Browsing by Author "Alp, Alev"
Now showing 1 - 20 of 26
- Results Per Page
- Sort Options
Item Ankilozan spondilitte balneoterapi ile ısıtılmış çeşme suyu tedavisinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2010-01-29) Şen, Ufuk; Alp, Alev; Kurtoğlu, Zübeyde; Yurtkuran, Merih; Ercan, İlker; Uludağ Üniversitesi/Atatürk Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.Çalışmanın amacı, balneoterapinin klinik etkinliğini araştırmaktır. 48 Ankilozan Spondilitli (AS) hasta, Modifiye New York tanı kriterlerine göre belirlendi ve egzersizle kombine Balneoterapi (Grup I) ve ısıtılmış çeşme suyu tedavisi (Grup II) olmak üzere (her biri n=24) 2 gruba randomize edilmiştir. Değerlendirme parametreleri; Notthingham Sağlık Profili (NSP), Bath AS Fonksiyonel İndeks (BASFI), Bath AS Hastalık Aktivitesi İndeksi (BASDAI), Dougados Fonksiyonel İndeks (DFI), Hastanın genel değerlendirmesi (HGD), eritrosit sedimentasyon hızı, sabah tutukluğu, modifiye Schober testi (Sch), parmak ucu fibula mesafesi (PFM), göğüs ekspansiyon (GE), çene-manubrium mesafesi ve oksiput-duvar mesafesidir. Değerlendirmeler tedavi öncesi ve tedavi sonrası 3.ay olmak üzere 2 kez çift kör ve ITT prensibine göre yapılmıştır. 3.ayda BASDAI’de (p=0,002), BASFI’de (p=0,04); DFI’de (p=0,03); NSP Ağrıda (p=0,01); HGD’de (p=0,02); GE’de (p=0,00); Sch’de (p=0,04) ve PFM’de (p=0,03) Grup I lehine anlamlı düzelmeler gözlendi. BT’nin kısa süreli izlemde ağrı, hastalık aktivitesi, fonksiyonel kapasite, spinal flexibilite ve hastanın genel değerlendirmesinde etkili olduğu gösterilmiştir.Item Balneotherapy and tap water therapy in the treatment of knee osteoarthritis(Springer Heidelberg, 2006) Yurtkuran, Merih; Yurtkuran, Mustafa; Alp, Alev; Nasırcılar, Aşkın; Bingöl, Ümit; Altan, Lale; Sarpdere, Gülnazik; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Romatoloji Anabilim Dalı/Atatürk Rehabilitasyon Merkezi.; ABG-2019-2020; AAH-1652-2021To investigate if spa water is superior to tap water (TW) in relieving the symptoms of pain, joint motion, life quality in knee osteoarthritis (KOA) patients. In this randomized placebo-controlled trial, 52 patients with KOA were followed in two groups. In group I (n = 27), patients were treated in the pool full of spa water at 37 degrees C for 20 min a day, 5 days a week, for a period of 2 weeks. In group II (n = 25), the same protocol was used but spa water was replaced by TW heated to 37 degrees C. Patients in both groups were given a home-based standardized exercise program. Evaluation parameters were pain (pVAS), tenderness score (TS), 50-ft walking duration, quadriceps muscle strength (QMS), active flexion degree (AFD), WOMAC OA index, and Nottingham Health Profile (NHP). The first evaluation was done after the informed consent was obtained. Second and third evaluations were done at the 2nd and 12th week. PVAS, 50-ft walking duration, AFD, TS, WOMAC, and NHP variables improved in group I. Same variables except QMS improved also in group II. Comparison of the groups just after treatment showed that only pVAS (P = 0.015), NHP pain score (P = 0.020), and TS (P = 0.002) differed significantly in favor of group I at the 2nd or 12th week. Both of the thermal treatment modalities were found to be effective in the management of the clinical symptoms and quality of life in KOA patients. However, pain and tenderness improved statistically better with balneotherapy. There were no significant differences between the groups for the other variables.Publication Correlation of femoral cartilage thickness and osteoporosis in female patients with knee osteoarthritis(Galenos Yayıncılık, 2021-08-01) Özövez, Gamze Altuğ; Alp, Alev; Özövez, Gamze Altuğ; ALP, ALEV; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı; 0000-0002-3147-6357; 0000-0002-3904-5463; DML-7159-2022; EKZ-2544-2022Objective: To evaluate the relationship between ultrasonographic femoral cartilage thickness and presence of concomitant osteoporosis in a group of female patients with knee osteoarthritis (OA).Materials and Methods: This study included 118 women with knee OA who visited our outpatient clinic. Demographic data were collected, radiologic grading using Kellgren Lawrence (K-L) scale, ultrasonographic femoral cartilage thickness (FCT) evaluation, pain intensity evaluation, disability evaluation using OA index [Western Ontario and McMaster Universities Osteoarthritis index (WOMAC)], quality of life measurement using Short Form-36 (SF-36) and bone density measurement using dual-energy X-ray absorptiometry (DXA) were conducted for each patient.Results: We found that 58 patients (median age: 64.5 years, range: 50-75) had osteoporosis (group 1) and 60 patients (median age: 62 years, range: 51-75) did not have osteporosis (group 2). Group 2 had higher body mass index (BMI) in addition to lower WOMAC, SF-36 physical function, physical role limitation, pain and social function scores. The severity of osteoporosis and K-L staging were negatively correlated. The DXA femoral neck and total lumbar T-scores were higher in the advanced stages of OA. FCT had no significant correlation with age, WOMAC index and SF-36 scores. Moreover, the left knee FCT was negatively correlated with BMI.Conclusion: Radiologic staging of OA had a negative correlation with osteoporosis but no significant correlation with the quantitative measurement of FCT using ultrasonography.Item Diz osteoartritli hastalarda femoral kıkırdak kalınlığının ultrasonografi ile değerlendirilmesi ve osteoporoz ile ilişkisinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2017) Altuğ Özövez, Gamze; Alp, Alev; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.Bu çalışmanın amacı diz osteoartriti (OA) olan kadın hastalarda osteoporozu (OP) olan ve olmayanların femoral kıkırdak kalınlıklarını ultrason yardımıyla karşılaştırarak OP varlığı ile femoral kıkırdak kalınlığı arasında herhangi bir ilişki olup olmadığının değerlendirilmesi, OA-OP ilişkisinin araştırılması ve OA'nın kliniği ile femoral kıkırdak kalınlığı arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Çalışmaya Amerikan Romatoloji Cemiyeti (ACR) kriterlerine göre her iki dizinde osteoartrit bulunan 118 kadın hasta dahil edildi. Hastaların Dünya Sağlık Örgütü (WHO) OP tanı kriterlerine göre 58'inde OP mevcut iken (Grup-1), 60'ında OP yoktu (Grup-2). Hastaların yaş, menopoz yaşları, çay tüketimi ve OP tedavi durumu sorgulandı. Boy ve kilo ölçümleri yapılarak vücut kitle indeksleri (VKİ) hesaplandı. Hastalarda Ağrı değerlendirmesi için Vizüel Analog Skala (VAS), fonksiyon ve disabilitenin değerlendirilmesi için Western Ontario ve McMaster Üniversiteleri Osteoartrit İndeksi (WOMAC), yaşam kalitesi değerlendirmesi için genel sağlık ölçütü Kısa form-36 (KF-36), iki yönlü diz grafilerinin değerlendirilmesi için Kellgren-Lawrence (K-L) radyolojik evreleme skalası, Kemik Mineral Yoğunluğu (KMY) ölçümü için DEXA kullanıldı. Hastaların ultrasonografik incelemesinde femoral kıkırdak kalınlığı ölçümü yapıldı. Gruplar kilo ve VKİ açısından karşılaştırıldığında OP olmayan grupta kilo ve VKİ değerleri osteoporoz olanlara göre daha yüksek saptandı (p=0,000). Gruplar K-L evreleme açısından karşılaştırıldığında sağ ve sol diz için ileri evrede OP görülme oranının azaldığı saptandı. DEXA ile değerlendirilen Kalça ve Lomber T skor ölçümleri ile K-L diz OA evreleme arasındaki ilişkiyi değerlendirdiğimizde sağ ve sol dizde ileri evre OA'da Femur boyun (FN), Lomber total (LT) ölçümleri yüksek bulundu. K-L evreleme ile VKİ arasında pozitif yönde ilişki saptandı. K-L evreleme ile ultrasonografik femoral kıkırdak kalınlığı ölçümü arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Gruplar ultrasonografik femoral kıkırdak kalınlığı ölçümü açısından değerlendirildiğinde gruplar arasında fark saptanmadı. Gruplar WOMAC ve KF-36 skorları açısından karşılaştırıldığında OP olmayan grupta istatistiksel olarak WOMAC ağrı, tutukluk, fonksiyon ve total skorları daha yüksek; KF-36 fiziksel fonksiyon, fiziksel rol kısıtlanması, ağrı, sosyal fonksiyon skorları daha düşük bulundu. Femoral kıkırdak kalınlığı ile VAS, WOMAC ve KF-36 skorları arasında ilişki saptanmadı. Hastalar OP tedavi açısından değerlendirildiğinde antirezorptif tedavi alan grupta sağ diz (p=0,036) ve sol dizde (p=0,021) ultrasonografik femoral kıkırdak kalınlığı daha yüksek saptandı. Sonuç olarak radyografik olarak değerlendirildiğinde, OA-OP arasında negatif bir ilişki saptanmasına rağmen bu hastalarda ultrasonografik femoral kıkırdak kalınlığı açısından anlamlı bir ilişki gözlenmedi. OA'nın kliniği ile femoral kıkırdak kalınlığı arasında herhangi bir ilişki saptanmadı. OA'yı radyografik olarak değerlendirmenin kişisel yoruma açık ve değişikliklere duyarlılığının az olması nedeniyle ultrason gibi kantitatif ölçümlerin daha güvenilir sonuçlar sağlayacağını düşünmekteyiz.Item Diz osteoartritli hastalarda nöropatik ağrının femoral kıkırdak kalınlığı, yaşam kalitesi, fonksiyonel durum ve depresyon ön tanısı ile ilişkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020) Sezer, Burcu; Alp, Alev; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.Bu çalışmanın amacı semptomatik primer diz osteoartritli (OA) hastalarda nöropatik ağrı (NA) sıklığını ve femoral kıkırdak kalınlığını (FKK) belirlemek; yaşam kalitesi, fonksiyonel durum ve depresyonla ilişkisini araştırmaktır. Çalışmaya diz ağrısı şikayetiyle başvuran, Amerikan Romatoloji Cemiyeti (ACR) kriterlerine göre primer diz OA tanısı olan 90 hasta alındı ve Pain DETECT, Vizüel Analog Skala (VAS), Western Ontario ve McMaster Üniversiteleri Osteoartrit İndeksiyle (WOMAC), Kısa form-36 (KF-36), Beck Depresyon Ölçeğiyle(BDÖ) değerlendirildi. OA radyolojik evrelemesi için Kellgren Lawrance(KL) kullanıldı. Ultrasonografik incelemeyle FKK ölçümü yapıldı. Bu değişkenler NA’ sı olan ve olmayanlar arasında karşılaştırıldı. Çalışmamıza alınan hastaların %7,8’ inde NA, %18,9’ unda olası NA vardı. NA saptanmayan hastalarda (p=0,03) okuryazarlık daha yüksekti. NA ile Vücut Kitle İndeksi (VKİ) arasında pozitif yönlü (p=0,032) korelasyon saptandı. NA’ sı olanlarda medial FKK daha ince (p=0,035), VAS ortalama (p=0,002), VAS en şiddetli (p<0,001), BDÖ (p<0,001) ve WOMAC (p<0,001) değerleri daha yüksekti. NA ile KF-36 tüm alt parametreleri arasında (p<0,001) negatif yönlü korelasyon saptandı. K-L evrelemesi ile FKK (p<0,001) arasında negatif yönlü ilişki olduğu, ayrıca daha kalın kıkırdağa sahip hastaların daha düşük WOMAC ve daha yüksek KF-36 değerlerine sahip olduğu gösterildi. FKK ile radyolojik evre arasında (p<0,001) negatif yönlü korelasyon saptandı. FKK ile SF-36 arasında pozitif yönlü, WOMAC ile negatif yönlü korelasyon saptandı. Bu çalışma, diz OA hastalarının bazılarının diz ağrısının altında yatan neden olarak NA bileşenine sahip olduğunu göstermiştir. NA’ sı olan hastalarda ağrı yoğunluğu daha fazla, fonksiyonel durum ve yaşam kalitesi daha kötü, depresif duygu durumu daha fazla ve FKK daha ince bulunmuştur.Item Diz osteoartritli hastalarda radyolojik evre ile q açısı, femoral kıkırdak kalınlığı ve klinik parametreler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 2018) Karabulut, Merve; Alp, Alev; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.Bu çalışmanın amacı semptomatik primer diz osteoartritli (OA) hastalarda osteoartritin radyolojik şiddeti ile bireylere ait özelliklerin, klinik bulguların şiddetinin, alt ekstremite dizilim düzgünlüğünün değerlendirilmesinde kullanılan Q açısının, ultrasonografi ile ölçülen patellofemoral kıkırdak kalınlığının, yaşam kalitesi ile disabilite düzeyinin ve genel sağlık algısı arasındaki ilişkisininin değerlendirilmesidir. Çalışmaya Amerikan Romatoloji Cemiyeti (ACR) kriterlerine göre her iki dizinde OA bulunan, dahil edilme ve dışlama kriterlerini karşılayan 100 hasta (82 kadın, 18 erkek) dahil edildi. Bu çalışma için özel değerlendirme formu oluşturuldu. Bu formla hastaların demografik özellikleri, eşlik eden hastalıkları, ailede OA varlığı, semptom süresi, dominant ekstremitesi kaydedildi. Hastaların boy ve kilo ölçümleri yapılarak vücut kitle indeksleri (VKİ) hesaplandı. Diz grafilerinin değerlendirilmesi için Kellgren-Lawrence (K-L) radyolojik evreleme skalası kullanıldı. Hastaların ağrısının değerlendirmesi için Vizüel Analog Skala (VAS) kullanıldı. Ağrı, tutukluk ve fiziksel fonksiyonları değerlendirmek için Western Ontario ve McMaster Üniversiteleri Osteoartrit İndeksi (WOMAC), genel sağlık durumunu değerlendirmek için de Kısa form-36 (KF-36) kullanıldı. Dijital gonyometre ile Q açısı ölçümleri yapıldı. Hastaların ultrasonografik incelemesinde femoral kıkırdak kalınlığı ölçümü yapıldı. Bu değişkenler Kellgren-Lawrance radyolojik evrelemesine göre oluşturulan üç grup (Evre 2, 3, 4) arasında karşılaştırıldı. Çalışmada değerlendirilen 200 dizin %55'inde (n=110) evre 2, %33'ünde (n=66) evre 3 ve %12'sininde (n=24) evre 4 OA olduğu saptandı. Diz OA'da radyolojik evre ile VKİ (p=0,001), semptom süresi (p<0,001), VAS (p<0,001) ve EHA (p<0,001) arasında ilişki saptandı. Yapılan korelasyon analizinin sonucunda bireylerin yaşı (p=0,129) ile radyolojik evre arasında anlamlı ilişki olmadığı bulundu. K-L evrelemesi ile ultrasonografik femoral kıkırdak kalınlığı ölçümü (p<0,001) arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu, ayrıca daha kalın femoral kıkırdak yapısına sahip olan hastaların daha düşük WOMAC ve daha yüksek KF-36 değerlerine sahip olduğu gösterildi. Radyolojik evre ile Q açısı ölçümü (p<0,001) arasında ise pozitif yönde anlamlı ilişki saptandı. İleri evre hastaların daha yüksek WOMAC indeksi skorlarına (p<0,001) sahip olduğu gösterildi. Radyolojik evre ile KF-36'nın fiziksel fonksiyon, fiziksel rol kısıtlaması, enerji, mental sağlık, sosyal fonksiyon, ağrı ve genel sağlık algısı alt parametreleri arasında ters yönlü ilişki olduğu saptandı. Emosyonel rol kısıtlaması (p=0,108) ile radyolojik evre arasında ise ilişki saptanmadı. Sonuç olarak çalışmamızda radyolojik evre ile OA kliniği arasında anlamlı ilişki olduğu, ileri evre hastaların günlük yaşam aktivitelerinin daha fazla etkilendiği gösterilmiştir. Diz OA'da hastaların kliniği ve radyografik bulgularının ayrı ayrı değil, birlikte ele alınmasının tedavi seçiminde daha etkili sonuçlar sağlayacağı görüşündeyiz.Item Effects of aerobic exercise on bone-specific alkaline phosphatase and urinary CTX levels in premenopausal women(Bayçınar Medical Publishing-Bayçınar Tıbbi Yayıncılık, 2013-12) Alp, Alev; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.; ABG-2019-2020; 56256023200Objective: This study aimed to investigate the effects of moderate-intensity aerobic exercise on bone turnover by urinary cross-linked C-telopeptide of type I collagen (CTX) and serum bone-spesific alkaline phosphatase (BAP) in comparison with a control group. Materials and Methods: 100 premenopausal volunteers from our outpatient unit were randomized into 2 equal groups. The exercise group (n=50) performed the exercise sessions supervised by a physiotherapist for 40 min a day, 5 times a week for a duration of 2 months. The control group (n=50) maintained their sedentary lifestyle for the duration. Urinary CTX and BAP levels in the subjects were measured before and at the end of the intervention. Results: The changes in CTX and BAP from baseline were statistically significant in the exercise group for but not in the control group. When the groups were compared with each other, the exercise group was found to be superior to the control group for the change in CTX. Conclusion: Two months of regular submaximal aerobic exercise decreased bone resorption rate in premenopausal sedentary womenItem Effects of balneotherapy on serum interleukin-2 rezeptors, inflammation markers and cortisol levels in knee osteoarthrits(Georg Thieme Verlag Kg, 2007-08) Alp, Alev; Yurtkuran, Merih M.; Özarda, Yeşim İlçöl; Uludağ Üniversitesi/Atatürk Rehabilitasyon/Uygulama ve Araştırma Merkezi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; ABG-2019-2020; AAL-8873-2021; 56256023200; 55408539300; 35741320500Aims: To investigate hormonal and T cell-mediated immune responses and pain intensity on the osteoarthritic patients before and after balneotherapy (BT). Methods: in this randomized controlled study, 47 patients with grade 2 and 3 knee osteoarthritis (KOA) were included in BT (n = 23) and heated tap water (TW) (n=24) therapy groups. Group I was treated with 37 degrees C spa water (BT group) in a small therapeutic pool. Group II (TW) was treated with heated tap water 37 degrees C in the same pool as placebo-control. Patients in both of the groups had 20min/day treatment for 10 days. Participants were assessed before treatment, after 10 clays-treatment and at the 12th week for sIL-2R, cortisol, erytrocyte sedimentation rate (ESR), C-reactive protein (CRP) and pain intensity (pVAS). Results: BT and heated TW therapy both decreased pain intensity and sIL-2R levels at the 2nd week and 12th weeks. BT was superior to heated tap water therapy in reducing pVAS after 10 days-treatment (p < 0.05) and sIL-2R levels after 1.0 days-treatment and at the 12th week (p < 0.05, p < 0.001). In BT group, decrease in CRP was superior to TW therapy group at after 10 days-treatment and at the 12th week (p < 0.05, p < 0.05). Conclusion: We observed improvement in pain and reduction in sIL-2R in osteoarthritic patients with BT and heated TW therapy. However, BT was superior to TW therapy for changes in pain, sIL-2R and CRP after the therapy and in the long term.Item Effects of Tai Chi exercise on functional and life quality assessments in senile osteoporosis(Ortadoğu Press Publication, 2009-06) Alp, Alev; Cansever, Şakir; Görgeç, Neziha; Yurtkuran, Merih; Topsaç, Tuncer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Beden Eğitimi Bölümü.; ABG-2019-2020; 56256023200; 35110416500; 34869803700; 55408539300; 34870998200Objectives: To investigate and describe the effects of Tai Chi exercise program on functional ability and life quality assessments for subjects with senile osteoporosis. Material and Methods: A randomized controlled study was carried out to assess the therapeutic efficacy, of Tai Chi exercises. Forty-four sedentary women (mean age 70.2) with bone mineral density T scores <= -2.5 and less were randomized into 2 groups (Tai Chi group; n= 22 and control group; n= 22) and were enrolled in a 6-months training study. According to the Tai Chi exercise regimen, the hourlong practice icluded a brief warm-up and stretching, a complete long-form Tai Chi for 40 minutes and cool down/relaxation. The control group was instructed not to change their life style for the duration. Patients in both groups were given home-based active range of motion exercises. The groups were evaluated by Nottingham Health Profile (NHP), Short Form Health Survey (SF-36), sensitized Romberg test (SRT), and time sit to stand (TSS). Results: Comparisons of the two groups revealed that the improvement in NHP physical activity score (p= 0.04), NHP tenderness score (p= 0.004), NHP total score (p= 0.02), SF-36 physical function (p= 0.04), SF-36 physical role limitations (p 0.01), SF-36 pain (p= 0.03), SRT eyes open (p= 0.007), SRT eyes closed (p= 0.001) and TSS (p 0.002) were significantly higher in the Tai Chi group than in the control group at the end of 6 months. Conclusion: Tai Chi training is effective in senile osteoporotic subjects to promote functional ability and life quality.Item Efficacy of a self-management program for osteoporotic subjects(Lippincott Williams & Wilkins, 2007-08) Alp, Alev; Kanat, Elvan; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.; ABG-2019-2020; 56256023200; 23980622500; 55408539300Objective: This study is based on whether the self-management program choices For Better Bone Health is effective to promote behavioral strategies for improving bone health, life quality, pain perception, physical function, and balance in osteoporotic subjects. Design: In this single-blind, randomized controlled study, a total of 50 sedentary women with postmenopausal and idiopathic osteoporosis were selected from the outpatients of AtatUrk Balneotherapy and Rehabilitation Center according to their physical activity level and T scores of dual-energy x-ray absorptiometry as the inclusion criteria. Fifty sedentary women with BM D T scores of -2.5 or lower were randomized into two groups (self-management group: group 1; and control group: group 2) and enrolled in a 6-mo study. Participants attended self-management class once a week for 5 wks. Evaluations were done at baseline, at the end of the fifth week, and at the sixth month. Pain-intensity evaluation by Visual Analogue Scale (VAS), life-quality assessments by SF-36, balance testing by Sensitized Romberg Test (SRT), and functional assessment by Timed Sit to Stand test (TSS) and a simple questionnaire were the outcome measures. Results: When the groups were compared by change scores and percentages of change, improvements observed in pain intensity by VAS (P < 0.001), SF-36 Physical Function (P < 0.001), SF-36 Physical Role Limitations (P < 0.001), SF-36 Social Function (P < 0.001), SF-36 Mental Health (P < 0.001), SF-36 Vitality (P < 0.01), SF-36 Pain (P < 0.001), SF-36 General Health Perceptions (P < 0.05), SF-36 Emotional Role Limitations (P < 0.01), SIRT eyes open (P < 0.001), SRT eyes closed (P < 0.001), and TSS (P < 0.001) were determined to be superior in group 1 at the end of the sixth month. Seventy-four percent of patients in group 1 engaged in regular physical activities, and 92% of them declared that they understood the purpose and benefits of medications and dietary calcium intake. Fifty-seven percent of them formed personal plans for preventing traumas, whereas 8% of the subjects in group 2 experienced new falls but no fractures. Conclusion: It is determined that the self-management class led to improvements in functional, balance, and life-quality outcomes and to reductions in pain perception.Item Efficacy of core-stabilization exercise and its comparison with home-based conventional exercise in low back pain patients(Bayçınar Tıbbi Yayıncılık, 2013-06) Alp, Alev; Mengi Özsaraç, Gönen; Avşaroǧlu, Ahmet Hazim; Mert, Muharrem; Sığırlı, Deniz; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; AGR-3651-2022; ABG-2019-2020; AAA-7472-2021; 56256023200; 36570700500; 56247317000; 56246631400; 24482063400Objective: To investigate the efficacy of core-stabilization exercise (SE) and to compare it with home-based conventional exercise (HE) in patients with chronic low-back pain (LBP). Material and Methods: The study was performed with 48 female chronic LBP patients who attended to our outpatient unit. The patients were randomized into SE (n=24) and home-based HE (n=24) groups. The patients in the SE group participated in sessions of supervised group exercise for 6 weeks, 3 times a week and 60 minutes a day. The patients in the HE group were told to do daily conventional exercises for 6 weeks, and they were checked by telephone calls. The patients were assessed before and after the program at the third month with the visual analogue scale (VAS), Rolland-Morris Disability Questionnaire (RM), SF-36, Kraus-Weber test (KW), Sorensen test (ST), and timed sit to stand test (TSS). Results: Following the exercise program, there was improvement in all of the variables in the SE group. In the HE group, there was also improvement in all of the variables, except ST and SF-36 pain and social function. When the groups were compared with each other, the SE group was superior to the HE group in the improvement of ST and SF-36 physical function. Conclusion: Though both of the exercise programs were both found to be effective concerning the areas of pain, endurance, function, and daily living in patients with chronic LBP, the SE group was superior to the HE group in the endurance of dorsal extensors and in the improvement of physical role limitation.Publication Evaluation of the relationship between proinflammatory cytokine levels and clinical findings of fibromyalgia syndrome(Shiraz Inst Cancer Res, 2021-01-01) Ellergezen, Pınar; Alp, Alev; Çavun, Sinan; ELLERGEZEN, PINAR; ALP, ALEV; ÇAVUN, SİNAN; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İmmünoloji Anabilim Dalı; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı; AAC-9702-2019; ICM-4005-2023; EKZ-2544-2022Background: Immune system has an important effect on pain related disorders such as fibromyalgia syndrome (FMS). There is no specific laboratory technique for the diagnosis of FMS, but measuring serum proinflammatory cytokines may help. Objective: The purpose of our study was to determine the serum levels of immune mediators and their relationship with FMS symptoms. Methods: 25 healthy individuals and 29 FMS patients receiving pregabalin 150 mg/day for a minimum of 3 months were included in this study. FMS patients were diagnosed according to diagnostic criteria of the American College of Rheumatology (ACR 2010). Widespread pain index (WSI), fatigue, waking unrefreshed, cognitive symptoms, somatic symptoms, and Fibromyalgia Impact Questionnaire (FIQ) scores were evaluated in patients with FMS. Serum levels of proinflammatory cytokines (IL-2, IL-6, IL 12, IL-17, IFN-gamma, TNF-alpha) were assessed using enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA). Results: Proinflammatory cytokine levels were higher in the control group than patients with FMS (P<0.05). A positive correlation was found between age and WSI (P=0.037). In addition, a significant positive relationship was determined between IL-17 level and waking unrefreshed (P=0.049). There was no significant relationship between other cytokines and clinical findings. Conclusion: Lower proinflammatory cytokine levels identified in FMS patients may be related to pregabalin treatment, and there may be an impairment in the inflammatory response. On the contrary, IL-17 showed positive correlation with waking unrefreshed.Item Evidence of defective growth hormone response and adaptive hormonal changes in fibromyalgia(Georg Thieme Verlag Kg, 2014-02) Alp, Alev; Oral, Arzu Yılmaztepe; Ocakoğlu, Gökhan; Dirican, Melahat; Yurtkuran, Merih M.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Atatürk Rehabilitasyon ve Balneoterapi Merkezi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; 0000-0003-0463-6818; HLG-6346-2023; A-5841-2017; ABG-2019-2020; 56256023200; 23091316500; 15832295800; 6601919847; 55408539300Objective: To investigate pituitary and growth hormone status in patients with fibromyalgia (FM) and their response to balneotherapy. Materials and Methods: This is a nonrandomized controlled trial performed with the outpatients and hospital staff. 20 FM patients diagnosed according to American College of Rheumatology (ACR) criteria and 20 healthy controls who volunteered to participate in the study were selected from 64 outpatients and 24 hospital staff. All of the participants completed the study except 1 FM patient. Both groups had balneotherapy by the supervision of a physiotherapist for totally 3 weeks (15 sessions). Analysis of adrenocorticotropic hormone (ACTH), growth hormone (GH), cortisol and insuline like growth factor-1 (IGF-1) were done before and after the balneotherapy sessions at the first and the last days of the study in both of the groups. Pain is evaluated by the number of tender points (NTP) by a pressure algometer. Results: Both of the groups showed non-significant hormonal changes after balneotherapy session at the 1(st) day of the study, except IGF-1 increase in favor of FM patients. When the groups were compared by percent of changes, difference was found between the groups for change in GH, cortisol and IGF-1 levels. GH baseline values and IGF-1 were negatively correlated with the decrease in NTP in the FM patients. Conclusion: GH insensitivity and improper IGF-1 levels are observed in FM patients and it is found that decrease in tender points was in negative correlation with IGF-1 increase as a therapeutic response to balneotherapy.Item FRAX ile yapılan kırık riski değerlendirmesi ve geleneksel risk faktörleriyle ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2014-12-08) Gökmen, Neşe Eroğlu; Kandemirli, Güzin Çakır; Baştuğ, Erol; Avşaroğlu, Burcu; Ok, Nurfiliz; Ünal, Sümeyra Tekiner; Bilgiç, Adnan; Coşgun, Şeyma; Altuğ, Gamze; Aslan, İbrahim; Biçer, Zemzem Tuba; Ocakoğlu, Gökhan; Alp, Alev; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.Bu çalışmanın amacı, kliniğimizde yatarak tedavi gören 50 yaş üzeri kadınlarda kırık riski ve ilgili faktörlerin araştırılmasıdır. Çalışmaya 1 Ocak 2013-31 Aralık 2013 tarihleri arasında yatarak tedavi gören 50 yaş üstü 341 kadın hasta dahil edilmiştir. Hastalar Türkiye kırık Riski Değerlendirme Anketi (FRAX) ile ve günlük çay tüketimi, kapalı giyim, bifosfonat kullanımı açısından sorgulanmış, hastalara 3 metre kalk yürü testi uygulanmıştır. Dual energy X-ray Absorptiometry ile ölçülmüş kemik mineral yoğunluğu (KMY) olan ve olmayan tüm hastaların major osteoporotik kırık (OK) ve kalça kırığı riski hesaplanmıştır. KMY ölçümü olan (n=85) ve olmayanlarda (n=256) 10 yıllık OK ve kalça kırık riskleri sırasıyla %1,17, %16,4 ve %2,3, %16 idi. Sonuç olarak, çalışmamızda KMY'si olan ve olmayan 50 yaş üzeri kadınlarda kırık riski tahmini benzer olup, KMY’si olmayanlarda fiziksel aktivite düzeyi (p=0.009, r=0.16) ve çay tüketiminden (OK p=0.030, kalça kırığı p=0.004) etkilenmektedirItem Hand involvement in Behcet's disease(Elsevier, 2006) Yurtkuran, Merih; Yurtkuran, Mustafa; Alp, Alev; Sivrioğlu, Koncuy; Dilek, Kamil; Tamgac, Feyzi; Alper, Eray; Tunalı, Şükran; Sarıcaoğlu, Hayriye; Nasırcılar, Aşkın; Uludağ Üniversitesi/Atatürk Rehabilitasyon Merkezi/Romatoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Dahiliye Anabilim Dalı/Nefroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nükleer Tıp Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Dermatoloji Anabilim Dalı.; 0000-0002-2325-7728; AAG-8211-2021; ABG-2019-2020; AAG-8193-2021; 55408539300; 7003389525; 56256023200; 56245687600; 56005080200; 7006827670; 7004191748; 6603722836; 15048615000Aims: To study the clinical hand findings in Behcet's disease (BD) and to observe scintigraphic changes of these areas. Methods: Fifty-seven randomly selected BD patients and the patients in the control group (N = 40) were evaluated by two blind rheumatologists. The hands were examined for the presence of pain, tenderness, swelling, effusion, erythema, wan-nth, range of motion and limitation of motion, deformities and muscle atrophy. Then scintigraphic examination of the hands was performed. Control hand scintigrams were obtained from 40 age- and sex-matched patients and were examined by the same two observers. Results: Thirty-two of the 57 patients (56.1%) showed Behcet's clinical hand findings. Terminal phalangeal pulp atrophy was observed in 17 (29.81%), rheumatoid-like hand findings were observed in 16 (28.1%), dorsal interosseos atrophy was observed in 12 (20.05%) and erythema over the digits was observed in 12 (20.05%). Twenty-four patients (42.1%) had scintigraphic involvement. The disease duration was observed to be an important factor for hand findings (P = 0.040) and scintigraphic involvement (P = 0.011). Conclusion: High prevalence of hand involvement in BD and its relationship with disease duration is demonstrated. Hand involvement tends to be overlooked and careful examination is required in the evaluation of BD. The scintigraphic involvement detected in hands requires special consideration, too.Item Karpal tünel sendromlu hastalarda kortikosteroid fonoforezin etkinliği(Uludağ Üniversitesi, 2009) Çelen, Hüseyin; Alp, Alev; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.Amacımız 3 aydan uzun idiyopatik Karpal Tünel Sendromu (KTS) ile ilgili şikayetleri olan bayanlarda, girişimsel olmayan, etkili bir yöntem olduğunu düşündüğümüz kortikosteroid fonoforezin etkinliğini araştırmaktı.Çalışma Uludağ Üniversitesi Atatürk Rehabilitasyon Uygulama Araştırma Merkezinde Nisan 2008 - Şubat 2009 arasında idiyopatik KTS tanısı konmuş, yaşları 32?71 arasında değişen (52.1 ± 1.0), 60 bayan hastanın 102 eliyle yapıldı. KTS tanısı öykü, Tinel ve Phalen testleri ve sinir ileti çalışmaları ile konuldu. Çalışma randomize, kontrollü, tek kör olarak biçimlendirildi. 1. gruba ultrason (US) jeli ile 1 MHz, 1 w/cm2 sürekli akım terapötik US, 2. gruba %0.025'lik beklometazon dipropionat ile 1 MHz, 1 w/cm2 sürekli akım fonoforez, 3. gruba 0 MHz, 0 w/cm2 plasebo US her seansta 5 dakika, toplam 10 seans uygulandı. Gruplar başlangıçta demografik veriler, klinik parametreler ve sinir ileti parametreleriyle, 10 seans tedavi sonrası klinik ve tedaviden 8 hafta sonra klinik ile birlikte sinir ileti parametreleriyle değerlendirildi.Fonoforez grubunda tedavi öncesine göre her iki el Tinel ve sol el Phalen testinde, fonksiyonel durum ölçeğinde, sol el motor ileti amplitüd hariç tüm motor ileti parametrelerinde ve tüm duyusal ileti parametrelerinde anlamlı iyileşme bulundu. US grubunda ise sağ ve sol motor ileti hızı, sağ motor amplitüd, sağ ve sol duyusal ileti amplitüd ve latanslarında anlamlı iyileşme bulundu. Plasebo US grubunda anlamlı değişiklik bulunmadı. Fonoforez motor ve duyusal ileti parametreleri açısından US ve plaseboya üstün bulunduSonuç olarak, KTS tedavisinde US ve fonoforez etkili bulunurken, fonoforezin hem klinik parametrelerde hem de sinir ileti çalışmalarında iyileşme açısından US ve plaseboya üstün olduğu gözlendi.Item Karpal tünel sendromu olan hastalarda klinik, elektrofizyolojik ve ultrasonografik bulguların korelasyonunun değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Bakhtiyarov, Bakhtiyar; Alp, Alev; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.Bu çalışmanın primer amacı proksimal karpal tünel seviyesinde ölçülen median sinir total kesitsel alan (TKA) değeri için Karpal Tünel Sendromu (KTS) şiddet grupları arasında cut-off değeri belirlemek ve TKA değerinin KTS tanısında katkısını değerlendirmek, ikincil amacı ise total kesitsel alan değerlerinde olan artışın klinik bulgu, Elektronöromiyografi (EMG) verileri ve antropometrik ölçümler ile ilişkisini değerlendirmektir. Çalışmaya elektrofizyolojik olarak KTS tanısı almış 40 hasta dahil edildi. Çalışmaya alınan tüm katılımcıların yaşı, cinsiyeti, boyu, kilosu, beden kitle indeksi (BKİ), meslekleri, dominant eli, semptom süresi, ağrının şiddeti, Tinel, Phalen bulguları, tenar-hipotenar atrofi olup-olmaması, el-bilek antropometrik ölçümleri, EMG verileri, Ultrasonografik (USG) muayene ile median sinir TKA değerleri kaydedildi. Hastalar KTS şiddeti açısından gruplara ayrılarak ağrı ve fonksiyonellik Boston Karpal Tünel Sendromu (BKTS) anketi, NRS (Sayısal Derecelendirme Ölçeği, Numeric Rating Scale) ve LANSS (The Leeds Assessment of Neuropathic Symptoms and Signs) anketi ile değerlendirildi. TKA > 9,40 mm² düzeyinin, karpal tünel sendromu şiddeti ile önemli ölçüde ilişkili olduğunu saptandı. Median sinir TKA değerlerindeki artış ile EMG duysal latans (p=0,005), duysal ileti hızı (p=0,012), Tenar atrofi (p=0,004), Phalen pozitifliği (p=0,002) ve Boston KTS Semptom şiddet skalası (p=0,039) arasında anlamlı (BŞSS) ilişki saptandı. KTS şiddeti ile Phalen pozitifliği (p=0,013), NRS (p=0,034) ve Boston KTS semptom şiddet skalası arasında anlamlı ilişki (p=0,039) saptandı. Sonuç olarak; KTS tanısında erken evre hariç olmak üzere elektrofizyolojik değerlendirme ile median sinir TKA değeri ve klinik bulguların birbiri ile ilişkili ve tamamlayıcı olduğu görüldü.Item Karpal Tünel Sendromu'nda karpal kemik mobilizasyonunun etkinliği(Uludağ Üniversitesi, 2012) Çapanoğlu, Berna; Alp, Alev; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı.Bu çalışmada Karpal Tünel Sendromu (KTS) tedavisinde karpal kemik mobilizasyonu uygulamasının etkinliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Prospektif randomize kontrollü çalışmaya hafif-orta şiddetli KTS tanısı alan 40 hasta alındı. 1. Gruba (n=20) haftada 3 kez toplam 10 seans karpal kemik mobilizasyonu uygulandı ve hastalar 3 hafta boyunca geceleri nötral volar el bileği splinti kullandı. 2. Grup (n=20) 3 hafta boyunca geceleri nötral volar el bileği splinti kullandı. Tüm gruplar başlangıçta demografik veriler, klinik ve elektrofizyolojik parametrelerle değerlendirildi. Klinik parametreler Tinnel testi, Phalen testi, vizüel analog skala (VAS) ile gece ve gündüz ağrısı, el kavrama gücü, başparmak gücü, Boston fonksiyonel durum ölçeği ve ortalaması, Boston semptom şiddeti skoru ve ortalamasıydı. Elektrofizyolojik parametreler duyusal ileti hızı, duyusal latans, duyusal amplitüd, motor ileti hızı, motor latans, motor amplitüddü. Klinik parametreler 3. haftada ve hem klinik ve hem de elektrofizyolojik parametreler 3. ayda değerlendirildi.Mobilizasyon+splint grubunda tedavi sonrası (3. haftada) el kavrama gücü, Boston semptom şiddeti ve fonksiyonel durum ölçekleri, Tinnel testi ve gece ağrısında; 3. ayda tüm klinik parametrelerde ve duyusal amplitüd, duyusal latans değerlerinde anlamlı düzelme oldu. Splint uygulanan grupta tedavi sonrası (3. haftada) ve 3. ay kontrolde Boston semptom şiddeti ölçeği, Tinnel testi, Phalen testi, gece ve gündüz VAS değerlerinde anlamlı düzelme oldu, ancak elektrofizyolojik parametrelerde değişiklik olmadı. 3. hafta gece VAS değeri ile 3. ay başparmak gücü ve Boston fonksiyonel durum ölçeğinde gözlenen düzelme Grup 1'de Grup 2'ye göre üstün bulundu.Sonuçta splintle kombine edildiğinde karpal kemik mobilizasyonu KTS'de invaziv olmayan, etkili bir tedavi seçeneğidir.Publication Kinesiophobia and related factors in fibromyalgia syndrome(Galenos Yayıncılık, 2023-04-01) Ertem, Uğur; Alp, Alev; ERTEM, UĞUR; ALP, ALEV; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı; 0000-0003-2142-2264; AAD-2089-2021; EKZ-2544-2022Objective: This study aimed to determine the kinesiophobia levels in female patients with fibromyalgia (FMS). In addition, we intended to search the factors associated with kinesiophobia in patients with FMS and to evaluate the effect of kinesiophobia on work outcomes in this patient population.Materials and Methods: Between January 2021 and May 2021, 50 female patients with FMS and 44 female patients with musculoskeletal pain but not meeting the diagnostic criteria for FMS were included in the study. Pain was evaluated using the numeric scale, kinesiophobia levels with the Tampa Scale for Kinesiophobia (TSK), and the work outcomes with a questionnaire form prepared by us.Results: The median TSK scores were 41,50 (21-61) in the FMS group and 37 (23-61) in the control group. TSK score was significantly higher in the FMS group (p=0.030). Pain scores (p<0.001), and symptom duration (p<0.001) were significantly associated with high levels of kinesiophobia. When multiple linear regression analysis was performed, it was found that body mass index (p=0.411) was not associated with kinesiophobia levels, whereas age (p<0.001) was associated with kinesiophobia levels. Increased levels of kinesiophobia in patients with FMS patients have been associated with worse work outcomes.Conclusion: Evaluating the level of kinesiophobia in patients with FMS and developing preventive strategies in the presence of kinesiophobia can provide useful information when creating a treatment program.Publication Magnetotherapy in hand osteoarthritis: A pilot trial(Churchill Livingstone, 2013-12-01) Kanat, Elvan; Alp, Alev; Yurtkuran, Merih; ALP, ALEV; Yurtkuran, Merih; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü; ABG-2019-2020; GLB-5791-2022Objective: To evaluate the effectiveness of magnetotherapy in the treatment of hand osteoarthritis (HO).Methods: In this randomized controlled single-blind follow-up study, patients with HO were randomly assigned into 2 groups (G1 and G2). The subjects in G1 (n = 25) received 25 Hz, 450 pulse/s, 5-80G, magnetotherapy of totally 10 days and 20 min/day combined with active range of motion/strengthening exercises for the hand. G2 (n =25) received sham-magnetotherapy for 20 min/day for the same duration combined with the same hand exercises. Outcome measures were pain and joint stiffness evaluation, handgrip and pinchgrip strength (HPS), Duruoz and Auscan Hand Osteoarthritis Indexes (DAOI) and Short Form-36 Health Questionnaire (SF-36) administered at baseline, immediately after treatment and at the follow up.Results: When the groups were compared with each other, improvement observed in SF-36 Pain (p < 0.001), SF-36 Social Function (p = 0.030), SF-36 Vitality (p = 0.002), SF-36 General Health (p = 0.001), Pain at rest (p < 0.001), Pain at motion (p < 0.001), Joint stiffness (p < 0.001), DAOI (p < 0.001) were in favor of G1.Conclusions: Changes in pain, function and quality of life scores showed significant advantage in favor of the applied electromagnetic intervention in patients with HO.