1987 Cilt 14 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22039
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 30
- Results Per Page
- Sort Options
Item Hemodiyalizde görülen adale kramplarının tedavisinde dekstroz, mannitol ve diazepamın yeri(Uludağ Üniversitesi, 1987) Taga, Yavuz; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Hemodiyalizde görülen adale krampları üzerine % 30 Dekstroz, % 20 Mannitol ve Diazepamin etkileri araştırılmıştır. 26 hastada 4 devre halinde % 30 Dekstroz, % 20 Mannitol, Diazepam + % 30 Dekstroz ve Diazepam + % 20 Mannitol tedavileri uygulanmıştır. Takip edilen 236 krampta uygulanan bu tedaviler sonucunda % 20 Mannitolün diğer tedavi yöntemlerine göre daha etkin olduğu , Diazepamın ise koruyucu etkisi olmadığı ve kramp adedini kramp süresini uzattığı izlenimi edinilmiştir.Item Hodgkin hastalığında nefrotik sendrom(Uludağ Üniversitesi, 1987) Güveli, K.; Manavoğlu, Osman; Arıman, B.; Tunalı, A.Hodgkin hastalığında bir nefrotik sendrom vakası literatür bilgileri de gözden geçirilerek takdim edilmiştir. Böbrek biyopsi materyalinin ışık mikroskobu ile tetkiki "amiloidozis" bulgularını gösterdi. Primer hastalığın cyclophosphamide, vincristine, prednisone, methylhydrazine kombinasyonu ile tedavisinde, nefrotik sendrom bulgularının şiddetinde kısmi bir azalma gözlendi.Item Tiroid bezinde kist hidatik (olgu bildirimi)(Uludağ Üniversitesi, 1987) Zorluoğlu, Abdullah; İmamoğlu, Şazi; Tıkız, Nedim; Kutlay, Burçin; Kızıl, Ayhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Memleketimizde endemik olarak bulunan kist hidatiğin yer eşim gösterdiği organlardan biri de tiroid glandıdır. Ülkemizde kistik tiroid nodüllerinin ayırıcı tanımında kist hidatik de akla getirilmelidir. Tıp Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı'nda 12 yıllık sürede saptadığımız 2 olgu nedeniyle Türkiye'deki yayınlar gözden geçirildi.Item Sıçanlarda normal böbrek morfolojisine ve deneysel piyelonefrit oluşumuna östrojenin etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Manavoğlu, Osman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Çalışmamızda, sıçanlarda östrojen uygulamasının normal böbrek morfolojisine ve deneysel tek taraflı E. Coli Piyelonefriti oluşumuna etkisi araştırıldı. Bu amaçla 110 adet sıçan kullanıldı ve östrojen, hayvanlara değişik sürelerle uygulandı. Sonuç olarak östrojenin, böbrek dokusunda bir nevi "non-spesifik nefropati" meydana getirdiğini veya en azından piyelonefrit oluşumunu kolaylaştırıcı bir seri değişikliklere zemin hazırladığını ve bu bulguların östrojen uygulama süresi ile orantılı olarak arttığı gözlendi.Item Diabetik bir hastada serebral mucormycosis(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Tunalı, Şükran; Balkır, Nihat; Gökırmak, Feridun; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Deri Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı.R.T.20 yaşında bir kadın hasta, diyabetik koma ve prerenal akut böbrek yetmezliği tanısıyla hastaneye yatırıldı. Yatışından dört gün sonra burun üzerinde nekrotik ve gangrenöz bir lezyon ortaya çıktı ve daha sonra süratle ilerleyerek bilateral oftalmos, sol fasial paralizi, sağ abdusens paralizisi, sağ kısmi oftalmopleji, sol tam oftalmopleji, bilateral optik atrofi gelişti. Klinik olarak cerebral mucormycosis tanısı kondu ve tanı burun ifrazından yapılan kültürle ve burundaki nekrotik dokudan alınan biyopsi materyalinin histopatolojik incelenmesi ile doğrulandı. Diyabetin süratle regülasyonu, akut böbrek yetmezliğinin periton diyalizi ile düzeltilmesi ve oral mikostatin tedavisi ile hastada sekelli bir iyileşme elde edildi.Item Vena cava superior sendromlu iki Behçet olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Şükran; Manavoğlu, Osman; Tunalı, Ahmet; Cengiz, Mete; Arpacı, Ahmet; Beşer, Selma; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Deri Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Kalp Damar Cerrahi Anabilim Dalı.Takip ve tedavi ettiğimiz 130 Behçet hastalıklı hastanın ikisinde Vena Cava Superior Sendromu saptandı. Yapılan venogramlarda, birinci olgumuzda (M.K.) internal juguler vein kısmen tromboze olduğu, vena cava superiorun tamamen tıkalı olduğu belirgin interkostal kollateral geliştiği gözlendi. İkinci olgumuzda (K.S.) sol innominate venin klavikulanın baş kısmından itibaren tıkalı olduğu ve üst azigoz sistemin geliştiği gözlendi.Item Kronik karaciğer hastalıklarında humoral immunitenin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Oktay, İlay; Memik, Faruk; Manavoğlu, Osman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.32 kronik karaciğer hastasında ve 8 kişilik kontrol grubunda humoral immünite değişiklikleri incelendi. Romatoid faktör kronik persistan hepatitli hastalarda anlamlı olarak pozitifti. IgG ve IgA nın sirotikler ve kronik aktif hepatitli hastalarda anlamlı olarak arttığı bulundu, fakat lgM sadece sirotiklerde artmıştır. IgA 'nın alkolik karaciğer hastalığında anlamlı artmamasına rağmen IgA /IgM oranı kontroller ile karşılaştırıldığında alkolik karaciğer hastalığı olanlarda bu oranın çok anlamlı arttığı bulundu. Komplimanlardan C4 'ün kronik persistan hepatitte azaldığı ve LE hücresi ve ANA pozitifliğinde istatiksel bir anlamlılık olmadığı bulundu.Item Zeytinyağı, margarin ve tereyağı ile beslenen farelerin kardiovasküler sistemlerinde oluşan değişiklikler(Uludağ Üniversitesi, 1987) Çobanoğlu, Nedim; Karaca, A. Rıza; Başoğlu, Fikri; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Tarım Ürünleri Teknolojisi Bölümü.Son 30-40 yıldan beri yapılan birçok araştırmada, kandaki lipid düzeyleri ile koroner aterosklerotik kalp hastalıklarına tutulma ve mortalite oranları arasında belirli bir uygunluk bulunduğu gösterilmiştir. Yenilen yağların, kardiyovasküler sistem üzerindeki etkisi, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Laboratuvarında tarafından incelendi. Deneylerimizi 200 adet fare üzerinde yaptık. Fareleri, 50 şer adetlik 4 gruba aldık. Fareler bir ay yaşlı olup, 6 ay süreyle: 1. Gruba zeytinyağı, 2. Gruba margarin ve 3. Gruba da tereyağını standard fare yemine % 6 oranında ek ilave yaparak yedirdik. 4. Grup ise, kontrol grubunu oluşturdu ve standart fare yemi ile beslendi. Süre sonunda fareler kesilerek incelediler: Standard yemle beslenen kontrol grubunda ve zeytinyağı eklenmiş olan yemle beslenen grupta kalp kası arter ve glomerül arteriolleri normal bulundukları halde, tereyağı ve margarin ilave edilmiş olan yemle beslenen farelerde kapiller arteriyoskleroz, kapiller lumende skleroz ve trombüs, böbrek glomerüllerinde atrofi, hyalin dejenerans ve skleroz gelişimi tespit olundu. Bu değişiklikler, margarin yiyenlerde tereyağı yiyenlere oranla daha ağır idi.Item Fetal akciğer matürasyonu ile erken membran rüptürü ve fetal plazma prolaktin konsantrasyonları arasındaki ilişki(Uludağ Üniversitesi, 1987) Cengiz, Candan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.Respiratuar distres sendromu prematüre yenidoğanlarda majör ölüm nedenlerinin başında gelir. Araştırmalar fetal akciğer matürasyonunun, aralarında prolaktinin de bulunduğu çok sayıda hormon tarafından etkilendiğini, gestasyonel yaşa bağımlı olmaksızın, maternal şartlara bağlı olarak hızlanıp , yavaşlayabildiğini ve erken membran rüptürü olan olgularda respiratuar distres sendromu insidansının düşük olduğunu göstermektedir. 1986 yılında, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve doğum Anabilim dalında , 28-36. gebelik haftasında doğan, 16 saat ve daha uzun süre erken membran rüptürü bulunan 27 olguda fetal plazma prolaktin konsantrasyonları ve respiratuar distres sendromu inside ile, bunlar arasındaki ilişki incelenmiştir.Item Aile planlaması ve tıbbi deontoloji açısından önemi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Ersoy, Nermin; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Deontoloji Anabilim Dalı.Bu makalede, aile planlamasının dünyadaki ve ülkemizdeki tarihsel gelişimi orijinal belgelerden, el yazmalarından, yasalardan yararlanılarak ele alınmış ve günümüz Türkiye'sinde Tıbbi Deontoloji açısından önemine değinilmiştir.Item Çocukluk çağı akut nonlenfositik lösemi olgularımız(Uludağ Üniversitesi, 1987) Günay, Ünsal; Okan, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Son 12 yıllık sürede Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinde toplam 16 Akut non-lenfositik lösemi olgusunun tanısı konmuştur. Bunlardan 10 'una tedavi protokolu tam olarak uygulanabilmiştir. Bu olgularımızdan % 50'sinde tam remisyon sağlanmıştır. Bu olgularımızın median ilk remisyon süresi 8 ay olarak belirlenmiştir. Bir eritrolösemi olgumuzda uzun süreli yaşam elde edilmiş olup, hastayı 46 aydır izlemekteyiz.Item Esansiyel hipertansiyonlu olgularda sublingual nifedipin kullanılmasının sistemik arter basıncı (TA), plazma renin aktivitesi (PRA) ve glomeruler filtrasyon hızı (GFR) üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Yurtkuran, Mustafa; Dilek, K.; Aksın, S.; Kamberoğlu, S.; Mehmetoğlu, M.; Gülten, M.; Müftüoğlu, A.; Büyükuysal, L.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Farmakoloji Anabilim Dalı.Bu çalışmada kalsiyum kanal blokeri olan Nifedipinin (20 mg) sublingual kullanılmasının TA, PRA, Aldosteron düzeyi, GFR, Serum Sodyum (Na) ve Potasyum (K) düzeyleri üzerine etkileri araştırılmıştır. 18 orta ve hafif esansiyel hipertansiyon olgusunda sublingual Nifedipin alınmasından 5 dakika sonra sistolik ve diyastolik arter basıncında istatistiksel olarak anlamlı düşüş saptanmıştır. 6 saat boyunca yapılan takipte Nifedipinin sistolik ve diyastolik basınç üzerine olan etkisinin devam ettiği saptanmıştır. PRA, Aldosteron, Serum Na ve K düzey lerinde değişiklik saptanmazsa GFR 'da artış gözlenmiştir.Item Bir trans-perineal doğum olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1987) Küçükkömürcü, Şakir; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.24 yaşındaki bir hastada perinenin santral rüptürü içinden olan bir doğum olgusu sunulmuştur. Bugüne değin literatürde yayınlanan benzer olguların sayısı 100 'ün altındadır. Bu ender rastlanan obstetrik yaralanmanın etyolojisi, profilaksisi, tedavisi ve sonuçları tartışılmıştır.Item Bromokriptine ile premenstruel sendrom tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Atasu, Turgay; Çöke, Ayşe; Şahmay, Sezai; Ertüngealp, Erdoğan; Tüfekçi, Mehpare; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.Çalışmamızda premenstrual sendromlu (PMS) 28 kadında ve kontrol grubu olarak hiçbir şikayeti olmayan 10 kadında serum prolaktin (PRL) değerleri, radioimmünassay ( RIA) ile tayin edilerek her iki gruptaki PRL değerleri karşılaştırdı. Ayrıca tedavide bromocriptine 'in etkinliği araştırıldı. PMS'lu kadınlarda PRL değerlerinin daha yüksek olduğu ve bromocriptine tedavisi ile PRL değerleri düşerken, PMS semptomlarının önemli ölçüde gerilediği sonucuna varıldı.Item Üçbuçuk aylık bir bebekte eritrolösemi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Günay, Ünsal; Okan, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Tanısı 3,5 aylıkken konan bir eritrolösemi olgusu sunulmaktadır. Cytosine Arabinoside tedavisinin başlangıcından 4 ay sonra hasta remisyona girdi ve 46 aydan beri tarafından izlenmektedir.Item Kronik hemodiyaliz programındaki kronik böbrek yetmezlikli hastalarda yüksek kalsiyumlu diyet ve choleoaloiferol'ün serum kalsiyum, inorganik fosfor, alkalen fosfataz ve parathormon düzeylerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Dora, Umur; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Kronik Hemodiyaliz programındaki kronik böbrek yetmezlikli hastaların serum kalsiyum, inorganik fosfor, Alkalen fosfataz ve parathormon düzeyleri üzerine yüksek elementer kalsiyum içerikli gıdaların (1600 mg/gün kalsiyum) tek başına ve Cholecalciferol (300.000 ünite/hafta) ile birlikte kullanılmasının etkileri araştırılmıştır. Sonuç olarak 1600 mg/gün elementer kalsiyum içeren diyete ek olarak kullanılan cholecalciferolün serum kalsiyum, inorganik fosfor, alkalen fosfataz ve parathormon düzeyleri üzerine tek başına 1600 mg/gün elementer kalsiyum içeren diyete göre üstünlüğü olmadığı kanısına varılmıştır.Item Diabetik ketoasidozda küçük doz intramüsküler insülin tedavisi sonuçlarının araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1987) Asa, Ziya; İmamoğlu, Şazi; Tuncel, Ercan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Diyabetik ketoasidoz tedavisinde, yeni bir yöntem olarak uygulanmaya başlayan küçük doz intramüsküler insülin tedavisiyle alınan sonuçlar araştırıldı . Glisemi düzeyleri 495.3 + 142.1 mg/dl olan 15 olgu çalışmaya alındı. Başlangıç dozu olarak 8 ü. i.v., 8 ü. i.m., tota/16 ü. daha sonra ise 8 ü/saat i. m. kristalize insülin uygulandı. Olgulara ilk 6 saatte toplam 53.7 + 15.8 ü kristalize insülin uygulandı. İlk 2 saatte glisemi değerleri lamlı bir düşüş gösterdi, glisemi düşme hızı saatte 62.2 mg/dl bulundu. Hipoglisemi ve şiddetli hipopotasemi görülmedi.Item Kronik karaciğer hastalıklarında immunolojik özellikler(Uludağ Üniversitesi, 1987) Oktay, İlay; Memik, Faruk; Manavoğlu, Osman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Kronik karaciğer hastalıklarındaki immünolojik özellikler gözden geçirildi. Bu immunolojik özelliklerin tanı, tedavi ve kronik karaciğer hastalığının takibinde kullanımları tartışıldı.Item Akut lenfositik ve akut non-lenfositik lösemi olgularımızda ilk tam bulguların karşılaştırması(Uludağ Üniversitesi, 1987) Günay, Ünsal; Okan, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Son oniki yıllık sürede Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinde 90 akut lösemi olgusunun tanısı kondu. Olgular Akut Lenfositik Lösemi (ALL) ve Akut Non Lenfositik lösemi (ANLL) olarak iki gruba ayrıldı. Her iki gruptaki olguların tanı konulduğundaki klinik ve hematolojik bulgularının dağılımı belirlendi ve birbiriyle karşılaştırıdı. Klinik bulgular yönünden ALL ve ANLL 'li olgular arasında eksoftalmi'nin dışında önemli bir farklılık belirlenmedi. Ancak ANLL grubunun % 11. 7'sinde ekzoftalmi görülürken ALL grubu olgularda ekzoftalmi bulunamadı. ALL grubunun % 1.4 'inde mediastinal kitle bulunurken ANLL grubunda buna rastlanmadı.Item Behçet Hastalığı seyrinde gözlenen iki maliğnite olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1987) Manavoğlu, Osman; Tunalı, Ahmet; Tunalı, Şükran; Arpacı, Ahmet; Tokgöz, Necdet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Deri Hastalıkları Anabilim Dalı.Takip ve tedavi etmekte olduğumuz 130 Behçet Hastalığı olgusunun seyrinde, biri miks sellüler tip Hodgkin hastalığı, biri de Lenfosarkom hücre lösemi olmak üzere ikisinde malignite gözledik. Behçet hastalığı ile retiküloendotelial sistem ve hematolojik malignitelerin arasında bir ilişki olabilir mi?