1997 Cilt 24 Sayı 1-2-3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22063
Browse
collection.page.browse.recent.head
Item İstatistik ve tıp(Uludağ Üniversitesi, 1997) Ediz, Bülent; Tıp Fakültesi; Biyoistatistik Bilim DalıHekimler her zaman sayı ve oranlar ile düşünürler. Bu mesleği öğrenirken de aynı yolu izlemişlerdir. Tanı olasılığından , hastadan istenilen tetkiklerin duyarlılığından , tedavi başarı oranından , bir cerrahi veya tıbbi yaklaşımın riskinden söz ederken hep istatistik analiz sonuçlarından yararlanmaktadırlar. Kendi deneyimlerini, araştırmalarını değerlendirmek ve aktarmak için de istatistik yöntemler kullanılmalıdırlar. Bu nedenle istatistik bilimi, tıp eğitiminin bir parçasıdır. Günümüzde bilgisayar, istatistik analiz uygulamaları için temel bir gereksinim halini almıştır. Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, diğer alanlarla ilgili programlar ve istatistik yazılımlarının (istatistik çözüm sağlayan programların) gelişmesi ile sonuçlanmıştır. İşler bir yandan kolaylaşırken , öte yandan karmaşık olmaya başlamıştır. Bir bilgisayarcı kadar iyi bilgisayar kullanıcısı olmaya gerek olmamakla birlikte temel bilgisayar bilgisi ve deneyimi de hekimler ve diğer sağlık çalışanları için kaçınılmaz hale gelmiştir.Item Stres ülseri(Uludağ Üniversitesi, 1997) İşbil, Naciye; Özlük, Kasım; Tıp Fakültesi; Fizyoloji Ana Bilim DalıStres ülserlerinin patofizyologisi ile ilgili çeşitli teoriler ortya atılmasına rağmen,hala tam olarak aydınlatılmıştır. Bu derlemede büyük streslere karşı organizmanın bir cevabı olarak ortaya çıkan ülserler hakkındaki temel bilgiler ve gelişmeler de ele alınmıştır.Item Kemik metastazlarının ağrı palyasyonunda stronsiyum-89 tedavisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Alper, Eray; Tıp Fakültesi; Nükleer Tıp Ana Bilim DalıKemik metastazları olan hastalarda ağrının tedavisi önemli bir klinik sorundur. Kemikte yerleşen bir radyofarmasötik olan stronsiyum-89 klinik olarak önemli kemik ağrılarının palyatif tedavisinde kullanılmıştır. Hematolojik toksisite kabul edilebilir düzeydedir ve mükemmel klinik cevaplar gözlenmiştir. Sistemik ve hematolojik yan etkilerinin daha az olması yanında tedavi sonuçları ekstral ışın tedavisine yakındır. Stronsiyum-89 tedavisi, hormonal tedaviye cevap vermeyen kemik metastazlı prostat kanserli ve ilerlemiş meme kanserli hastaların kemik ağrılarında endikedir. Nükleer tıp uygulamalarında ağrılı kemik metastazlarının stronsiyum-89 ile tedavisi yakında yaygın hale gelecektir.Item Basedow graves ve otoimmün trombositopenik purpurah bir olguda hipertiroidinin glukokortikoid tedavi ile giderilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Ertürk, Erdinç; Özkalemkaş, Fahir; Tuncel, Ercan; İmamoğlu, Şazi; Tunalı, Ahmet; Arınık, Ayhan; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıBasedow - Graves hastalığı (BGH) ile otoimmün trombositopenik purpura (ITP) birlikteliği nadir ancak tesadüfi birliktelikten daha sıktır. Bu makalede BGH ve ITP bir arada görülen bir olguda glukokortikoid - prednizolon - tedavisi ile tirotoksikoz tablosundaki hızlı düzelmeyi sunduk.Item İntraabdominal testisten gelişen bir seminom olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yavaşçaoğlu, İsmet; Çamlıkıyı, Hakan; Oktay, Bülent; Şimşek, Ümit; Özyurt, Mustafa; Tıp Fakültesi; Üroloji Ana Bilim DalıKarın ağrısı şikayeti ile başvuran 35 yaşındaki erkek hastanın fizik muayenesinde sol kriptorşizm ve bilgisayarlı tomografide ise solda pelvik kitle saptandı. Aynı taraflı lenfadenektominin yanısıra kitle tümüyle çıkarıldı. Patolojik inceleme sonucu metastatik seminoma gelen olgu sunuldu ve ilgili kaynaklar gözden geçirildi.Item Nedeni bilinmeyen ateşli iki olgu: Erişkin stili hastalığı (ESH)(Uludağ Üniversitesi, 1997) Karakoç, Yüksel; Dilek, Kamil; Güllülü, Mustafa; Akalın, Halis; Öztürk, Nermin; Yavuz, Mahmut; Ersoy, Alpaslan; Yurtkuran, Mustafa; Tıp Fakültesi; Romatoloji Bilim DalıBu makalede biri postmortem, diğeri ise geç dönemde tam olmuş iki ESH olgusu sunulmuştur. Hastalığın boğaz ağrısı, yüksek ateş, nötrofilik lökositoz ve serum ferritin değerlerinde ileri derecede yükseklik gibi ilginç klinik ve laboratuvar bulguları literatür bilgileri gözden geçirilerek tartışılmıştır ve nedeni bilinmeyen ateşli olguların ayırıcı tanısında ESH hastalığı da dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.Item İntravenöz K vitamini sonrası kardiovasküler kollaps(Uludağ Üniversitesi, 1997) Kılıç, Şebnem; Günay, Ünsal; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim DalıFitonadion protrombin yapımı iştirak eden suda eriyen bir K 1 vitamin solusyon udur. K vitamini eksikliği nedeniyle ortaya çıkan pıhtılaşma bozukluklar da intravenöz yolla verilebilir. 12 yaşında kız hasta menoraji nedeniyle acil polikliniğinde başvurdu. K 1 vitamini 10 dakika süre ile intravenöz olarak verildikten sonra hastada hipotansiyon ve taşikardi ile birlikte kardiyovasküler kollaps gelişti. Adrenalin ve kortikosteroid tedavisi ile hata düzeldi. Bu tür komplikasyonlar çok nadir olması nedeniyle bu olgu sunumu yapıldı ve konu tartışıldı.Item Akut miyokard infarktüsünde trombolitik tedavinin QT dispersiyonu üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yeşilbursa, Dilek; Serdar, O. Akın; Baran, İbrahim; Aksu, Melih; Gemici, Kani; Aydınlar, Ali; Kazazoğlu, Ali Riza; Kumbay, Ethem; Cordan, Jale; Çobanoğlu, Nedim; Tıp Fakültesi; Kardiyoloji Ana Bilim DalıQT dispersiyomu (QTd) ventriküler repolarizasyondaki bölgesel değişkenliği yansıtır. Bu çalışmada trombolitik tedavi uygulanan ve ortalama 7-10 gün içinde koroner anjiyografisi yapılan 59 olgununtedavi öncesi, 3. ve 30 gün EKG'sinde QT dispersiyomına bakıldı.Item Penil ven ligasyonu uzun dönem sonuçlarımız(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yavaşçaoğlu, İsmet; Vuruşkan, Hakan; Oktay, Bülent; Şimşek, Ümit; Özyurt, Mustafa; Tıp Fakültesi; Üroloji Ana Bilim Dalı1991 1996 yılları arasında penil venôz kaçağa bağlı impotans tanısıyla penil dorsal ven ligasyonu uygulanan 43 hastanın kısa ve uzun dönem izlem sonuçları belirlendi Sonuçlar hastaların tatminkar koiflts için gerekli yanılımsız ereksiyon sağlayabilmelerine göre değerlendirildi ve başarılı sonuçlar için prognostik.faktörler saptanmaya çalıştırdı.İlk 6 ayda 21 hastada (% 49). birinci yılda 1- hastada (%-10), ikinci yılda 9 hastada (% 21) ve dördüncü yılda X hastada (% 22) elde edilen sonuçlar başarılı olarak bulundu. Yaş. erektil disfonksiyon süresi,famako kavernozometri ve.farma-kokavermozografii bulguların hiçbirinin prognostik değer taşıdığı belirlendi. Sonuç olarak, yapılan işlemin kısa dönemde hastaya geçici yarar sağladığı fakat uzun dönemde ise az sayıda olgu dışında etkili olmadı kanısına varıldı.Item Erişkinlerde başparmak duplikasyonlarının bilhaut-cloquet tekniği ile onarımı(Uludağ Üniversitesi, 1997) Işık, Selçuk; Güler, M, Mümtaz; Nişancı, MustafaBaşparmak duplikasyonlarının, özellikle Wassel sınıflamasının Tip-II, Tip-III ve Tip IV olduğu gibi interfalangeal ve metakorfalangeal eklemleri tutan duplikasyonların onarımı hem fonksiyonel hem de kozmetik yönden önem taşımaktadır.Item Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde mortaliteyi etkileyen faktörler(Uludağ Üniversitesi, 1997) Ilıkkan, Barboros; Vural, M.; Erdem, A.; Özbek, S.; Perk, Y.; İlter, Ö.Çalışmamızda üç yıllık dönemde ünitemizin mortalitesi ve nedenleri değerlendirildi. 2 ve 3. derece hakim ünitelerinde 1 Ocak 1993 ile 31 aralık 1995 tarihleri arasında izlenen tüm olguların dosyaları retrospektif olarak incelendi.Item Mast hücrelerinin boyanmasında mikrodalga ışınımının uygulanması(Uludağ Üniversitesi, 1997) Kahveci, Zeynep; Minbay, F. Zehra; Çavuşoğlu, İlkin; Noyan, Semiha; Sırmalı, Şahin A.; Tıp Fakültesi; Histoloji ve Embriyoloji Ana Bilim DalıMikrodalga ışını ile doku kesitlerinin boyanması ya damlatma yöntemi ya da şale içinde yapılabilmektedir. Bu çalışmada mast hücrelerinin boyanmasında kullanılan: Thionin, Toluidine blue ve Aldehit fuksin boyama yöntemlerinde mikrodalga ışınımı uygulandı. Kullanılan yöntemlerde mikrodalga ışınımı ile boyama süresi kısalmıştır. Bunun yanısıra konvensiyonel yöntemlerle karşılaştırıldığında boyama kalitelerinde farklılık görülmemiştir.Item Yenidoğan konvülsiyonları: Nedenleri ve tedavi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Kılıç, S. Şebnem; Köksal, Nilgün; Okan, Mehmet; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim DalıYenidoğan konvülsiyonları beyin fonksiyonlarındaki bir bozukluğun en önemli ve en sık görülen klinik belirtilerindendir. Bu çalışma Kasım 1994 ve Aralık'ı 995 tarihleri arasında yenidoğan konvülziyonu tanısı ile kliniğimize yatırılan 45 yenidoğan kapsamaktadır. Hepsi miadında olan bu bebeklerin 30'u erkek(% 67), 15'i kızdı (OA 33). Ortalama gestasyonel yaş 39.6 = 1.3 hafta (38-42), ortalama doğum ağırlıkları 3280 = 544 gramdı (2200- 4500). Yenidoğan konvülsiyon tiplerinden en sık klonik konvülsiyon rastlandı. Olguların % 60'ı (27 olgu) ilk konvülsiyonlar 0-72 saatte geçirirken, % 40'ı (18 olgu) 72. saatten sonra geçirdi. Etiyolojide perinatal asfiksi ve enfeksiyon % 67'1ik bir oranı oluşturmaktaydı. Yalnızca fenobarbital ile 37 olguda (OA 82) tedaviye yanıt alınırken, 8 olguda(% I8) iki veya daha fazla alllikonviilzan ilaç kullanıdı.Item Kümeleme çözümlemesinin yeni doğan sarılıklı olgulara uygulanması(Uludağ Üniversitesi, 1997) Ercan, İlker; Ediz, Bülent; Hacımustafaoğlu, Mustafa; Kan, İsmet; Bostan, Özlem; Tıp Fakültesi; Biyoistatistik Bilim DalıÇalışma, yeni doğan sarılıklı olguların oluşturduğu kütlenin yapısını incelemek amacıyla gerçekleştirildi. Bu amaçla belirlenen 42 değişken doğrultusunda veri setimiz, Uludağ Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı kayıtlardan elde edilen, 60 olgudan oluşmaktaydı yeni doğan sarılıklı olguların oluşturduğu kütlenin yapısının, yani olguların gruplanmalar oluşturup oluşturmadığını, incelenmesinde çok değişkenli bir istatistiksel yöntem olan kümeleme çözümlemesi kullanıldı. Veri setimiz nicel, nitel ve ikili veri tiplerini kapanmasından dolayı benzerlik matrisimiz Gower katsayısıyla hesaplandı. Yeni doğan sarılıklı olguların gruplandırılması ile ilgili benzer bir çalışmaya rast olmadığından dolayı aşamalı kümeleme tekniği kullanıldı. Çözümleme sonucunda elde edilen ağaç grafiği incelendiğinde, birimlerin çoğunluğunu kaplayan kümelenmeler görülmemekle birlikte, bazı benzerlik düzeylerindeki kümelenmeler dikkat çekici bulunmuştur. Belirlenen kümeler üzerinde çalışılarak, kelimelerin oluşmasında etkili olan nitelikler belirlendi.Item Hepatosellüler karsinoma vakalarımızın değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Nak, Selim Giray; Gülten, Macit; Gürel, Selim; Dolar, Enver; Memik, Faruk; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıHepatoseluler karsinoma (H CC) sıklığı; epidemiyolojik, klinik ve morfolojik özellikleri ve prognozu, dünyanın değişik bölgelerinde belirgin farklılıklar gösterir. Ülkemize ait HCC olguları hakkında halen geniş bilgi eksiklikleri mevcuttur. Bu çalışmada, son 5.5 yıl içerisinde Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji kliniğine başvuran ve histolojik olarak tamları konulan 47 HCC vakası, retrospektif olarak değerlendirildi ve böylece HCC konusunda Türkiye kanser haritasına katkıda bulunulması amaçlandı. Bizim çalışmamız, bölgemizdeki HCC vakalarında; yaş özellikleri (ortalama 60.-15) dışında, yüksek HBsAg oranı (% 56. 1), düşük anti HCV oranı(% 5.5). erkek kadın oram (4.2) açısından az gelişmiş ülkelerdeki HCC vakalar özelliklerine benzediğini göstermektedir.Item Nöroglial tümörlerde proliferatif aktivitenin agNOR yöntemi ile değerlendirilmesi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Bayer, Ahmet; Tolunay, Şahsine; Erol, Oktan; Bayer, Sibel Altınok; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıGlial tümörlerde proliferatif aktivitenin hilinmesi,tümörün biyolojik davranışının yanmasına yardımcı olur ve tedaviyi etkiler. Kaynaklarda AgNOR yöntemiyle tümörlerin prolferatif aktivitenin tahmin edilebileceğini bildiren çalışmalar mevcuttur.Bununla birlikte değişik tümör tiplerinde olduğu gibi glial tümörlerde de olumsuz sonuç bildiren yayınlar da bulunmaktadır. Bu noktadan hareket ederek U.Ü.Tıp Fakültesi Patoloji. A.B.D. 'nında 1986-1993 yıllarında tanı almış 1-5 glial tümör olgusu ile yedi adet otopsi olgusunun beyin dokularına AgN0R yöntemi uygulandı. 40 olgu glioblastoma multiforme. bir olgu gliomatosis cerebri, 43 olgu anaplastik arosiroma, 35 olgu grade II astrocytoma, yedi olgu grade 1 astrocytoma.12 olgupilositik astrositoma,13 olgu ependimoma, altı olgu anaplastik ependimoma, bir olgu oligodendroglioma, dön olgu anaplastic oligodendroglioma, yedi olgu mikst oligos ros toma. bir olgu anaplastik oligoastrositoma ve bir olgu koroid pleksus km:rinomu idi. Ortalama .AgNOR sayılar glioblastoma multiforme 2.65 (2.13 - 3.14). gliomatosis cerebri 2. 93. anaplastic astrocytoma 2.50 (1.50-3.12). gm d Il astrositoma 1. 3 (1.26-2.80). gm 1 astrocytoma 1.39 pilocytic astrocytoma 1.9 (1.33 - 2.38), oligodendroglioma 1.88 ( 1.28- 2.86), anaplastic oligodendroglioma 2. 04(2.28- 3.05), mixed oligoastrocytoma anaplastic oligoastrocytoma 2.9 2. ependimoma 1.6(1.33- 2.5 anaplastic ependymoma 3 (2.55-3.08). koroid pleksus karsinomu nda 1. 95, kontrol gm bunda 1.3 (1.33 - 1.41 bulundu. Olgular tek tek değerlendirildiği düşük ve yüksek gmd gliomlar arasında bazı konuşmalar vardır. İki olgu dışında (bir anaplastic astrocytoma ve bir koroid pleksus karsinomu) yüksek grade glioma gm bunda yer alan 94 olgun AgNOR sayısı, Hara ve ark. malign karakterin göstergesi olarak önerdiği iki sayının üzerindeydi. Diğer yandan düşük grade glioma gm bunda yedisi grade II astrocytoma, dördü mixed oligoastrocytoma, ikisi oligodendroglioma, ikisi pilocytic astrocytoma,ikisi ependymoma olmak üzere toplam,olgunun. AgNOR sayısı ikinin üzerinde bulundu.Yüksek grade glioma olguların % 9inin AgNOR sayısının ikinin üzerinde olması karşın , düşük grade glioma olgusunun AgNOR sayısında da sınırın üzerinde olması nedeniyle AgNOR yönteminin değişik ve yüksek grad gliomalan net olarak ayıramadığı sonucuna varıldı.Item Üremi'deki hiperparatiroidizme CaC03 ve CaCO kalsitriol tedavilerinin etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yavuz, Mahmut; Güllülü, Mustafa; Dilek, Kamil; Karakoç, Yüksel; Yurtkuran, Mustafa; Tıp Fakültesi; Nefroloji Ana Bilim DalıFarklı etyolojik tanılara sahip hemodiyaliz programındaki 20 olguda sekonder hiperparatiroidizm üzerine CaCO2 ile CaCO3 kalsitriol tedavilerinin etkileri araştırıldı.