1981 Cilt 2 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/20435
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Item 1961 kurucu meclisinde temsilciler meclisi üyelerinin sosyo - ekonomik nitelikleri(Uludağ Üniversitesi, 1981) Özbay, Mustafa; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi sonrasında, yeniden demokratik düzene geçiş aşaması, Kurucu Meclisin oluşturulması ile gerçekleştirilmiştir. Meclis, Milli Birlik Komitesi ve Temsilciler Meclisi'nden oluşmaktadır. Bu yazının konusu Temsilciler Meclisi'dir. Toplam 17 kanaldan gelen 276 üye bu mecliste görev almıştır. Üyelerin seçim kanalları ve kontenjanların dökümü yazının sonundaki ekte gösterilmiştir. Temsilciler Meclisi 1960 müdahalesinden sonra oluşturulmuş bir meclis olarak, olağanüstü koşulların özelliklerini yansıtmaktadır. Korporatif esasa göre seçilmiş üyelerden oluşan meclisin, seçimle işbaşına gelen meclislere göre farklılıkları olup olmadığı, Türkiye'nin parlamenter yaşamındaki çeşitli dönemlerin özelliklerine ne denli uygunluk gösterdiği ilginç sayılmalıdır. Bu sınırlı çalışmada bu karşılaştırmaların yapılmasına, bunun için de meclisi oluşturan üyelerin geldikleri kanallar bakımından çözümlemesinin yapılmasına çalışılacaktır. Bu çözümlemede üyelerin yaşları, cinsiyetleri, mensup oldukları dinler, doğum yerleri (temsiliyet), eğitim durumları, meslekleri ve geçmiş siyasal deneyimleri ele alınacaktır. Bunların dökümleri' yapılarak, genel olarak seçimle iş başına gelen parlamentolarla karşılaştırılacak, literatüre dayanılarak yorumlanmaya çalışılacaktır. Çözümlemede kullanılan veriler, 1973 yılında yayımlanan ve ilk meclisten o tarihe kadarki tüm üyeleri kapsayan albümden elde edilmiştir. Hazırlanan tüm tablolar bu verilere dayanılarak, bu yazı için düzenlenmiştir.Item 1965, 1969, 1973 ve 1977 seçimlerinde, İstanbul ilinde CHP'nin siyasal devşirme kalıbı ve elit yapısı(Uludağ Üniversitesi, 1981) Kotil, Ahmet; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Bu çalışmada CHP'nin 1965, 1969, 1973 ve 1977 seçimlerinde İstanbul ilindeki aday adayları (bundan böyle A-A denilecek) ve milletvekillerinin (bundan böyle MV denilecek) çeşitli özellikleri değerlendirilecektir. Çalışmanın amacı söz konusu dönem boyunca (1965-77 arası) ve söz konusu bölgede (İstanbul) CHP' nin siyasal elit yapısı ve siyasal devşirme kalıbını belirlemek, Türk toplumundaki değişmeye ve CHP içindeki siyasal değişmeye (bu iki süreç kuşkusuz birbiriyle bağlantılıdır) bağlı olarak CHP'nin siyasal elit yapısındaki ve siyasal devşirme kalıbındaki dönüşüm bir başka deyişle CHP'de bir elit dönüşümünün gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemektir. Analiz salt bir 'dönüşüm' analizi olmakla kalmayacak, değişmenin yanı sıra CHP'nin elit yapısı ve devşirme kalıbında bazı 'değişmezlerin' varlığı da araştırılacaktır.Item Anonim şirketlerde sermaye artırımı(Uludağ Üniversitesi, 1981) Karaahmetoğlu, Mehmet Nuri; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Anonim Şirket'de (AŞ) esas sermaye, pay sahiplerinin ortaklığa getirmeyi taahhüt ettikleri mal varlığı toplamının nakit olarak ifadesidir. Daha teknik anlamda AŞ'lerde sermaye, Bilançonun pasif tarafından yer atan itibari bir değerdir. Bunun karşısında, aktif tarafta en az o kadar nakit, mal veya hak şeklinde bir mal varlığı olduğunu ifade eder. A.Ş'tin sermayesi ana sözleşmede gösterilir. Esas sermayenin artırılması demek bu rakkamın yükseltilmesi demektir.Item Avusturya'da sosyal - politika'nın genel görünümü(Uludağ Üniversitesi, 1981) Weissel, Erwin; Başar, Haşmet; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Avusturya'da Sosyal-Politika alanındaki çalışmaları belirleyen koşulları anlayabilmek için iki noktanın özellikle göz önünde tutulması gerekir . Hemen belirtmek gerekir ki, diğer ülkelerde olduğu gibi Avusturya'da da sistem kendine özgü koşullar içinde gelişme olanağı bulmuştur. İkinci olarak bu ülkede öngörülen ekonomik hedeflere ulaşabilmek için, sosyo-politik uygulamalar yeniden dağılım aracı olarak kullanılmış ve «sosyal katılım» sisteminin çekirdeği haline dönüşmüştür.Item Çağdaş iktisat kuramının ekonomi politiği(Uludağ Üniversitesi, 1981) Davidson, Paul; Arslanoğlu, Mehmet; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.“Şimdi hepimiz Keynesçiyiz” sözü iktisatçılar, siyaset adamları ve öyle ki Amerika Birleşik Devletleri Başkanlarınca bile kullanılabilen basmakalıp bir ifade haline gelmiştir. John Maynard Keynes'in yazılarının, yarım yüzyıldan az bir zamanda, çağdaş kapitalist ekonomilerin iktisadi düşüncelerini, yüzeysel bir biçimde de olsa, alt-üst ettiği saptanabilir. Keynes' in düşüncelerinin ve felsefesinin bu görünen zaferine karşın, küçük ama büyüyen bir grup iktisatçı, «Keynesci» iktisat için başarılan hiçbir şey olmadığı, üstelik ön-keynesçi basitleştirmelerin Keynesci süslü (cosmetic) terminoloji ile örtüldüğü konusundaki uyarılarını sürdürdüler. Bu küçük ama önemli literatürden habersiz olanlar için, eijonhugvud'un kitabında vurgulanan J . M. Keynes'in iktisadı ile kabul edilen Keynesci iktisat arasındaki uçurumun (dichotomy) varlığı sarsıcı bir deney olmak zorundadırItem Çevre sağlığı ve çevre sorunları(Uludağ Üniversitesi, 1981) Tuç, Arif Nuri; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.İnsanların kendilerini, sağlıklarını bozucu faktörlerden koruma, sağlıkları bozulduğu zaman da bunu düzeltme çabaları ilk çağlara kadar uzanmaktadır. Sağlık, kişilerin ve toplulukların daima önem verdiği bir konu olmuştur. İnsan vücudunu keşfetmek ve ondaki bozuklukları düzeltme tutkusu ilk medeniyetlerden beri sürmektedir. İnsanlar için hastalıklardan kurtulma, hastalıklardan korunmadan daha önemli olmuştur. Koruyucu hekimliğin gelişmesini sağlayan olguların çağlar boyunca bulunmamasına karşın, çevre koşulları ile hastalıklar arasındaki ilginin yaygın bir kabul görmesi için ondokuzuncu yüzyıla kadar beklemek gerekmiştir.Item Gelir vergisinde peşin ödeme ve sermaye şirketlerini teşvik unsuru(Uludağ Üniversitesi, 1981) Çabuk, Adem; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Bilindiği gibi 24.12.1980 tarih ve 2361 Sayılı kanunla, Gelir Vergisi Kanununa eklenen Mükerrer 117.ci madde ile Gerçek Usulde Gelir Vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek sahipleri açısından Gelir Vergisinde Peşin Ödeme esası getirilmiştir. Getirilen Peşin Ödeme esası Gelir Vergisi mükelleflerinde çok geniş bir kitleyi yakından ilgilendirmiş ve bu konuda oldukça fazla sayıda şikayete neden olmuştur. Gerek içinde bulunduğumuz ekonomik durum, gerekse düşük gelir guruplarındaki mükellefler girdikleri guruptaki vergiyi ödemekte güçlüklerle karşılaşmışlar ve bunun yanında çok sayıdaki mükellef de işyerini kapamak zorunda kalmıştır. Buna, peşin ödeme sistemine kademeli geçiş yerine, ani geçiş esasının kabul edilmesinin de neden olduğunu söyleyebiliriz. Zaten Maliye Bakanlığı da Peşin Vergiden beklediği ölçüde bir verim sağlayamamış, tarh edilen vergilerden büyük bir kısmı mükellefler tarafından ödenememiştir. Ancak düşük gelir guruplarındaki Ticari Kazanç sahipleri ile Serbest Meslek sahipleri açısından geçerli olan ödemede güçlükle karşılaşma sorunu büyük ölçüde yüksek gelir guruplarındaki Serbest Meslek ve Ticari Kazanç sahibi mükellefler için geçerli değildir kanaatindeyiz. Bu nedenle yazımızda yüksek gelir guruplarındaki Ticari ve Serbest Meslek Kazancı gelir vergisi mükellefleri acısından peşin vergi sisteminin getirdiği kurumlaşmayı teşvik unsuru üzerinde duracağız. Ayrıca 31.12.1981 tarihinde kabul edilen ve 5.1.1982 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapan 2574 sayılı kanunla çok geniş mükellef kitlesini yakından ilgilendiren Gelir Vergisinde Peşin Ödeme esasında önemli ölçüde değişiklik yapılmış olup bu değişikliklere de yazımızda yer verilecektir.Item Kitap tanıtımı: Atatürk: Founder of a modern state(Uludağ Üniversitesi, 1981) Sarıbay, Ali Yaşar; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Bilindiği gibi, 1981, Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılıydı ve bu vesileyle UNESCO bu yılı «Atatürk Yılı» olarak kabul etmiştir. Şimdi UNESCO, yukarıda belirtilen yayınladığı kitapla Atatürk'ü uluslararası düzeyde anmaya ve değerlendirmeye bir katkı daha yapmış bulunuyor. Kitap 5'i Türk 5'i diğer ulusların yazarlarının Atatürk'e ve Türk Devrimine ilişkin çeşitli incelemelerinin derlenmesinden oluşmaktadır.Item Sanayide iş yerlerinin insancıl biçimde düzenlenmesi gerekliliği, imkanları ve sınırları(Uludağ Üniversitesi, 1981) Kern, Werner; Yılmaz, Zekai; Alptüzün, İlköz; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Son yıllarda, Batı Alman ekonomisi nedenleri acısından önemli olan iki büyük iş uyuşmazlığına sahne olmuştur. Bunlardan biri, 1978 yılında basım sanayiinde devrim yaratacak nitelikte yeni yazı tekniklerinin uygulanmaya konulması dolayısıyla grev ve lokavtlara neden olan ve rasyonelleştirmeye karşı korunma anlaşmalarının yapılması amacını güdüyordu. Diğeri ise, kısa bir süre önce 1978'den 1979 yılına geçerken demir çelik endüstrisinde ortaya çıkmıştır. Bu hareket, demir çelik endüstrisinde rasyonelleştirme tedbirlerinin gelecek yıllarda bazı işyerlerini gereksiz kılmasını, haftalık iş saatlerini 40 saatten giderek 35 saa'te indirme yolu ile telafi etme amacına yönelikti. Sansasyon yaratan bu her iki hareket, planlanmış teknolojik değişmelere tabi olan iş sürecinde insanın gelecekteki yerinin korunmasını amaçlıyordu.Item Siyaset (in) sosyolojisi, siyaset (in) bilimi, siyasal sosyoloji(Uludağ Üniversitesi, 1981) Sarıbay, Ali Yaşar; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.“Toplumsal gerçek (lik)” sosyolojinin inceleme konusunu oluşturan, biçimsel ve somut olarak yansıtılan bir bütünü ve öğelerini ifade eden bir terimdir. Toplumsal gerçekliğin en belirgin unsuru ise toplumdur. Sosyolojiye toplumu inceleyen bir bilim dalı gözüyle bakmanız, her şeyden önce, toplumsal gerçekliğin hem ayrı ayrı öğelerini (din, kültür, siyaset vd.) hem de bütününü ele almayı gerektirmektedir. Çünkü, Freyer'in belirttiği gibi toplumsal yaşamın gerçekleri bir yandan belli bir yapının yasalarına göre oluşmaktalar, öbür yandan yaşam sürecinin dışına çıkmayıp içinde kalarak güncel bir olay değerini taşımaktadırlar. Bunlardan birine gereken önem verilmediği takdirde, sosyolojinin meşgul olduğu toplumsal gerçeklik bütünüyle kavranılmamış olacaktır. Toplumsal gerçekliğin böyle bir niteliğe sahip oluşu, toplumsal olayların iki düzeyde çözümlenebileceği ve toplumsal bilim dallarının bu düzeylere bağlı olarak oluşacağı sonucuna götürmektedir bizi. Bununla kastedilen husus daha açık olarak şudur: Toplumsal gerçekliğin öğeleri kendi içinde incelenebilir ve bu incelemeyi bir bilim dalı yapabilir. Ama bir de toplumsal gerçeğin bir bütünsellik içinde incelenmesi zorunludur ve bunu da sosyoloji yapma durumundadır.Item Sosyal yapı değişmesi ve şehirleşme(Uludağ Üniversitesi, 1981) Sezal, İhsan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Günümüz Türkiyesi, her gözleminin müşahade ve ifade edeceği gibi çağdaş Batının «Standart» olarak ortaya koyduğu bir “Çizgi”ye varabilmenin zorlu tecrübesini geçirmektedir. Hadise, ister «doğru-yanlış» ölçülerine ve değer hükümlerine göre isterse, «objektif bir vakıa» olarak ele alınsın devam etmekte olan bir sosyal yapı değişmesi» ile karşı karşıya olduğumuz açıktır. Ne var ki, «sosyal yapı değişmesi» ile neyin anlatılmak istendiğinin açıklanması zarureti ortadadır . Bunu müteakip sayfalarda yapmadan önce ilk cümlenin muhtevasına bir başka şekilde eğilmek oldukça faydalı olacaktır.Item A summary of the the current state of thought about the role of agriculture in economic development: A preliminary analysis(Uludağ Üniversitesi, 1981) Demirdöğen, Sinan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.The dispute on the role of agriculture in economic development has grown fast since the end of the Second World War. lnitially, the economic theory was predominated by the strategy of rapid industrialization, which entailed models designed for the initiation and support of industrial development in the urban sector at the expense of agriculture. The factors which influenced such a formulation were twofold: in almost all of the industrialized high-income countries the largest share in production and employment was of industry; during the course of economic growth in high income countries, a predominantly urban capitalist sector had expanded at the expense of other sectors, whereas low income (currently developing) countries had been stagnated by the impact of a static rural sector during the same period. Moreover, in the early postwar period, those who were engaged in formulating o general development pattern applicable to all countries were concerned with the reconstruction and restoration of the war stricken European economies while also designing remedies for the problems of the densely populated areas which were gradually gaining their political independence.Item The threefold sequence of perceptions of the choice of development strategies for the rural populations of third world countries(Uludağ Üniversitesi, 1981) Demirdöğen, Sinan; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.The postwar period has witnessed a sequence of consensuses on alternative development strategies for the rural parts of Third World countries. Changes in perceptions of the choice of the strategies over the last three decades are mainly due to set-backs in the adoption of early strategies and the urgent requirement to meet the basic needs of the rural populations. Objectives of the strategies have been so altered that rural people have themselves become a target in planning rather than an object in an aggregate sectoral planning strategy while emphasis has shifted from growth in gross national product (GNP) per se to increase in the welfare and economic productivity in the rural areas.Item Ücretler ve bilgi işlem çalışanları(Uludağ Üniversitesi, 1981) Lordoğlu, Kuvvet; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Bilindiği gibi ücret çalışanın emeği karşılığı olarak ödenen bedeldir. Çağlar boyunca insan emeğinin alınıp satılması ücret düzeyini belirleyici bir rol oynamıştır. Emeğin değerlendirilmesinde farklı görüşler bulunmasına rağmen ücret çalışanın ürettiği değere göre ve emeği karşılığı aldığı pay olmakta devam etmektedir. Biz bu çalışmamızda ücret sistemlerini ve emeğin değerlendirilmesine ilişkin görüşleri veri olarak aldık. Buradan hareket ederek belirli bir meslek grubu çalışanlarının ücretini farklı kıyaslamalarla değerlendirmeyi amaçladık.Item Üretim ve pazarlama ilişkileri üretim programlarının hazırlanması(Uludağ Üniversitesi, 1981) Kern, Werner; Yılmaz, Zekâi; Alptüzün, İlköz; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Hizmet programlarının, örneğin siyasal parti faaliyetlerini (tiyatro ve konferans gibi) düzenleyen programların, amacı , bu programları uygulamayı düşünenlerin arzularını yansıtmaktır. Programlar bilinçli olarak uygulanan düzenleme süreçlerinin sonucu olarak saptandığı takdirde plan olarak ,tanımlanabilirler. Ticari amaçta yönetilen teşebbüslerde düzenleme süreçlerinin temelinde genellikle , ticari davranışı belirleyen veya belirlemesi gereken rasyonellik prensibi yatmaktadır. Ancak her planın bir program biçiminde ifade edilmesi gerekmez. Fakat, ben genellikle, her programı bir planın parçası olarak görürüm. Zaman ve mekan boyutlarından bağımsız olan programlar büyük ölçüde: a) davranışla yükümlü kişiler için maddesel amaç verisini, ve b) bir görev kompozisyonunu, yani görev birleşimini konu edinmektedirler.Item Üretim yönetiminde sistem yaklaşımı(Uludağ Üniversitesi, 1981) Barutçugil, İsmet Sabit; Bursa Üniversitesi/İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi.Genellikle, dar anlamı ile yalnızca endüstriyel işletmelerdeki yapım faaliyetleri için kullanılan, ancak gerçekte mal ve hizmet üreten tüm işletmelerdeki faaliyetleri ifade eden “üretim fonksiyonu”nun yönetimi, sistem yaklaşımının yaygın ve etkin bir biçimde uygulandığı tipik bir yönetim alanıdır. Bu yaklaşım, üretim yönetimi sorunlarının anlaşılmasında ve çözümlenmesinde önemli bir aşama olmak nitelendirilebilir. Bu makalede, öncelikle üretim ve üretim yönetimi kavramlarının tanımlanmasına yer verilecek; üretimde sistem yaklaşımı ve bu yaklaşımın gerekliliği üzerinde durulacaktır. Daha sonra, genelleştirilmiş bir üretim modeli ortaya konularak üretimin işletme sistemi içindeki yeri, diğer alt sistemlerle ilişkileri ve kendi alt sistemleri incelenecektir. Bu çalışmada son olarak, bir üretim sistemi analizinin başlıca aşamaları ve analizde yararlanılan bazı önemli modeller tanıtılacaktır.