2003 Bahar Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/16367
Browse
Browsing by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 23
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aklın matematiği(Uludağ Üniversitesi, 2003) Leibniz, Gottfried Wilhelm; Kahveci, Kutsi1- Kategorik kıyasların kuralları aynı ve farklı faktörlere indirgenerek en iyi şekilde açıklanabilir. Bir önerme veya ifade de yapacağımız şey iki terimin birbirinin aynı ya da birbirinden farklı olduklarını ifade etmek olacaktır. 2- Bir önerme de (insan gibi) bir terim ya tümel olarak, 'her insan' ya da tikel olarak 'bazı insanlar' olarak ele alınır. 3- "Her A B dir" dediğimizde A olarak isimlendirilen önermelerden herhangi birinin B olarak isimlendirilen önermelerden bir kısmıyla aynı olduğunu anlıyorum. Bu önerme 'tümel olumlu' olarak isimlendirilir.Item Bugün evrensel bir etiğe gereksinim duyuyor muyuz? Yoksa bu [etik] yalnızca Avrupa merkezli bir güç ideolojisi mi?(Uludağ Üniversitesi, 2003) Apel, Karl Otto; Ketenci, TaşkınerBayanlar ve Baylar, Bildirimin başlığında ortaya atılan soruyu yanıtlamayı deneyerek toplantımızın başlığı olan "L'universel et l'Europe" ("Evrensellik ve Avrupa") konusuna bir katkıda bulunmak istiyorum. Ama, bu konu ile sunmayı düşündüğüm bildiri arasında nasıl bir içsel bağlantı olabilir? Aranan yanıta ilişkin açık bir ipucunu "L'universel" ["Evrensel"] sözcüğü veriyor. Eski ulus devletleri ve onların "raison d'etat"ı [varlık nedeni] açısından Avrupa kendi kendine evrensel olmanın örneği olarak görülebilir. Bu anlaşılabilir bir şey gibi görünüyor. Çünkü Avrupa, kültürel bir birlik olarak, kendini Avrupalı devletlere antik çağdan beri "Hümanizma" denilen şeyin bütün rönesanslardaki "doğal hukuk", "insan onuru" ve "insan hakları" geleneği gibi evrensel geçerli normlar ve değerler anlamında bir düşünce geleneği biçiminde sunuyor. Fakat Avrupa, bu anlamda gerçekten de Universelle (Evrensel) olmanın kendisi değildir.Item Devlet ve hukuk bağlamında Hobbes, Rousseau ve Kant'ta özgürlük sorunu(Uludağ Üniversitesi, 2003) Yıldız, MesutÖzgürlük konusu, felsefenin en önemli problemleri arasında olmasına karşın, aynı zamanda, günümüz siyasi ve ahlaki yaşamının en canlı hareketlerinden biridir. Çünkü, günümüzde insanlar, özgürlüğü insan olma ile özdeş tutmakta ve en yüce değerlerden biri olarak görmektedirler. Tabi ki, özgürlük konusunda bir takım sorunlar vardır. Bunlara baktığımız zaman bu sorunları soru halinde şu şekilde ifade edebiliriz: Özgürlük nedir?, Bizler gerçekten özgürmüyüz? Özgürsek hangi ortalar da ya da durumlarda özgürüz?, Özgürlüğün kısıtlanmasını göz önüne aldığımızda, ortaya konulan yasaların etkisinin nasıl ve ne şekilde olduğu ya da bu yasaların özgürlüğe olumlu mu yoksa olumsuz mu yönlerinin olup olmadığı söz konusudur. İşte bu tür sorular düşünürler arasında da farklı görüşlere yol açmıştır. Fakat bu farklılık diğer konular dan farklı olarak ortaya konulan düşüncelerin o dönem içindeki toplumun durumu ile bir paralellik içinde olduğunu söyleyebiliriz.Item Düşünen adam(Uludağ Üniversitesi, 2003) Ağın, ErenItem Heidegger ve varlık yorumu(Uludağ Üniversitesi, 2003) Pınar, Demirtaş20. yy. felsefesi, problemler felsefesidir. 20. yy. da öne çıkan problemlerden ikisi "varlık ve varoluş" problemidir. Heidegger "Varlık nedir?" sorusunu hep kuramsal olarak açıklamıştır. Onun bulmak istediği cevap, "Varlığın anlamı nedir?" sorusunun cevabıdır. Heidegger, bu iki sorunun içinden yepyeni bir soru doğurur: "Varlığın anlamı nedir?" Diğer bir deyişle, "Varlık olmanın anlamı nedir?" Heidegger'e göre varolmak, ancak zamansallık içinde anlam kazanır, yani cevap uzayda veya zamanın dışında aranmamalıdır.Item Heidegger'in varlık tarihiyle hesaplaşması(Uludağ Üniversitesi, 2003) Ermiş, BuğlemVaroluşçuluk, postyapısalcılık ve postmodernizm üzerine kalıcı etkiler bırakan ünlü Alman düşünürü Heidegger, hayatı boyunca "varlığın anlamı nedir?" sorusuna cevap aramış ve bu soru çerçevesinde yoğunlaşmıştır. Varlığın sorusunu yeniden sormak ve ona verilebilecek en güzel doğru yorumu yapmakla uğraşmıştır. Varlığı yanlış yorumlamalardan kurtarıp yeniden formüle etmek gerektiğini düşünür. Heidegger, Kartezyen geleneğe bağlı olan epistemoloji temelli düalist varlık anlayışını tahrip etmek suretiyle, yerine ontoloji temelli varlık kuramını getirmeyi amaçladı. Çünkü varlığın anlamına ancak ontoloji ile ulaşılabilir.Item Heidegger'in varoluşçu ontolojisi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Ergül, Öykü H.Heidegger, Katolik bir ailedendir. Uzun bir süre Cizvitlerin manastırında kalmış, oradan çıktıktan sonra Freiburg'da felsefe öğrenimi görmüştür. Rickert'in yanında doktorasını yapmış, Marburg'da profesör olmuştur. 1928' de Husserl'in yerine Freiburg üniversitesine geçmiş, 1945'de politik nedenlerle yerinden uzaklaştırılmış, ama o zamandan ölümüne değin emeritus (emekli) olarak büyük dinleyici kalabalığı karşısında dersler vermiştir.Item İ. Kuçuradi'nin insan hakları görüşü(Uludağ Üniversitesi, 2003) Gedik, Nermin Yavlav20. yüzyılda bir yandan en büyük vahşetlere, soykırımlara ve işkencelere maruz kalan insanlık, diğer yandan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan ederek büyük bir başanya da imza attı. Ardından, bu Bildirgede ilan olunan insan haklarının etkin bir şekilde korunması, geliştirilmesi ve ihlallerinin önlenmesi amacıyla yoğun çalışmalara girişildi. Bu alanda çalışan gerek uluslararası, gerek bölgesel, gerekse de ulusal nitelikli pek çok kuruluş kuruldu; genel ve özel nitelikli pek çok yeni belge hazırlandı ve onaylandı. Bir devletin uygar olup olmadığı insan haklarına verdiği önemle ölçülmeye başlandı.Item İnsan hakları düşüncesinin gelişimi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Çüçen, A. Kadirİnsan hakları düşüncesinin gelişimini açıklarken belli bir bakış açısından hareket edeceğim. Benim konuya bakış açım, yani insan hakları kavramının tarihsel gelişimini ortaya koyarken referans noktam, insanların oluşturdukları toplum ve devlet düzeninin yapısı ve bu yapı içinde insanın, yani bireyin devlet ve yönetim biçimi karşısındaki durumudur. Başka bir söyleyişle, insan haklarının ne olduğunu ve nasıl bir serüven geçirerek günümüze ulaştığını anlamak için devlet, toplum ve birey ilişkilerine bakmak gerekir. Bu nedenle, özellikle tarihsel süreç içinde ortaya çıkan devlet ve toplum sistemleri içinde insanın yerine ve aldığı değere bakmak konuya açıklık kazandıracaktır. Çünkü insan hakları, ancak toplum içinde yaşayan insanların sahip olduğu ve geliştirdiği hak ve özgürlüklerdir.Item İnsan hakları düşüncesinin ışığında insan hakları belgeleri(Uludağ Üniversitesi, 2003) Kuçuradi, İoannaYüzyılımızın belki de en önemli başarısı, insan hakları düşüncesini ön plana getirmesi olacak. Ve belki de Yirminci Yüzyıl insanlığının en anlamlı çabası, "evrensel" geçerliliği olması beklenen bu tür hakları, Birleşmiş Milletler aracılığıyla bildirgeler, sözleşmeler ve bu gibi belgelerle saptamaya çalışması olacak. Bu değerli normatif belgelerin, insan haklarının birçok ülkede ve dünya düzeyinde korunmasına ne kadar az etkisi olduğuna ilişkin örnekler vermem gerekmiyor burada. Televizyonda her gün seyrettiğimiz haberler böyle örneklerle dolu. Bu konudaki eksikliklerimiz, yetersizliklerimiz acaba nelerdir?Item İnsan olma bilinci kişi olma sorumluluğu(Uludağ Üniversitesi, 2003) İyi, SevgiÖncelikte bugün burada felsefi bir söyleşi yapma olanağını sağlayan sayın yetkililere teşekkür ediyorum. "Felsefi söyleşi olanağı" diyorum çünkü felsefenin insan yaşamındaki yeri ve önemi genellikle pek bilinmediğinden felsefe çoğu kez ihmal edilen bir konu olmuştur. Özellikle toplumumuzda günümüzdeki durum bundan 20-30 yıl öncesine göre hayli farklı olmakla birlikte felsefenin insan dünyasındaki önemi ne yazık ki gereği gibi anlaşılabilmiş değildir hala. İşte bu yüzden bizlerin burada felsefi bir söyleşi için bir araya gelmiş olmamızı sevindirici buluyorum.Item Kant'ta ve Schopenhauer'de kendinde şey (ding an sich) kavramı(Uludağ Üniversitesi, 2003) Türkyılmaz, ÇetinFelsefe tarihi içerisinde birçok filozof, kendi felsefesini kurarken, kendinden önce yaşamış kimi filozofların en temel düşüncelerini ve bu filozofların felsefe yaparlarken yaptıkları belirli ayrımları, deyim yerindeyse, bir hareket noktası ya da kendi düşüncelerinin dayanağı olarak kabul etmiştir. Bunun bilinen bir örneği, Platon-Aristoteles bağlantısıdır. Bu tür bağlantılar için birçok örnek verilebilir: Kant-Fichte, Fichte-Schelling, Heidegger-Sartre gibi. Ama bu bağlantılarda, sonradan gelen ve kendinden önceki herhangi bir filozofun felsefesini kendi felsefesinin dayanağı yapan filozofun, "filozof' olabilmesi için bir öncekinin birebir tekrarı olmamasının gerekliliği de açıktır.Item Küreselleşmenin insan hakları üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Schwab, Peter; Pollis, Adamantia; Yavuz, AyşeKüreselleşme bir çok kişi tarafından özellikle 1989'da Berlin duvarının kaldırılmasından itibaren büyük bir gelişme olarak düşünülür. Elbette, Thomas Friedman küreselleşmenin soğuk savaş-sonrası dünyanın düzenleyici ilkesi ve soğuk savaş sisteminin yerini alan uluslar arası bir düzen olduğunu ileri sürer. Hala doğal süreçler geçmiş yüzyıllardan çağdaş fenomenlere doğru ilerlemektedir. Marco Polo 13. 14. yüzyıllarda, nihayetinde 'Doğu'dan Avrupa'ya doğru gelişen bir baharat ticareti ile sonuçlanan dünya ticaretini başlatmada büyük rol oynadı. Sonradan merkantilizm Avrupa monarşileri hazinesi için Asya ve Amerika kıtasından değerli metaller çıkardı, Arap tüccarlar Doğu Afrika'da yerleşen ticaretlerini genişletmek için çalıştı, üçlü bir yapısıyla, Avrupa üyeliğine kabul edilmiş Afrikalı Slav ticareti, Karayipler ve Amerika koloni bölgelerinin de bu sisteme dahil edildiği Batı Afrika'da gelişti. Immanuel Wallerstein'ın uzun ' 16. yüzyıl olarak adlandırdığı şey boyunca, dünya kapitalist sisteminin ortaya çıkışı, Janet Abu- Lughod Un dokümanlarına göre, Asya'da merkezileşen 13. ve 14. yüzyıldaki bir dünya sistemi tarafından başlatılmıştı.Item Lara(Uludağ Üniversitesi, 2003) Çelik, Seçkin. ÖzgeBilirsin Ura, Kötüler sözünde durur. Ne zaman sulara eğilsem, Bir damarım kesik. Kül kuşları gibiyim Ura, Işıktan, sevgiden, camlardan uzak. Cesaretten firari bir yanım, Bir yanım Lara, İhbarsız yangınlarda masal. Sen ne yaptın Lara, Kimlerle tanıştın. Hiç aklına geldim mi, gri sabahlarda, Aklına Lara. Çekip giderken, Yağmurdan, çamurdan ve insandan, Korusun diye seni, Üzerine attığım, ince yırtık kumral tenimi, Sen ne yaptın Lara.Item Lise felsefe ders kitabı ve öğretimi üstüne bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2003) Çarkı, RamazanÜlkemizde eğitim sisteminin işleyişinde, felsefe öğretimi on birinci sınıfa, yaş olarak da 17. ve 18. yaşlara denk düşüyor. Düzenlemenin bu şekilde yapılmasına gerekçe oluşturacak temel unsur, gençlerin ve ya öğrencilerin soyut düşünme daha doğrusu düşünceler üzerine düşünme, fikir yürütme yetilerinin söz konusu yaşlarda uygun durma ulaştığının var sayılmasıdır.Item Liseler için felsefe kitabı eleştirisi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Mercaner, EmelBilgi toplumunun yükseliş kazandığı ve bilginin temel üretim faktörü olarak öneminin son derece arttığı günümüzde, bilgi üretiminin sağlanması açısından yaratıcı düşünce son derece önemlidir. Bu anlamda Felsefe kadar yaratıcı düşünceyi geliştiren başka bir disiplin olmadığına göre, bu disiplinin Milli Eğitime bağlı tüm okullarda da öneminin daha da anlaşılması ve artırılması gerektiğini söylemek ile başlamalıyım söze.Item Liseler için felsefe kitabı üzerine bir inceleme(Uludağ Üniversitesi, 2003) Özdemir, DenizHayatında ilk defa felsefe eğitimi alacak bir kişiye bu dersi nasıl sevdirebiliriz? Nasıl öğretebilirizden önce nasıl sevdiririz üzerinde öncelikle durmamız gerekir. Çünkü genel olarak toplumda felsefe ile ilgili pek çok olumsuz ön yargı var. Bunlardan bazıları; felsefenin çok fazla işe yaramadığı, anlamsız bilgi yığını hatta "Felsefe yapma bana şimdi" gibi bir deyimle anlatılmak istenen artık, sıkıcı, anlaşılmaz ve boş konuşmayı ifade ediyor. Felsefe eğitiminde asıl sorun bu önyargıları silmek ve felsefe öğrenimi yapabilmektir. Lisede felsefe öğrenimi yapabilmek için elimizdeki kaynağın bu amaca ne kadar uygun olup olmadığını tartışmamız gerekir.Item Misket(Uludağ Üniversitesi, 2003) Bilmiş, UğurVuracağız, vurmalıyız. Küreselleşme adına vuracağız ant olsun. Bu sözcükler, sanki bir ayet gibi indi yeryüzüne. İrkildi içimizdeki medya. Atlas'a bypass gerekiyormuş, Neşter vurulacakmış Bağdat'ın kalbine. Antikite, Yunan ve Roma: Ey aklın kadirşinaslığı! insan Hakları, misket bombası olup Düşecekmiş şimdi çocukların ellerine, Aklın üstüne, Eşitlik, özgürlük ve kardeşliğin üstüne. Böyle buyurmuş sağduyu! Çocuklara inecekmiş misket bombaları.Item Platon'un ruhun ölümsüzlüğü düşüncesini phaidon diyalogunda temellendirişi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Becermen, MetinPhaidon diyalogu, Platon'un 'ruhum ölümsüzlüğü' düşüncesini ve buna bağlı olarak 'pay alma' sorununu ciddi bir şekilde ilk defa .ele aldığı bir diyalogdur. Diyalog, bir tiyatro oyununun sergilenmesi gibi şekillenir. Ölmek üzere olan Sokrates, mutlu bir adam portresi çizer. Ama bunu, ruhun ölümsüzlüğüne yürekten inandığı için yapar. Beden ve bedensel şeyler yok olup giderken, ruh ve ruhsal olan şeyler yok olmazlar. Bu nedenle ruhumuzu ölümsüz olan şeylerle doldurmalıyız. Ayrıca, Platon'a göre, biz iyi bir yaşam sürdüğümüz zaman bunun ödülünü alırız.Item Savaş(Uludağ Üniversitesi, 2003) Güven, MetinGün bitmiş, bütün çitler örülmüş. Kim biliyor sınırını suların! Yosunların, bataklıkların. Uzanmış yatıyor çünkü kumlarda; kargışlanan gülümsemelere benzeyen yeşil yılan. Başka bir biçimde adlandırılamayan kaygıların ucunda belirdi işte, benim yaşamdan beklediğim küçük pay!.. iki memeyi birleştiren kutsal çizgi, yurtseverlik tartışmalarında yitip giden tahammül ve akıl. Korkunç bir şey bu! Hayat yeniden üretilmiyor. Haz uzaklaşıyor, tırmanıyor tepelere. Çölün ortasında eden inatçı bir merkep gibi.