında sevgiyi yerleştirmeye çalışırdı. Allah Rasûlü bir şeyi kendi nefsi için istemez, başkası için arzu ederdi ve risalet görevini yerine getirmesi esnasında da güvenilir idi. O, ihlas, yaptığı, söylediği ve düşündüğü meselede hak ve adalet tarafında yer alması hususunda bir örnektir. Sükûtu çok severdi, gerek oladıkça konuşmazdı. Konuştuğu zaman da sözleri hikmetli, fikirleri isabetli, kendisi de bütünüyle samimi olurdu, neticede kendisine arz edilen her mesele bir çözümle buluşurdu.Item Osmanlı Meşrutiyet Dönemi tarihçilerinden Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi’nin tarih metodolojisiyle ilgili görüşleri(Uludağ Üniversitesi, 1999) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.İslâm tarihçileri, tarih sahasında pek çok eserler vücuda getirerek, geçmişteki olayları bizlere aktarmışlardır. Ancak, belli usûller takip edilmeden yazıldığı için günümüze intikal eden bu kaynaklardan yeteri kadar istifade edilmesi mümkün olmamaktadır. Bu durumu ortaya koyan Şehbenderzâde, İslâm. Tarihi adım verdiği eserin başında tarihe bakışımız ve tarihi bilgilerden yararlanmamız hususunda kıymetli teklif ve tavsiyelerde bulunmaktadır. Biz çalışmamızda müellifin bu konudaki fikirlerini ortaya koymaya çalışacağız.Item Uluslararası Doğu Arap Coğrafyası ve Anadolu (Dünü, Bugünü ve Yarını) sempozyumu (27-28 şubat 2008/Şam)(Uludağ Üniversitesi, 2008) Apak, Adem; Uludağ Üniversitesi/İlahiyat Fakültesi.Uluslararası nitelikli sempozyum Şam (Dimaşk) Üniversitesi ile Elazığ Ünivesitesi işbirliği ile 27-28 Şubat 2008 tarihleri arasında Şam’da gerçekleştirildi. Organizesi Şam Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü tarafından ve Doç. Dr. Mehmet YUVA’nın genel koordinatörlüğünde gerçekleştirilen sempozyum 27 Şubat 2208 Çarşamba günü sabahı açılış programı ile başladı. Açılışta Şam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Wael MUALLA, Edebiyat ve Beşeri İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Emin TARBUŞ, Elazığ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK ile sempozyum koordinatörü Doç. Dr. Mehmet YUVA takdim konuşmaları yaptılar. Açılışın ardından birinci oturuma geçildi. Bu oturumda Anadolu-Suriye ilişkilerinin ilk çağlardaki görünümü üzerinde duruldu. Prof. Dr. Emir TARBUŞ başkanlığında gerçekleştirilen ilk oturumda Doç. Dr. Bessam CAMUS (Suriye) Bronz Çağında Suriye ve Anadolu; Prof. Dr. Faysal ABDULLAH (Suriye), Hitit Suriye Buluşması ve Çatışması; Prof. Dr. Muhammed ZEYN (Suriye) Apolopadros elTiyyani Yazılarında Anadolu ve Suriye; Prof. Dr. Veli SEVİN (Türkiye) 316 M.Ö. I. Binyılda Anadolu-Suriye İlişkileri; Dr. Siham YUSUF (İsveç) Süryani Medeniyeti ve Biladü’ş-Şam Uygarlıkları başlıklı tebliğlerini sundular.