1990 Cilt 17 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22047
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 29
- Results Per Page
- Sort Options
Item Venöz tromboz oluşturulan tavşanlarda defibrotide'in antitrombotik etkisinin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1990) Ulutin, Orhan N.; Noyan, Behzet; İşbil, Naciye; Özlük, Kasım; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Bu çalışmada tavşanlarda trombojenik bir ajan olan tavşan beyin tromboplastini enjeksiyonu ve stazla birlikte vena jugularis extema'da venöz tromboz oluşturuldu. Profilaktik olarak hayvanlara intravenöz ve cilt altı farklı dozlarda defibrotide enjeksiyon ile yapıldı. Sonuçta Lv. 5 mg/kg tek dozun ve 5 mg/kg cilt altı üç gün tekrarlanan dozun tam olarak antitrombotik etki gösterdiği görüldü.Item U.Ü. Tıp Fakültesi patoloji anabilim dalında tam konulan 39 endometrium karsinomunun bazı histopatolojik özellikler yönünden yeniden incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Tolunay, Şahsine; Güçin, Zuhal; Yerci, Ömer; Erol, Oktan; İnce, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.U.Ü. Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalında, 1979-1989 yılları arasında endometrium karsinomu tanısı alan 39 olgu yeniden gözden geçirildi. Olgulara ait preparatlar yeniden incelenerek Dünya Sağlık Örgütünün sınıflamasına uygun olarak histolojik tiplendinne ve gradeleme yapıldı. Olguların tümü adenokarsinoma olup, 17 olgu iyi diferansiye, ll olgu ona derecede diferansiye ve 10 olgu kötü diferansiyeydi. 39 olgunun 20 tanesine Total Abdominal Histerektomi ve Bilateral Salpingooferektomi uygulanmıştı. Bu yirmi olgunun 9 tanesinde 1/3 iç, 8 tanesinde 1/3 ona ve 3 tanesinde 1/3 dış myometrium tabakaları invazyon bulunduğu gözlendi. 20 olgunun 8 tanesi iyi diferansiye, 7 tanesi ona derecede ve 5 tanesi kötü diferansiye adenokarsinomaydı. Ayrıca 6 olguda glandüler hiperplazi ve 4 olguda adenomyozis saptandı.Item Subklinik diabetik polinöropati tanısında Hoffmann Refleksi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Kurtulmuşlar, Şemsettin; Sadıkoğlu, Sadık; Balkır, Nihat; Oğul, Erhan; Bora, İbrahim; Zarifoğlu, Mehmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.Diabetes Mellitus'un en sık görülen komplikasyonlardan biri olan polinöropatiyi (PNP) klinik olarak yerleşmeden önce tespit etmek ancak elektrofizyolojik yöntemlerle mümkündür. Çalışmamızda subklinik diyabetik PNP tanısında Hoffman Refleksinin (HR) tanı değeri üzerinde durulmuştur. Çalışmaya kontrol grubu olarak diyabeti olmayan 10 sağlıklı kişi hasta grubu olarak da diyabetik olup klinik PNP'li 20 klinik PNP'si olmayan 20 hasta alınmış ve tümünde H-R çalışılmıştır. Kontrol ve hasta gruplarında H-R sonuçların karşılaştırılarak istatistiki olarak değerlendirilmiş ve sonuçta H-R ölçümlerinin subklinik diyabetik PNP'de tanı değeri olduğu gösterilmiştir.Item Renal amiloidosiste serum immun kompleksler(Uludağ Üniversitesi, 1990) İlhan, Osman; Özdemir, F. Nurhan; Özdemir, A. İlhanAnkara Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalında, tanılan histolojik olarak konulmuş olan 32 renal amiloidozisli hasta ile 20 normal kişide serum immün kompleks değerleri ölçüldü. Serum immün kompleks değerleri amiloidozisli hastalarda normale göre belirgin olarak yüksek bulundu. Ayrıca primer, sekonder, ailevi akdeniz humması ve nedeni kesinlikle saptanamayan hastalar kendi aralarında karşılaştırıldı. Bu gruplar arasında, serum immün kompleks yoğunluğu açısından anlamlı bir farklılık bulunamadı.Item Konversiyon rahatsızlığında belirti dağılımı(Uludağ Üniversitesi, 1990) Şar, Vedat; Şar, İlknurDSM-III-R tanı ölçütlerine göre konversiyon rahatsızlığı gösteren 142 hastaya ilişkin veriler retrospektif inceleme yolu ile değerlendirilmiştir. En sık rastlanan konversiyon belirtilerinin bayılma, tremor, felç, konuşma bozukluğu ve kas kasılmaları olduğu görülmüştür. Hastaların çoğunluğunda tek bir konversiyon semptomu bulunmakta, ancak buna jeneralize anksiyete, depresif duygulanım, "la belle indifference", ağrı, hipokondriyak lık ve intihar eğilimi gibi "aksesuar" belirtiler eşlik edebilmektedir. Bayılma ve jeneralize anksiyete kadınlarda, yazı yazamama erkeklerde anlamlı derecede daha sık bulunmuştu.Item Etomidate ve thiopentone'un göziçi basıncına etkilerinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1990) Özcan, Berin; Avcı, Remzi; Şahin, Şükran; Sevdar, Mustafa; Kan, İsmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göz Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Bioistatistik Anabilim Dalı.Bu çalışmada, Etomidate ve Thiopentone'un göz içi basıncı üzerine olan etkileri değişik zaman dilimlerinde kıyaslamalı olarak incelenmiş ve elde edilen sonuçlar tartışılmıştır.Item İntraserebral hematomların lokalizasyonu ve büyüklüğü ile hastanın şuur durumunun prognoz tayinindeki rolü(Uludağ Üniversitesi, 1990) Bora, İbrahim; Zarifoğlu, Mehmet; Balkır, Nihat; Oğul, Erhan; Sadıkoğlu, Sadık; Uçkunkaya, Çiğdem; Tokat, Eren; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.Bu çalışmaya U. Ü. Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniğine tetkik ve tedavi amacı ile yatırılan 123 lnt serebral Hematomlu (İSH) olgu alındı. İSH ların Kranial CT ile anatomik lokalizasyonlar yapıldı ve hematomların büyüklüğü ölçüldü. Ayrıca olguların şuur durumları Glasgow Koma Skalasına göre değerlendirildi ve bu parametrelerin prognoz üzerine olan etkileri gözden geçirildi. Çalışmada Putaminal 34 (% 27.6), Talamik 46 (% 37.3), lobar beyaz cevher 28 (% 22.7), beyin sapı 12 (% 9.7),serebellar 3 (% 2.4) şeklinde anatomik lokalizasyon mevcut idi. 20 mm. den küçük hematomu olan 19 olgunun 4'ü (% 21), 20-45 mm. arası hematomu olan 60 olgunun 30'u (% 50), 45 mm. den büyük hematomu olan 44 olgunun 36'sı (% 81.8) öldü. Hastalardaki ölüm oranı putaminal% 44, talamik% 52, Lobar beyaz cevher % 82, beyin sapı % 58 ve serebellar hemorajilerde % 33 olarak bulundu. Ayrıca şuuru açık olan 27 olgunun 4'ü (% 14.8), somnolans halindeki 29 olgunun 12'si (% 41.3), stupor halindeki 23 olgunun 16'sı (% 69.5), prekoma halindeki 16 olgunun 14'ü (% 87.5) ve koma halindeki 28 olgunun 24'ü (% 15.7) öldü.Item Süt çocukluğunda kolitis ülseroza bir olgu sunumu(Uludağ Üniversitesi, 1990) Özeke, Turgut; Çil, Ergün; Gürsucu, Sultan; Doğruyol, Hasan; Balkan, Emin; Yerci, Ömer; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Kolitis ülseroza yaşamın her döneminde görülmekle birlikte süt çocukluğunda oldukça nadirdir. 50 günlükken kanlı, mukuslu gaita yakınması başlayan ve uygulanan tedavilere yanıt vermeyen 4 aylık erkek çocugu kliniğimize malnütrisyon, anemi ve kronik inflamatuar barsak hastalığı ön tamlanan ile yatırıldı. Klinik, laboratuvar ve histopatolojik incelemeler sonucu kolitis ülseroza tanısı kondu. Olgu, süt çocukluğunda nadir görülmesi nedeniyle literatürle karşılaşanlara tanışıldı.Item Alüminyum ansefalo-nöro-myopati yapıcı etkisinin sıçanlarda incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Zarifoğlu, Mehmet; Oğul, Erhan; Sadıkoğlu, Sadık; Bora, İbrahim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.Günlük hayatta besinler, bazı ilaçlar, spreyler, maden ocakları, diyaliz mayii gibi değişik şekillerde karşılaşılan alüminyumun Alzheimer Hastalığının etyolojisinde ve karakteristik histopatolojik görüntüsü olan nörofibriler yumak oluşumunda rol oynadığı ileri sürülmektedir. Çalışmamız alüminyumun bu etkisini deneysel olarak sıçanlarda göstermeyi, ek olarak kaslar ve periferik sinirler üzerinde de toksik etkisini incelemeyi amaçlamıştır.Item Mitral pozisyonda bloprotez uygulaması ve erken sonuçları(Uludağ Üniversitesi, 1990) Özkan, Hayati; Şenkaya, Işık; Özdemir, Okan; Cengiz, Mete; Özdemir, İ. Ayhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı.Son iki yıl içinde mitral kapak hastalığı bulunan 60 olguya Carpentier-Edwards tipi mitral biyoprotez replasmanı yapıldı. Olguların kadın erkek oranı 45/15 ve yaş ortalaması 30.6 yıl olarak saptandı. Kırkbir olguda mitral stenozu, on olguda mitral yetmezliği, dokuz olguda ise mitral stenozu ile birlikte mitral yetmezligi ardı. Kılpak lezyonlar tüm olgularda romatizmal kardit sonucu oluşmuştu. Onüç olguda sol atrial trombüs vardı. Olguların beşi daha önce kapalı mitral komissürotomi ameliyatı geçirmişti. Ameliyat öncesinde ortalama pulmoner arter basıncı (MPAP) 43 mm Hg, pulmoner arter wedge basıncı (PAUP) 27 mm Hg ve kardiak indeks (Cl) 2.6 Lidakim2 olarak saptandı. Ameliyat sonrasında bu değerler MPAP 30 mm Hg, PAUP 15 mm Hg ve CI 3.1 L/dak/m2 olarak belirlendi. Ameliyatta olgu kaybedilmedi. Ameliyat sonrası ilk ayda üç olgu miyokard yetersizliği nedeniyle kaybedildi. Olgular ortalama 10 ay ( 4-25 ay) süreyle izlendiler. Bir olguda sol hemiparezi, diğer bir olguda antikoagülan kullanımına bağlı subdural hematom oluştu.Item Çocuklarda görülen gastrointestinal sistem yabancı cisimleri(Uludağ Üniversitesi, 1990) Ildırım, İbrahim; Özdemir, Ayhan; Çil, Ergün; Cengiz, Mete; Dönmez, Osman; Özkan, Hayati; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı.Oyun çocukluğu döneminde Gastrointestinal sistemde (GİS) yabancı cisimler genellikle oyuncak parçalan ve madeni paralardır. Büyük olanlar özofagusun darlıklarında takılırken diğerleri cinsine göre daha aşağılara inerken kendiliğinden çıkabilmektedir. Ağustos 1988 ile Temmuz 1989 arasında kliniğimize yabancı cisim yutma anamnezi ile gelen 14 olgu incelendi. Yaşlan 2 ay ile 10 yaş arasında, ortalama 4.0 + 3.2 yaş idi. Olguların % 86'sı hemen, yabancı cisim yutma şikayeti ile başvurdu. 13 olguda yabancı cisim üst GİS te 1 olguda ise barsaklardaydı. Yabancı cisimlerin % 57'si madeni para idi. 13 olguda yabancı cisim özofagoskopi ile çıkarıldı. Bir olguda ise kendiliğinden gaita ile çıktı. Hiçbirinde komplikasyon gelişmedi.Item Von Hippel - Lindau sendromu (olgu sunumu)(Uludağ Üniversitesi, 1990) Sadıkoğlu, M. Yurtkuran; Özkan, Ragıp; Adapınar, Baki; Savcı, Gürsel; Tuncel, Ercan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.Von Hippel-Lindau (VHL) sendromu nadir görülen heredofamilyal bir hastalıktır. Klasik bulgulan retinatla anjiomlar ve serebellumda hemanjioblastomlardır. Bu çalışmada iki VHL sendromu olgusu sunularak ilgili literatür gözden geçirilmiştir.Item Vajenden prolabe olmuş ektopik üreterasel(Uludağ Üniversitesi, 1990) Oktay, Bülent; Özyurt, Mustafa; Şimşek, Ümit; Bağcıoğlu, Ahmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Üroloji Anabilim Dalı.Üreterin ender doğumsal hastalıklarından olan ektopik üreterosel, üretraya doğan sarkmaya başladı, üriner sistemde tama yakın tıkanıklığa sebep olur ve ivedilikle tedavisi gerekir. Çocuğun böbrek işlevleri hızla bozulurken, radikal bir tedaviye pek olanak ve zaman bulunmaz. Bu durumda akılcı bir yaklaşım ile soruna çözüm aranırken hastanın genel durumunun hızla düzeltilmesi için çaba gösterilmelidir. Burada ektopik üreterosel vajinadan prolabe olarak üretral tıkanıklık yapmış iki olgu, uygulanan tedavi yöntemleri kaynak bilgileri ile karşılaştırılarak sunulmuştur.Item Myotonik sendromlar - Klinik elektrofizyolojik ve histopatolojik özellikleri (15 olgunun analizi)(Uludağ Üniversitesi, 1990) Zarifoğlu, Mehmet; Bora, İbrahim; Turan, Faruk; Sadıkoğlu, Sadık; Oğul, Erhan; Balkır, Nihat; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.Çizgili kasta aktif bir kontraksiyonu takiben hareket impulsu kesilmesine rağmen kas kontraksiyonunun devam "Miyotoni" denir. Myotonik fenomenin görüldüğü, klinik olarak daha sık görülen, otozomal dominant geçişli üç sendrom vardır. 1-Myotonia Congenita, 2- Myotonic Dystrophy, 3- Paramyotonia Congenita. Çalışmamızda Myotonik Sendromlu 15 olgu klinik laboratuvar, tedavi ve prognoz açılanından değerlendirilmiştir.Item Neonatal menenjitli 100 olgunun incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Günay, Ünsal; Ildırım, İbrahim; Çil, Ergün; Tuncel, Bengi; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Kliniğimizde Kasım 1987 ve Temmuz 1989 tarihleri arasında yatan 100 neonatal menenjitli olgu incelendi. Olguların % 66 si erkek, % 34'ü kız ve % 25'i prematüre idi. En sık görülen semptom ve klinik bulgular; emmede azalma, sarılık, letarji ve ateş idi. % 75'inde ilk, % 25'inde sonraki lomber ponksiyonlardaki bulgularla menenjit tanısı konmuştu. Olguların % 14'ünde beyin omurilik sıvısı (BOS) kültüründe, % 46's da kan kültüründe üreme görüldü. BOS kültüründe en sık üretilen bakteriler Enterobacter (% 53) ve Koagulase negatif Stafilokok (% 20) idi. Kan kültüründe en sık üretilen bakteriler ise Enterobacter (% 40), Koagulase negatif Stafilokok (% 22), Katalaz pozitif Stafilokok (% 14) ve Serratia (% 12) idi. Ölüm oranı %27 bulundu.Item Afazili hastalarda komputerize tomografi ile lezyon lokalizasyonu ve afazi tipi ilişkisinin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Bakar, Mustafa; Oğul, Erhan; Zarifoğlu, Mehmet; Balkır, Nihat; Sadıkoğlu, Sadık; Bora, İbrahim; Deniz, Engin; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.Afazi, serebral hemisferlerdeki kortikal ve subkortikal yapılar ve bunlar arasındaki bağlantıların fonksiyonel ve anatomik olarak bozulması sonucu oluşan lisan bozukluğudur. Çalışmamız 60 afazik hastayı kapsar nokta olup bunların kranial CT ile saptanan lezyon lokalizasyonları ile Gülhane Afazi Testi (GAT) ile saptanan afazi tipi arasındaki ilişki araştırılmıştır.Item Obstrüktif üropatilerde perkütanöz nefrostomi drenajı(Uludağ Üniversitesi, 1990) Oktay, Bülent; Özyurt, Mustafa; Şimşek, Ümit; Savcı, Gürsel; Yavaşçaoğlu, İsmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Üroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.Obstrüksiyondaki bebeğin fonksiyonlarının geriye dönebilirliğinin değerlendirilmesinde, perkütan nefrostominin kullanımı tanımlandı. Yaş ortalaması 40 olan 15 olguya üriner obstrüksiyon nedeniyle perkütanöz nefrostomi drenajı uygulandı. Sonuçlar değerlendirildi. Perkütan nefrostomi, bugün obstrüksiyonun ani olarak kaldırılmasında en kullanışlı yöntemdir.Item Penetran kalp yaralanmalarının tanı ve tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Özkan, Hayati; Şenkaya, Işık; Özdemir, Okan; Cengiz, Mete; Özdemir, İ. Ayhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı.Son on yıl içinde kalp yaralanması nedeniyle tedavi edilen 48 olgu arda dönük olarak incelendi. Olguların 45'i erkek, üçü kadındı. Yaralanma 34 olguda delici-kesici aletle, 9 olguda ateşli silahla, 5 olguda künt travmayla oluşmuştu. Kırk sekiz olguda 55 kalp yaralanması vardı. Olguların 25'inde sağ ventrikül, 14'ünde sol ventrikül yaralanmıştı. Olguların dördünde yaralanmaya bağlı intrakardiak şant vardı. İki olguda VSD, bir olguda aorttan sağ ventriküler şant, bir olguda sol.vetfkülden pulmoner artere şant saptandı. Tüm intrakardiak şantlar açık kalp tekniği ile başarılı olarak tedavi edildiler. Kalp yaralanması tanısını destekleyen en önemli bulgu yaralanmanın yeri yanı sıra santral venöz basıncın yüksek olması, paradoks nabız ve hipotansiyon saptanması oldu. Değişik derecede şok ve kalp tamponadı tablosu ile hastaneye başvuran 33 olguda kalp yaralanması belirgin ve olgular hızla ameliyathaneye götürülerek torakotomi yapıldı. Bu olgulardan 8'i kaybedildi. Stabil nornatiransif veya hafif hipotansif durumda olan onbeş olguya ameliyat öncesinde tam klinik muayene ve laboratuvar incelemesi yapıldı. Bu gruptaki olguların hepsi yaşatıldı. Ateşli silah yaralanması ve künt travma geçiren olgularda mortalite, kesici-delici alet yaralanmalarına göre çok yüksek bulundu: İki olgu kontrol edilemeyen kanama ve irreversibl şok nedeniyle ameliyatta, bir olgu miyokard kontüzyonu, bir olgu ise irreversibl beyin ölümü nedeniyle ameliyat sonrası dönemde kaybedildiler. Diğer dört olgunun kaybedilmesinin nedeni karaciğer, beyin ve özofagus gibi diğer organ yaralanmalarıydı.Item Anneden bebeğe tüberkülin immünitesinin geçişi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Ildırım, İbrahim; Çil, Ergün; Cengiz, Candan; Tuncel, Bengi; Çavuşoğlu, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/ Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı.Daha önce yapılan araştırmalarda tüberkülin immünitesinin transplasental olarak bazı olgularda geçebileceği belirtilmiş ve bu olayın lenfosit blastogenesis yöntemi ile tespit edilebileceği bildirilmişti. Bu konuda PPD nin yeri hakkında geniş kapsamlı herhangi bir çalışmaya rastlanmadı. Yaptığımız bu çalışmada Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde doğan 93 sağlıklı bebekte tüberkülin immünite sınırı anneden bebeğe geçişinin PPD ile incelenmesi amaçlandı. Çalışma sonucunda bu geçişin PPD ile gösterilemeyeceği kanısına varıldı.Item Uzun süreli difenil hidantoin kullanımına bağlı gelişen serebellar atrofinin komputerize tomografi ile incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1990) Zarifoğlu, Mehmet; Deniz, Engin; Balkır, Nihat; Oğul, Erhan; Sadıkoğlu, Sadık; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroloji Anabilim Dalı.Diphenylhydantoin (DPH) toksik etkiyle akut serebellar tablo ortaya çıkarması yanında uzun süreli kullanımında serebelluma etkileri üzerinde klinik, radyolojik ve histopatolojik çalışmalar yayınlanmıştır. Bu konuda hala bazı aydınlatılmamış noktalar vardır. Çalışmamızda uzun süreli DPH kullanan 50 epileptik hastanın klinik ve radyolojik bulguları incelenmiş ve aradaki ilişki araştırılmıştır.