1997 Cilt 16 Sayı 1-2-3
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/17745
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 18 of 18
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bazı peynir çeşitlerinde yersinia türü bakterilerin varlığının araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yılmaz, Engin; Evrensel, Süreyya Saltan; Berberoğlu, Seran; Tayyar, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu/Gıda Teknolojisi Programı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.Bu çalışmada Bursa'da tüketilen 43 adet peynir örneği incelendi. Fosfat buffer solüsyonunda (pH 7.3, 0.067 M) soğuk zenginleştirmeye alınan örneklerden 4°C'de 21 gün inkübasyondan sonra Cefsulodin irgasan novobiocin (CIN) agar yüzey ekim metodu ile ekim yapıldı. Hiçbir numuneden Yersinia enterocolitica izole edilemedi. Numunelerde ortalama tuz oranı % 6.55, rutubet oranı% 52 ve pH 5.16 olarak belirlendi. Sonuç olarak, Bursa'da tüketilen peynirlerin hijyenik kalitesinin oldukça yetersiz olduğu saptandı.Item Besi başı mevsiminin Polonya holştayn erkek danaların besi performansına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Oğan, Mustafa; Başpınar, Hasan; Balcı, Faruk; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Zootekni Ana Bilim Dalı.Bu araştırma. farklı mevsimlerde besiye başlamanın Polonya Hoştayn erkek danaların besi performansına etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. 20 baş erkek dana, 10'ar başlık iki mevsim grubuna ayrılmıştır. Hayvanlar besiye, araştırmanın birinci grubunda Aralık ayı başında, ikinci grubunda ise Haziran ayı başında alınmıştır. Besi süresi her iki grupta da 180 gün sürmüştür. Besi süresince ortalama günlük canlı ağırlık kazancı ve 1 kg canlı ağırlık kazancı için tüketilen yem kuru madde miktarı sırasıyla, kış mevsim grubunda l.I70 kg ve 8.24 kg, yaz mevsim grubunda ise I.l 67 kg ve 9.I3 kg bulunmuştur. Besi özellikleri bakımından iki mevsim grubu arasındaki farklılıklar, 90-180 gün besi dönemindeki 1 kg canlı ağırlık kazancı için tüketilen kesif yem miktarı hariç istatistiki önemde bulunmamıştır. Araştırma tümüyle değerlendirildiğinde, Güney Marmara Bölgesi'nde yılın tüm mevsimlerinin besi başı mevsimi olarak geçilebileceğini ortaya koymuşturItem Broylerlerde mısır ve soyaya dayalı rasyonlara enzim katılmasının hematolojik değerler üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Cengiz, Fahrünisa; Galip, Nurten; Yavuz, H. Melih; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Fizyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı.Broyler rasyonlarına enzim katkısının hematolojik değerler üzerine etkisini incelemek üzere yapılan bu çalışmada 360 adet Cobb broyler erkek civciv kullanıldı. Civcivler kontrol, deneme I, deneme ll olmak üzere 3 gruba ayrıldılar ve gruplarım başlangıç ve büyütme yemleri aşağıdaki gibi hazırlandı. Kontrol: Mısır-soya ağırlıklı temel diyet, Deneme 1: Temel diyet + enzim (lrvizaym ısoo) Deneme ll: Temel diyetten % 2,5 daha az metabolize olabilir enerji ve ham protein içeren diyet + enzim (lrvizaym 1500 ) . Kontrol, deneme I ve ll gruplarının canlı ağırlık artışları sırasıyla 1640, 1700 ve 1606 g olarak bulundu. Deneme I grubunun Deneme ll grubundan önemli derecede (P < 0.05) daha fazla canlı ağırlık artışına sahip olduğu görüldü. Deneme sonunda alınan kan örnekleri hematokrit değer, alyuvar sayısı, akyuvar formülü, plasma Na, K ve Ca değerleri yönünden incelendi. Hematokrit değer yönünden gruplar arasında belirgin bir farklılık gözlenmedi. Alyuvar sayısı ise kontrol grubunda 2.615, deneme I grubunda 2.959, deneme ll grubunda 2.981 x 10 /mm3 olarak bulundu. Kontrol grubu ile deneme grupları arasındaki farkın istatistiksel açıdan önemli olduğu görüldü (P < 0.05 ). Plasma Na, K ve Ca değerleri sırasıyla kontrol grubunda 149. 3, 7. 6 mmol/1; 5.5 mEq/1; I. grupta 145.1, 6.5 mmol!l, 5. 7 mEq/l; ll. grupta 149. 7, 6.8 mmol/1, 5.1 mEq/l olarak bulundu. Yapılan akyuvar formülünde gruplar arasında belirgin bir farklılık gözlenmedi. Bu veriler, mısır+soya ağırlıklı rasyonlara enzim ilavesinin hematolojik değerler üzerinde olumsuz bir etkisinin olmadığını göstermektedir.Item Bursa yöresinde içme ve kullanma sularında arsenikle kirlenmenin araştırılması(Uludağ Üniversitesi, 1997) Erdöl, R. Serdar; Ceylan, Selahattin; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Farmakoloji Toksikoloji Bilim Dalı.Bu çalışmada Bursa şehir merkezi, ilçeler ve çevreleri, kır çeşmeleri, kuyu suları ve sığır çiftliklerinden alınan su numunelerinde spektrofotometrik yöntemle arsenik düzeyleri araştırıldı. Numunelerin % 93.68 inde en düşük 0,051 ppb, en yüksek 21,423 ppb ve ortalama 3, 777 ± 0,477 ppb arsenik bulundu. Arsenik rastlantı oranları şehit merkezi numunelerinde % 91,66, ilçeler ve çevrelerinde % 86 ,95, çiftlik numunelerinde % 94, 73, kır çeşmeleri ve kuyu sularında % 100 olarak saptandı. Bulunan arsenik düzeylerinin W.H.O., U.S.E.P.A. ve Türkiye'nin kabul ettiği tolerans limitinden düşük olduğu ve Bursa yöresinde sularındaki arsenik kontaminasyonunun insan ve hayvan sağlığı açısından risk oluşturmayacağı kanısına varıldı.Item Çevre ve koruyucu maddelerin listeria türleri üzerindeki etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Soyutemiz, Ece; Çetinkaya, Figen; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.Besin maddelerinin tüketilmesi ile zehirlenmelere neden olan etkenlerden Listerin 'lar üzerinde gittikçe artan bir önemle durulmaktadır. Son yıllarda Amerika (Massachusetts, Los Angeles) ve İsviçre'de gıdalardan meydana gelen ve % 30'a yakın ölüm oram görülen Listeriosis salgınlarının ortaya çıkması tüm dünya ülkelerinin dikkatini Listenci monocytogenes üzerine çekmiştir. Listeria monocytogenes insanlarda ve çeşitli hayvan türlerinde ciddi, sporadik enfeksiyonlara neden olan ve sağlıklı insanlardan % 1-10 oranında alınan bağırsak florasının geçici bir üyesidir. L. monocytogenes doğada oldukça yaygın olup toprak, su, hayvan yemleri ve özellikleri silaj hayvanların yaşadığı çevre, balık, insekt, kuşlar, süt ve süt ürünleri , et ve et ürünleri, meyveler ve sebzelerden izole edilmiştir.Item Cinsiyete göre ayrı ve karışık büyütmenin broiler performansına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Başpınar, Hasan; Oğan, Mustafa; Petek, Metin; Balcı, Faruk; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Zootekni Ana Bilim Dalı.Bu araştırma erkek- dişi ayrı ve karışık büyütülen broiler piliçlerin performanslarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yürütülmüştür. Denemede 1000 adet günlük broiler civciv (Avian Farms üç ayrı bölmeye yerleştirilmiştir (I. Gruba 250 erkek ve 250 dişi karışık, Il. gruba 250 erkek ve III. Gruba 250 dişi civciv). Denemede civcivlere 0-2 hafta başlangıç yemi (% 22 protein ve 3000 kcal/kg ME), 2-5 hafta büyütme yemi (% 20 protein ve 3050 kcal/kg ME) ve 5-6 hafta bitirme yemi (% 19 protein ve 3100 kcal/kg ME) ad libitum olarak verilmiştir. Civcivlere deneme süresince sürekli aydınlatma uygulanmıştır. Çalışmada ayrı büyütülen erkek ve dişi piliçlerin 6. hafta canlı ağırlıkları sırasıyla 2212 ve 1906 g. ve karışık büyütülen erkek ve dişilerin ki 2226 ve 1907 g. tespit edilmiştir. Yemden yararlanma, erkeklerde 1.83, dişilerde 1.95 ve bu grupların ortalaması 1.89 bulunmuş, karışık grupta 1.85 tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, broiler piliçlerde erkeklerin dişilere göre teknik ve ekonomik yönden daha verimli olduğu belirlenmiştir. Erkek dişi ayrı büyütmenin ise verimlilik üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı ancak tüketici açısından bir örnek piliç elde etmek, erkek ve dişilerin gereksinimine uygun yem formülasyonu üretmek açısından yararlı olabileceği kanısına varılmıştır.Item Farklı ışık kaynaklarının broiler performansına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Oğan, Mustafa; Başpınar, Hasan; Petek, Metin; Balcı, Faruk; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Zootekni Ana Bilim Dalı.Farklı ışık kaynakları (normal ampul, tüp floresan ve kompakt floresan) altında büyütülen broilerlerin canlı ağırlık, yemden yararlanma, ölüm oranı, elektrik kullanımı ve elektrik maliyetini belirlemek için iki ayrı deneme yürütülmüştür. Denemeler Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yapılmıştır. Her iki denemede civcivlere ad libitum olarak, 0-2 hafta başlangıç yemi (% 20 protein ve 3000 kcal/kg ME) ve 2-5 hafta büyütme yemi (% 20 protein ve 3050 kcal/kg ME) verilmiştir. Civcivlere büyümenin ilk 5 günü sürekli aydınlatma, daha sonra 1 saat karanlık 23 saat aydınlık sağlanmıştır. Deneme !'de 300 adet Ross PM3, civciv kullanılmıştır. Aydınlatma kaynağı 40 watt normal ampul ve 18 watt tüp florasandan oluşmuştur. Deneme II'de 600 adet Arbor Acres civciv kullanılmıştır. Aydınlatma kaynağı 40 watt normal ampul, 18 watt tüp floresan ve 20 watt kompakt floresan dan oluşmuştur. Her iki denemede ampul tipinin broiler performans ölçüleri üzerinde önemli bir etkisi tespit edilmemiş, fakat elektrik tüketimini direkt olarak etkilediği saptanmıştır. Tüp floresan ve kompakt floresan ampul normal ampul/e karşılaştırıldığında broiler performansına herhangi bir zararlı etkisi olmaksızın elektrik maliyetini önemli ölçüde azaltmıştır. Sonuçta aydınlatmada normal ampul yerine tüp floresan ve kompakt floresan ampul kullanmanın daha ekonomik olduğu kanısına varılmıştır.Item Farklı konsantre yemlerle beslemenin merinos kuzularda bazı kan değerleri ve canlı ağırlık artışı üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Galip, Nurten; Yaman, Kemalettin; Cengiz, Fahrünisa; Ak, İbrahim; Aydın, Cenk; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Fizyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.Bu araştırmada beş gruba ayrılan 60 Merinos erkek kuzu materyal olarak kullanıldı. İlk dört grup sırasıyla tane, toz, pelet ve granül halde konsantre yem karmaları ile beslendi. İlave olarak kuzulara 100 gl gün/baş olmak üzere kuru yonca verildi. Son grup ise sadece tane konsantre yem ile beslendi. Araştırmanın 28. ve 56. gününde her bir gruptan rastgele seçilen 7 kuzudan alınan kan örneklerinde alyuvar çökme hızı (ESR), hematokrit değer (PCV), hemoglobin miktarı (Hb), alyuvar sayısı (RBC), akyuvar sayısı (WBC) ve akyuvar formülü belirlendi. Çalışmanın 28. gününde 3. ve 4. grubun PCV değerleri (% 34.14 ve 34.42), 1. grubun değerlerinden(% 30. 71), 2. grubun WBC değeri (6.91 x J03/mm3) 3. grubunkinden (4.35 x 103/mm3) , 1. ve 3. grubun monosit sayısı (% 5.57 ve 5.85)" da 5. gruptan (% 2.85) istatistik düzeyde yüksek bulunmuştur (P < 0.05).Çalışmanın 56. gününde, 1. ve 4. grubun Hb değerleri (10.00 ve 10.25 g/ 100 ml) 3. grubunkinden (8.86 g/ 100 ml) istatistik düzeyde yüksek bulunmuştur (P < 0.05). Diğer parametreler ve canlı ağırlık artışı değerlerinde ise gruplar arasındaki fark önemsiz bulunmuştur.Item Fattening performance and carcass characteristics of German red pied bulls(Uludağ Üniversitesi, 1997) Başpınar, Hasan; Oğan, Mustafa; Batmaz, E. Seval; Balcı, Faruk; Petek, Metin; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Hayvancılık Anabilim Dalı.lt was target that the weight of final of German Red Pied bulls imported from Germany should be 550 kg in the first group . 600 kg in the second group and 650 kg in the third group in the semi-open barn with a small yard (loose housing) conditions. During the research it wasn't seen any negative sign besides foot disease in one bull. In the different fina/ weights of the first . Second and third groups, it was found that during the fattening the average daily live weight gain were 1.42 ,1.30 and 1.33 kg, thefeed efficiency were 7.85 ,8.55 and 8.59 kg/kg gain and cold dressing percentage was 54.86%, 56. 17% and 55.56%, respectively. The slaughtering and carcass characteristics increased while the fina i weights did. lt was concluded that the optimum weight at final would be 600650 kg. When the research has been completely considered, it has been seen that German Red Pied breed can be successfully used as beef ca tt/e in Turkey.Item Fermente et ürünlerinde kullanılan starter kültürler ve başlıca fonksiyonları(Uludağ Üniversitesi, 1997) Anar, Şahsene; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı.Üretimlerinde mikrobiyal bir olgunlaşma dönemine gereksinim olan gıdaların mümkün olduğunca kısa sürede yapı, koku, lezzet, renk, görünüş açısından üstün düzeyde gelişimi ve daima aynı standardı koruması amacıyla starter kültürlerden yararlanılmaktadır. Starter kültürler bakteri, küf ve mantarların saf veya karışık olarak hazırlanması ile elde edilen kullanıldıkları ürünlerde kendi metabolizma ürünleri vasıtasıyla görünüş, arama ve kıvamda olumlu değişikliklere neden olan ve aynı zamanda konserve edici etkiye de sahip olan canlı mikroorganizmalardır. Starter kültürler cins ve türleri belli mikroorganizmalar olup, patojen ve toksit etkileri olmadığı uzun süren testlerle belirlenmiş ve doğrulanmış.Item Flavomycin verilmiş Merinos koçlarda bazı rumen sıvısı değerleri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Cengiz, Fahrünisa; Aydın, Cenk; Türkmen, İsmet; Yavuz, H. Melih; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Fizyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı.Bu çalışmada sürekli rumen kanülü takılmış 2-2.5 yaşlı (55-60 kg ağırlığında) 3 baş Karacabey Merinos Koçu materyal olarak kullanıldı. Hayvanlara günde 700 g toz kuzu besi yemi ile 500 g fiğ samanı sabah akşam yedirildi. Kontrol, deneme (yemlere 25 ppm flavomycin ilavesi) ve son kontrol dönemlerinde her seferinde 100 ml rumen sıvısı alınarak pH, protozoon sayısı, ayrımı, rumen sıvısı Na ve K'u yönlerinden incelendi. Kontrol, denerne ve son kontrol dönemlerine ilişkin veriler sırasıyla; pH; 6.81, 6. 75, 6.67, protozoon sayısız 880.20, 777.20, 754.20x 103/ml,Na; 115.70, 113.10, 113.50 mEq/l, K; 29.60, 36.40, 33.10 mEq/l olarak bulunmuştur. Bu dönemlerde protozoa tiplerinin yüzde oranları da farklı bulunmuştur.Item İki Alman çoban köpeğin de dilate cardiomyopathy(Uludağ Üniversitesi, 1997) Batmaz, Hasan; Kennerman, Engin; Yılmaz, Zeki; Özbilgin, Selda; Kırkpınar, Arzu; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Karın boşluğunda sıvı birikimi, egzersiz intoleransı, solunum güçlüğü, taşikardi ve iştah azalması şikayeti ile getirilen 2 yaşlı dişi ve 5 yaşlı erkek, iki Alman Çoban köpeğine klinik, elektrokardiyografi, radyolojik ve patolojik muayeneler sonucu canine dilated cardiomyopathy (DCM) tanısı konuldu. EKG bulgularında her iki olguda atriyal fibrilasyon, sol ventriküler hipertrofi ve ventriküler dilatasyon belirlenirken, ·ikinci olguda biventriküler hipertrofi saptandı. Her ih olgunun thoraks radyografilerinde kardiyomegali gözlendi. Peritoneal sıvı örnekleri transudat karakterdeydi. Her iki olgunun sağa/tımında digoksin (0.022 mg/kg, günde iki kez), furosemid (4 mg/kg, günde iki kez) ve enalapril (0.5 mg/kg) kullanıldı. İkinci olgu sağaltımın 2. gününde ölürken, birinci olgu 2.5 ay yaşadı. İkinci olgunun otopsisinde DCM ve konjestif kalp yetmezliği bulgularına rastlandı. Sonuç olarak, DCM olgularının tanısında klinik, elektrokardiyografi, radyolojik, patolojik bulguların önemli olduğu ve kardiyotonik, diüretik ve ACE inhibitörü sağaltımı ile hastaların yaşam sürelerinin uzatılabileceği bir kez daha gözlendiItem Kedilerin beslenmesinde taurinin önemi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yavuz, H. Melih; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Ana Bilim Dalı.Taurinin kükürt kapsayan bir amino asit (2-aminoethane sulfonic acid) olduğu ilk defa Tiedaman ve Gmelin tarafından öküz safrasında izole edildiği 1827 yılında ortaya konulmuş, ancak kedilerde esansiyel rolü olduğu 1960'lı yıllarda anlaşılmıştır. Daha sonra kazeine dayalı yarı saflaştırılmış diyetle beslenen kedilerde korneal ve retinat lezyonlar oluştuğu ancak bu lezyonların vitamin A takviyesiyle iyileşmediği ve bu durumdan başka bir etkenin sorumlu olması gerektiği ileri sürülmüştür. Bu bozukluklarda anahtar rolü taurinin oynadığı ise yetmişli yılların ikinci yarısında anlaşılmıştır.Item Köpeklerde deneysel olarak oluşturulan septik şokun dobutamin ile sağaltımında elektrokardiografik değerlendirmeler(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yılmaz, Zeki; Batmaz, Hasan; Şentürk, Sezgin; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Bu araştırmada septik şoklu köpeklerin dobutamin ile sağaltımında meydana gelen değişikliklerin Elektrokardiyografi (EKG) 'de gözlenmesi amaçlandı. Deneysel olarak septik şok oluşturmak için 12 köpeğin her birine intravenöz yolla 5x109 adet/kg'a E. coli verildi. Ortalama bir saat içinde klinik ve hematolojik olarak septik şok kriterleri saptandı. Şok anındaki EKG'lerde R amplitüdünde azalma, ST segmentinde çökme gözlendi. Sağaltım aşamasında I. gruba (n = 6) yalnız antibiyotik ve sıvı verilirken, II. gruba (n = 6) bu sağaltıma ilave olarak dobutamin (10 mcglkgldk., i.v.) uygulandı. Sağaltım dan sonraki 1. ve 4.saat muayenelerinde II. gruptaki kalp frekansı, solunum sayısı, kaplar dolma süresi ve periferal nabız kalitesinin I. gruba göre daha iyi olduğu belirlenirken, bu durumun EKG'de R amplütünde artma ile izlenebileceği gözlendi. Beş günlük süreçte I. grupta üç köpek ölürken, II. grupta hiç ölüm olmaması antibiyotik ve sıvı uygulamasına ilave olarak kullanılan dobutaminin hayatta kalma oranını artırabileceğini göstermiştir.Item Sulphate - reducing bacteria in canine faeces(Uludağ Üniversitesi, 1997) Çarlı, K. Tayfun; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Mikrobiyoloji Anabilim Dalı.Ten (33.3 %) sulphate-reducing bacteria (SRB) were isolated from 30 canine faeces. Of 10 isolates examined, all were assigned to the genus Desulf ovibrio. The number of Desulfovibrio sp. in canine faeces ranged from 1 X 103 to 6x 1010 bacteria g1 Postgate 's Medium E seemed to be more efficient than Postgate's Medium B and ATCC Culture Medium 1249 for isolation from canine faeces.Item Üniversite öğrencilerinin süt ve süt ürünlerini tüketme alışkanlığı(Uludağ Üniversitesi, 1997) Evrensel, Süreyya Saltan; Işığıçok, Erkan; Evrensel, Türkkan; Tüyen, Şebnem; Sönmezer, Gökçe; Uludağ Üniversitesi/Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu/Gıda Teknolojisi Programı.; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Ekonometri Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Araştırma Uludağ Üniversitesi'nde öğrenim gören ve ana kütle hacmi 30.000 olan topluluktan basit tesadüfi örnekleme yöntemine göre 1.500 örnek seçilmiştir. Veriler Systat programı yardımı ile değerlendirilmiştir. Değerlendirilen 1353 öğrencinin 650'si kız, 703'ü erkek olup, öğrencilerin % 93.94'nün anne sütü emdiği, % 67.1 7'sinin 0-12 ay arası süt emdiği ortaya çıkmıştır. 1353 öğrencinin % 76. 1 2'si ortalama 5.908 bardaki gün süt içtiği, 1353 öğrencinin % 73.96'sı peynir, % 47. 72'si sütlü tatlı, % 51.57'si yoğurt,% 51.44'ü tereyağı, % 49.02'si 100-400 ayran ve% 40.62'si 100-400 g/hafta dondurma tükettiğini bildirmiştir. Sonuç olarak, öğrencilerin süt ve süt ürünlerini bilinçli olarak, özellikle çocuklukta kemik ve beyin gelişimine faydası olduğu için tüketildiğini, beslenmelerinde başta süt ve peynir olmak üzere diğer ürünleri tükettikleri görülmüştür.Item Yemin fiziksel şeklinin broylerlerde performansa etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1997) Yel, Yusuf; Yavuz, Melih; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Ana Bilim Dalı.Bu çalışma yemin fiziksel şeklinin broyler besi performansı ile bazı kan parametreleri ve karkas özelliklerini araştırmak üzere yapılmıştır. Kırk iki gün sürdürülen araştırmada her biri 40'ar civcivden oluşan 12 grup kullanılmış ve bunlar da 4'er tekrar grubundan oluşan 3 ana gruba ayrılmışlardır. A, B ve C şeklinde isimlendirilen ana gruplar "civciv + piliç" dönemlerinde sırasıyla "toz + toz", "toz +pelet" ve "granül + pelet" olmak üzere farklı fiziksel özellikteki yemler ile beslenmişlerdir. A, B ve C gruplarında sırasıyla deneme sonu ortalama canlı ağırlıkları 1865, 1980 ve 1985 g yemden yararlanma oranları 2.01, 1. 78 ve 1.81 olarak saptanmıştır. Kaslı mide ağırlıkları A grubunda B ve C gruplarına göre, abdominal yağ ağırlıkları ise C grubunda A ve B gruplarına göre önemli derecede daha fazla bulunmuştur (P < 0.05). Bazı kan parametreleri bakımından da gruplar arasında önemli farklılıklar bulunmuştur. Grupların karlılık durumları ise çoktan aza göre C, B ve A şeklinde olmuştur.Item Yemleme programlarının broiler performansı üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1997) Petek, Metin; Oğan, Mustafa; Başpınar, Hasan; Balcı, Faruk; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi/Zootekni Ana Bilim Dalı.Bu çalışma broiler piliçlerde başlangıç yeminden büyütme yemine, büyütme yeminden bitirme yemine geçiş zamanlarının besi performansı üzerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Denemede bir günlük 2000 broiler civciv (Avion Form) her bir grupta 250 civciv olacak şekilde 8 gruba rastgele yerleştirilmiştir. Civcivlere deneme süresince sürekli aydınlatma sağlanmıştır. Denemede % 23.23 protein ve 3061 kcal/kg ME’li başlangıç, %19.80 protein ve 311 7 kcal/kg ME'li büyütme ve % 19. 00 protein ve 31./6 kcal/kg ME içeren bitirme yemi kullanılmıştır. Denemede kullanılan başlangıç, büyütme ve bitirme yemleri sırasıyla l. gruba; 1-7, 8-35 ve 36-42 günler, 2. gruba; 1-14, 15-35 ve 36-42 günler, 3. gruba; 1-21, 22-35 ve 36-42 günler, 4. gruba; 1-7, 8-28 ve 29-42 günler, 5. gruba; 1-7, 8-14 ve 15-42 günler, 6. gruba; ! -7, 8-21 ve 22-42 günlerde verilmiştir. 7. ve 8. gruplarda başlangıç ve büyütme yemleri sırasıyla 1-14 ve 15-42, 1-21 ve 22-42 günlerde verilmiştir. Birinci hafta başlangıç yemi ile beslenen tüm gruplarda canlı ağırlıklar arasındaki farklar önemli bulunmamıştır. Ancak sonraki haftalarda canlı ağırlık yönünden gruplar arası farklar önemli bulunmuştur (P < 0.05- P < O. O 1). İkinci haftadan itibaren en yüksek canlı ağırlık 2. grupta tespit edilmiştir. 42 günlük kesim yaşında yemden yararlanma değerleri 1.88 ile 2.10 arasında bulunmuştur. En iyi yemden yararlanma 2. grupta saptanmıştır. Bu çalışmanın sonuçları na göre broiler performansının, başlangıç yeminden büyütme yemine geçiş zamanından önemli ölçüde etkilediği ve büyütme yeminden bitirme yemine geçiş zamanının etkisinin önemli olmadığı belirlenmiştir. Broylerlerde başlangıç, büyütme ve bitirme yemleri için en uygun yemierde zamanının sırasıyla 1-14, 15-35 ve 36-42 günler olduğu sonucuna varılmıştır.