2001 Cilt 20 Sayı 1-2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12826
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 29
- Results Per Page
- Sort Options
Item Abort yapan inekte kan değerlerinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-06-07) Cengiz, Fahrünisa; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Holştayn ırkı 2,5 yaşlı 8 aylık gebe iken yavru atan inekte östradiol, progesteron, hematokrit, hemoglobin, alyuvar sayısı, ortalama alyuvar hacmi (OAH), ortalama alyuvar hemoglobini (OAHb), ortalama alyuvar hemoglobini yoğunluğu (OAHbY), akyuvar sayısı, glikoz, total kolesterol, total protein, albumin ve globulin değerleri incelendi. Yavru atımından 50, 37, 21 ve 7 gün önce alınan kan örneklerinde östradiol değerleri sırasıyla 80, 90, 38, 99 pg/ml, progesteron değerleri ise 7.4, 7.6,. 9.8, 8.6 ng/ml olarak saptandı. Yavru atımından sonra östradiolün 76.5 pg/ml., progesteronun ise 1.3 ng/ml olduğu görüldü. Diğer kan parametreleri, ineklerde gebeliğin kurudaki dönemi için bildirilen değerlerle benzer bulunduItem Aslan claviculasının morfometrik ve histolojik incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-01-02) Eren, Gülsüm; Yıldız, Bahri; Sönmez, Gürsel; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Ön bacağın gövdeye bağlanması scapula, clavicula ve os coracoides olmak üzere üç adet kemikten meydana gelen cingulum aracılığıyla sağlanır. Bu kemiklerden clavicula kuşlarda mevcut olup equus ve ruminant’ta kaybolmuştur. İnsan ve maymun’da, scapula ve sternum arasında bir köprü oluşturacak şekilde gelişmiştir. Köpekte genellikle mevcut olmadığı, bazı büyük köpeklerde m. brachiocephalicus’un içerisinde çubuk şeklinde ufak bir kemik ya da kıkırdak halinde bulunabileceği, mevcut olduğu hallerde düzensiz şekilde 6-12 mm uzunluğunda bulunduğu bildirilmektedir. Yine kedide ince, eğri, çubuk benzeri 2-5 cm uzunluğunda olduğu bildirilmektedir. Çalışmamızda Anatomi Anabilim Dalı’mıza Bursa Hayvanat Bahçesi’nden gönderilen 23 yaşındaki erkek aslana ait clavicula makroskopik ve mikroskopik olarak incelendi. Clavicula’lardan sağ tarafta olan 7,5 cm. uzunluğunda olup 1 cm genişliğinde bir medial uca, sol taraftaki 8,5 cm uzunluğunda ve 0,94 cm genişliğinde bir medial uca ve yine her iki clavicula da belirgin bir corpus ve serbest uca sahiptir. Sağ clavicula’nın histolojik olarak incelenmesi sonucunda yapının sekonder normal kemik dokusundan meydana geldiği tespit edildi.Item Bıldırcında bazı kanat ve bacak kas teli demetlerinin yapılanması üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2000-09-15) Yıldız, Bahri; Yıldız, Hüseyin; Eren, Gülsüm; Bahadır, Ali; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi.Çalışmada sağlıklı ve gelişmiş 10 adet bıldırcının, farklı fonksiyonlara sahip olan m. pectoralis superficialis, m. pectoralis profundus, m. semitendinosus ve m. semimembranosus kasları kullanıldı. Bu amaçla adı geçen kasların venter’lerinden yapılan transversal kesitler parafinde bloklandı. Takiben 5 mikrometre kalınlığındaki kesitler 4x2x10 büyütme ile stereo diseksiyon mikroskobunda incelendi. İnceleme sonunda en büyük çapa sahip kas tellerinin, m. pectoralis profundus’ta, en küçük çaplıların ise m. pectoralis superficialis’te olduğu saptandı. Bunun yanında en fazla kas telinin m. pectoralis superficialis’te olduğu gözlendi. Demetlerdeki endomisyum bağ dokusunun kaslardaki yoğunluğu, azdan çoğa doğru; m. semitendinosus, m. pectoralis superficialis, m. pectoralis profundus ve m. semimembranosus olarak sıralandığı tespit edildi. Bu yoğunluğun kaslar arasındaki önem derecesinin P< 0,001 düzeyinde olduğu saptandı. Elde edilen bulgular neticesinde kasın fonksiyonuna kas teli büyüklüğü ve sayısı yanısıra endomisyum yoğunluğununda önemli derecede etkisi olduğu sonucuna varıldı.Item Broylerlerde asites sendromu(Uludağ Üniversitesi, 2000-09-26) Deniz, Gülay; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Son yıllarda broyler işletmelerinde büyük ekonomik kayıplara neden olan asites sendromu, dünya broyler endüstrisi için ciddi bir problem oluşturmaktadır. Broylerlerde asites eğilimindeki artış; çevresel faktörler, besleme ile ilgili faktörler, toksikasyon yapan maddeler ve solunum sistemi hastalıkları ile ilişkilidir. Asites eğiliminde artışa yol açan çevresel faktörler arasında soğuk, karbon monoksit ve karbon dioksit fazlalığı, toz, amonyak ve hipoksi; besleme ile ilgili faktörler arasında ise rasyondaki sodyum fazlalığı, yüksek enerjili rasyonlar, pelet yemler ve rasyonlara yüksek düzeyde kobalt ilave edilmesi yer almaktadır.Item Broylerlerde tibial diskondroplazi ve besleme ile ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-11-30) Deniz, Gülay; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Günümüze kadar, broylerlerde yapılan seleksiyon çalışmaları sonucunda, canlı ağırlık ve karkas ağırlığında önemli bir artış elde edilmiş ancak, bu artış tibial diskondroplazi olarak bilinen bacak kusurunun oluşmasına neden olmuştur. Bu yüzden, son yıllarda etlik piliçlerde tibial diskondroplaziye neden olan faktörleri araştırmaya yönelik çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Bu derlemede kanatlılarda tibial diskondroplaziye neden olan etmenler incelenerek besleme ile tibial diskondroplazi arasındaki ilişki tartışılmıştır.Item Bursa yöresinde sığırların yemlerinde, içme sularında ve rumen içeriğinde nitrat,nitrit ve kanda methemoglobin düzeylerinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2000-08-10) Oruç, H. Hüseyin; Ceylan, Selahattin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu çalışmada sığırların beslenmesinde kullanılan yem ve yem hammaddeleri, içme suları ve sığırların rumen içeriğinde nitrat, nitrit ve kanda methemoglobin düzeylerinin araştırılması, belirlenen nitrat ve nitrit düzeylerinin hayvan ve insan sağlığı açısından taşıdığı risklerin irdelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada 119 yem ve yem hammaddesi, 28 içme suyu, 52 rumen içeriği ve 52 adet kan numunesi kullanıldı. Numuneler 28 sığır çiftliği ile Veteriner Fakültesi Çiftliği ve Kliniklerinden sağlandı. Yem ve yem hammaddeleri, içme suları ve rumen içeriklerindeki nitrat ve nitrit konsantrasyonları, kan numunelerindeki methemoglobin düzeyi spektrofotometrik yöntemlerle ölçüldü. Nitrat ve nitrit konsantrasyonları ölçüm birimi olarak nitrat ve nitrit azotu kullanıldı. Numunelerde minimal ve maksimal olarak 0-1731.66 ppm nitrat, 0-11.11 ppm nitrit bulundu. Ortalama nitrat düzeyleri, ppm olarak sığır süt yeminde 90.19±17.95, sığır besi yeminde 96.08±19.49, buzağı yeminde 69.62±23.55, buğday ve arpa samanında 210.06±55.35, yoncada 470.53±141.09, yulafta 330.86±198.53, çayır-mera otunda 50.87±26.44 ve içme suyunda 6.58±1.08 olarak belirlendi. Normal rasyonlarıyla beslenen 10 sağlıklı inekten alınan rumen içeriği numunelerinde ortalama nitrat ve nitrit düzeyleri sırasıyla yemlemeden önce 0.13±0.01 ve 0.31±0.03 ppm, yemlemeden 2.5 saat sonra 0.16±0.01 ppm ve 0.27±0.06 ppm; yemlemeden 5 saat sonra 0.16±0.02 ppm ve 0.28±0.06 ppm; methemoglobin konsantrasyonları, yemlemeden önce %2.52±0.22, yemlemeden 2.5 saat sonra %2.04±0.12 ve yemlemeden 5 saat sonra %2.41±0.38 olarak tespit edildi. Veteriner Fakültesi Kliniklerine getirilen 22 sığırdan alınan rumen içeriklerinde ortalama 0.06±0.07 ppm nitrat, 0.79±0.18 ppm nitrit ve kanda % 2.64±0.21 methemoglobin bulundu. Araştırmanın bulgularına göre, yem ve yem hammaddelerinde belirlenen nitrat ve nitritin sığırlarda akut bir zehirlenmeye yol açmayacak düzeylerde olduğu, ancak bazı numunelerin içerdiği nitrat ve nitrit miktarlarının subakut veya kronik bir zehirlenmeye yol açabileceği kanısına varıldı. İçme sularındaki nitrat ve nitrit düzeyleri hayvanların sağlığı açısından bir risk oluşturmamakla birlikte, numunelerin %21’indeki nitrat konsantrasyonu insanlar için belirtilen sınır değerleri aşmaktadır. Methemoglobin düzeyleri normal limitler içinde (%0-3) bulunmuştur.Item Bursa’da tüketime sunulan bazı baharatların mikrobiyal florası(Uludağ Üniversitesi, 2000-11-21) Filiz, Nejdet; Bursa Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu.Bu çalışmada Bursa’da tüketime sunulan toplam 48 adet karabiber, kırmızıbiber ve kimyon numuneleri mikrobiyolojik olarak; toplam aerob mezofil bakteri, koliform, E.coli, stafilokok, aerob sporlu mezofil, anaerob sporlu mezofil, küf-maya ve laktobasil yönünden incelendi. Karabiber, kırmızıbiber ve kimyon numunelerinde toplam aerob mezofil bakteri sayısı sırasıyla ortalama olarak 3.9×107 kob/g., 8.1×106 kob/g., 2.8×106 kob/g.; koliform bakteri sayısı 4.9×103 kob/g., 1.7×102 kob/g., 2.4×104 kob/g.; stafilokok sayısı 3.3×106 kob/g., 1.0×106 kob/g., 9.8×104 kob/g.; aerob sporlu mezofil sayısı 2.7×105 kob/g., 1.2×105 kob/g., 7.7×104 kob/g.; küf-maya sayısı 1.3×104 kob/g., 5.1×102 kob/g., 2.6×103 kob/g.; laktobasil sayısı 2.5×106 kob/g., 3.0×106 kob/g., 1.3×106 kob/g. olarak bulundu. E.coli, karabiber ve kimyon numunelerinin % 50 sinde tespit edilirken, kırmızıbiberde hiç saptanmamıştır. Anaerob sporlu bakteriler karabiber ve kırmızı biber örneklerinin tamamında saptanırken, kimyon örneklerinin % 75 inde bulunmuştur. Sonuç olarak Bursa’da tüketime sunulan karabiber, kırmızıbiber ve kimyon numunelerinin mikrobiyolojik kalitelerinin düşük olduğu, halk sağlığı açısından önemli bir risk oluşturduğu saptandı.Item Buzağı ishallerinde sıvı tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-05-29) Şentürk, Sezgin; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.İshalli buzağılarda ölümün en yaygın nedenleri dehidrasyon ve asidozisdir. Öncelikli olarak buzağılarda ishallin tedavisi oral ve paranteral solusyonlarla, elektrolit, asit-baz dengesi, sıvı ve enerji açığı düzenlenmesi temelinde yapılır. Hafif ve orta şiddetli ishalli buzağılarda oral rehidrasyon tedavisi tek başına oldukça etkilidir. Şiddetli dehidrasyona ve asidoza sahip olan buzağılarda en iyi tedavi intravenöz sıvılarla sağlanır. İzotonik kristalloidler ishalli dehidre buzağıların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu solusyonlar intersititiel sıvının hacminin tekrar sağlanması için düşünülmelidir. Laktatlı Ringer solusyonu şiddetli metabolik asidozu düzeltmek için kullanılmamalıdır. Şidetli metabolik asidozlu buzağılarda sodyum bikarbonat kullanılmalıdır. Hipertonik kristalloid solusyonları (%7.2 hipertonik sodyum klorür, 4ml/kg, i.v.) hızlı resussitatif etkilerinden dolayı ishalli endotoksemik buzağıların başlangıç tedavilerinde önemlidirler.Hipertonik kristalloid solusyonlrın etki süreleri koloid solusyonların ilavesi ile uzatılabilir. Kolloid solusyonlar plazma onkotik basıncında artış meydana getirerek, plazma hacmini yükseltirler. Hipertonik sodyum klorür ve dekstran 70 solusyonlarının birlikte uygulanması oral uygulanan sıvıların emilimini artırabilir. Sonuç olarak, hafif ve orta şiddetli ishalli buzağılarda oral rehidrasyon tedavisi tek başına kullanılabilir. Bununla birlikte, ishalli şidetli dehidre buzağıların tedavisinde izotonik oral elektrolit solusyonu ile birlikte küçük hacimlerde hipertonik sodyum klorür -dekstran 70 kombinasyonunun intravenöz uygulanması daha etkili bir yoldur.Item Cobb ırkı broylerlerde karkas ağırlığının bazı kemiklerin gelişimlerine etkisinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2000-11-21) Serbest, Ayşe; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu araştırmada karkas ağırlığı 1300-1400 gr. (I. grup) ve 1500-1600 gr. (II. grup) olan Cobb ırkı erkek broylerler materyal olarak kullanıldı. 40’ar günlük olan broylerlerden herbir grup için 45’er adet kullanıldı ve bunların bazı kemiklerinin gelişimleri incelendi. İki grubun karkasları arasındaki farklılık %12,6, üst ve alt gövde uzunlukları arasındaki farklılık ise sırasıyla %3,9 ve %4,6 idi. Kemiklerin ağırlıkları arasında en fazla farklılık fibula (%33,3), tibiotarsus (%32,2) ve os coracoides’de (30,2), en az farklılık da furcula’da (14,3) saptandı. Uzunluklar arasında en fazla farklılık os coracoides (%12,7), furcula (%12,2) ve ulna’da (%9,8), en az farklılık da fibula’da (%1,4) tespit edildi. Kemiklerin kalınlıkları arasında furcula ve scapula’da I. ve II. kalınlık bölgelerinde iki grup arasında fark görülmedi. I. kalınlık bölgesinde iki grup arasındaki en fazla farklılık %44,2 ile tibiotarsus’da; II. kalınlık bölgesinde de %30,8 ile ulna’da saptandı. Sonuçta bu çalışmada karkas ağırlığındaki artışın birinci derecede kemiklerin ağırlığını, ikinci derecede de kalınlığını (furcula ve scapula kalınlıkları hariç) etkilediği, üçüncü ve en az derecede de kemiklerin uzunluğunu etkilediği tespit edildi.Item Döl tutmayan inek ve düvelerde penetrasyon testinin kullanım olanakları(Uludağ Üniversitesi, 2000-09-15) Gökçen, Hazım; Doğan, İbrahim; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Bu çalışmada, Servikal Mukus Penetrasyon Testi uygulanan 50 adet döl tutmayan inek ve düvenin, servikal mukus ile kan serumlarında aglütinasyon reaksiyonunun saptanması ve anılan olgunun spermatozoon motilitesi ve migrasyon değerleri üzerine olan etkisinin incelenmesi amaçlandı. Deneme grubunu tohumlamada kullanılan, kontrol grubunu ise tohumlamada kullanılmayan dondurulmuş boğa spermaları oluşturdu. Deneme grubunda aglütinasyon reaksiyonu servikal mukus örneklerinin 9’unda (%18) pozitif, 41’inde (%82) negatif olarak saptandı. Kontrol grubunda ise aglütinasyon reaksiyonu servikal mukus örneklerinin hepsinde negatif olarak tespit edildi. Deneme ve kontrol gruplarına ait ortalama motilite ve migrasyon değerleri 9 adet servikal mukus örneğinde %7.22±1.69, %8.89±2.61 ve 1.85±0.22 cm, 3.61±0.29 cm (P<0.01); 41 adet servikal mukus örneğinde ise %8.04±1.16, %11.34±1.56 (P<0.05) ve 3.31±0.23 cm, 3.72±0.22 cm olarak ölçüldü. Ayrıca deneme gruplarına ait migrasyon değerleri istatistiksel olarak önemli bulundu (P<0.001). Deneme ve kontrol gruplarına ait aglütinasyon derecesi, ortalama motilite ve migrasyon değerleri 9 adet kan serum örneğinin 1’inde kuvvetli (%11.11), 2’sinde orta (%22.22), 6’sında normal (%66.66), %31.11±2.86, 0.51±0.07 cm ve 1’inde kuvvetli (%11.11), 2’sinde orta (%22.22), 6’sında normal (%66.66), %27.77±4.86, 0.46±0.08 cm; 41 adet kan serum örneğinin ise 7’sinde kuvvetli (%17.07), 14’ünde orta (%34.14), 20’sinde normal (%48.78), %22.07±1.75, 0.63±0.03 cm ve 8’inde kuvvetli (%19.51), 18’inde orta (%43.90), 15’inde normal (%36.58), %20. 85±1.74 ve 0.69±0.04 cm olarak ölçüldü. Ayrıca deneme gruplarına ait motilite değerleri istatistiksel olarak önemli bulundu (P<0.05). Sonuç olarak, servikal mukusta oluşan aglütinasyon reaksiyonunun spermatozoonların motilitesini ve migrasyon değerlerini olumsuz yönde etkilediğini düşünmek olasıdır. Ayrıca kan serumuna ait bulguların servikal mukus bulgularını destekler nitelikte olmadığı kanısına varılmıştır.Item Erken dönemde besiye alınan kıvırcık ırkı kuzularda farklı dozlarda somatotropin hormonu (rbst) uygulamasının besi performansı, bazı karkas özellikleri ve kuzu maliyetine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-10-03) Demir, Hıdır; Özcan, Mustafa; Kaygısız, Ferhan; Abaş, İsmail; Ekiz, BülentBu araştırmada yaklaşık 75 günlük yaşta sütten kesilen ve entansif besiye alınan Kıvırcık ırkı kuzularda, farklı dozlardaki Rekombinant Bovine Somatotropin (rbST) uygulamalarının kuzuların besi performansı, bazı karkas özellikleri ve besi maliyeti üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Sonuç olarak besi süresince 15 günde bir enjeksiyon yoluyla uygulanan somatotropin’in kuzularda canlı ağırlık kazancını, 1 kg Canlı Ağırlık için tüketilen yem miktarlarını, karkas özelliklerini kısmi olarak iyileştirdiği, bu uygulamanın maliyete getirdiği ek külfet dikkate alındığında ise erken dönemde kuzulara yedirilen besi yemine ilave olarak parenteral hormon uygulamasının yetiştiricilik açısından ekonomik olmadığı sonucuna varılmıştır.Item Etlerde antibiyotik kalıntılarının aranması üzerinde çalışmalar(Uludağ Üniversitesi, 2000-12-08) Yüksek, Nur; Bursa Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu.Araştırma, sığır ve kanatlı hayvanlarda tedavi, koruyucu ve verim artışı sağlamak için kullanılan oksitetrasiklin (OTC), kloramfenikol (CAP) ve çinko basitrasin’in (ZnB) bu hayvanlara ait çeşitli dokulardaki (kas, karaciğer, böbrek ve dalak) kalıntılarını belirlemek ve farklı yöntemlerin (üçlü plak ve disk diffüzyon) kullanılabilirliğinin karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Araştırma deneysel (tavuk) ve tarama (sığır ve tavuk) olmak üzere iki farklı aşamada gerçekleştirilmiştir. Deneylerde duyarlı test suşları olarak OTC, CAP ve ZnB için B. cereus mycoides ATCC (9341), Micrococ. flavus ATCC (10240) ve B. megaterium ATCC (5117) kullanıldı. . İstatiksel değerlendirme sonuçları araştırmada kullanılan yöntemlerin her ikisinde de oluşan zonların arasındaki yöntemlerin her ikisinde farkın önemsiz (U=P>0. 05), ancak kas, karaciğer, böbrek ve dalak dokularındaki kalıntıların plakta oluşturdukları zonların arasındaki farkın önemli (KW=17, P<0.05) olduğu saptanmıştır. Analiz çalışmaları sonucu Ankara Et ve Balık Kurumundan temin edilen 50 adet sığırın 7 sinde (%14) böbrek dokularında OTC kalıntıları saptanmıştır. Tavukların kas, karaciğer, böbrek ve dalak dokularında ise OTC, CAP ve ZnB kalıntıları görülmemiştir. Sonuç olarak, sığır ve kanatlı hayvanlara ait dokularda antibiyotik kalıntılarının varlığını tespit etmek amacıyla aralarında önemli fark tespit edilmeyen üçlü plak ve disk diffüzyon tekniklerinden birinin kesim öncesi ve/veya sonrası kullanılmasının halk sağlığı açısından yararlı olacağı görüşüne varılmıştır.Item Functional forms of the muscle bundles belong to external eye muscles in human and sheep(Uludağ Üniversitesi, 2000-09-15) Yıldız, Bahri; Yıldız, Hüseyin; İkiz, İhsaniye; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.The superior (dorsal), lateral and medial rectus muscles from 5 adult humans and Kıvırcık sheeps were included in the study. Transversal sections of 5 micrometers in thickness from the venteria (middles) of the muscles embedded in paraffin were prepared by rutin method and examined under stereomicroscope at 4x2x10 magnification. The primary, secondary and tertiary fibre bundles from all of the muscles except the medial rectus muscle of human were obviously observed in the sections. The biggest and the smallest muscle fibres were determined in the lateral rectus muscle of sheep and the superior rectus muscle of humans respectively. The muscle fibres in primary bundles were found to be much intensive in sheep eye muscles compared with those of humans. Consequently, despite to less number of fibres in muscle bundles, connective tissue between the bundles was seen much more abundantly in humans who have more eye movements compared with those of sheepItem Gıda sanayiinde kullanılan end-bac’ın bakterisidal ve fungusidal aktivite tayini üzerine bir araştırma(Uludağ Üniversitesi, 2000-11-30) Yüksek, Nur; Yemni, Ersin; Güneş, Ertan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu.Bu çalışmada gıda sanayinde kullanılan bir Kuaterner Amonyum Bileşiği (KAB) olan End-Bac’ın bakterisid ve fungusid etkisi araştırıldı. Araştırmada dezenfektan maddeler için; AOAC süspansiyon test ve Carrier test kullanılarak fenol katsayıları hesaplandı. Bu amaçla End-Bac’ın etkili olduğu bilinen 4 adet test suşu (Escherichia coli, Staphylococcus aureus, Bacillus cereus, Salmonella typhi), 1 adet küf (Aspergillus niger) ve 1 adet maya (Candida albicans) kullanıldı. EndBac’ın % 0.5 konsantrasyondaki çözeltilerde 5-10 dakika içerisinde ilgili mikroorganizmalar üzerine etkili olduğu saptandı.Item Hayvanlarda zorlanım (stres) oluşturan etkenler(Uludağ Üniversitesi, 2000-08-11) Cengiz, Fahrünisa; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Adrenal bezler yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli, karmaşık ve çok fonksiyonlu endokrin organlardır. Adrenal bezler iki fonksiyonel bölümden meydana gelir, dışta korteks içte ise medulla yer alır. Her iki kısım da çevresel etkilere hayvanın uyum sağlamasında çok önemli role sahiptir. Çeşitli stres faktörleri hayvanların verim durumunu etkiler. Akut streslere cevap olarak hayvanlarda kortizol salınımı artar. Plazma kortizol seviyeleri hayvanların nakliyesinde, operasyonlarda, ateş, enfeksiyon, psikoz, uzun süreli ve ağır egzersizlerde, hipoglisemi ve esaret durumlarında artar. Bu stres faktörleri hayvanlarda homeostazisin ve metabolizmanın değişmesine yol açar.Item Hindilerde sınırlı beslemenin serum metabolit, elektrolit düzeyleri ve canlı ağırlık üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2001-06-01) Çetin, Meltem; Polat, Ümit; Ak, İbrahim; Yalçın, Abdullah; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi.Çalışmada materyal olarak 12 haftalık Amerikan Bronz x Betina melezi erkek hindiler kullanıldı. Hindiler 4 gruba ayrıldı. Birinci gruba ad libitum, 2., 3. ve 4. gruplara sırasıyla %7, %14 ve %21 sınırlı besleme uygulandı. 56 günlük besi sonunda hindilerin canlı ağırlıkları saptandı ve kesim esnasında kan alınarak serum glukoz, toplam kolesterol, trigliserit, albumin, globulin, toplam protein, sodyum (Na), potasyum (K), klor (Cl) ve inorganik fosfor (İP) düzeyleri otoanalizör kullanılarak ölçüldü. Besi sonunda en düşük ağırlıklar % 21 sınırlı besleme uygulanan grupta saptanırken (p≤0.001), serum glukoz, toplam kolesterol, trigliserit, albumin, globulin ve toplam protein düzeyleri %21 sınırlı besleme uygulanan grupta ad libitum, %7 ve %14 sınırlı besleme uygulanan gruplara göre istatistiksel açıdan değişik düzeylerde (p≤0.01 ve p≤0.001) olmak üzere daha yüksek bulundu. Serum sodyum (Na), potasyum (K), klor (Cl) ve inorganik fosfor (İP) düzeylerinde ise farklılık saptanmadı. Çalışmada elde edilen sonuçlar ile hindilere uygulanacak sınırlı besleme oranının ad libitum beslemenin %14’ünü geçmemesinin, hayvanın metabolizmasının bozulmaması ve canlı ağırlık kazancının düşmemesi açısından yararlı olacağı kanısına varıldı.Item İneklerde süt hummasına ilişkin metabolik bozukluklar(Uludağ Üniversitesi, 2000-06-28) Cengiz, Fahrünisa; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.Süt humması (parturient parezis) doğum ile ilgili metabolik bir hastalıktır, özellikle yüksek verimli, yaşlı süt ineklerinde görülür. Bu hastalık Ca dengesinin bozulmasıyla ilişkilidir. Gebeliğin son dönemi ve doğum bir çok hormonun kandaki miktarında değişimlere neden olur. Yapılan bir çok çalışmada bu hormonlarla Ca arasındaki ilişki incelenmiştir. Parturient hipokalseminin önlenmesinde, doğum öncesi diyetteki mineral kompozisyonunu değiştirmek, anyonik diyetlerle beslemek ve paratiroid hormon uygulamalarının kullanılan genel metodlar olduğu ileri sürülmektedir. Son zamanlarda, anyonik diyetlerle ilgili araştırmalar üzerinde durulmaktadır.Item İnfertilite problemi olan atlarda bakteriyolojik incelemeler(Uludağ Üniversitesi, 2000-07-11) Uzman, Mehmet; Ülgen, Mihriban; İntaş, Kamil Seyrek; Kocabıyık, Levent; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi.; Bursa Uludağ Üniversitesi/Veterinerlik Fakültesi.Bu çalışmada infertilite problemi olan 18 adet kısrağın klitoris ve uteruslarından ve 4 adet aygırın corpus penis, urethra ve fossa glandis'lerinden alınan örnekler bakteriyolojik olarak incelendi ve izole edilen etkenlerin antibiyotiklere duyarlılıkları belirlendi. 18 kısrağın 15'inin (%83,3) klitorisinden ve 10'unun (%55.5) uterusundan izolasyon yapıldı. Kısrakların klitorisinden Streptococcus spp., E.coli, K. pneumoniae, Shigella spp., Citrobacter spp., Neisseria spp., Diplococcus pneumoniae, Aeromonas sp. ve S. epidermidis ; uterusundan ise E. coli, K. pneumoniae, Streptococcus spp., Pseudomonas spp., Aeromonas spp., Yersinia spp., S. aureus, Pasteurella sp. ve S. saprophiticus izole edildi. İncelenen 4 aygırdan ise S. epidermidis, E. coli ve Citrobacter sp. izole edildi. Kısrak ve aygırlardan Taylorella equigenitalis izolasyonu yapılamadı. İzole edilen Gram pozitif bakteriler Enrofloxacine, Ceftizoxime, Gentamycine, Oxytetracycline, Ampicilline ve Penicilline'e; gram negatif bakteriler ise Enrofloxacine, Ceftizoxime, Tetracycline, Danofloxacine, Neomycine ve Amoxycilline'e duyarlı bulundu.Item İvesi koyunlarında flushing ve sinkronizasyon uygulamalarının döl verimi üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2000-04-10) Özbey, Orhan; Tatlı, PınarBu çalışmada, İvesi ırkı koyunlarda flushing ve östrus sinkronizasyonu uygulamasının döl verimi üzerine olan etkisi incelenmiştir. Araştırmada 60 baş İvesi koyunu kullanılmıştır. Araştırmadaki koyunlar yaş kompozisyonlarının aynı oranda olması sağlanacak şekilde 4 eşit gruba rast gele dağıtılmıştır. Buna göre araştırmanın I. grubundaki koyunlara normal besleme ve sinkronizasyon uygulanarak tohumlama yapılmış, II. gruptaki koyunlara normal besleme programı uygulanarak tohumlama yapılmış, III. Gruptaki koyunlara flushing ve sinkronizasyon uygulanarak tohumlama yapılmış, IV. Gruptaki koyunlara ise flushing besleme programı uygulanarak direk tohumlama yapılmıştır. Sinkronizasyon amacıyla 14 gün süreyle 40 mg FGA (Fluorogestone acetate) içeren vaginal sünger ve 500 IÜ. PMSG uygulanmıştır. Flushing uygulamasına sıfat dönemine 4 hafta kala başlanmış; ilk 2 hafta koyun başına 600 g kuru ot, 650 g karma yem ve 100 g arpa kırması, aşımdan 1 hafta önceden 2 hafta sonraya kadar ise arpa kırması 450 grama çıkarılmıştır. Bu araştırmada, koyunlarda östrus, doğum, doğan kuzu, çoklu doğum oranları ve doğum başına düşen kuzu sayıları gruplarda sırasıyla I. grupta % 100, 86.67, 126.67, 46.15 ve 1.46; II. grupta % 93.33, 86.67, 106.70, 23.08 ve 1.23; III. Grupta % 93.33, 80.00, 140.00, 58.33 ve 1.75 ve IV. Grupta %100, 86.67, 113.33, 30.76 ve 1.31 olarak bulunmuştur. Koç altı koyun sayısına göre östrus gösterenlerin oranı (P>0.05), doğan kuzu oranı (P>0.05) ve doğuran koyun sayısına göre tek ve çoklu doğan kuzu oranları (P>0.05) bakımından gruplar arası farklar istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır. Sinkronizasyon uygulaması ile kuzulama süresi 34 günden (II. grupta) 21 güne (I. grupta); flushing ve sinkronizasyon uygulaması ile 32 günden (IV. Grup) 18 güne (III. Grup) düşmüştür.Item Kırmızı toz biberlerde aflatoksin(Uludağ Üniversitesi, 2000-04-21) Dokuzlu, Canan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Karacabey Meslek Yüksekokulu.Bu çalışmada 30 adet kırmızı toz biberde aflatoksin B1, B2, G1ve G2 analizleri yapıldı. İnce tabaka kromatografi ve yarınicel hesaplama yöntemi ile analiz edilen numunelerin %46.66'sında değişik konsantrasyonlarda aflatoksin saptandı. 30 adet kırmızı toz biber örneğinin 13 tanesinde B1, 1 tanesinde B1+ G1 tespit edilmiştir. Örneklerde aflatoksin B1 miktarı 5-25 ppb, G1 miktarı 15 ppb bulunmuştur. Aflatoksin B2 ve G2'ye rastlanmamıştır. Sonuç olarak kırmızı toz biberlerin büyük bir bölümünde aflatoksinlerle bir kirlenmenin söz konusu olduğu ve bunun insan sağlığı açısından potansiyel risk olacağı kanısına varıldı.