2007 Cilt 8 Sayı 13
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13578
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 13 of 13
- Results Per Page
- Sort Options
Item Afyonkarahisar İli Çay İlçesi Orhaniye Köyü Kırım Tatar ağzı(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Boz, Erdoğan1876'lardan başlayarak Kırım'dan Romanya'ya oradan Bulgaristan'a ve nihayet Türkiye'ye göç eden Kırım Tatarları, çoğunlukla İstanbul, Eskişehir ve Ankara civarına yerleşmişlerdir. Çay ilçesinin Orhaniye köyüne yerleşen Kırım Tatarları, yüz yıldan fazla bir zamandır bu mekanda yaşıyorlar. Aslında bir Kıpçak şivesi olan Kırım Tatarcası, yüzyıllar süren komşuluklar neticesinde Oğuz şivesi özelliklerini de gösterir olmuştur. Böylece Kırım Tatarcası başlıca iki ağza ayrılmıştır. Köyde kendini Nogay ve Kırım Tatarı olarak benimseyen iki grup vardır. Bu iki etnik unsurun şive özellikleri yer yer birbirine karışsa da köylüler kendilerini etnik kimlikleri ile tanımladıkları için ayrılıklar henüz belirgindir. Biz bu çalışmamızda, yalnızca Kırım Tatarları’ndan derlediğimiz metinler kapsamında Orhaniye Köyü Kırım Tatar Ağzı'nın ses ve şekil bilgisi özelliklerini tespit etmeye çalıştık.Item Aksaray Valide Külliyesi inşaat defterleri(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Yavaş, Doğan; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Sanat Tarihi Bölümü.Döneminin kültür ve sanat ortamını, sanat hamilerinin ve toplumun sanata bakış açılarını, sanattaki üslûp gelişmelerinin mimariye olan etkilerini gözler önüne serdiğinden, sanat tarihi araştırmalarında inşaat defterleri ayrı bir yer tutmaktadır. Aksaray Valide Külliyesi inşaat defterleri, çağının ekonomik ve sosyal ortamını göstermesiyle birlikte inşaatla ya da malzemesiyle ilgili esnaf ve sanatkâr gibi meslek gruplarının çalışma alanları ile bunların demografik yapısı, mimari ögeler ile inşai malzeme, bunların cins, miktar ve fiyatları ile kullanılan aletlerin isimleri hakkında bilgiler sunmaktadır. Bu defterler sayesinde taş, kum, tuğla, çakıl, kireç, ahşap, mermer, demir vb.nin hangi merkezlerden geldiğinin yanısıra, inşaatta çalışan kalfa ve amelelerin yevmiyeleri dolayısıyla binaların maliyetleri hakkında da bilgi sahibi oluyoruz.Item Halide Edib Adıvar ve üniversiteler(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Erdal, Kelime; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Türkçe Eğitimi Bölümü.Halide Edib, üniversitede hocalık yapmış bir eğitimci olarak eserlerinde üniversiteden bahsetmiş, üniversitede okuyan ve burada çalışan kahramanlara yer vermiştir. Müstakil yazılarında da üniversite konusunu çeşitli cepheleriyle ele almış olan yazar, bu konuda sık sık yabancı bilim adamlarının görüşlerinden yararlanmıştır. Üniversitelerin özgür olması, üniversitelerin geri kalma sebepleri, üniversitelere öğrenci alımı ve üniversite hocalarının sorunları Halide Edib’in en çok üzerinde durduğu konulardır. Bu çalışmada, yazarın bahsedilen konulara yaklaşımı incelenecektir.Item İhtisâb mukâta’ası verilerinin şehir ekonomisi açısından anlamı: Ankara örneği(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Taş, Hülyaİhtisâb, asıl olarak şeri’at tarafından hükümdara tanınan toplumsal hayatı düzenleme yetkisidir. Bu yetki, genellikle iktisadî faaliyetler üzerinde yoğunlaşan ilişkiler için kullanılmıştır. Bu bakımdan önemlidir. Diğer görevler gibi bu yetkiye dayanan görev de, reayaya götürülen bir hizmet olarak düşünüldüğünden dolayı “ihtisâb” başlığı altında toplanan birçok vergiye konu olmuştur. Bu makalede genel olarak ihtisâb mukâta‘a gelirlerini oluşturan bu vergilerin, yönetim boyutu dışarıda bırakılarak, şehir iktisadiyatı açısından nasıl kullanılabileceği üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda ilkin, şer‘iyye sicillerinde kayıtlı 19. yüzyıla ait ihtisâbla ilgili bir fermandan yola çıkarak, hangi faaliyetlerin ihtisâb çerçevesinde ele alındığını, muhtesibin ne gibi görevler üstlendiğini ve bu görevlerinin karşılığında ne gibi vergiler aldığını saptayıp bazı değerlendirmeler yapılacaktır. Ardından ihtisâb mukâta‘asının yıllık mâl'leri esas alınmak suretiyle, Ankara örneğinde, 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar mukâta’a gelirlerinin nasıl bir seyir izlediği, herhangi bir değişimin yaşanıp yaşanmadığı, yaşanmış ise bunların sebepleri üzerinde durulacak ve 19. yüzyılda ihtisâb mukâta‘asının işlevinde ve yetki alanında meydana gelen önemli bir değişikliğe vurgu yapılacaktır. İşte makalenin, bilinenlere asıl katkısı da buradadır.Item İkinci Dünya Savaşı’nda Balkanlardaki gelişmeler ve Türkiye’nin tutumu(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Gürbüz, Kahraman; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı sürecinde Balkanlarda yaşanan gelişmeler ve bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin tutumu anlatılmaya çalışılmıştır. İnsanlık tarihinin en kanlı savaşlarından biri olan İkinci Dünya Savaşı’nın Balkanlara sıçraması neticesinde Türkiye kendi güvenliğini tesis etmek amacıyla Balkan Antantını işletmek istemiş, Balkan ülkelerinin ortak bir tutum sergilemelerini arzu etmişti. Savaş süresince müttefikler Türkiye’ye savaşa girme konusunda sürekli baskı yapmışlardır. Ancak Türkiye savaş boyunca uluslar arası ilişkilerinde denge politikasını çok iyi uygulamış ve savaş dışı kalmayı başarmıştır. Sovyetler Birliği sürekli olarak Boğazların hakimiyeti konusunda çeşitli taleplerde bulunmuş fakat bu talepler her defasında reddedilmiştir. Savaşın sonucu netlik kazanınca Türkiye, Birleşmiş Milletlere üye olabilmek ve Batı ülkelerinden uzaklaşmamak adına Almanya’ya savaş ilan etmiştir.Item İlköğretim çağındaki 10-14 yaş grubu öğrencilerinin gelişim özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Doğan, Yadigar; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi.İlköğretim çağındaki çocukların eğitim ve öğretimini kapsamında iyi birer yurttaş olabilmesi için, gerekli temel bilgi, beceri, davranış, ahlak anlayışına uygun olarak yetişmesi ve ilgi, yeti ve yetenekleri doğrultusunda hayata hazırlanmaları gerekmektedir. Bu bağlamda öğrencilerin gelişim özellikleri de dikkate alınmalıdır. Okullarda çeşitli öğrenme şekilleri yer almaktadır. Çocuklar birey olma sürecindedirler. Bu süreçte başta gelişim kavramı olmak üzere kişilik, benlik, birey olma, ilgi ve öğrenme becerileri, dikkat etme, hatırlama ve konsantrasyon kavramları önem kazanmaktadır. Ayrıca bedensel, duyuşsal ve zihinsel gelişim özellikleri, ahlak, dil, moral ve kavram gelişimi, cinsel gelişim, sosyal gelişim, ergenlik dönemi özellikleri ve ruhsal sorunların da ele alınması gerekmektedir. Bu çalışmada, adı geçen kavramlarla ilgili durumlar ortaya konmaya çalışılmıştır.Item Jön Türkler bağlamında Osmanlı’da batılılaşma hareketleri(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Demirtaş, Barış; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.Osmanlı’da batılılaşma hareketlerinin ortaya çıkışı tanzimat döneminde başlamıştır. Bu döneme giden süreçte yaşanan Osmanlı-Rus savaşlarının yanı sıra Fransız Devrimi eksenli dış politik gelişmeler, Yunan isyanı ve Mehmet Ali Paşa İsyanı, dönemin şekillenmesinde etkili olan olaylardı. Yeni Osmanlılar hareketi, Osmanlı tarihindeki batılı anlamda özgürlük hareketlerinin başlangıcını oluşturmuştur. Bunu, ardılları olan Jön Türkler hareketi ve İttihat ve Terakki Cemiyeti takip etmiştir. Bu hareketlerin en önemli ortak paydası ise devletin kurtarılması sorunuydu. Acil olarak çözülmesi gereken bu sorun özellikle ilk dönem aydınlarının ideoloji ve siyasal düşünceleri inceleme fırsatı bulmalarına engel olsa da, batılılaşma doğrultusunda sürdürülen tüm çabalar Osmanlı aydınında genel bir zihniyet değişimini sağlamıştır. Osmanlı döneminde başlayan süreç yine bu süreçte yetişen aydınların gerçekleştirdiği Cumhuriyet devrimi ile taçlanmıştır.Item Kant’ta etik değerler olarak özgürlük ve saygı(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Ürek, Ogün; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.Kant ahlâklılığın bir koşulu olarak duyguların belirleyici olmamasını gördüğü halde, bir duygu olan saygıyı ahlâklılığın temeli yapması, ilk bakışta bir çelişkiymiş gibi görülebilir. Bu çalışma, Kant’ın etik görüşünde ortaya çıkan bu görünüşteki çelişkinin, aslında bir çelişki olmadığını; Kant’ta saygının, tutkusal olarak nitelendirilen diğer bütün duygulardan farklı bir duygu olduğunu, yani ahlâk yasasından önce istemeyi belirleyen bir duygu değil, aksine ahlâk yasasının istemeyi belirlemesinden sonra ortaya çıkan, sonuç olarak bundan dolayı da bir etik kişi değeri olan özgürlükle doğrudan bağlantılı bir etik ilişki değeri olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır.Item Metin çözümlemesine farklı bir yaklaşım(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Gülen, Tülay; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü/Türk Dili ve Edebiyatı bölümü.Bir metnin anlamsal dünyasını çözümleyebilmek için onun örgüsünü oluşturan cümlelerin aralarındaki anlam bağlarının ortaya konması gerekir. Bu ise ayrıntılı bir çözümlemeyle gerçekleşir. Bu bağlamda cümleden büyük birlikler, cümleler arası anlam bağlarını tüm yönleriyle ele alan, metnin anlam dünyasının en derinlerine inilebilmesini sağlayan ayrıntılı bir çözümleme yöntemidir. Bu tür bir çözümlemenin, metinle ilgili daha birçok özelliği gün yüzüne çıkarması da dikkat çekicidir.Item Meyvelerin dilinden niyet ve işaretler-I(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Eğri, Sadettin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.İnsanlar bilinen zamanlardan beri gelecekle ilgili tahminlerde bulunma ve bazı işaretlere ulaşma gayreti içerisinde olmuştur. Çeşitli kültürlerde yaygın bir şekilde örneklerini gördüğümüz bu merak ve çalışmalar, edebiyatın da ilgi alanına girmiştir. Geçmişte ve günümüzde; hoş karşılanmasa da bu tür merak ve ilgiler süregelmiştir. Akla gelebilecek pek çok madde veya metinlerle gaybı bilme isteği zengin “Tefe’ülnâme” türünü ortaya çıkarmıştır. Bu türden mensur ve manzum yüzlerce eser arasında “Hurşidnâme” adını taşıyanı; bu yorum ve işaretleri meyvelerin diliyle yapmaktadır.Item Osmanlı Bursasında ithalat ve tüketim kalıplarında değişim (XIX. yy. ikinci yarısı)(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Gürsakal, Gürsu Galip; Uludağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü.Sanayi Devriminin Osmanlılar üzerindeki en önemli doğrudan etkilerinden bir tanesi Osmanlı ülkesinin sanayi ülkelerine hammadde ihraç eden ve bu ülkelere mamul madde ithal eden bir ülke haline gelmesidir. Özellikle 1838 Balta Limanı Antlaşması’nın Avrupalı tüccarlara sağladığı kolaylıklar Sanayi Devriminin getirdiği maliyet avantajı ile birleşince Osmanlı İmparatorluğu Batı malları için önemli bir Pazar olarak ortaya çıkmıştır. XIX. yüzyıl Bursası da bu genel trendden etkilenmiş ve Bursalıların tüketim kalıpları bir yüzyıl öncesine göre değişikliğe uğramıştır. Bu makale İngiliz Konsolosluk Raporları’na yansıyan bu değişimi incelemeyi amaçlamaktadır.Item Bir şehrin edebiyata yansıyan acı hikâyesi: Milli Mücadelede Bursa(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Sınar, Alev; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi.Bursa’nın işgal süreci sadece tarih incelemelerine yansımamış, o ateşten günleri yaşayanların kalemleri vasıtasıyla edebiyata da aksetmiştir. Şehrin işgal öncesi durumu, işgali ve kurtuluşu doğrudan doğruya belge niteliği taşıyan komisyon raporlarından ve meclis zabıtlarından takip edilebileceği gibi gazete yazılarında, hatıralarda, hikâye, roman ve şiirlerde de yansımasını bulmuştur. Bu yazıda, Osmanlı’ya başkentlik yapmış ve Türk-İslâm kültürünü somut bir şekilde yansıtan bir şehrin Millî Mücadele içindeki acı hikâyesi edebiyatçıların gözlemlerinden yola çıkarak aktarılmaya çalışılacaktır.Item XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda imamlar, muhtarlar ve köylüler: Balıkesir örneği(Uludağ Üniversitesi, 2007-12-01) Arslan, İsmailOsmanlı tarih yazımında kırsal alanlar tarihi, son yıllarda oldukça ilgi çeken bir alandır. Bu bağlamda, XIX. yüzyıl Osmanlı kırsalına ait elimizdeki en önemli birinci elden kaynaklar arasında; kırsal hayatın sosyo-ekonomik, demografik ve kültürel hemen hemen bütün karakteristiğini bulabileceğimiz kadı sicilleri ve temettüat kayıtları sayılabilir. Çalışmamızda, Balıkesir şer’iye sicilleri ve temettüat defterlerini kullanmak suretiyle Balıkesir köyleri örneğinde köy ve köylü hayatında devleti temsil eden kurumlar olan imamlık ve muhtarlıkların fonksiyonu ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ayrıca, Tanzimat öncesi ve sonrasında köy hayatındaki sosyo-ekonomik, kültürel ve demografik değişiklikler üzerinde durulacaktır. Özellikle kurumsal anlamda köylerde muhtarlık teşkilatının kurulması, imamların bazı yetkilerinin muhtarlara devredilmesi ve sonrasında yaşanan değişmelere dikkatler çekilecektir.