1987 Cilt 14 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22039
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 30
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aile planlaması ve tıbbi deontoloji açısından önemi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Ersoy, Nermin; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Deontoloji Anabilim Dalı.Bu makalede, aile planlamasının dünyadaki ve ülkemizdeki tarihsel gelişimi orijinal belgelerden, el yazmalarından, yasalardan yararlanılarak ele alınmış ve günümüz Türkiye'sinde Tıbbi Deontoloji açısından önemine değinilmiştir.Item Bir akut lenfobiastik lösemi vakasında sistemik pulmoner aspergilloma(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Soysal, Güher; Saraçoğlu, İsmail; Dilek, Kamil; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.Bu çalışmada bir akut lenfoblastik lösemili hastada tedavi sırasında gelişen ve klinik, radyolojik ve mikrobiyolojik olarak erken tanı konarak uygun Amphotericin B tedavisi ile tamamen düzelen bir sistemik pulmoner aspergilloma vakası takdim edilmiş ve konu ile ilgili literatür gözden geçirilmiştir.Item Akut lenfositik ve akut non-lenfositik lösemi olgularımızda ilk tam bulguların karşılaştırması(Uludağ Üniversitesi, 1987) Günay, Ünsal; Okan, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Son oniki yıllık sürede Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinde 90 akut lösemi olgusunun tanısı kondu. Olgular Akut Lenfositik Lösemi (ALL) ve Akut Non Lenfositik lösemi (ANLL) olarak iki gruba ayrıldı. Her iki gruptaki olguların tanı konulduğundaki klinik ve hematolojik bulgularının dağılımı belirlendi ve birbiriyle karşılaştırıdı. Klinik bulgular yönünden ALL ve ANLL 'li olgular arasında eksoftalmi'nin dışında önemli bir farklılık belirlenmedi. Ancak ANLL grubunun % 11. 7'sinde ekzoftalmi görülürken ALL grubu olgularda ekzoftalmi bulunamadı. ALL grubunun % 1.4 'inde mediastinal kitle bulunurken ANLL grubunda buna rastlanmadı.Item Apendiks orijinli pseudomyxoma peritonei(Uludağ Üniversitesi, 1987) Şahin, Baki; Kutlay, Burçin; Üresin, Bahadır; Gürpınar, Arif; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.Altı yıldan beri bel ağrısı yakınmaları olan 80 yaşındaki bir hastaya abdominal ultrasonografi ve parasentez sonucu pseudomyxoma tanısı konmuş ve laparotomide de saptanan rüptüre apendiks mukoseli bu tanıyı doğrulamıştır. Hastaya parsiyel çekum rezeksiyonu ile birlikte total kistektomi ve apendektomi yapılmış ve boyun boşluğundaki mukusu boşaltmak suretiyle tedavi edilmiştir.Item Arı sokmasına bağlı apiastik anemi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Arı ve benzeri zar kanatlıların sokmasına bağlı aplastik anemi olgusuna literatüre rastlayamadık. Bu nedenle böyle bir olguyu takdim etmeyi uygun bulduk.Item Behçet Hastalığı seyrinde gözlenen iki maliğnite olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1987) Manavoğlu, Osman; Tunalı, Ahmet; Tunalı, Şükran; Arpacı, Ahmet; Tokgöz, Necdet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Deri Hastalıkları Anabilim Dalı.Takip ve tedavi etmekte olduğumuz 130 Behçet Hastalığı olgusunun seyrinde, biri miks sellüler tip Hodgkin hastalığı, biri de Lenfosarkom hücre lösemi olmak üzere ikisinde malignite gözledik. Behçet hastalığı ile retiküloendotelial sistem ve hematolojik malignitelerin arasında bir ilişki olabilir mi?Item Bromokriptine ile premenstruel sendrom tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Atasu, Turgay; Çöke, Ayşe; Şahmay, Sezai; Ertüngealp, Erdoğan; Tüfekçi, Mehpare; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.Çalışmamızda premenstrual sendromlu (PMS) 28 kadında ve kontrol grubu olarak hiçbir şikayeti olmayan 10 kadında serum prolaktin (PRL) değerleri, radioimmünassay ( RIA) ile tayin edilerek her iki gruptaki PRL değerleri karşılaştırdı. Ayrıca tedavide bromocriptine 'in etkinliği araştırıldı. PMS'lu kadınlarda PRL değerlerinin daha yüksek olduğu ve bromocriptine tedavisi ile PRL değerleri düşerken, PMS semptomlarının önemli ölçüde gerilediği sonucuna varıldı.Item Çocukluk çağı akut lenfositik lösemi olgularımız(Uludağ Üniversitesi, 1987) Günay, Ünsal; Okan, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Oniki yıllık sürede Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinde 72 olguya Akut Lenfositik Lösemi (ALL) tanısı kondu. indüksiyon tedavisi uygulanabilen 54 olgudan 51'inde tam remisyon elde edildi (% 94.4). Bu olgulardan 44'üne tedavi protokolümüz eksiksiz uygulandı. İdame tedavisi olarak Methotrexate ve 6-Merkaptopurin uygulanan 8 olgudan 1 'inde tedavi sonlandırıldı ve bu hasta 66 aydır izlenmektedir. Methotrexate ve 6-Mercaptopurine ilave olarak 3 ay ara ile Vincristine ve Prednisolon verilen 25 olgudan 3 'ünde uzun süreli yaşam elde edildi ve bu hastalar 38-44 aydır izlenmektedir. Bu son gruptan 15 olgumuz komplikasyonsuz olarak ilk remisyonlarında median 15 aydır izlenmekte ve tedavileri devam etmektedir.Item Çocukluk çağı akut nonlenfositik lösemi olgularımız(Uludağ Üniversitesi, 1987) Günay, Ünsal; Okan, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Son 12 yıllık sürede Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinde toplam 16 Akut non-lenfositik lösemi olgusunun tanısı konmuştur. Bunlardan 10 'una tedavi protokolu tam olarak uygulanabilmiştir. Bu olgularımızdan % 50'sinde tam remisyon sağlanmıştır. Bu olgularımızın median ilk remisyon süresi 8 ay olarak belirlenmiştir. Bir eritrolösemi olgumuzda uzun süreli yaşam elde edilmiş olup, hastayı 46 aydır izlemekteyiz.Item Diabetik bir hastada serebral mucormycosis(Uludağ Üniversitesi, 1987) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Tunalı, Şükran; Balkır, Nihat; Gökırmak, Feridun; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Deri Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı.R.T.20 yaşında bir kadın hasta, diyabetik koma ve prerenal akut böbrek yetmezliği tanısıyla hastaneye yatırıldı. Yatışından dört gün sonra burun üzerinde nekrotik ve gangrenöz bir lezyon ortaya çıktı ve daha sonra süratle ilerleyerek bilateral oftalmos, sol fasial paralizi, sağ abdusens paralizisi, sağ kısmi oftalmopleji, sol tam oftalmopleji, bilateral optik atrofi gelişti. Klinik olarak cerebral mucormycosis tanısı kondu ve tanı burun ifrazından yapılan kültürle ve burundaki nekrotik dokudan alınan biyopsi materyalinin histopatolojik incelenmesi ile doğrulandı. Diyabetin süratle regülasyonu, akut böbrek yetmezliğinin periton diyalizi ile düzeltilmesi ve oral mikostatin tedavisi ile hastada sekelli bir iyileşme elde edildi.Item Diabetik ketoasidozda küçük doz intramüsküler insülin tedavisi sonuçlarının araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1987) Asa, Ziya; İmamoğlu, Şazi; Tuncel, Ercan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Diyabetik ketoasidoz tedavisinde, yeni bir yöntem olarak uygulanmaya başlayan küçük doz intramüsküler insülin tedavisiyle alınan sonuçlar araştırıldı . Glisemi düzeyleri 495.3 + 142.1 mg/dl olan 15 olgu çalışmaya alındı. Başlangıç dozu olarak 8 ü. i.v., 8 ü. i.m., tota/16 ü. daha sonra ise 8 ü/saat i. m. kristalize insülin uygulandı. Olgulara ilk 6 saatte toplam 53.7 + 15.8 ü kristalize insülin uygulandı. İlk 2 saatte glisemi değerleri lamlı bir düşüş gösterdi, glisemi düşme hızı saatte 62.2 mg/dl bulundu. Hipoglisemi ve şiddetli hipopotasemi görülmedi.Item Endokrin işlevi olmayan büyük adrenal korteks tümörü(Uludağ Üniversitesi, 1987) Şimşek, Ümit; Şenbaş, Ali; Özyurt, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Üroloji Anabilim Dalı.Adrenal korteksin endokrin işlevi olmayan büyük çaplı tümörleri oldukça ender görülürler. Hastalığın semptomları tümör belirli bir büyüklüğe ulaştığında ortaya çıkar. Bu nedenle tanınmaları ancak çok ileri devrelerde ya da tesadüfen olur. Radikal cerrahi eksizyon en iyi tedavi yolu olarak bilinmektedir. Kemoterapi yada radyoterapinin etkinliğinin olmadığı birçok yayında ortaya konulmuştur. Kliniğimizde tanısı konulmuş tedavisi yapılmış ve 1,5 senedir kontrolumuz altında bulunan böyle bir olgu, kaynak araştırması ile beraber sunulmaktadır.Item Esansiyel hipertansiyonlu olgularda sublingual nifedipin kullanılmasının sistemik arter basıncı (TA), plazma renin aktivitesi (PRA) ve glomeruler filtrasyon hızı (GFR) üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1987) Yurtkuran, Mustafa; Dilek, K.; Aksın, S.; Kamberoğlu, S.; Mehmetoğlu, M.; Gülten, M.; Müftüoğlu, A.; Büyükuysal, L.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Farmakoloji Anabilim Dalı.Bu çalışmada kalsiyum kanal blokeri olan Nifedipinin (20 mg) sublingual kullanılmasının TA, PRA, Aldosteron düzeyi, GFR, Serum Sodyum (Na) ve Potasyum (K) düzeyleri üzerine etkileri araştırılmıştır. 18 orta ve hafif esansiyel hipertansiyon olgusunda sublingual Nifedipin alınmasından 5 dakika sonra sistolik ve diyastolik arter basıncında istatistiksel olarak anlamlı düşüş saptanmıştır. 6 saat boyunca yapılan takipte Nifedipinin sistolik ve diyastolik basınç üzerine olan etkisinin devam ettiği saptanmıştır. PRA, Aldosteron, Serum Na ve K düzey lerinde değişiklik saptanmazsa GFR 'da artış gözlenmiştir.Item Fetal akciğer matürasyonu ile erken membran rüptürü ve fetal plazma prolaktin konsantrasyonları arasındaki ilişki(Uludağ Üniversitesi, 1987) Cengiz, Candan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.Respiratuar distres sendromu prematüre yenidoğanlarda majör ölüm nedenlerinin başında gelir. Araştırmalar fetal akciğer matürasyonunun, aralarında prolaktinin de bulunduğu çok sayıda hormon tarafından etkilendiğini, gestasyonel yaşa bağımlı olmaksızın, maternal şartlara bağlı olarak hızlanıp , yavaşlayabildiğini ve erken membran rüptürü olan olgularda respiratuar distres sendromu insidansının düşük olduğunu göstermektedir. 1986 yılında, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve doğum Anabilim dalında , 28-36. gebelik haftasında doğan, 16 saat ve daha uzun süre erken membran rüptürü bulunan 27 olguda fetal plazma prolaktin konsantrasyonları ve respiratuar distres sendromu inside ile, bunlar arasındaki ilişki incelenmiştir.Item GEAB ilkokullarındaki çocuklarda boğaz florasında beta hemolitik streptokok insidansı ve akut romatizmal ateş(Uludağ Üniversitesi, 1987) Bilgen, Nazan; Aytekin, Hamdi; Okan, Necla; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Halk Sağlığı Anabilim Dalı.6-13 yaş grubunda 2 050 ilkokul öğrencisinde bir öğretim yılı boyunca sürdürülen taramada, boğaz kültürlerinde yüzde 46 oranında beta hemolitik streptokok (BHS) varlığına rastlanmıştır. En çok Şubat-Nisan aylarında üreme görülmüş olup, kız ve erkek öğrencilerde ve yaş grupları arasında herhangi bir farklılık saptanmamıştır. Akut romatizmal ateş (ARA) ve kronik romatizmal kardiopati (KRK) olgusuna rastlanmamıştır.Item GEAB kentsel alanda yaşayanların hastalanma sıklıkları ve sağlık hizmetlerinden yararlanmaları(Uludağ Üniversitesi, 1987) Aytekin, Hamdi; Bilgel, Nazan; Okan, Necla; Gülesen, Özdemir; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Halk Sağlığı Anabilim Dalı.Gemlik ilçesi belediye sınırları içinde yaşayan 35.663 kişiden 4. 703'üne uygulanan bir anketle son bir yılda hastalanma sıklıklar , nedenleri ve bu hastalıklardan kurtulmak için başvurdukları yollar sorulmuştur. Araştırma kapsamına alınan alınan yüzde 33.3 'ü en az bir kez hastalandıklarını belirtmişlerdir. Hastalıklarından kurtulmak için başvurulan yollar arasında hastaneler en başta gelmekte, bunları özel hekim muayenehaneleri ve sağlık ocakları izlemektedir. En çok çocuklar, 45 yaş üstündekiler ve kadınlar hasta almaktadır ve en başta gelen hastalık grubu solunum sistemi hastalıklarıdır.Item Hemodiyalizde görülen adale kramplarının tedavisinde dekstroz, mannitol ve diazepamın yeri(Uludağ Üniversitesi, 1987) Taga, Yavuz; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Hemodiyalizde görülen adale krampları üzerine % 30 Dekstroz, % 20 Mannitol ve Diazepamin etkileri araştırılmıştır. 26 hastada 4 devre halinde % 30 Dekstroz, % 20 Mannitol, Diazepam + % 30 Dekstroz ve Diazepam + % 20 Mannitol tedavileri uygulanmıştır. Takip edilen 236 krampta uygulanan bu tedaviler sonucunda % 20 Mannitolün diğer tedavi yöntemlerine göre daha etkin olduğu , Diazepamın ise koruyucu etkisi olmadığı ve kramp adedini kramp süresini uzattığı izlenimi edinilmiştir.Item Hodgkin hastalığında nefrotik sendrom(Uludağ Üniversitesi, 1987) Güveli, K.; Manavoğlu, Osman; Arıman, B.; Tunalı, A.Hodgkin hastalığında bir nefrotik sendrom vakası literatür bilgileri de gözden geçirilerek takdim edilmiştir. Böbrek biyopsi materyalinin ışık mikroskobu ile tetkiki "amiloidozis" bulgularını gösterdi. Primer hastalığın cyclophosphamide, vincristine, prednisone, methylhydrazine kombinasyonu ile tedavisinde, nefrotik sendrom bulgularının şiddetinde kısmi bir azalma gözlendi.Item Konjenital karın duvarı defektleri (olgu raporu )(Uludağ Üniversitesi, 1987) Sezgen, Melih; Cengiz, Candan; Kavuştu, Emine; Erol, Oktan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Yassı trilaminar embriyon silindirik fetüs haline dönüşmesini sağlayan sefalik, lateral ve kaudal yaprakların gelişimindeki tek veya kombine yetersizliğe bağlı olarak ortaya çıkan konjenital karın duvarı defektleri, çeşitli yayınlara göre değişmekle beraber, ortalama 3500 canlı doğumda bir görülmektedir. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalında, 1986 yılında tespit edilen bir olgu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.Item Kronik hemodiyaliz programındaki hastalarda sonradan oluşan renal kistler(Uludağ Üniversitesi, 1987) Bora, Umur; Tuncel, Ercan; Parlak, Müfit; Yazar, Necati; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.Kronik hemodiyaliz programındaki kronik renal yetmezlikli hastalarda sıklıkla gelişen renal kistleri incelemek amacıyla hemodiyaliz programındaki 15 kronik renal yetmezlik li hasta ultrasonografi ile incelendi. Hemodiyaliz uygulaması yapılmadığı dönemde 15 hastanın 3 'ünde renal kist tespit edilirken Hemodiyaliz uygulamasının yapıldığı ilk yıl içinde bu 15 hastanın 6 'sında histik lezyon saptandı. Renal kistlerin gelişmesinin hemoglobin ve hematokrit düzeylerine etkisi görülmedi.