2015 Frankofoni Özel Sayısı
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/12458
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 22
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bir Aradayız Hepsi Bu adlı romanda gösterişçi tüketim yansımaları(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-08) Tomat, Ayşeİnsanlar genellikle temel fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için tüketirler. Fakat, tüketim çağı olarak nitelendirilen günümüzde, bireyler, toplum içerisinde kendilerine daha iyi bir konum edinebilmek ve başkalarını etkilemek amacıyla olduğundan farklı görünmeye çalışırlar. Thorstein Veblen tarafından Aylak Sınıfın Teorisi adlı yapıtta ele alınan Gösterişçi Tüketim kavramı, bazı bireylerin, üst sınıflara ait olduklarını, varsıllık içinde yaşadıklarını ve yer aldıkları toplum içerisinde ayrıcalıklı olduklarını kanıtlamaya yönelik yapılan tüketim olarak açıklanır. Gösterişçi tüketim kavramının yansımalarını, günümüz Fransız kadın yazarlar arasında yer alan Anna Gavalda’nın Bir Aradayız, Hepsi Bu (Ensemble, C’est Tout) adlı romanında bulmak olanaklıdır. Gavalda, günlerce çok satanlar arasında kalmayı başaran romanında, Paris’te bir apartman dairesini paylaşmak zorunda kalan ve dünya görüşleri birbirinden farklı üç gencin ve bir büyükannenin yaşamını konu alır. Bu çalışmada da, bireyin sadece varsıllığını göstermek, sosyal yaşantısında saygınlık kazanmak amacıyla satın aldığı insan hayatının bile önüne geçen nesnelerin verdiği mutluluk ve bu nesnelerin topluma yabancılaştırdığı bireyler söz konusu yapıtta irdelenecektir.Item Biçimbilimsel farkındalık ve metnin anlamlandırması: Fransızca yabancı dil sınav metinleri örneği(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-09) Can, ÖzgeBiçimbilimsel farkındalık, dil dizgesi içerisinde biçimbilimsel, sözdizimsel, anlambilimsel vb. bileşenlerden oluşan metinlerin kavranması ve anlamlandırılması sürecinde sözcüklerin biçimbirimsel yapılarını değerlendirebilme, biçimbilimsel açıdan karmaşık olan sözcükleri anlamlandırabilme, sözcüklerin diğer birimlerle kurdukları ilişkileri gözetebilme, tümcelerarası geçişleri yorumlayabilme, metinlerdeki bileşenler arasındaki bağlantıları kurabilme vb. işlemlerin, belli metinsellik ölçütlerini içinde barındıran metnin kavranması sürecinde işletilmesine gönderimde bulunmaktadır. Çalışmamız, ‘biçimbilimsel farkındalık’ ve metinlerin anlamlandırılması arasındaki ilişkiyi Fransızca yabancı dil sınav metinleri üzerinden açıklamayı hedeflemiştir. Bu hedef doğrultusunda, veritabanı olarak ÖSYM’nin 2006-2013 yılları arasında ilkbahar-sonbahar dönemlerinde uyguladığı yabancı dil sınavlarında sorulan toplam 4680 soru arasından ‘seçkili örneklem’ yöntemiyle istatistiksel olarak anlamlı bir sayıda olan 500 soru seçilmiş ve biçimbilimsel ipuçları kullanılarak çözümlenmiş ve yanıtları denetlenmiştir. Sonuç olarak, biçimbilimsel farkındalık ve metin anlamlandırma arasında doğrudan bir ilişki olduğu saptanmış, yabancı dil sınav metinlerinde sözcüğün anlamını öngörme, sözcük/kavram alanı ilişkisi kurabilme, vb. biçimbilimsel farkındalık kazanımları yoluyla dilin bilgiye ulaşma aracı olarak işlerliğini sağlamaya yönelik öneriler getirilmiştir.Item Cannibale'de 1931 Uluslar Arası Paris Sömürge Sergisi(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-02) Aytekin, HalilYazar Didier Daeninckx Cannibale adlı bu eserinde 1931 Paris Sömürge Sergisini ve bu sergi sırasında yaşanan bazı olayları gözler önüne sermeye çalışmaktadır. Bilindiği gibi, sömürgeleştirme, güçlü bir ülkenin siyasi ve ekonomik niyetlerle kendisinden daha güçsüz bir ülkenin topraklarını ele geçirmesidir. Sömürge sergisi böylesi bir algıyı ortadan kaldırmak için düzenlenmiş ve sömürgeleştirmenin sadece kaba kuvvetle işgal etme olarak anlaşılmaması gerektiğini vurgulamak için iyi bir araç olarak görülmüştür. Bu çalışmada, sömürge sergisinde ülkelerini temsil etmek üzere Paris’e götürülmek için toplanan yüz kadar Kanaklının dramatik hikayesi ve onların Paris’te maruz kaldıkları insanlık dışı olaylar anlatılmaktadır. Fransızlar için önemli olan Büyük Fransa imajını dünyaya göstermekti. Bu amacı gerçekleştime yolunda, insani özelliklerin nasıl yozlaştığı ve materyalist bir anlayışla insanın nasıl bir ticari araca dönüştüğü görülmektedir. Ayrıca ırkçılık, insan hak ve hürriyetlerinin ihlali üzerine vurgu yapılmış ve toplumsal duyarlılık uyandırılmaya çalışılmıştır.Item Çeviride renklerin evreni(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-05) İnal, TanjuRenkler simgesel ve kültürel bir algılama ve değer biçimi olarak kültürlerarası farklılıklar gösterir. Algı ve değer farklılığından kaynaklanan aktarımlar farklı erek dillerde çevirmenin karşısına bir sorunsal olarak çıkar. Öyle olunca da özellikle yakın-ara renk tonları erek dilde doğru ve tam karşılığını bulamayabilir. Bunun sonucu olarak çeviri metinlerde kimi renkler ışıldarken, kimi renkler tersine soluklaşabilir ya da bütünüyle silikleşebilir. Bu sorunsalı ve renk evrenini Fransızcadan Türkçeye, Türkçeden Fransızcaya yapılmış olan yazınsal çevirilerden seçeceğimiz kimi örneklerle irdelemeye çalışacağız.Item Denis Diderot’nun La Religieuse (Rahibe) adlı romanında özgürlük direnci(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-13) Yaman, MükreminFransız aydınlanma hareketinin en önde gelen düşünürlerinden Denis Diderot, yazıyı olduğu denli yazını da aydınlanma hareketinin en güçlü aracı görür. Hazırlanmasında çok önemli katkısının olduğu dev bilgi kaynağı Ansiklopedi yanında, özellikle düşünsel derinlikli romanlarını da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Birbirlerine oldukça ince alay dolu açık saçık öyküler anlatarak neşeli bir yolculuk yapan iki erkeğin serüveninin öyküsü olan Kaderci Jacques ile Efendisi adlı romanının bir bakıma karşıtı gibi düşünülecek La Religieuse (Rahibe), bir manastıra kapatılan genç kızın özgürlük savaşımının dokunaklı anlatısıdır. Diderot’nun bu romanı yazmasında Kilisede, özellikle de manastırlarda, egemen olan boğucu havayı tanımasının, romanın kahramanıyla aynı adı taşıyan bir rahibenin gerçekten yaşadığı acı olayların halk arasında anlatılır olmasının yönlendirici olduğu bilinmektedir. Romanın ana izleği tüm özgürlüklerden yoksun kılınmış, yaşamlarını kapalı uzamlarda geçiren rahibelere odaklanmaktadır. Roman Tanrı’nın sevgisini kazanmak için hiçbir özveriden kaçınmama savında olmalarına karşın, şiddetin, saldırganlığın, kinin, değişik sapkınlıkların pençesine düşmekten kurtulamayan rahibeleri öykülemektedir. Bu araştırma istemsiz bir biçimde bu ortama sürüklenen rahibe adayı bir genç kızın dirençli özgürlük savaşımının devinimlerini göstermeyi amaçlamaktadır.Item Eugène Ionesco’nun iki farklı son perdeli oyununun çevirilerinin incelenmesi: “Amédée ya da Ondan Nasıl Kurtulmalı”(Uludağ Üniversitesi, 2015-07-06) Özcan, OnurYazınsal çevirinin sorunları üzerine günümüzde çok sayıda araştırma yapılmış olsa da, bu, tiyatro çevirisi için geçerli değildir. Bu alandaki çalışmaların ve eleştirilerin azlığından dolayı, tiyatro çevirilerinde halen üzerinde durulacak bir çok sorun mevcuttur. Tiyatro metninin seyirci karşısına çıkacak bir sahne metni olarak çevrilmemesinin yanı sıra, hedef topluma farklı sözcelemlerin ve kültürel ifadelerin aktarımının ikinci planda kalması karşımıza çıkan sorunlardandır. Bu duruma farklı bir bakış açısı getirmek amacıyla, XX. yüzyıla yeni bir tiyatro akımıyla damgasını vuran, trajikomik bir düzlemde ölüm, yalnızlık ve iletişimsizlik gibi konuları ele alan uyumsuz tiyatronun öncülerinden Eugène Ionesco’nun “Amédée Ya Da Ondan Nasıl Kurtulmalı” oyununu seçtik. Çünkü, Ionesco yazdığı tiyatro metinlerinin sadece diyaloglardan oluşmadığını aynı zamanda sahne düzeni ve görsel unsurların da ön planda olduğunu belirttiğinden, söz konusu oyun için iki farklı son yazmıştır. Çalışmamızda, oyunun üçüncü perdesinin farklı yıllarda ve farklı çevirmenler tarafından Türkçe’ye ve İngilizce’ye çevirileri üzerine çeviri incelemesi yaparak tiyatro çevirisi alanına katkı sağlamayı amaçlamaktayız.Item François Mauriac’ın roman evreninden karmaşık bir karakter: “Yılan Düğümü”ndeki Louis(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-22) Kadıoğlu, Şevket1885 yılında Bordeaux’da doğan Mauriac çocukluğundan başlayarak tutkulu ve kaygılı bir Katolik olarak karşımıza çıkar. Ancak o kendisinin özellikle “romanlar yazan bir Katolik” olarak tanımlanmasını ister. “Katolik” baskının romanlarına bir tür saplantı olarak yansıdığı Mauriac’ın karakterleri, Dostoyevski’nin karakterleri gibi “tamamlanmamış” ve değişime açıktırlar. Dramatik kurgunun gelişimine koşut olarak evrilir, dönüşür ve değişirler. Bu yapı içinde karakterlerin, çoğunlukla, gözle görülür bir karmaşa ile yapıtı tümüyle kuşattıklarına tanık oluruz. Bu karmaşa bir yandan karakterlerin devingenliğini sağlayan bir iç dinamik olurken, diğer yandan insan ruhunun derinliklerine inebilme, gizli köşelerine ulaşabilme, bu yolla da insan ruhunun karmaşık yapısı üzerine düşünebilme olanağı sunar. İnsan ruhunu karşıt eğilimlerin savaş alanı olarak gören Mauriac’ın yaklaşımıyla Yılan Düğümü’ndeki Louis bir yanıyla Tanrı’ya yönelen, diğer yanıyla da Şeytan’a eğilimli iki zıt çekim alanında parçalanmış ruh durumunu sergiler. Bu parçalanmışlığı, yazarın Yılan Düğümü’ndeki Louis karakteri üzerinden sergilemeyi deneyen bu çalışmanın amacı insanın kötülüğe/günaha eğilimli olduğuna dikkat çekmek ama Tanrı ışığı ve sevgisiyle sonunda iyiliğe yönelerek “kurtuluş”a ereceğine ilişkin Mauriac iletisinin altını çizmektir.Item Fransız resim sanatının Türk resim sanatına etkisi üzerine karşılaştırmalı örnek eser incelemeleri(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-24) Şenol, Tolga; Uludağ Üniversitesi/Güzel Sanatlar Fakültesi/Resim Bölümü.Osmanlı’nın 1829 yılında başta Paris olmak üzere Avrupa’nın başkentlerine sanat öğrencileri göndermesi Türk resim sanatına yeni ve çağdaş yaklaşımlı bir boyut kazandırmıştır. Paris’te sanat eğitimi alma eğilimi cumhuriyet sonrası Türkiye’sinde de devam etmiştir. Fransız ressamların etkisiyle eserler üreten Türk ressamlarının resimlerinde; konu, ifade biçimi ve renk-biçim-yüzey ilişkisi bağlamında yeni resimsel yaklaşımlar görülmektedir. Resimlerde natürmort, peyzaj ve realist figür betimlemelerinin kullanılmasının yanı sıra yenilikçi sanat akımlarının takibiyle Türk resmi bir değişim ve gelişim sürecine girmiştir. Bu süreç içinde gerçekçi figürü Türk resminin konuları arasına alan Osman Hamdi, izlenimci resim anlayışıyla eserler üreten Nazmi Ziya Güran ve farklı teknikler kullanarak çağdaş sanat örnekleri sunan Zeki Faik İzer Türk resmi için önemli sanatçılardır. Bu çalışma; batılılaşma sürecinde farklı dönemlerde Paris’te sanat eğitimi almış Türk ressamlar olan Osman Hamdi, Nazmi Ziya Güran ve Zeki Faik İzer’in resimlerindeki Fransız ressamlara ait resimlerin biçimsel-içeriksel özellikleri açısından etkilerini belirterek oluşan benzerlik - farklılıkları vurgulama ve Türk resminde Fransız resminin etkisini gösteren örnek bir çalışma oluşturma amacıyla yapılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak sanat tarihsel ve sanat eleştirisel inceleme kapsamında literatür tarama, eser analizi ve karşılaştırma yöntemleri kullanılmıştır. Eser analizi için seçilmiş eserler; Jean Leon Gerome’a ait “Saray Terasında”, Osman Hamdi’ye ait “Haremden”, Claude Monet’e ait “Argenteuil’de Köprü”, Nazmi Ziya Güran’a ait “Peyzaj”, Eugene Delacroix’ya ait “Halka Yol Gösteren Özgürlük” ve Zeki Faik İzer’e ait “İnkılap Yolunda” adlı sanat eserleridir. Çalışmada birer Türk ve Fransız ressama ait eserin karşılaştırılarak incelenmesi sonucu elde edilen veriler betimleyici tanımlarla analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular çalışmanın önemi açısından tartışılmıştır.Item Fransızca öğrencileri ve sıfat tümcecikleri: Bir yazılı çeviri testinden yansımalar(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-26) Mavaşoğlu, Mustafa; Ördem, EserSıfat tümcecikleri kuran Fransızca ilgi zamirleri (pronoms relatifs) Türkçede çoğunlukla -An ve -Dık takıları kullanılarak yapılmaktadır. -An takısı genelde yan tümcede özne konumunu verirken -Dık takısı Fransızca karşılıkları bakımından oldukça Öğrenci metinlerinden özellikle, -Dık takılı sıfat tümceciklerinin Fransızca çevirileri ile ilgili sorunlar yansımaktadır. Bu sorunları daha yakından incelemek amacıyla Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerine (N= 81) içinde sıfat tümcecikleri bulunan 20 adet Türkçe tümce verilmiş ve bunları Fransızcaya çevirmeleri istenmiştir. Elde edilen bulgular öğrencilerin –Dık sesini en başarılı biçimde Que ile daha sonra da Où ile eşleştirdiğini göstermiştir. Dont ilgi adılı en az başarı ile eşleştirilen adıl olmuştur. Mevcut çalışma, anatümce-kurucu tümce zaman etkileşimi konusunda da iki önemli noktayı ortaya koymuştur. Anatümcedeki yargı kalıcı algılandığında kurucu tümce zamanı geniş zaman olarak belirlenme eğilimindedir. Ayrıca, eylemlerin içkin anlam özellikleri anatümce zamanından bağımsız olarak kurucu tümce zamanını belirleyebilmektedir.Item Fransızca öğrencileri ve sıfat tümcecikleri: Bir yazılı çeviri testinden yansımalar(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-26) Mavaşoğlu, Mustafa; Ördem, EserSıfat tümcecikleri kuran Fransızca ilgi zamirleri (pronoms relatifs) Türkçede çoğunlukla -An ve -Dık takıları kullanılarak yapılmaktadır. -An takısı genelde yan tümcede özne konumunu verirken -Dık takısı Fransızca karşılıkları bakımından oldukça Öğrenci metinlerinden özellikle, -Dık takılı sıfat tümceciklerinin Fransızca çevirileri ile ilgili sorunlar yansımaktadır. Bu sorunları daha yakından incelemek amacıyla Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencilerine (N= 81) içinde sıfat tümcecikleri bulunan 20 adet Türkçe tümce verilmiş ve bunları Fransızcaya çevirmeleri istenmiştir. Elde edilen bulgular öğrencilerin –Dık sesini en başarılı biçimde Que ile daha sonra da Où ile eşleştirdiğini göstermiştir. Dont ilgi adılı en az başarı ile eşleştirilen adıl olmuştur. Mevcut çalışma, anatümce-kurucu tümce zaman etkileşimi konusunda da iki önemli noktayı ortaya koymuştur. Anatümcedeki yargı kalıcı algılandığında kurucu tümce zamanı geniş zaman olarak belirlenme eğilimindedir. Ayrıca, eylemlerin içkin anlam özellikleri anatümce zamanından bağımsız olarak kurucu tümce zamanını belirleyebilmektedirItem Fransızca öznellik ve Türkçe dilek-istek kipleri(Uludağ Üniversitesi, 2015-06-12) Bosnalı, Sonel; Topaloğlu, YusufFransızca “öznellik” (subjonctif) kipi ile Türkçedeki eşdeğeri olduğu öne sürülen “dilek-istek” kipinin dil tipolojisi ve karşıtsal dilbilgisi açısından ele alındığı bu çalışmada, hem biçimbilimsel hem de anlambilimsel bakımdan bu iki kip arasındaki farklılıkların benzerliklerden daha ön planda olduğu ileri sürülmektedir. Biçimsel açıdan Fransızcada tek bir biçimle karşımıza çıkan “öznellik” kipini, Türkçede dilek-istek bildiren {-E} biçimbiriminin yanında {-mElI}, {-Ebil-} ve {- sE} biçimbirimleri ile daha birçok başka sözcük türleri karşılamaktadır. Anlamsal açıdan ise, Fransızca “öznellik” kipinin kullanım alanlarının Türkçeye göre çok daha geniş olduğu görülmektedir. Fransızca öznellik kipinin kullanıldığı on dört alanı, Türkçede ne dilek-istek kipi ne de daha genel anlamda tasarlama kipleri karşılamaz. Fransızca öğretimi ve çeviriye yönelik dilbilgisi kitaplarında dilek-istek kipi olarak sunulan “öznellik” kipinin öğrenimi ve öğretimi konusunda karşılaşılan sorunun temelinde, bu kipin çekiminden daha çok, kullanım alanlarının tam olarak kavranamaması yatıyor olmalıdır. Bunun nedeni ise, kullanım alanlarının öğrenenin anadilindeki alanlarla birebir örtüşmemesi olmalıdır.Item Hugo Pratt’ın Semerkant’taki Altın Yaldızlı Ev adlı Çizgi Roman’ında Türk Osmanlı izleri ve Enver Paşa efsanesi(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-14) Yağlı, AliCorto Maltese, Hugo Pratt’ın çizgi roman dünyasına kazandırdığı önemli ve sevilen bir kahramandır. Corto maceralarının anlatıldığı Corto çizgi roman serileri birçok dile çevrilmiştir. Dost Kitabevi de Corto çizgi romanlarını yayınlayarak Türk okuyucusunu bu sevilen çizgi romanla buluşturdu. Semerkant’daki Altın Yaldızlı Ev adlı çizgi roman’daki bazı olaylar Osmanlı İmparatorluğunun son dönem sınırlarındaki şehirlerde geçtiği için Türk okuyucusunun daha çok dikkatini çekmektedir. Semerkant’a ulaşmak için Corto Maltese, arkadaşı Rasputin ile birlikte, Adana, Tarsus, Van gibi illerimizden geçerken heyecanlı maceralar yaşarlar. Hikâye 1921 yılında Corto’nun Rodos’daki Kavaklı Camii’nin kubbesinde Pers Kralı Büyük Kyrus’un hazineden bahseden elyazmasını bulmasıyla başlar. Corto ve arkadaşı Rasputin hazineyi bulmak için Semerkant’a ulaşmak zorundadırlar. Bu maceraları sırasında onlar Enver Paşayla karşılaşırlar. Enver Paşa Turan fikrinin gerçekleşmesi için Kafkaslarda Bolşevik’lere karşı mücadele vermektedir. Corto ve Rasputin Paşanın bu mücadelesine şahit olurlar. Pratt’ın anlattığı Corto macerasının bazı bölümlerinde Oryantalist bakış açısını görmek mümkündür. Corto maceraları için aslında Hugo Pratt’ın kendi hayatının bir yansıması diyebiliriz. Hikâyenin sonunda, Corto ve Rasputin hayalini kurdukları hazineye ulaşamazlar. Türk çizgi romanının usta kalemi Suat Yalaz’da Pratt’dan farklı olarak Enver Paşa’nın hayatını dramatik bir şekilde Enver Paşa Efsanesi adlı çizgi romanında anlatmıştır.Item Hugo Pratt’ın Semerkant’taki Altın Yaldızlı Ev adlı Çizgi Roman’ında Türk Osmanlı izleri ve Enver Paşa efsanesi(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-14) Yağlı, AliCorto Maltese, Hugo Pratt’ın çizgi roman dünyasına kazandırdığı önemli ve sevilen bir kahramandır. Corto maceralarının anlatıldığı Corto çizgi roman serileri birçok dile çevrilmiştir. Dost Kitabevi de Corto çizgi romanlarını yayınlayarak Türk okuyucusunu bu sevilen çizgi romanla buluşturdu. Semerkant’daki Altın Yaldızlı Ev adlı çizgi roman’daki bazı olaylar Osmanlı İmparatorluğunun son dönem sınırlarındaki şehirlerde geçtiği için Türk okuyucusunun daha çok dikkatini çekmektedir. Semerkant’a ulaşmak için Corto Maltese, arkadaşı Rasputin ile birlikte, Adana, Tarsus, Van gibi illerimizden geçerken heyecanlı maceralar yaşarlar. Hikâye 1921 yılında Corto’nun Rodos’daki Kavaklı Camii’nin kubbesinde Pers Kralı Büyük Kyrus’un hazineden bahseden elyazmasını bulmasıyla başlar. Corto ve arkadaşı Rasputin hazineyi bulmak için Semerkant’a ulaşmak zorundadırlar. Bu maceraları sırasında onlar Enver Paşayla karşılaşırlar. Enver Paşa Turan fikrinin gerçekleşmesi için Kafkaslarda Bolşevik’lere karşı mücadele vermektedir. Corto ve Rasputin Paşanın bu mücadelesine şahit olurlar. Pratt’ın anlattığı Corto macerasının bazı bölümlerinde Oryantalist bakış açısını görmek mümkündür. Corto maceraları için aslında Hugo Pratt’ın kendi hayatının bir yansıması diyebiliriz. Hikâyenin sonunda, Corto ve Rasputin hayalini kurdukları hazineye ulaşamazlar. Türk çizgi romanının usta kalemi Suat Yalaz’da Pratt’dan farklı olarak Enver Paşa’nın hayatını dramatik bir şekilde Enver Paşa Efsanesi adlı çizgi romanında anlatmıştır.Item Jean Genet’nin «Sevdalı Tutsak» adlı eserinde şiddetin resmi(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-06) Küzeci, DenizSevdalı Tutsak on yıl kadar uzun bir aradan sonra Genet’nin yeniden yazmaya koyulduğu oldukça sıradışı, gerçekçi olduğu kadar da cesurane yazdığı eserlerinden biridir. Jean Genet bir kaç günlüğüne gittiği Filistin’de aylarca kalır. Filistin halkını yakından tanır ve onlarla kaynaşır. Filistinlilerin evlerine girer, sofralarında bir parça ekmeği paylaşır, onlarla birlikte İsrail terörünün ölüm korkusunu yaşar. Onlarla birlikte kamplarda kalır. Ağaçların dallarında geceyi geçirir. Fedai diye adlandırılan Filistinli çocukların kahramanlıklarından bahseder. Şatila katliamının batılı tek tanığıdır. Dünyaya Şatila’da yapılan katliamı en ince detaylarına varıncaya kadar anlatır. Batı emperyalist zihniyetinin doğurduğu İsrail’e yine batının doğurduğu Genet karşı çıkar. Filistinli anaları bir başka anlatır. Eserlerinin bir çoğu gibi Sevdalı Tutsak da batı toplumu tarafından “yaşlı bir aşırı solcunun yazdığı "terörist" bir metin olarak yuhalanmıştır”. Ancak ölümünden çok sonra Genet’nin edebi yönü büyük bir beğeniyle tescillenmiş, eserlerine ilgi her geçen gün artmaktadır. “Sevdalı Tutsak” işgalci İsrail tarafından açık cezaevine dönüştürülmüş ülkesinde esaret hayatı yaşayan Filistin halkının ülkesine olan sevdasının öyküsüdür. “Şiddeti Şiddet önler” diyen Jean Genet’nin düşüncesi güçlü olmanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Genet, emperyalist güçleri karşısına aldığı için pasaportuna ve kimlik belgelerine el konulmuş, hapse atılmış ve 1986 da otel odasında ölü bulunmuştur.Item Modern Batı şiirinin kurucusu Olarak Baudelaire ve eleştiri(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-22) Aka, PınarBu yazı, modern Batı şiirinin kurucusu kabul edilen Baudelaire’in modernliğini temellendirmeyi amaçlıyor. Bu temellendirme için eleştiri kavramı öne çıkmakta. Baudelaire açısından eleştiri, şiire dışardan bakan değil, onu içerden inşa eden bir unsur. Diğer taraftan, modern şiirin oluşumunda modernite kavramının kendisiyle hesaplaşma ve modernitenin eleştirisi de temel dinamiklerden birini oluşturuyor. Ancak bu eleştiri, nesnesini dönüştürürken öznenin de dönüştüğü, yani modernitenin modern şiirle etkileşim içersinde olmasına olanak sağlayan bir eleştiri.Item Bir okuma yöntemi olarak empati yöntemi(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-15) İnal, TuğrulYazınsal metinler farklı bakış açıları ve yöntemlerle okunur. Eleştirmen de bunlardan birini özgürce seçer. Burada sorun metni okuyanın amacıyla metnin nasıl örtüşeceğidir. Sorun düzeyinde ortaya çıkan yazınsal metne yaklaşım biçimi ve uygulanacak yöntem özellikle eleştirmenin bakış açısı, algı ve beğenisiyle doğrudan ilintilidir. Buna göre nesnel gerçek aşılarak, yaratıcı, kurguya dayalı ve öznel ikinci bir paradigma - metin ortaya çıkarılır. Bu ikinci metinde gerçek, sürrealistlerin yaptıkları gibi görsel ve anlıksal boyutlar kazanarak dönüşüme uğrar ve bir üstgerçeklik biçimi kazanır. Bu ikinci metinde bilinç ve gerçek parçalara ayrılır, yeniden yaratılır. Eleştirmen gerçeği algılama süreci içerisinde bir potada değişime uğratır, imbikten geçirir ve yeni bir gerçek yaratır. Üstgerçeklik biçimindeki bu paradigma metin sanatsal ve yazınsal boyuttan başka bir şey değildir. Bu, nesnel gerçekliğe yönetilen yeni bir bakış açısıdır. Sanatsal ve yaratıcı olan da budur. Bu, sanatsal olanın nesnel gerçeklerin ötesinde olduğu anlamındadır. Paradigma metinde gerçek görülenden çok sezilen yönüyle ele alınır. Bu, yazar ile okur arasında kurulan göreli, öznel ve aşkın bir kurgudur. Bu, nesnel metnin aşılmasıdır. Bu yöntem eleştirmene estetik, sanatsal ve dramatik bir özgürlük sağlar. İlk metin bir re-ekritür olarak yeniden yazılır. Eleştirmen de protagonist ve metteur en scène durumundadır.Item Öyküden çizgi öyküye: Konuk (L’Hôte), Albert Camus(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-08) Fakıoğlu, BurçakCamus, Cezayir’in bağımsızlık savaşımındaki tutumunu, Sürgün ve Krallık (L’Exil et le Royaume) adlı öykü kitabının IV. öyküsü Konuk’ta (L’Hôte), Cezayir’de bir dağ köyünde öğretmenlik yapan Daru’nun öyküsüne yansıtır. Bir özeleştiri olan bu kısa öykü, 2013 yılında Camus’nün 100. doğum yılı nedeniyle Jean Ferrandez tarafından çizgi öykü olarak yeniden okurlara sunuldu. Öykü ve çizgi öykü: iki anlatı biçimsel olarak farklılıklar gösterdiği gibi, yer yer içeriksel kimi farklılıklara da rastlanır. Karşılaştırmalı çalışmamızda, yazınsal metne eşlik eden çizgileri yorumlayarak çizgisel anlatıda özellikle duyusal betimlemelerin ve tepkilerin izlerini irdeleyerek, görsel ögelerin somutlaştırıldığı renkli-çizgisel kurgunun, öyküye olan ilgiyi günümüzde nasıl sağladığını da göstermeye çalışacağız.Item Öyküden çizgi öyküye: Konuk (L’Hôte), Albert Camus(Uludağ Üniversitesi, 2015-05-08) Fakıoğlu, BurçakCamus, Cezayir’in bağımsızlık savaşımındaki tutumunu, Sürgün ve Krallık (L’Exil et le Royaume) adlı öykü kitabının IV. öyküsü Konuk’ta (L’Hôte), Cezayir’de bir dağ köyünde öğretmenlik yapan Daru’nun öyküsüne yansıtır. Bir özeleştiri olan bu kısa öykü, 2013 yılında Camus’nün 100. doğum yılı nedeniyle Jean Ferrandez tarafından çizgi öykü olarak yeniden okurlara sunuldu. Öykü ve çizgi öykü: iki anlatı biçimsel olarak farklılıklar gösterdiği gibi, yer yer içeriksel kimi farklılıklara da rastlanır. Karşılaştırmalı çalışmamızda, yazınsal metne eşlik eden çizgileri yorumlayarak çizgisel anlatıda özellikle duyusal betimlemelerin ve tepkilerin izlerini irdeleyerek, görsel ögelerin somutlaştırıldığı renkli-çizgisel kurgunun, öyküye olan ilgiyi günümüzde nasıl sağladığını da göstermeye çalışacağız.Item Türk çeviri tarihimizde “Mütercim” Ahmed Rasim: Çeviri odaklı bir inceleme için ön çalışma notları(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-08) Karadağ, Ayşe BanuBu çalışmada 1304 [1886]–1322 [1904] yılları arasında Fransızcadan Osmanlı Türkçesine yaptığı roman çevirileriyle Osmanlı/Türk kültür ve edebiyat dizgesinde bu türün yerleşmesinde ve benimsenmesinde önemli bir yeri olan Ahmed Rasim’in “mütercim” kimliğini, kitap kapakları ve roman çevirilerine yazdığı ön sözler gibi tanıklıklarla irdelemek amaçlanmaktadır. İrdelemeye temel olan sorunsal, Ahmed Rasim’in roman çevirilerinin tanıklıklarla, bütünlüklü bir şekilde ve çeviribilim bağlamında incelenmemiş olmasıdır. Çalışma bütüncesine yönelik çeviri(bilim) odağıyla yapılacak ayrıntılı çalışmalara ön çalışma notları şeklinde kaynak oluşturmak amacıyla öncelikle Ahmed Rasim’in roman çevirileri listelenerek bunlar içerisinde ön söz bulunanlar tespit edilecek ve sonra da ön sözlerin çeviriyazıları yapılarak bunların tanıklığında mütercimin yeni Türk kültür ve edebiyat dizgesinde nasıl var olduğu irdelenmeye çalışılacaktır. Ahmed Rasim; Ahmed Midhat Efendi, Ahmed İhsan [Tokgöz], Abdullah Zühdü ve Selanikli Tevfik gibi dönemin “en önemli çevirilerini yapanlar” ve en çok roman çeviren mütercimlerinden biridir. Çalışmanın sonunda, salt bütünce belirleme ve betimleme amacı taşıyan metin yanı ve metin dışı incelemenin sonuçları çeviri ve çevirmen odağıyla değerlendirilmeye çalışılacaktır.Item “Yabancı Dil Öğretiminde Belgesel Film Kullanımının Öğretmen Adaylarının Dil Yetileri ve Değer Eğitimi Gelişimine Katkısı” başlıklı projenin tanıtımı ve proje kapsamında Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı uygulamaları(Uludağ Üniversitesi, 2015-04-08) Kazanoğlu, Fatma; Atan, Nurhayat; Özçelebi, Havva; Uludağ Üniversitesi/Eğitim Fakültesi/Fransız Dili Eğitimi Bölümü.Bu çalışmamızda, Uludağ Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmekte olan “Yabancı Dil Öğretiminde Belgesel Film Kullanımının Öğretmen Adaylarının Dil Yetileri ve Değer Eğitimi Gelişimine Katkısı” adlı projenin tanıtımının yanı sıra, proje kapsamında gerçekleştirilen Fransız Dili Eğitimi Anabilim dalı uygulamalarından söz etmeyi amaçlamaktayız. Yabancı dil öğretiminde belgesel filmlerin yeterince kullanılmadığı düşüncesi projenin çıkış noktasını oluşturmuştur. Bu proje, Fakültemizdeki Yabancı Diller Eğitimi Bölümüne bağlı üç anabilim dalının ortak çalışmasıyla HOME belgeselinin yabancı dil öğretim materyali olarak düzenlenmesini ve bu materyaller sayesinde üç anabilim dalındaki öğretmen adayı öğrencilerinin dilsel ve mesleki (değer eğitimi) gelişimlerine katkıda bulunulmasını hedeflemektedir. Çalışmamızda öncelikle yabancı dil öğretiminde görsel-işitsel materyal kullanımının önemi vurgulanmış; belgesel kullanımının sağladığı avantajlardan söz edilmiştir. Ardından, projenin bütüncesini oluşturan HOME belgeselinin Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerine yönelik ders materyaline dönüştürme etkinliklerine yer verilmiştir. Son olarak, Anabilim dalında gerçekleştirilen sınıf içi uygulamalar sonucunda elde edilen bulgular ışığında, söz konusu materyali geliştirmeye yönelik önerilere yer verilmiştir.