1989 Cilt 16 Sayı 2
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/22046
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 28
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bilateral müsinöz kistadenom(Uludağ Üniversitesi, 1989) Erdoğan, Eftal; Esmer, Ahmet; Erol, Oktan; Tıp Fakültesi; Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim DalıMüsinöz kistadenom tüm benign over tümörlerinin % 25'ini teşkil ederler. Sıklıkla 30-40 yaş grubunda görülürler. Bu yazımızda 17 yaşında bir bilateral müsinöz kistadenom olgusu sunulmuş ve literatür gözden geçirilmiştir.Item BT ile disk hernisi tanısı alan 484 olguda BT bulgularının analizi(Uludağ Üniversitesi, 1989) Kaya, Tamer; Odacılar, İlhan; Özkan, Ragıp; Savcı, Gürsel; Kılıç, Erol; Tuncel, Ercan; Tıp Fakültesi; Radyoloji Ana Bilim DalıBT'nin disk hernilerinin tanısındaki önemli yeri iyi bilinir. Çalışmamız Haziran 1987-Haziran 1988 tarihleri arasındaki bir yıllık dönemde anabilim dalımızın BT bölümünde tetkik edilip lomber disk hernisi tanısı alan 484 olguyu kapsamaktadır. Çalışmamızda kadın-erkek arasında görülme sıklığı bakımından anlamlı bir fark saptanmamıştır. En sık görülen seviye L4-5 olarak bulunmuş bunu L5-S1 ve L3-4 seviyelerinin izlediği dikkati çekmiştir. En sık santral tip herniasyon, daha sonra sırasıyla santrolateral ve lateral disk hemileri saptanmıştır. Hemilerin sağ ve sol ayrımı incelendiğinde L4-5 seviyesinde sol lateral disk hernilerinde sağa göre anlamlı bir fazlalık bulunmuştur. Tüm seviyelerin toplamında, istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte, hernilerin solda daha fazla olduğu görülmüştür. Birden fazla seviyede herni görülme sıklığı % 26.5 olarak bulunmuştur (% 25 iki seviyeli, % 1.5 üç seviyeli). Vakum fenomeni saptadığımız seviyelerde ise % 40 oranında disk hernisi gözlenmiştir.Item Budd-chiari sendromu (olgu sunumu)(Uludağ Üniversitesi, 1989) Sadıkoğlu, M. Yurtkuran; Sivri, Zafer; Kılıç, Erol; Tuncel, Ercan; Ertürk, Erdinç; Tıp Fakültesi; İç Hastalıkları Ana Bilim DalıBudd-Chiari major hepatik verilerin veya bu seviyede vena kava inferiorun obstrüksiyonu sonucu gelişen bir sendromdur. Hastaların üçte ikisinde etyoloji kesin olarak saptanamaz. Polisitemia vera ve diğer miyeloproliferatif hastalıklar, orak hücreli anemi, oral kontraseptif kullanımı, neoplazma, travma, gebelik ve konjenital anomalilerle beraber olabilir. Bu çalışmada polisitemia vera'ya sekonder olarak gelişen bir Budd-Chiari olgusunun US ve BT görünümleri sunulmuş ve ilgili literatür gözden geçirilmiştir.Item Bursa bölgesindeki 6-12 yaş grubundaki çocuklarda anemi sıklığının ve beslenme bozukluğu ile anemi arasındaki ilişkinin belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1989) Günay, Ünsal; Sapan, Nihat; Carıllı, Oya; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim DalıBursa Bölgesindeki 6-12 yaş grubundaki çocuklarda anemi sıklığı ve beslenme bozukluğu ile anemi arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla Bursa ilkokullarındaki 1497 kız ve 1671 erkek olmak üzere toplam 3168 öğrencinin ağırlık ve boy ölçümleri yapıldı ve hemoglobin, hematokrit değerleri saptandı. Bu yaş grubunda normalin alt sınırını 11.5 g/dl olduğuna göre Bursa çocuklardaki anemi sıklığı % 16.6 olarak bulundu. Ağırlık ve boy ölçümleri ile beslenme bozukluğu saptanan çocukların hemoglobin ve hematokrit düzeyleri, bütün çocukların ortalama hemoglobin ve hematokrit düzeylerinden istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu (p < 0.001).Item Deri malign melanomları(Uludağ Üniversitesi, 1989) Tolunay, Şahsine; Yerci, Ömer; İnce, İbrahim; Erol, Oktan; Karaca, Ali Rıza; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıMalign melanoma, metanin oluşturan hücrelerden gelişen malignite derecesi yüksek olan tümörlerdir. Bu çalışmamızda 1975-1987 yılları arasında Anabilim Dalımızda Malign Metanoma tanısı alan olgular yeniden gözden geçirilerek deride yerleşim gösterenler lokalizasyon, yaş, cinsiyet, histopatolojik özellikleri yönünden incelenmiş ve kaynaklardaki olgularla karşılaştırılmıştır. Bu inceleme sonucunda 12 yıllık periyotta kliniğimizde malign melanoma tanısı alan olguların çoğunluğunda lezyonların deride yerleştiği ve erkeklerde görülme oranının belirgin bir şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Deri malign metanaması tanısı alan hastaların çoğunluğu, kadın ve erkeklerde benzer şekilde olmak üzere 60-80 yaşındadır. Deride yerleşim en sık yüzde olup, bu lokalizasyonu üst ve alt ekstremiteler izlemektedir. Bütün deri malign melanomların en kötü prognoza sahip olan, nodüler malignant melanoma tipindedir. Ayrıca Clark'ın Level tespitine göre tümörlerin deri katlarındaki yayılımı fazla olup, 11 olguda subkutan yağ dokusu, 10 olguda retiküler dermis ve 7 olguda subpapiller damarlar seviyesindedir. Bu bulgular kaynaklardaki bulgularla karşılaştırıldığında bizim serimizde deri malign melanomların erkeklerde ve yüzde yerleşme oranı daha yüksek olup, hastaneye başvurduğunda lezyonlar ilerlemiş durumda ve tümü kötü prognoza sahiptir. Prognozu daha iyi olan histopatolojik tipler ve deri katlanan yayılımı az olan malign melanomaya hiç rastlanılmamıştır.Item Ektopik gebelikler(Uludağ Üniversitesi, 1989) Tolunay, Şahsine; Yerci, Ömer; Gücin, Zuhal; İnce, İbrahim; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıEktopik gebelik, fertilize ovumun uterus dışında bir yere yuvalanması sonucunda meydana gelen ve anne ölümlerine yol açan önemli bir sağlık sorunudur. Son iki dekatta dünyadaki ektopik gebelik sayısı hızla artmaktadır. Bu çalışmada 1978-1988 yılları arasında hastanemizde mikroskopik olarak ektopik gebelik tanısı alan olgular yeniden incelenmiştir. ll yıllık periyotta 17.443 canlı doğum yanında 117 ektopik gebelik saptanmıştır. Her 149 canlı doğuma karşı 1 ektopik gebelik görülmüştür. Bizim serimizde ektopik gebelik olguları en fazla 27 yaşın üzerindeki kadınlarda meydana gelmiş olup, % 52.5 unun 2 veya daha fazla sayıda doğum yapmış olduğu ve % 44.5 unda düşük hikayesi bulunduğu saptanmıştır. Ektopik gebeliğin en fazla tuba uterinada yerleştiği (% 88.88) bunu sırasıyla ovaryan (% 5.12), servikal (% 2.56), abdominal (% 2.56) ve komual (% 0.88) gebeliklerin izlediği görülmüştür. Bu sonuçlar kaynaklardaki bulgularla karşılaştırıldığında ektopik gebelik sayısının canlı doğum sayısına oranının düşük olduğu, buna karşın ovaryal, servikal, abdominal ve komual gebelik oranlarının kaynaklardaki alanlardan daha yüksek olduğu görülmüştür. Hastaların yaşları, doğum ve düşük hikayeleri gibi diğer özellikler ise kaynaklarla uyumludur.Item Enjekte edilebilen hormonal gebelik önleyicilerin dişi sıçanların genital sistemleri üzerine etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1989) Tolunay, Şahsine; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıBu deneysel çalışma, dişi sıçanlara yüksek dozda gebelik önleyici madde uygulandığında genital sistemlerinde oluşabilecek histopatolojik değişiklikler gözlemek amacıyla yapılmıştır. Deney sırasında toplam 42 sıçan kullanılmış olup, deney grubundaki 30 sıçana yüksek doz östradiol valerat ile 17 hidroksi progesteron kapronat dört hafta ara ile altı kez enjekte edilmiştir. Kontrol grubundaki 12 sıçana hiçbir madde enjeksiyonu yapılmamıştır. Son enjeksiyondan dört hafta sonra tüm sıçanlara otopsi yapılarak genital sistemleri incelendiğinde, deney grubu sıçanlarda kontrol grubundaki sıçanlardan daha yüksek oranda olmak üzere overlerde basit seröz kist, germinatif epitel proliferasyonu, korpus luteum sayısında azalma, endometriumda skuamöz metaplazi, polip, endometrial guddelerde kistik genişleme, servikste skuamöz metaplazi saptanmıştır. Elde edilen bu bulgular daha önce yapılan deneysel çalışmalar sonuçlan ile uygunluk göstermekte olup, östrojen ve progesteronun yüksek dozda kullanılması ile sıçanların genital sistemlerinde bazı değişiklikler oluştuğunu ortaya çıkmaktadır. Meydana gelen lezyonlar tümü benign olup, malignite olmamasının nedeni östrojen ve progesteronun birlikte kullanılmasını koruyucu bir etkiye sahip olması olabilir.Item Epileptik hastalarda EEG anormalitesi oranı(Uludağ Üniversitesi, 1989) Sadıkoğlu, Sadık; Balkır, Nihat; Onat, Fehmi; Tıp Fakültesi; Nöroloji Ana Bilim DalıBu çalışmada 106 epilepsili hastada EEG çekilmiş ve vizüel olarak değerlendirilmiştir. Sonuçlar bu konuyla ilgili literatür ışığında tartışılmıştır.Item Gebelik dermatozları(Uludağ Üniversitesi, 1989) Çobanoğlu, Ömer NicatBu makalede gebelikle görülen çeşitli deri bozukluklarının ve bunların tedavisinin bir tartışması yapılmaktadır. Bu deri hastalıkları 3 gruptur. I. Gebelikte görülen normal deri değişiklikleri. II. Gebeliğe has deri hastalıkları. III. Gebelikte görülen diğer deri değişiklikleri.Item Hastahanemizde tanı ve tedavileri yapılan dokuz testiküler feminizasyon olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1989) Oral, Havva; Özcan, Utku; Gökmen, Oya; Çobanoğlu, Ömer; Çiçek, Nedim; Bozkaya, Necdet; Şaylı, Bekir S.; Durmuş, ZiyaDr. Zekai Tahir Burak Kadın Hastanesinde 1980-1987 yılları arasında 9 testiküler feminizasyon olgusu saptanmıştır. Bunların karyotip tayinleri, hormon profilleri ve laparoskopik tetkikleri yapılmıştır. Kesin tanıdan sonra testis ekstirpasyon ile yapılıp hormon replasman tedavisine alınmışlardır.Item Kol kas alanı ve kol yağ alanı ölçümlerine dayanarak Bursa çocuklarında protein ve kalori malnütrisyonu oranlarının belirlenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1989) Sapan, Nihat; Günay, Ünsal; Salih, Celal; Doğruyol, Hasan; Özeke, Turgut; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim DalıSon yıllarda kol kas ve kol yağ alanı değerlerinin sırasıyla vücudun protein ve kalori rezervlerini daha iyi yansıttıkları kabul edilmektedir. Bursa çocuklarında protein ve kalori malnütrisyonu oranlarının belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışmada Bursa İlkokullarındaki 3168 çocuğun kol kas, kol yağ alanı değerleri saptandı. Amerikan standartları referans alarak kol kas ve kol yağ alanı değerlerine göre protein ve kalori malnütrisyonlu çocuklar belirlendi. Protein malnütrisyonların oranı kızlarda % 10, erkeklerde % 11.5 olarak bulundu. Kız ve erkek çocuklar arasında protein malnütrisyonu yönünden anlamlı farklılık bulunamadı. Kalori malnütrisyonluların oranı ise kızlarda % 22. 7, erkeklerde % 11. 7 olarak bulundu. Bu iki oran arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p < 0.001). Ayrıca erkek çocuklarda protein ve kalori malnütrisyonu görülme oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmazken, kız çocuklarında kalori malnütrisyonu görülme oranı protein malnütrisyonu görülme oranına göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p < 0.001).Item Küçük çocuklarda salmonella enfeksiyonları(Uludağ Üniversitesi, 1989) Ildırım, İbrahim; Okan, Mehmet; Tıp Fakültesi; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim DalıAralık 1986 - Mart 1988 tarihleri arasında kliniğimize değişik yakınmalarla başvurarak salmonellozis tanısı alan yaşları 2-24 ay arasında değişen 73 olgu incelendi. Olguların başvuru yakınmaları başvurudaki fizik muayene bulguları, laboratuvar bulgular, kültür antibiyogram sonuçları ve tedaviye verdikleri yanıtlar gözden geçirildi. Olgularımızda aile içi enfeksiyon araştırıldığında 14 (% 19.1)'inin anne, baba ve kardeşlerinde hastalık olduğu öğrenildi. Olguların 55 (% 75.4)'inin başvuru yakınmaları arasında ishal mevcuttu. Gaitada üretilen mikroorganizmalar ise 40 (% 54.8) olguda salmonella typhimurium, 23 (% 31.5) salmonella paralifo B iken 10 (% 13.7) olguda salmonella grubu basil üretilmesine rağmen olanaksızlıklar nedeni ile tiplendirme yapılamadı. En iyi sonucu Cefotaxim + Amikasin uyguladığımız gruptan alırken (% 86. 7), Kloramfenikol uygulanan grupta iyileşme oranı % 22.0 ve Ampisilin grubunda ise bu oran % 18.7 olarak bulundu. Olgularımızın kültür antibiyogram sonuçlan incelendiğinde mikroorganizmaların % 77.5'inin Amikasin'e, % 59.2 sinin Cefotaxime, % 40.2 sinin Ceftriaxona, % 9.7'sinin Kloramfenikol'e ve % 5.5'inin Ampisilin'e duyarlı olduğu görüldü.Item Kutanöz kriptokokkozis(Uludağ Üniversitesi, 1989) Yerci, Ömer; Erol, Oktan; Gücin, Zuhal; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıKriptokokosis, kapsüla maya benzeri bir mantar olan Cryptococcus Neofonnans ile meydana gelen enfeksiyondur. Sıklıkla subakut ya da kronik olan hastalığın ilk önce respiratuar sistem de görüldüğü ve buradan kan yoluyla yayıldığı düşünülmektedir. Kriptokokkal cellulitis ise generalize hastalığın nadir kutanöz bir görünümüdür. Sistemik kriptokokkozis hastaların % 10-15'inde tespit edilmiştir. Yayınlarda bildirilen hastaların tümünde çeşitli hastalıklar nedeniyle sistemik immunsupresif ilaçların kullanıldığı dikkati çekmektedir. Olgumuzda da Juvenil Romatoid Artrit nedeniyle kortikosteroid kullanımı söz konusu idi. Böyle kişilerde antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen bir cellulitis, kriptokokal selüliti düşündürmelidir.Item Menengiomların BT bulguları(Uludağ Üniversitesi, 1989) Savcı, Gürsel; Sadıkoğlu, M. Yurtkuran; Ömeroğlu, Alp; Parlak, Müfit; Tuncel, Ercan; Tıp Fakültesi; Radyoloji Ana Bilim DalıPrimer beyin tümörlerinin erişkinlerde % 10-20'sini, çocuklarda % 1-2 sini oluşturan menengiomların tanısında BT değerli bir tanı yöntemidir. Bu çalışmada BT ile meningiom tanısı konan ve opere edilerek histopatolojik tipleri saptanan toplam 20 olgunun BT bulguları gözden geçirilmiş ve bu bulguların tanı değerleri araştırılmıştır.Item Obstrüktif sarılıkta morbidite ve mortalitenin incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 1989) Korun, Nusret; Kılıçturgay, Sadık; Zorluoğlu, Abdullah; Tatlıkazan, Levent; Kızıl, Ayhan; Tıp Fakültesi; Genel Cerrahi Ana Bilim DalıBu çalışmada malign veya benign sebeplerle obstrüktif anlık olan 106 olgu incelenmiştir. 40-70 yaş arası popülasyonu kapsayan olguların, % 35.8'i malign, % 64.2'si benign sebeplerle ameliyat edilmiştir. Olgulardan toplam % 3.7'si hastanede ölmüştü . Morbiditeye yol açan en önemli sebep enfeksiyon olarak bulunmuştur. Olgularda mortalite ve morbidite, yapılan cerrahi girişimler literatür verileriyle tartışılmıştır.Item Omuz periartritlerinin tedavisinde ultrason(Uludağ Üniversitesi, 1989) Kahraman, Zeliha; Yurtkuran, Merih; Tıp Fakültesi; Rehabitasyon Ana Bilim DalıÇalışmamızda omuz periartritlerinin tedavisinde ultrasonun etkisini araştırdık. 42 hasta iki gruba ayrılarak birinci gruba ultrason + egzersizler, ikinci gruba plasebo ultrason + egzersizler uygulandı. Çalışmada parametre olarak ağrı, basmakla duyarlılık, el kavrama gücü ve omuz hareketlerini kullandık. Çalışma sonucunda her iki tedavi şeklinin omuz periartritlerinde etkili olduğu kanısına vardık.Item Peritonun kistik mezotelyoması(Uludağ Üniversitesi, 1989) Yerci, Ömer; Erol, Oktan; Gücin, Zuhal; Tıp Fakültesi; Patoloji Ana Bilim DalıMultikistik mezotelyoma peritonun nadir görülen iyi huylu tümörlerinden olup abdominal veya pelvik kavitede serbest ya da kaviteye tutunmuş multipl kistlerle karakterizedir. Kistik yapıların iç yüzeyleri tek veya çok sıralı mezotelyal hücrelerle döşelidir. Tümör ilk defa 1928 yılında Plaut tarafından tanımlanmıştır. Lezyonlarda intraabdominal rekürrensler sıklıkla görülmesine karşın uzak metastazlara rastlanılmamıştır. Hastalar genellikle karın ağrısı şikayetleri olan doğurganlık çağındaki kadınlardır. Tümörlerin patogenezinde rol oynayan etyolojik faktör henüz tespit edilememiştir. Olgumuz 32 yaşında kadın hasta olup, lezyonlar batına yapılan bir cerrahi girişim esnasında peritonda tesadüfen bulunmuştur.Item Posterior üretral valv(Uludağ Üniversitesi, 1989) Oktay, Bülent; Şimşek, Ümit; Özyurt, Mustafa; Tıp Fakültesi; Üroloji Ana Bilim DalıOn günlük bir erkek çocuğunda idrar yapma zorluğu yanında böbrek işlevlerinin bozukluğu, genel durum düşkünlüğü ve sepsis tablosu ile kendini gösteren "tip I posterior üretral valv dolgusu ve cerrahi tedavi sonrasındaki mükemmel klinik iyileşme sunulmuştur.Item Posterior uretral valv cerrahisi komplikasyonlarında urodinamik bulgular(Uludağ Üniversitesi, 1989) Doğruyol, Hasan; Tıp Fakültesi; Çocuk Cerrahisi Ana Bilim DalıPosterior üretral valv ameliyatı geçiren çocuklarda görülen postoperatif miksiyon bozukluklarının tipini ve yerini saptayıp ileriki tedavileri ona göre düzenlemek amacıyla planlanan ürodinamik çalışmalar, 9 hasta üzerinde yapılmıştır. Bu hastaların hepsine serbest voiding hızı, sistometrogram, voiding arasındaki basınç değişiklikleri, üretra kapanma basınç eğrisi çizimi yapılmıştır. Ürodinamik inceleme sonunda bu çocuklarda akış zamanında uzama, ortalama akım hızında düşme, miyojenik yetersizlik, inhibe edilemeyen detrüsör kontraksiyonu, intraabdominal açılma ve maksimum intravezikal basınçlarda artma, internal sfinkter basıncında artma ve azalma, eksternal sfinkter basıncında artma gibi patolojik ürodinamik paternler ortaya konmuştur. Bu paternlerin değerlendirilmesiyle bu hastalarda görülen postoperatif aşağı idrar yolu bozukluklarının, mesane, mesane boynu ve eksternal üretral sfinkter düzeyinde olduğu ve atonik mesane, internal sfinkter yetersizliği, internal sfinkter düzeyinde strüktür, eksternal sfinkter düzeyinde strüktür gibi bozukluklar içerdiği anlaşılmıştır. Bu diagnostik paternlerin daha sonraki tıbbi ve cerrahi tedavilere yol gösterebileceği vurgulandı.Item Pott hastaliğında BT'nin yeri(Uludağ Üniversitesi, 1989) Adapınar, Baki; Sadıkoğlu, M. Yurtkuran; Tuncel, Ercan; Korfalı, Ender; Uluçay, Mehmet; Tıp Fakültesi; Nöroşirurji Ana Bilim DalVertebra tüberkülozunda kemik ve yumuşak doku tutulumu düz röntgenogramlarda gösterilirken, medüller kanalın durumu myelografi ile demonstre edilir. BT ve BT-myelografi kontrast rezolüsyonunun yüksek olması ve tomografi özelliği nedeniyle kemik lezyonların, yumuşak doku tutulumunu, yumuşak doku kalsifikasyonu ve medüller kanalın durumunu daha iyi gösterir. Çalışmamızda onbir vertebra tüberkülozu olgusu düz röntgenogramlar, konvansiyonel myelografi ve BTmiyelografi ile incelenmiş ve bu yöntemlerin tam özellikleri değerlendirilerek tanıda düz röntgenogramlardan sonra BTnin ve gerekli olgularda BT-miyelografinin yapılmasının yararlı olduğu kanısına varılmıştır.