2017 Cilt 22 Sayı 3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12075
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 26
- Results Per Page
- Sort Options
Item AA6082-T6 ve AA1035-H14 alüminyum alaşımlarında haddeleme yönünün ve çekme deformasyon hızının çekme özellikleri üzerindeki etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2017-09-22) Aydın, Hakan; Tunçel, Oğuz; Yiğit, Kurtuluş; Balamur, Furkan; Çavuşoğlu, Oktay; Düzgün, Oğuzalp; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada, demir esaslı malzemelerden sonra en önemli metal grubunu oluşturan alüminyum alaşımlarının oda sıcaklığında deformasyon hızı ve haddeleme yönüne bağlı olarak çekme testi davranışları incelenmiştir. Alüminyum alaşımlarından ısıl işlem uygulanabilir gruptan AA6082-T6 alaşımı, ısıl işlem uygulanamaz gruptan AA1035-H14 alaşımı seçilmiştir. Haddeleme yönünün çekme ekseniyle yaptığı açılar 0°, 45° ve 90°, deformasyon hızları 2.4x10-4 , 2.4x10-3 , 2.4x10-2 ve 1.2x10-1 s - 1 olarak belirlenmiştir. 2.4x10-4 s -1 deformasyon hızında AA1035-H14 alaşımında 45° ve 90° hadde yönünde çekme mukavemeti düşük kalmıştır. Her iki alaşımda da en yüksek çekme dayanımı değeri 0° hadde yönünde elde edilmiştir. Ancak, AA6082-T6 alaşımında en düşük çekme mukavemeti 90° hadde yönünde iken, AA1035-H14 alaşımında en düşük çekme mukavemeti 45° hadde yönündedir. Diğer taraftan, AA6082-T6 alaşımında 90° hadde yönünde nispeten daha yüksek akma dayanımı değeri elde edilmişken, AA1035-H14 alaşımında akma dayanımı 0° hadde yönünde daha yüksek değer almıştır. 2.4 x 10-4 s -1 deformasyon hızında, AA1035-H14 alüminyum alaşımında hadde yönünün mukavemet üzerindeki etkisi daha belirgin olmuştur. Kopma uzaması her iki alaşımda da 90° hadde yönünde önemli ölçüde düşük kalmıştır. Her iki alaşımda da, genel olarak deformasyon hızı artışıyla mukavemet değerleri artmıştır. Bu artış her iki alaşımda da, çekme mukavemetinde nispeten sınırlı kalırken akma mukavemetinde daha belirgindir. Ayrıca, AA1035-H14 alaşımı ile karşılaştırıldığında AA6082-T6 alaşımında deformasyon hızının mukavemet üzerindeki etkisi daha dikkat çekicidir. Kopma uzaması AA6082-T6 alaşımında genel olarak yüksek deformasyon hızında düşük kalırken, AA1035-H14 alaşımında ise genel olarak deformasyon hızı artışıyla kopma uzaması değerleri artmaktadır. Ancak, AA1035-H14 alaşımında, 45° ve 90° hadde yönünde 1.2x10-1 s -1 deformasyon hızında kopma uzamasında belirgin olarak düşüş de meydana gelmektedir.Item Antakya’da meydana gelen motosiklet kazalarının incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-31) Sağlam, Selçuk; Arslan, Turan; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/İnşaat Mühendisliği Bölümü.Düşük yakıt tüketimi ve elde edilebilirlik maliyeti motosiklet kullanımını gün geçtikçe popüler kılmaktadır. Yanlış ama alışıla gelmiş kullanım tarzı ile kendi trafik şeritleri üzerinde hareket etmek yerine taşıtlar arasında manevra yaparak yavaş ve rahatsız eden trafikten kaçınmaları bu ulaşım aracına görünür bir avantaj sağlamaktadır. Yol kullanım hakkını önemsemeyen bu alışkanlıklar trafik sıkışıklığına maruz kalmadan yolculuğu mümkün kılıyor olsa da bu durum kaza yapma olasılığını artırmakta ve ciddi yaralanmalar hatta ölümlerle sonuçlanan kazalara sebep olabilmektedir. Genelde kazalar açısından motosiklet diğer ulaştırma araçlarıyla birlikte değerlendirildiği için motosiklet kazalarıyla ilgili detaylı araştırmalar ülkemizde oldukça yetersiz kalmaktadır. Bu çalışmada Hatay merkez ilçesi Antakya‟da 2005-2009 yılları arasında meydana gelen yazılı kaza raporları ile tutanak ekleri özel izin ile temin edilerek detaylı olarak incelenmiştir. Motosikletle ilgili olan kazalar ayıklanarak; kazaların oluş sebepleri araştırılmış ve bu veriler doğrultusunda elde edilen sonuçlara dayanarak mevcut durum değerlendirilmiştir.Item Atıksu arıtma tesisleri için iklim değişikliğine ve sera etkisine genel bir bakış(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-25) Yapıcıoğlu, Pelin; Demir, Özlemİklim değişikliği son yıllarda atıksu arıtma tesisleri için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Atıksu arıtma tesisleri iklim değişikliğinin sonuçlarından önemli ölçüde etkilenmektedir. Aynı zamanda atıksu arıtma tesisleri, iklim değişikliğinin bir bileşeni olan sera etkisini oluşturan kaynaklardan birisi olarak görülmektedir. Atıksu arıtma tesisleri, küresel iklim değişikliğinden hem etkilenen hem de çevreyi olumsuz yönde etkileyen tesislerdir. Atıksu arıtma tesislerinde sera etkisi; uygulanan prosesten, enerji tüketiminden, tesis içinde kullanılan kimyasallardan, çamur arıtımından ve bakım faaliyetlerinden oluşmaktadır. Atıksu arıtma tesislerinde başlıca sera gazı emisyonları; karbondioksit (CO2), metan (CH4) ve nitröz oksit (N2O) emisyonlarıdır. İklim değişikliğinin sonuçlarından olan deniz seviyesi yükselmesi, sıcaklık, buzulların erimesi, sel ve taşkın arıtma tesislerinde olumsuz değişikliklere sebep olmaktadır. İklim değişikliğinin etkilerini, atıksu arıtma tesislerinde azaltmak için biyomimikri esaslı yöntemler uygulanabilir. Atıksu arıtma tesislerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması için inovatif arıtma teknikleri uygulanabilir. Mikroalgal sistemler bu uygulamaların başında yer alır. Bunun yanı sıra atıksu arıtımında nitrite bağımlı anaerobik metan oksidasyonu (n-damo) prosesi sera gazı azaltan tekniklerden biridir. Atıksu arıtımında biyoçar (biyokömür) uygulamasının sera gazını azaltan proseslerden biri olduğu söylenebilir. Bu çalışmada, bütünleşik olarak iklim değişikliğinin arıtma tesisleri üzerindeki etkileri ve arıtma tesislerinin sera etkisine katkısı araştırılmış, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik yapılan çalışmaların bir derlemesi sunulmuştur.Item Binek araç gündüz farının modal parametrelerinin belirlenmesi ve sonlu elemanlar modelinin güncellenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-07-11) Ediz, Barış; Çetin, Sevda Telli; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.Çalışmanın amacı bir binek araç gündüz farının modal parametrelerinin belirlenmesi ve sonlu elemanlar modelinin güncellenmesidir. Titreşen sistemlerde, Rayleigh oransal sönüm öngörüsü ile farklı doğal frekanslar için sönüm oranları tahmin edilebilmektedir. Bu çalışmada üretimde var olan bir gündüz farı üzerinde yapılan testlerle Rayleigh oransal sönüm katsayıları belirlenmiş ve sonlu elemanlar modelinde bu katsayılar kullanılarak doğrulama yapılmıştır. Böylece sonlu elemanlar dinamik yapısal analizlerinden gerçeğe daha yakın sonuçlar elde edilmesi hedeflenmiştir. Yapılan çalışmada rezonans tarama testleri ile belirlenen bir nokta üzerinden gündüz farının ivme frekans cevabı ölçülmüş ve bir tek serbestlik dereceli modal analiz metodu olan tepe tutma metodu ile modal parametreler belirlenmiştir. Modal parametreler belirlenirken Rayleigh oransal sönüm öngörüsüyle sönüm kütle matrisi ve katılık matrisi çarpanları (sırasıyla α ve β) hesaplanmıştır. Bu sabitler sonlu elemanlar modelinde kullanılarak harmonik ivme cevap analizi yapılmış ve test sonucu elde edilen cevap fonksiyonu ile karşılaştırılmıştır.Item Biyomedikal uygulamalar için polisakkarit esaslı nanolifli yüzey üretimi ve çapraz bağlanması(Uludağ Üniversitesi, 2017-10-05) Şafak, Şerife; Karaca, Esra; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Tekstil Mühendisliği Bölümü.Polisakkarit esaslı polimerler, biyomedikal uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada; polisakkarit hyaluronik asit, karboksimetil selüloz ve sodyum alginat polimerleri kullanılarak elektro çekim yöntemiyle nanolifli yüzey üretimi gerçekleştirilmiştir. Üretilen nanolifli yüzeye, suya dayanımını geliştirmek amacıyla, 1-etil-3-(3-dimetilaminopropil) karbodiimid hidroklorit ve Nhidroksisülfosüksinimit karışımı ile çapraz bağlama işlemi uygulanmıştır. Nanolifli yüzey, çapraz bağlama işlemi öncesi ve sonrasında, taramalı elektron mikroskobu, fourier transform infrared spektrometresi, atomik kuvvet mikroskobu, BET analizi ve suya dayanım testi ile karakterize edilmiştir. Sonuçlar; çapraz bağlama işlemi ile lifli yapının deformasyona uğramadan nanolifli yüzeyin suya dayanıklı hale geldiğini göstermiştir.Item Bursa’da trafiğin yoğun olduğu bir bölgede pasif hava örnekleyici kullanarak poliklorlu bifenillerin (PCB’lerin) konsantrasyonlarının mevsimsel olarak belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-22) Esen, Fatma; Sakın, Ahmet Egemen; Sarı, Mehmet Ferhat; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Çevre Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada, trafiğin yoğun olduğu bir bölge olan Bursa Test ve Analiz Laboratuvarı’nda (BUTAL) Haziran 2008-Haziran 2009 tarihleri arasında pasif hava örnekleyici kullanılarak PUF Disk, XAD-2 Reçine ve Saf su medyalarında PCB’lerin konsantrasyon değerleri tespit edilmiştir. Bu kapsamda bir yıl boyunca bir aylık örnekleme periyotlarında hava örnekleri toplanmıştır. Ortalama atmosferik Ʃ61PCB konsantrasyonları PUF Disk, XAD-2 Reçine ve Saf su medyalarında sırasıyla 89±71, 56±92, 32±25 pg/m3 değerlerini almıştır. Ayrıca tüm medyalarda elde edilen PCB konsantrasyonlarının mevsimsel dağılımları yaz, sonbahar, kış ve ilkbahar mevsimlerinde sırasıyla, PUF Disk medyasında 146±93, 104±53, 40±19 ve 46, ±19 pg/m3 , XAD-2 reçine medyasında 118±147, 15±6, 13±5 ve 56±53 pg/m3 ve son olarak Saf Su medyasında 34±37, 36±25, 35±24 ve 39±28 pg/m3 olarak hesaplanmıştır. Tüm medyalarda 3- ve 4- klorobifeniller (CB’ler) baskın homolog grup olarak bulunmuştur. Bu değerler daha önce benzer özelliğe sahip bölgelerde ve medyalarda yapılmış olan çalışmalarla benzerlik göstermektedir.Item Comparison of some phenolic compounds of organic and conventional extra-virgin olive oil(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-01) Çelik, Güler; Doğangün, Esra; Şahan, Yasemin; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Gıda Mühendisliği Bölümü.Olive oil is an important ingredient of the Mediterranean diet, because of its nutritional qualities and organoleptic characteristics. In addition olive oil has positive effects on human health, in particular to prevent of some types of cancer and cardiovascular diseases and as regards diabetes, inflammatory and autoimmune diseases. These properties are related not only to the fatty acid composition of its lipid matrix, but especially to the presence of the phenolic compounds. The changes in the phenolic compounds of EVOO can be an important quality control parameter. The aim of this study was to determine the changes in the some phenolic compounds of organic and conventional extra-virgin olive oil (EVOO) from Turkey. Five phenolic compounds oleuropein, hydroxytyrosol, tyrosol, caffeic acid, p-coumaric acid were quantified LC-DAD and justified by LC-MS. Ten extra virgin olive oils (organic and conventional extra-virgin olive oil), produced by different brands were analyzed. Oleuropein were found to be higher than other phenolic compounds. The amount decreased with the order of tyrosol, hydroxytyrosol, caffeic acid, p-coumaric acid, respectively. Oleuropein concentration varied between 3.8- 39 mg/kg in organic production of extra virgin olive oils. As a conclusion, phenolic content are higher in organic products compared to conventional products of EVOO.Item Dairesel agregalı model boşluklu betonların dinamik davranışının sonlu eleman yöntemi ile analizi(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-31) Özbek, Ayda Şafak Ağar; Weerheijm, Jaap; Breugel, Klaas vanBoşluklu beton, agrega tanelerinin birbirine ince bir çimento hamuru tabakası ile bağlanması sonucu oluşan, yüksek oranda mezo-boyutta boşluk içeren özel bir tip betondur. Güvenlik uygulamalarında kullanılmak üzere dayanımı arttırılmış boşluklu betonlar geliştirilmesi amacıyla gerçekleştirilen bir projede, boşluklu betonların dinamik davranışları sonlu eleman yöntemiyle analiz edilmiştir. Analizlerde, ABAQUS/Explicit programında tanımlı bulunan açık doğrudan entegrasyon metodu kullanılarak dairesel agregalı boşluklu betonlar incelenmiştir. Boşluklu betonlar ve bir yalın betonda eş basınç eğrilerinin gelişiminden yola çıkarak dalga ilerlemesi hızı tahmin edilmiştir. Hesaplanan değerlerin literatürdeki değerlere ve deneysel ultrases dalgası hızı sonuçlarına çok yakın olduğu belirlenmiştir. Bunun yanında iki farklı boyutta agrega içeren boşluklu betonun dayanımlarının birbirine neredeyse eşit olduğu tespit edilmiştir. Boşluklu betonlarda oluşan hasar dağılımı ve gerilme yığılmaları incelendiğinde, deneylerde de tespit edildiği gibi dinamik yükleme altında çoklu çatlaklar ve yaklaşık olarak agrega boyutunda fragmanlar oluştuğu görülmektedir. Bu nedenle, fragman boyutunun agrega boyutu tarafından belirlendiği tespit edilmiştir.Item Determination of void fraction by image processing(Uludağ Üniversitesi, 2017-09-28) Dibek, Burak; Demir, HakanVoid fraction is one of the key parameters for defining the characteristics of a two phase flow. However, determination of void fraction is not easy due to changing conditions of flow and the type of fluid. In literature, there are plenty of works on determination of void fraction in two-phase flow in a pipe or channel which uses psychical parameters and properties of the system, flow and fluid. Since there are plenty number of correlations for various flow types, an experimental method has been suggested to determine the void fraction according to flow type without using any physical parameter of the flow and fluid. Image visualization methods have been applied to two-phase flow of refrigerant R600a in a circular tube. The images from high speed photography have been processed using a software developed with MATLAB Image Processing Toolbox. The results were also compared with the well-known correlations.Item Determination the number of ants used in aco algorithm via grillage optimization(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-27) Aydın, ZekeriyaAnt colony optimization (ACO) algorithm is one of the artificial intelligence methods used in structural optimization. Values of some optimization parameters must be determined before the optimization process in most of the artificial intelligence based optimization algorithms. Determination of the values of these optimization parameters is essential especially for the time required for the optimization process and the quality of results achieved. Pheromone update coefficient, number of ants in the colony, number of depositing ants, penalty coefficient are the main optimization parameters in ACO algorithm. This study is focused on the number of ants in the ant colony. This research is realized using the optimization of grillage structure which is one of the well-known optimization problems in the literature. Minimization of the weight of structure is the objective function of the optimization problem, and the member sizes of grillages are considered as discrete design variables. Displacement and strength restrictions are considered as constraints according to manual of LRFD-AISC. A computer program is coded in BASIC to accomplish the structural design and optimization procedures. Numerical examples from literature are optimized using different number of ants to determine the effect of the number of ants on the optimization process. At the end of the study, some inferences are presented on the number of ants to be used in the colony.Item El baskısı işletmelerinden kaynaklanan tekstil atıksularının uv/h2o2 prosesiyle arıtılabilirliğinin yapay sinir ağları ile araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-18) Kılıç, Melike Yalılı; Yonar, Taner; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Çevre Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada, el baskısı işletmelerinden kaynaklanan tekstil atıksularındaki KOİ ve renk gibi kirleticilerin fotooksidasyonu, UV/H2O2 prosesi ile 256 nm dalga boyunda, 15 W’lık lambaların kullanımıyla gerçekleştirilmiş ve arıtma sonuçları sunulmuştur. Veriler NeuroSolutions 5.06 model ile başarılı bir şekilde test edilmiştir. Her bir örnek, üç bağımsız değişken (pH, H2O2 konsantrasyonu, işletme süresi) ve iki bağımlı değişken (renk ve KOİ) ile karakterize edilmiştir. Sonuçlar, pH’ın baskın değişken olduğunu, reaksiyon süresi ile H2O2 konsantrasyonunun daha az etkili değişkenler olduğunu göstermiştir. Model, KOİ için %99 ve renk için %99 korelasyon katsayıları sunarken, modelin tahmin gücünü ve genellemenin karakterini belirtmektedir.Item İç ve dış ortam hava örneklerinde poliaromatik hidrokarbonların (PAH’ların) incelenmesi: Bursa örneği(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-22) Esen, Fatma; Kayıkçı, Gizem; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Çevre Mühendisliği Bölümü.Bu çalışmada, Bursa ilindeki on iki farklı ev ortamından alınan iç ve dış ortam hava örneklerinde Poliaromatik hidrokarbonların (PAH’ların) konsantrasyonları belirlenmiştir. Örnekleme kapı ve pencerelerin açık olduğu yaz ve havaların soğumaya başladığı sonbahar dönemini yansıtması bakımından 2014 yılı Temmuz ve Aralık ayları arasında gerçekleştirilmiştir. PAH konsantrasyonları pasif örnekleyiciler kullanılarak toplanmıştır. Yaz dönemi için PAH konsantrasyonu oturma odası, mutfak ve dış ortam havasında sırasıyla 20±17, 22±28, 10±6 ng/m3 olarak belirlenmiştir. Sonbahar dönemi için ise PAH konsantrasyonu oturma odası, mutfak ve dış ortamda sırasıyla 27±19, 21±10, 20±11 ng/m3 değerlerini almıştır. Yaz dönemi oturma odası ve mutfak örneklerinde çocukların kanser potansiyellerinin yetişkinlere göre iki kat daha fazla olduğu hesaplanmıştır. Sonbahar döneminde çocukların kanser olma potansiyelleri yetişkinlerden yaklaşık 2,5 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir. Hesaplanan tanı oranlarına göre yaz ve sonbahar dönemleri için PAH kirletici kaynağının yanma kökenli olduğu tespit edilmiştir.Item İki fazlı zeytinyağı işletmelerinde oluşan pirinanın özelliklerinin zeytin çeşidine bağlı olarak değişimi(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-31) Hocaoğlu, Selda Murat; Haksevenler, B. Hande Gürsoy; Baştürk, İrfan; Talazan, PamirZeytinyağı üretiminde kullanılan üç fazlı üretim yöntemi, oluşan atıksuyun bertarafındaki zorluklar nedeniyle, iki fazlı üretim yönüne kaymaktadır. İki fazlı işletmede oluşan pirina neminin, üç fazlı sistemde oluşan pirinaya kıyasla yüksek olması, pirinayı işleyen tesisleri etkilemektedir. Oluşan iki fazlı pirinanın miktarı ve nem oranı, işlenen zeytinin özelliğine bağlı olarak değişmektedir. Bu çalışmada, zeytin çeşidine göre oluşan pirina miktarı ve nem oranı, kütlenin korunumunun esas alındığı bir hesap yöntemi kullanılarak tahmin edilmiş ve Türkiye‟de yaygın olarak yetiştirilen yağlık zeytin çeşitleri olan Gemlik, Uslu, Kilis, Ayvalık, Memcik ve Erkence zeytinleri için bir değerlendirme yapılmıştır. Oluşacak pirina miktarı, zeytinin yağ, nem ve katı madde içeriğine ve malaksasyon aşamasında eklenen su miktarına bağlıdır. İncelenen zeytin çeşitleri için, 1000 ton zeytin işlenmesi durumunda, oluşacak pirina miktarının, malaksöre su ilave edilmemesi durumunda yaklaşık 630 ile 790 ton arasında, pirinanın nem oranının ise %48-71 aralığında olacağı tahmin edilmiştir. Malaksöre su ilave edilmesi ve seperatör sularının da pirinaya eklenmesi durumunda ise pirina miktarının, 730-890 ton aralığına, pirina nem oranının ise %55-74 aralığına yükseleceği tahmin edilmiştir. Pirinaların kuru madde oranı değerlendirildiğinde ise, 1000 ton zeytin işlenmesi ve oluşan pirinanın kurutulması durumunda, yakıt olarak kullanılabilecek pirina miktarının en düşük 225 ton ile Gemlik zeytininin, en yüksek 330 ton değeri ile Kilis zeytininin işlenmesi durumunda elde edileceği tahmin edilmiştir.Item Impedance spectroscopy and dielectric relaxation in phthalocyanine thin film(Uludağ Üniversitesi, 2017-10-16) Can, Nursel; Altındal, AhmetDielectric relaxation behavior of spin coated thin film of novel ball-type binuclear zinc(II) phthalocyanine were studied using impedance spectroscopy technique over a frequency range of 5– 13x106 Hz and temperatures (298 – 468 K). Simulation of the obtained impedance data indicated that the dielectric behaviour of the system can be modeled by a parallel RC electrical equivalent circuit. A frequency dependence in the form of ω m , where the index m is found strongly temperature dependent, was observed for the ac conductivity σac. Ac conductivity data were analyzed in terms two different models. The observed temperature dependence of the m indicate that the ac charge transport in Pc film take place via hopping process.Item İnşaat mühendisliği eğitiminin öğrenci kültürü ve kiiilik özellikleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-31) Çelik, Gözde Tantekin; Bayram, Savaş; Oral, Emel LaptalıLisans eğitimi bireyin hayatında önemli geçiş dönemlerinden birini oluşturan, hayatı boyunca icra edeceği mesleği öğrendiği, mesleğe ve hayata dair bir takım kültürel değerleri kazandığı bir süreçtir. Bu süreç bireye mesleki beceriler kazandırmasının yanı sıra kültürel gelişiminde de önemli bir rol oynar ve bireyin üniversite eğitimine başladığında sahip olduğu kültürel özelliklerinde farklılıklar yaratabilir.Bu çalışmanın amacı da inşaat mühendisliği eğitiminin öğrencilerin kültürel boyutları üzerindeki etkilerini belirlemektir. Bu amaçla Hofstede‟in Kültürel Boyutları (VSM08)‟na dayandırılan bir anket çalışması, Türkiye‟nin iki farklı üniversitesinin inşaat mühendisliği bölümlerinde öğrenim gören birinci ve dördüncü sınıf öğrencilerine uygulanmış, dört yıllık eğitim sürecinin öğrencilerin kültürel boyutları üzerindeki etkileri incelenmiştir.Item Investigation of the effect of the roof geometry on building thermal behaviour(Uludağ Üniversitesi, 2017-12-05) Yıldırım, Erdal; Fıratoğlu, Zeynel Abidin; Yeşilata, BülentMain objective of this study is to investigate effect of the roof geometry on indoor air conditions in terms of energy efficiency in summer. Harran’s conical roofed building has for this purpose been compared with flat roofed building of equivalent thermo-physical properties, base area and volume. Three dimensional CFD simulations using the low-Reynolds number modeling (LRNM) and standard turbulence models are performed. The effect of roof geometry on natural ventilation is investigated. Cross ventilation flow rates and convection heat transfer coefficients for these two roof types are evaluated for this purpose. Cross ventilation flow rate for the house with conical roof is found to be 8% higher than that of the flat one. The result of the numerical analysis reveals as well that the conical roof transfers 30% less heat to interior side for a representative summer day, resulting in lower indoor air temperature in the house.Item Kalıp yayları için yorulma test cihazı tasarımı ve analizi(Uludağ Üniversitesi, 2017-11-15) Çavdar, Kadir; Yılmaz, Tufan Gürkan; Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Makine Mühendisliği Bölümü.Metalik yaylar, birçok endüstriyel uygulamada kullanılan makine elemanlarıdır. Genellikle, makine parçalarını aynı konumda tutmak, darbeleri, titreşimleri azaltmak veya titreşim oluşturmak amacıyla kullanılırlar. Yaylar, dinamik çalışma koşulları altında maruz kaldığı yükler nedeniyle bazen aniden kırılırlar. Yayların çalışması esnasında, yorulmaya etki eden parametrelerin etkileri tam olarak bilinemezse yorulma kırılması tahmin edilenden daha kısa sürede olabilir ve sonuçta yoğun maddi kayıplar ortaya çıkabilir. Günümüzde malzemelerin yorulma davranışının anlaşılmasıyla ilgili birçok çalışma yapılmaktadır. Ancak bu çalışmaların çok azı yaylar üzerinedir. Bu çalışmada kalıp yayları ve helisel bası yayları esas alınmıştır. Literatürde yer alan yay yorulması ile ilgili araştırmalar incelenmiş ve bu çalışmalar belirlenen parametrelere göre gruplanarak analiz edilmiştir. Ardından yorulma araştırmalarının yapıldığı test cihazları detaylı şekilde incelenmiştir. Son olarak da yapılan analiz çalışmalarının ardından sentez çalışması ile yeni tip bir yay yorulma test cihazı tasarımı gerçekleştirilmiştir. Test cihazı tasarımında mevcut kalıp yayları incelenmiş ve buna göre test edilebilecek yaylar belirlenmiştir. Test cihazının çalışması esnasında oluşturması gereken kuvvet değerleri hesaplanarak yeni tasarlanan cihazın bilgisayar destekli analiz çalışmaları yapılmıştır. Tasarlanan yay yorulma test cihazının benzerlerine göre daha yüksek rijitlik, boy, sarım çapı ve tel kesiti gibi değişken parametrelerde daha fazla çeşitliliğe sahip olduğu görülmüştür. Böylece daha fazla değişik yayın test edilebileceği bu tasarımda, çalışma esnasında iş güvenliği açısından daha emniyetli ve daha sessiz çalışma ortamı sağlanabileceği de açıktır.Item Lorentz kuvveti tabanlı, tınlayan ve titreşim genliği ölçümü ile çalışan bir mems manyetometre(Uludağ Üniversitesi, 2017-09-22) Azgın, KıvançBu çalışmada titreşim genliği ölçümü ile çalışan Lorentz kuvveti tabanlı ve algılayıcısı tınlaşan MEMS yük hücresi olan bir manyetometre sunulmaktadır. Manyetometre, tarak elektrotlara sahip Çift Bağlı Diyapazon (ÇBD) bir tınlatıcı ile, uçlarından ve ortalarından birbirlerine bağlanmış kirişlerden oluşan bir ızgara yapısından oluşmaktadır. Izgara yapısı, üzerinden geçen akımla Lorentz kuvvetini oluştururken, elektriksel direncin ve yapının sıcaklığının yükselmesini engellemektedir. Maksimum hassasiyet için yapının genlik frekans tepkisinin eğiminin en büyük olduğu tahrik frekansı seçilmiştir. Manyetometre standart SOI (Yalıtkan-Üzeri-Silisyum) mikro-işleme teknikleri kullanılarak 35µm yapısal kalınlıkla üretilmiştir. Yapılan frekans tepkisi testinde ÇBD yapısının tınlaşım frekansının 63812,1 Hz ve 0,2 mTorr'daki kalite faktörünün de 5950 olduğu belirlenmiştir. Testler yapıya dik olarak oluşturulan 30mT manyetik alan altında, 100 mA ızgara akımı ve 70mV tahrik genliği ile yapılmıştır. Manyetometrenin orantı katsayısı 113.7 mV/T ve çözünürlüğü 965 µT/Hz½ olarak ölçülmüştür.Item Mikromekanik olarak tasarlanmış çimento esaslı kompozitin (ecc) kendiliğinden iyileşmesi(Uludağ Üniversitesi, 2017-09-29) Kına, Ceren; Türk, KazımTüm dünyada, çimento esaslı kompozitler çok yaygın bir şekilde kullanılan yapı malzemeleri haline gelmiştir. Bununla birlikte, bu malzemelerde yapının servis ömrünün başlangıcından itibaren bozulma kaçınılmazdır. Daha sonra, çoğunlukla işçilik ve harcama yoğunluğu olan bakım ve onarım işleri söz konusu olmaktadır. Bu sebeple, çevresel etkilerle bozulan çimento esaslı kompozitlerin kendiliğinden iyileşmesi büyük bir öneme sahiptir. Çimento esaslı kompozitlerde kendiliğinden iyileşme olayı, uzun zamandır birçok araştırmacı tarafından dikkate alınmakta ve incelenmektedir. Özellikle, ECC’de lokal olarak sürekli genişleyen bir çatlak yerine betonda birbirini izleyen çoklu çatlak oluşumu, kendiliğinden iyileşmeyi bu alanda daha cazip bir yöntem haline getirmektedir.Item Parametric vs. non-parametric efficiency assessment: Case of power plants in Turkey(Uludağ Üniversitesi, 2017-09-21) Sarıca, KemalThroughout the study, the operational and long term investment performances of various power plants in Turkey are assessed and compared using Stochastic Frontier Analysis (SFA) and Data Envelopment Analysis (DEA). The data set is composed of 65 thermal, hydro and wind power plants with private and public ownership. Efficiency indices, reflecting operational and investment performance, are described and elaborated. Returns to scale, (constant and variable), assurance region, slack based measure, system comparison and bilateral type DEA models as well as stochastic frontier analysis employing the Cobb-Douglas and Translog production functions are used in the analysis. An analysis of returns to scale is carried out. The properties of the production frontiers are described for all efficiency indices. Public-private sector plants, renewable-thermal plants as well as natural gas-coal versus oil fired plants are compared according to their efficiency performance values. Efficiency scores obtained from DEA and SFA are compared and some relationships are identified. Interesting relationship are identified by elaborating the efficiency indices and various input/output factors. Even though natural gas fired power plants outperforms the coal fired ones in terms of investment efficiency, in general, reverse is true for operational performance under variable returns to scale.